657
İslamcı feminist etiketini ya da kimliğini kabul eden etmeyen herkesi
kapsamaktadır
16
. Bu yaklaşıma göre Faslı Fatima Mernissi, Mısırlı
Nevval el-Saadavi gibi İslamcı feminist kimliğini kabul etmeyen
yazarlar da yaptıkları çalışmalarla İslamcı feminizme katkı sağlamış-
tır
*
. Görüldüğü gibi bu değerlendirme, seküler müslüman kadınlar
ile islamcı kadınlar arasında bir ayrım yapmadığı için oldukça sorun-
ludur. Zira, bu iki kadın grubunun çıkış noktaları kadar, varmayı
hedefledikleri sonuçlar da farklılaşabilmektedir.
Bir söylem olarak ele almak istediğimiz yaklaşımlarda, kadın
bakış açısı ile İslami kaynakların yeniden gözden geçirilmesi ve
yorumlanması ön plandadır. Moghadam’a göre İslamcı feministler
Kur’an’ı yeniden yorumlayarak, şeriat hükümlerini yapıbozumuna
uğratmışlardır
17
. Kur’an’ın yeniden yorumunda ise içtihat söylemi ön
plana çıkmıştır
18
. Bu söylemdeki tartışmalarda ilk başvurulan
kaynak şüphesiz Kur’an’dır. İslam hukukunun ataerkil söylemden
etkilenmiş olması ve hadislerin de ataerkil düşünce ve uygulamaları
destekleyecek şekilde yorumlanabilir olması nedeniyle sosyal ve
siyasal eşitliği savunduğu düşünülen Kur’an’a daha fazla müracaat
edilmektedir. Bu bağlamda, İslamcı feminist söylemin temel
argümanının Kur’an’ın bütün insanların eşitliği prensibine (Hucurat
13) dayandığını
19
söyleyebiliriz. Ancak İslamcı feministler, bu eşitlik
prensibinin ataerkil düşünce ve uygulamalarla engellendiğini ve bu
sebeple de Kur’an’ın kadın-dostu bir bakış açısıyla yeniden yorum-
lanması gerektiğini savunmaktadırlar. Örneğin, Malezya’da faaliyet
gösteren Sisters in Islam (SIS) grubu, feminist terminolojiyi kulla-
narak tefsir çalışmaları yapmaktadır. Kur’an okumalarına kadınlık
tecrübelerini katan kadınların bu tür çalışmaları, erkeklerin tecrübe-
lerine ve erkek merkezli sorunlara dayanan, dönemlerinin ataerkil
bakış açılarının derin etkisini barındıran klasik ve klasik sonrası
yorumları gün yüzüne çıkarmışlardır. Öte yandan İslamcı feminist
söylemin dini metinlerin çözümlenmesi ile sınırlı olmadığının altını
çizmemiz gerekir. Zira, Batılı feministlerin üzerinde önemle durduk-
ları kadının toplumsal konumu ve hakları, toplumsal cinsiyet, kadı-
na karşı şiddet gibi konular da ele alınmaktadır. Sisters in Islam
grubu örneğinde olduğu gibi Kur’an ve hadisleri yeniden gözden
geçiren İslamcı feministler, kadınlara karşı şiddetin gerçekte İslam
dışı olduğu fikrini savunmuşlardır. Bu grup, kadınlara karşı uygula-
16
Badran, “Islamic Feminism: What’s in a Name?”.
*
Bu yaklaşım, İslamcı feminizm kavramının sınırlarını belirsizleştirmekte ve
gelişen bu yeni kadın yazının özgünlüğüne gölge düşürmektedir.
17
Valentine M. Moghadam, “Islamic Feminism and Its Discontents: Toward A
Resolution of The Debate”, Signs, 27, 4 (Yaz 2002), s. 1147.
18
Tohidi, “Islamic Feminism: Perils and Promises”.
19
Badran, “Islamic Feminism: What’s in a Name?”.
