Microsoft Word içindekiler doc



Yüklə 2,39 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə108/110
tarix28.08.2018
ölçüsü2,39 Mb.
#65015
1   ...   102   103   104   105   106   107   108   109   110

Türk Diyalektlerinin Tasnifi ve “Halaç Dili Grubu” Meselesi 
217 
Örneğin, Türk dilinin Karluk grubunu Oğuz grubundan ayran esas gramatik özellik burada –ağu, 
égu  topluluk ekinin, ul zamirinin, -ğan, -gen sıfat-fiilinin,  -gu,-ğü  masdarının, -din ayrılma ekinin vs. 
olmasıdır. 
Oğuz grubunu ise diğer Türk diyalektlerinden ayıran esas unsurlar Karluk grubunda zikrettiğimiz 
şekillerin olmaması ve Oğuz grubunu oluşturan özel gramatik hususiyetlerin varlığıdır. Oğuz grubu 
diyalektlerinin iyelik ve yükleme hal eklerinin hem korunmuş, hem de zayıflamış şekillerine, -ası//-esi ve 
–malı/-meli fiil şekillerine ve Kıpçak grubundan farklı olarak –gan/-gen yerine –mış/-miş sıfat-fiil ekine 
sahip olması, onu ayrı bir dil grubu yapar. 
Doerfer’in kendisinin de dediği gibi Halaç lehçesinde, Azerbaycan Türkçesinden farklı hiçbir 
gramatik özelliğe rastlamayız. Fakat önceki eserlerinden farklı olarak G. Doerfer “Voprosı 
Yazıkovnaniya” dergisinin bu yılki birinci sayısında “Halaç dili”ne özgü, güya başka Türk diyalektlerinde 
kullanılmayan iki morfolojik unsurdan bahseder. 
Bunlar, eski sıfat-fiil şekli (-gili) ve eski zaman ekinin (-yur/başla-yur) korunmasından ibarettir.
33
 
Yeri gelmişken şunu da belirtelim ki, eski Türkçe geniş zaman eki (-yur) Azerbaycan Türkçesinin 
diyalekt ve şivelerinde de korunmuştur. 
Elbette, biz yalnızca elde olan sınırlı sayıdaki dil malzemesini değerlendirerek bu fikirleri ileri 
sürüyoruz. Eldeki malzemeler daha etraflı yorumlar yapmaya imkan vermiyor. Ancak bu basit 
malzemeler ışığında bile şu genel sonuca ulaşmak mümkündür: Halaç arazisinde konuşulan dil, kesinlikle 
bilinen Türk gruplarından farklı özel bir Türk grubu teşkil eden, ayrıca bir Türk dili değildir. 
Halaçça, Azerbaycan Türkçesinin en eski Türkçe özellikleri (Oğuz ve Selçuk’un yanı sıra Kıpçak 
unsurlarını da) koruyan diyalektlerinden biridir. Onlar, merkezden, buna bağlı olarak da başka dillerin 
tesirinden uzak oldukları için ve özellikle bu dilde eğitimin, sabit yazım kurallarının olmayışından dolayı, 
uzun müddet eski Türkçe özellikleri koruyabilmişlerdir. 
Aktaran: Serpil ERSÖZ
*
 
 
                                                 
33
 A. Annanurov, R. Berdiyev, N. Durdıyev ve K. Şamıradov, Türkmen Dilinin Ersarı Dialékti, Aşgabat 1972. s. 223. 
*
 Arş. Gör., Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü. 



Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi / Journal of Turkish World Studies, 
  
Cilt: VII, Sayı 1, Sayfa: 219-220, İZMİR 2007. 
219 
 
 
DEĞERLENDİRMELER 
 
 
Alimcan  İNAYET, Türk Dünyası Efsane ve Masallarında Bir Dev Tipi: 
Yalmavuz/Celmoğuz, Külcüoğlu kültür Merkezi Yayınları, İzmir 2007, VIII+281 s. 
Türk dünyası sözlü ürünlerinde mitolojik tipler önemli bir yer tutmaktadır. Ülkemizde bu konu 
üzerine bazı çalışmalar yapılmışsa da bunların yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir. Özellikle 
sözlü anlatılarımızda yer alan dev, ejderha, tepegöz, yalmavuz, cadı ve al karısı/albastı gibi kökeni 
eskilere uzanan mitolojik tipler hakkında yapılan çalışmalar oldukça sınırlıdır. Bu konuda yapılan önemli 
çalışmalardan biri, Doç. Dr. Alimcan İnayet tarafından hazırlanan ve Mayıs 2007’de yayımlanan “Türk 
Dünyası Efsane ve Masallarında Bir Dev Tipi: Yalmavuz/Celmoğuz” adlı eserdir.  
Bu çalışma, Ön Söz (s. IV), Kısaltmalar (s. V-VI), Giriş (s. 1–76), Sonuç (s. 77–81), Metinler (s. 
85–242), Kaynaklar (s. 243–254) ve Dizin (s. 255–281) bölümlerinden oluşmaktadır.  
 Yazar, 
“Giriş” bölümünde çalışmanın amacının, “yalmavuz tipi”nin kökenini, karakter 
özelliklerini ve bunun mitolojik temellerini, bu tipin değişim sürecini ve koşullarını, diğer benzer tiplerle 
ilişkisini karşılaştırmalı inceleme yöntemiyle tahlil etmek olduğunu belirtmiştir.  
Eserin “Giriş” bölümü dokuz alt başlıktan oluşmaktadır: 
“1. Konuyla İlgili Çalışmalar” başlığı altında, yalmavuz tipinin sadece Türk dünyası efsane ve 
masallarında değil, Altay dil ailesine mensup diğer milletlerin anlatmalarında da bulunduğu belirtilerek
bu konuda Uygur, Sarı Uygur, Tatar, Japon, Türk ve batılı bilim adamlarının çalışmaları ve görüşleri 
hakkında bilgi verilmiştir.  
“2. Yalmavuz Kelimesinin Etimolojisi Üzerine” başlığı altında, yalmavuz kelimesinin diğer 
Türk boylarındaki ve milletlerdeki karşılığı verilerek, bu kelimenin kökeninin “mañgus” olduğu 
belirtilmiştir. Kelimenin fonetik değişiklikleri hakkında geniş bilgi verildikten sonra, “mañgus” 
sözcüğünün “mavız” şeklinde değiştiğini ve onun da “yel/cel” veya “al/yal/cal” kelimesiyle birleşmesiyle 
“yalmavuz/celmoğuz”  şeklini aldığı belirtilmiştir. Ayrıca “mañgus” kavramı üzerinde ayrıntılı olarak 
durulmuş ve onun değişik milletlerin anlatmalarında hangi özelliklerde yer aldığı örneklerle ortaya 
konmuştur.  
“3. Yalmavuz ve Ateş İlahesi” başlığı altında, Türk mitolojisinde önemli yer tutan ateş, ağaç ve 
orman kültleriyle yalmavuz tipinin ilişkisini örnek metinlerle ortaya koymuştur.  
“4. Yalmavuz ve Albastı” başlığı altında, albastı kelimesinin diğer Türk boylarındaki karşılıkları 
verilerek, bu kelimenin etimoljisi üzerinde durulmuştur. Ayrıca, albastı ile yalmavuz, yaşadığı yerler, dış 
görünüş özellikleri, karakter özellikleri gibi çeşitli yönlerden karşılaştırılarak bu iki tipin ortak özellikleri 
ortaya konmuş ve bunların mitolojik kökende birleştiği sonucu çıkarılarak, bu tiplerin diğer toplumların 
mitolojilerindeki paralleri üzerinde de durulmuştur.  
“5. Yalmavuz ve Tepegöz” başlığı altında, Tepegöz’ün Türk mitolojisindeki yeri hakkında geniş 
bilgi verilmiş ve Türk boyları arasındaki çeşitli anlatmalardan hareketle, yalmavuz ile Tepegöz’ün ortak 
yönlerini ortaya konmuştur.  


Yüklə 2,39 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   102   103   104   105   106   107   108   109   110




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə