Celal Demir
38
3. Zincirleme İsim Tamlaması: Dil bilgisi kitaplarının çoğunda “ zincirleme ad tamlaması”
terimiyle karşılanan bu tamlama türü de değişik biçimlerde tanımlanmış, bu tanımlarda farklı özelliklerine
vurgu yapılmıştır.
Eski dil bilgisi kitaplarında bu tamlama türü üzerinde durulmamıştır. Her ne kadar Tet
âbu’-i
iz
âfât
55
, biçiminde sözlüklerde yer almış ise de bu terim, Türkçede bir tamlama türünü belirtmek için
değil, Arapça öğretiminde kullanılmıştır. Abdullah Ramiz Paşa “i z
âfet-i mükerrere”
56
sözünü, Türkçedeki
bir tamlama türünü belirtmek için değil, belirtili tamlamada ilgi h
âli ekinin tekrarına dikkat çekmek
amacıyla kullanmıştır.
1940’tan sonra yapılan çalışmalarda bu tamlama türünden söz edilmeye başlanmıştır. Ancak bu
tamlama türünün oluşumuyla ilgili farklı bilgiler verilmektedir.
Bazı dil bilgisi kitaplarında tamlamayı oluşturan ögelerden yalnızca tamlayanın kendi içinde isim
tamlaması olduğu ifade edilirken bazılarında her iki unsurun da kendi içinde ayrıca isim tamlaması
olabileceği ifade edilmektedir:
Tahsin Banguoğlu, bu tür tamlamayı “ Adtakımının Zincirlenmesi” başlığı altında tamlayanın
kendi içinde bir isim tamlaması olduğunu vurgulayarak ayrıntılı biçimde değerlendirmiştir
57
. Neşe
Atabay, bu tür tamlamada yalnızca tamlayanın isim tamlaması olduğuna dikkat çekmiştir
58
. Zeynep
Korkmaz, bu tamlamanın “Tamlayanı, tamlananı veya her ikisi de isim tamlaması biçiminde iç içe girmiş
tamlama türü”
59
sözleriyle en az iki isim tamlamasının birleşmesinden meydana geldiğini belirtmiştir.
Ediskun, bu tür tamlamada ögelerden birinin veya her ikisinin de isim tamlaması olabileceğini
belirtmiştir
60
. Mazhar Kükey, bu tür tamlamanın en az bir unsurunun veya her iki unsurunun da kendi
içinde isim tamlaması gerektiğini açıklamıştır
61
. Sadettin Özçelik, “Bir isim tamlamasının çoğunlukla ilgi
durum ekini alarak iyelikli üçüncü bir isim veya kelime grubuna bağlanmasıyla oluşan bir kelime grubu”
olmasına dikkat çekmiştir
62
.
Kaya Bilgegil, “ defterinizin kapağının yaldızı” ve “ Fatma’nın köyünün yolunun tozu” gibi
tamlamaları zincirleme isim tamlaması olarak görmekte; fakat “ fes
âhatte zincirleme isim tamlamasının
ifade arızaları içinde sayıldığını” da ayrıca belirtmektedir
63
.
55
Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik L
û
gat, Aydın Kitabevi, Ankara 1982.
56
Abdullan Ramiz Paşa (1866), Emsile-i Türkiyye, Haz: Emir İçhem İdben, TDK Yay., Ankara 1995, s. 17.
57
“ Bunlardan kimin h
âlinde olanlar yeniden ‘nesi?’ sorusunu açarlar. Bunun cevabını katılanı bir adtakımı olan üç hadli
adtakımları verir: Hasanın kayınının amcası mısır tarlasının sınırı…Aksine katkıalan bir adtakımı olabilir. Komşunun bahçe
duvarı, yemek odasının balkonu…Nihayet katılan ve katkıalan her ikisi adtakımları olabilir: gece bekçisinin kontrol
saati…Zincirleme adtakımında ‘tavşanın suyunun suyu’ gibi kimin h
âli ekinin tekrarlanmasından hoşlanmayız; onu yer yer
düşürürüz: Hasanın amcası (nın) oğlu, Oda (nın) kapısının kilidi…Katkıalan bir ad takımı ise, onunla kurulan üç hadli
adtakımında iyelik ekini de tekrarlamayız. Başka bir deyimle ikinci eki düşürürüz: işçinin elemeği (si), Fatmanın başörtüsü
(sü) Fakat bazı kaynaşmış birleşiklerde aslı unutulmuş olan iyelik eki tekrarlanır: Mehmedin onbaşı-sı, Çiğdemin ayakkabı-sı,
akşam kahvaltı-sı kimisi, hepisi…Belirsiz adtakımları iyelik zamırinin öbür, yani birinci ve ikinci kişi eklerini almalırı halinde
üçüncü kişi yani katkıalan ekini düşürürler: Para çanta-(sı)m, sebze bahçe(si)miz, söz sıra(sı)n, kalem kutu(su)nuz gibi.
Belirsiz adtakımları isim tabanları hükmünde olup çok zaman yapım ekleri de alırlar. Bunlarda da çoğu zaman iyelik eki
düşer. Bazı kaynaşmış bileşiklerde ise kalır: aşıboya(sı)lı, domates salça(sı)lı, Adapazar(ı)lı, başörtü(sü)lü gibi. Dilimizde
çekim halinde fiiller, deyimler, cümleler atasözleri …- tek bir admış gibi- beliriğimiz şartlar içinde bir kaılan işleyişi
alabilirler: düşerim korkusu, ne olur ne olmaz düşüncesi, Ruslar sınırda yığınak yapıyorlarmış söylentisi, işten artmaz dişten
artar atasözü gibi.” (Banguoğlu, 1986: 338-339).
58
Atabay vd., 1983:56.
59
Korkmaz, 1992:180.
60
“ Bunlar, ya belirteni ya belirtileni ya da her ikisi de birer ad takımı olan takımdır.” (Ediskun, 1991: 123)
61
Kükey, 1975:.18.
62
Özçelik, 2005: 193.
63
Bilgegil, 1984: 117.
Türkiye Türkçesi Gramerlerinde İsim Tamlaması Sorunu ve Bir Tasnif Denemesi
39
Muharrem Ergin ise isim tamlamalarını “ belirli isim tamlaması” ve “belirsiz isim tamlaması”
biçiminde iki gruba ayırarak incelemiş
64
, zincirleme isim tamlamasına yer vermemiştir. Leyla Karahan,
bir isim tamlamasının başka bir isim tamlamasına bağlanması ile oluşan yeni kelime grubunda üç isim
unsurunun görev aldığını düşünmenin doğru olmadığını ifade ederek bu tamlamayı üçüncü bir tür olarak
kabul etmemiştir
65
.
4. Takısız İsim Tamlaması / Takısız Tamlama: Bu tür kelime grupları, eski dil bilgisi
kitaplarında “ izafet-i beyaniyye” ve “ iz
âfet-i teşbihiyye” adıyla “izâfet” (isim tamlaması) konusunda ele
alınıp incelenmiştir. Hüseyin Cahit, bu tür tamlamaları “ Mütemmim ile isim arasında ba’zan hiçbir edat
bulunmaz. altın bilezik, gümüş küpe gibi”
66
eksiz tamlama olarak değerlendirmiştir. Abdullah Ramiz
Paşa, “ism-i mürekkeplerde iz
âfet pek anlaşılmayıp mezkur şeyin neyden yapılmış olduğunu beyan eder:
toprak çanak, bakır ibrik, prinç şem’dan, kerpiç duvar.”
67
biçiminde açıklamakta ve bu tamlamaları
“terk
î
b-ivasf
î
” konusu içinde değil , “terk
î
b-i iz
âf
î
” konusunu içinde değerlendirmektedir.
Yeni dil bilgisi kitaplarında bu kelime grubunun isim tamlaması mı, sıfat tamlaması mı olduğu
konusunda birlik sağlanamamıştır. “ Takısız ad tamlaması”, “ takısız isim tamlaması” veya “ takısız
tamlama” terimleriyle karşılanan bu kelime gruplarının diğer kelime gruplarına göre daha çok
tartışıldığını söyleyebiliriz. Bu tartışmalar, daha çok bu kelime grubunun gerçekte isim tamlaması mı
yoksa sıfat tamlaması mı olduğu noktasında yoğunlaşmıştır. Bazı yazarlar, “ demir kapı”, “ altın yüzük”,
“ taş duvar” gibi kelime gruplarındaki “ demir”, “ altın” ve “ taş” sözcüklerinin ad görevinde değil, bir
varlığın özelliğini bildirme görevinde kullanıldığını belirterek bu kelime gruplarının anlam itibariyle sıfat
tamlaması olduğunu söylemişlerdir
68
. Bazı yazarlar ise bu kelime grubunda iki adın tamlama eklerini
almadan tamlama oluşturduğunu ifade etmekte ve bu kelime gruplarına “ ad tamlaması” veya “ takısız ad
tamlaması” demektedirler
69
.