658
nan şiddeti ve bunun İslam adı kullanılarak meşrulaştırılmasını
dağıttıkları bir broşürde kınamışlardır
20
.
Yeni toplumsal cinsiyet duyarlı feminist
yorumlarda, Kur’an’da-
ki toplumsal cinsel eşitliğe (gender equality) vurgu yapılmaktadır.
İslamcı feministlere göre Kur’an’daki bu toplumsal cinsel eşitlik,
yaygın ataerkil kültürlerin etkisini yansıtan tefsir külliyatlarında
görünürlülüğünü yitirmiştir
21
. Bu sebeple, Kur’an’daki kadın-erkek
eşitliğini açıkladığı varsayılan ayetler bağlamında toplumsal cinsiyet
(gender) konusu ele alınmaktadır. Nisa Sûresi 1. ayette yer alan “Sizi
bir tek canlıdan yaratan, ondan eşini var eden ve her ikisinden pek
çok kadın ve erkek meydana getiren…” ifadesi ile Hucurât Sûresi 13.
ayetteki “biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık…” ifadesi dikkate
alınarak kadın ve erkek arasında ontolojik açıdan bir fark olma-
dığının altı çizilmektedir. İslami prensipler ışığında erkeklik ve
kadınlık kimliklerinin nasıl anlaşılması gerektiği üzerinde de duran
entellektüel müslüman kadınlar, hem kendilerine biçilen Müslüman
anne/eş rolünü hem de erkeklerin ailede bir eş, baba, kardeş, oğul
olarak İslami rollerini oynayıp oynamadıklarını sorgulamışlardır. Pek
çok ayet açıkça erkeklerin kadınlar üzerinde haksız güç kullanımına
karşı uyarı ve öğütlerde bulunurken Kur’an’ın yorumlarıyla erkeklik
ve erkek rolleri nasıl anlaşılmalıdır sorusu sorulmuş, erkeklik
nosyonunun ciddi olarak araştırılması gerektiğine işaret edilmiştir
22
.
Toplumsal cinsiyete atıf yapan ayetlerin geleneksel yorumları,
dengesiz bir ilişkiyi haklı çıkarmak amacıyla farklı toplumsal rollerin
tamamlayıcılığını vurgularken, entellektüel müslüman kadınlar bu
ayetleri, kadın ve erkeğin kamusal alana eşit katılımını ve sosyal-
siyasal eşitliğini kapsayan daha belirleyici ayetler ışığında okumakta
ısrar etmektedirler. Örneğin, Nisa Sûresi 34. ayette yer alan
kavvâmûn (hakim/koruyup göztene) ifadesi toplumsal cinsiyet rolleri
bağlamında ele alınmakta ve bu kullanımın nasıl erkek bakış açısıyla
ve önyargı ile yorumlandığı üzerinde durulmaktadır
23
. Bu ifade,
genellikle erkeklerin kadınlardan üstün olduğu şeklinde bir anlayışın
gelişimine uygun şekilde yorumlanmıştır. Bilindiği gibi, geleneksel
yorumlarda erkek ve kadın arasındaki İslam’ın öngördüğü dini eşitlik
inkar edilmemiş ancak bu prensipler sosyal-siyasal eşitlik ruhunun
20
Badran, “Islamic Feminism: What’s in a Name?”.
21
Badran, “Islamic Feminism: What’s in a Name?”.
22
Omaima Abou-Bakr, “Islamic Feminism? What’s in a Name?: Preliminary
Reflections”,
Association for Middle East Women’s Studies; (23.10.2006’da
girildi). İslamcı feministlerin işaret ettiği bu nokta üzerinde henüz yeterli ve
doyurucu çalışmalar yapılmamıştır.
23
Bu konudaki değerlendirmeler için bkz. Haddad, Y.Y.-Esposito, John L.,
Islam, Gender and Social Change, New York: Oxford Universtiy Press, 1998,
ss. 30-42; Vedûd-Muhsin, Amine, Kur’an ve Kadın, İstanbul: İz Yayıncılık,
2000, ss. 110-116.