Ahmet Cevat Emre’ye göre, “ Bir çok isimler sıfat gibi t
âyin ve tavsif edici rol oynar”
70
ve isimler
başka bir isme sıfat gibi eksiz bağlanabilir.
Tahir Nejat Gencan, bu tür tamlamayı, ad tamlaması olarak değerlendirmiş ve “ Üçüncü Türlü Ad
takımı (Takısız Tümleme) başlığı altında ayrıntılı olarak incelemiştir
71
. Vecihe Hatiboğlu, bu tamlama
türünü “ Takısız Tamlama” başlığı altında ele alarak anlam özelliklerini ayrıntılı olarak incelemiştir
72
.
64
Ergin, 1983: 381-384.
65
“Belirli isim tamlaması bir başka belirli isim tamlamasının kuruluşuna tamlayan unsur olarak katılabilir. Böyle bir yapıda üç
isim unsuru olduğu düşünülmemelidir. Elbise yakasının düğmesi, halının saçağının rengi, denizin sularının serinliği”
(Karahan, 1995: 14)
66
Hüseyin Cahit. Türkçe Sarf ü Nahv, Matba-yı Ahmet İhsan, İstanbul 1324, s. 52.
67
Abdullah Ramiz Paşa (1866 ), Emsile-i Türkiye,( Haz: Emir İçhem İdben), TDK Yayınları, Ankara 1995, s. 16.
68
Ergin, 1983:380-381, Özçelik 2005:194, Zülfikar, Türk Dili, 1995, S. 523, s. 781-789, Kükey, 1975:16…
69
Demiray, 1970:178, Sander, 1963:44, Demir, 2004: 282, Koç, 1990: 346, Gencan, 1978:89.
70
Ahmet Cevat, Yeni Bir Gramer Metodu Hakkında Layiha, Birinci Cilt, Devlet Matbaası, İstanbul 1931.
71
“ Üçüncü Türlü Ad Takımı (Takısız Tümleme): Takımı kuran sözcüklerin ikisi de ek almıyor. Bu takımlar anlam bakımından
ikiye neden yapıldığını gösterir: Mermer saray, kerpiç duvar, bakır mangal....” (Gencan, 1983:163).
72
“ İki adın tamlayan eki ve tamlanan almadan anlam bakımından birbirine bağlanması takısız tamlamayı meydana getirir.
Genellikle Türkçede takısız tamlama örneği olarak taş köprü, gümüş tepse, demir kapı gibi tamlamalar gösterilir. H
âlbuki
dilimizde takısız tamlama örnekleri en az öteki tamlama örnekleri kadar çoktur: baş köşe, köşe daire, hayal şehir, son durak,
ilk iskele, Doğu Andolu, yan kapı, kurt politikacı, gül hatır, inci diş, badem göz, toz şeker, kapı bir komşu…Takısız tamlamada
genellikle tamlayan tamlananın hangi maddeden yapıldığını gösterir: ipek mendil yün çorap, keten elbise, halı seccade, hasır
koltuk, bakır tencere. Takısız tamlama örnekleri de mecazlı kavram verirler: naylon fatura, demir pernde, demir leblebi, yufka
yürek vb. Bazı deyimlerin de takısız tamlama biçiminde kurulduğu görülür: mercimek oda, bakla sofa, kepçe kulak, yelken
kulak, karga burun vb. Unvan birlikleri ve akaraba adları hep takısız tamlama biçiminde kurulur. Doktor Ali Bey, Bay Doktor
Ali, Terzi bayan Fatma Tezel, Hemşire Ayşe Hanım, bey baba, kız çocuk, erkek kardeş, anneanne, babaanne vb. Takısız
tamlama Türkçenin en eski tamlama biçimi olarak görülmektedir: Tabgaç budun= Çin milleti, Tabgaç Kagan = Çin Hakanı,
Türk Beyler = Türk Beyleri, Ötüken Yış = Ötüken Ormanı, Kömür tag = Kömür Dağı.Yer adlarımızın çoğu takısız tamlama
biçimindedir: Çanakkale, Tunçbilek, Ceylanpınar, Dolapdere, Çankaya, Bülten sokak, Büklüm Sokak, … Sayı adlarının
Dostları ilə paylaş: |