663
tartışılmış, İslam ve toplumsal cinsiyet konusu vurgulanmıştır. Yine
de bu kongreler, daha önce yapılmış ve İslamcı feminizm başlığı
altında değerlendirilmiş çalışmaları yeterince temsil edememiştir.
Şimdi, ana hatları ile ortaya koymaya çalıştığımız İslamcı feminist
söyleme yöneltilen eleştirilere değinip bu söylemin, kadın çalışmaları
(women studies) sahasına ve müslüman kadın yaşamına ne gibi
katkıları olabileceğini ifade etmeye çalışacağız.
İslamcı Feminist Söylemin Sınırları: Tanımların Yol Açtığı
Sorunlar ve Beklentiler
Entellektüel müslüman kadınların düşüncelerini İslamcı
feminizm başlığı altında toplamak bir dizi sorunu da beraberinde
getirmiştir. Bilhassa, bu kadın düşünürler tarafından üretilmiş olan
kadın yazını ile ilgili yapılmış olan tanımlamalar, beklentilerin
yönünü değiştirmiş ve bu yazının özgünlüğünü de gölgelemiştir. Zira
feminist bir perspektiften dile getirilmesi beklenen kimi yaklaşımlar
bu söylemde kırılmaya uğramıştır. Yapılan eleştirilerdeki hakim
hava, bu yeni söylemin bir feminizm olup olmadığı konusunda kuş-
kuları yansıtmaktadır. Ancak bu tavır oldukça paradoksal bir yöne
işaret etmesi bakımından önemlidir. Kendilerini ve çalışmalarını
tanımlama fırsatı verilmemiş olan entellektüel müslüman kadınlar-
dan yine kendilerine ait olmayan yaklaşımları beklemek, müslüman
kadın sözkonusu olduğunda belirginleşen sağlıksız bir tutuma işaret
etmektedir. Bu tutumu yansıtan değerlendirmelere kısa bir bakış,
sisler arkasında kalan özgün bir kadın yazınını da daha net görebil-
memize imkan tanıyacaktır.
Hiç kuşkusuz ki 1980 sonrasında meydana gelen gelişmeler,
Müslüman kadınları İslami çerçevede ifade edilen kadın rolleri ve
haklarını değiştirmeye ve geliştirmeye zorlamıştır. Kimliklerinin dini
boyutuyla sosyal ve siyasi eşitlikçi toplumsal cinsiyet ilişkileri,
kişisel, ailevi ve sosyo-politik yaşamlarında seçme özgürlüğüne
dayanan yetkin sosyal statüleri uzlaştırmak isteyen eğitimli kadınlar
için bu yeni kadın söylemi, devam eden kimlik politikalarının -
özellikle İslamcılık- cinsiyetçi doğasına direnen ve meydan okuyan
bir mekanizma teklif etmiştir. Aynı zamanda Leila Ahmed, Riffat
Hassan, Fatima Mernissi, Ziba Mir-Hosseini gibi bazı bilim insanları,
İslam’ın modern, liberal, toplumsal cinsiyetçi ve sosyal-siyasal
eşitlikçi reformunu, daha geniş –kadın haklarını da kuşatan- sosyal
ve siyasi reformun başarısı için bir gereklilik olarak görmüşlerdir.
Böyle bir yaklaşım sonuç olarak kadınların, daha kadın-dostu ve
toplumsal cinsiyet eşitlikçi bir din olması için İslam’ı yeniden
tanımlamalarına, yorumlamalarına ve reforme etmelerine imkan
verecek araçlarla -feminist teori ve metotlar kadar Arapça, Kur’an,
664
fıkıh bilgisi gibi- donatılmasının acil bir ihtiyaç olduğu inancını
geliştirmiştir
44.
Bu süreçte İslamcı feministler, Batı ve Üçüncü Dünya’dan
feministlerin yazıları ve kolektif eylemlerinden ilham almışlardır
45
.
Bununla birlikte, hem batılı feministler hem de seküler Müslüman
feministler İslamcı feminist söylemi dikkatle takip etmektedir. Bad-
ran’a göre İslam ülkelerindeki seküler ve İslamcı feminist söylemler
birbirinden tamamıyla ayrıştırılamaz ve bu sebeple İslamcı feminizm
araştırılırken dini ve seküler feminizmin birbirine bağlı olduğuna
dikkat edilmelidir
46.
Zira İslamcı feministler, İslami söylemi kullana-
rak kadın haklarını, toplumsal cinsiyet eşitliğini, sosyal adaleti
savunurken, kendi iddialarını güçlendirmek ve genişletmek için
seküler söylem ve metotları da kullanmışlardır. Örneğin Wadud,
kadın duyarlı Kur’an yorumunda, İslami düşünceyi değişmez bir
temel olarak alıp klasik İslam metotları ile yeni sosyal bilim araç-
larını bir arada kullanmıştır (Wadud 1999).
Öte yandan, batılı feminist çabalarla karşılaştırıldığında,
İslamcı feminist proje hem teori hem de pratikte oldukça sınırlıdır.
Mojab’a göre teorik bir çerçeveye ihtiyaç duyan bu feminist söylemler
ve uygulamalar liberalizm ve legal pozitivizmin bir kopyası gibi
görünmektedir. Batı liberalizminden farklı olarak İslamcı feminizmin
evrensel formal eşitliği arzulamada yeterince hırslı, arzulu olduğu
söylenemez
47
. İslamcı feminist söyleme yöneltilen eleştiriler sadece
teorik bir çerçeveden yoksun oluşuyla sınırlı değildir. İslamcı
feministlerin sosyo-ekonomik ve politik sorunlardan daha çok teolo-
jik tartışmalara vurgu yapmaları da eleştirilmekte ve bu şekilde
İslami sistemin meşrulaştırıldığı ve yeniden üretildiği iddia edilmek-
tedir. Bazılarına göre İslamcı feminizm patriarkiye karşı ciddi bir
meydan okuma değildir ve bağımsızlıktan, sekülerizm ve demokrasi-
den hala uzaktır. Bu yaklaşıma göre İslamcı feminist hareket, gerçek
bir kadın kurtuluşu hareketi olmaktan çok patriarki ile uzlaşan bir
harekettir
48.
Diğer bir eleştiri de, ateist feministler gibi İslamcı feministlerin
de dine karşı sadece ideolojik bir yaklaşıma sahip oldukları yönün-
dedir. Biri dine inanmaksızın kadın kurtuluşunun imkansız olduğu-
nu iddia ederken diğeri dine inanılmadığında kurtuluşun mümkün
olduğunu savunmaktadır
49.
Bazılarına göre İslamcı feministler,
44
Tohidi, “Islamic Feminism: Perils and Promises”.
45
Moghadam, “Islamic Feminism and Its Discontents”, s. 1164.
46
Badran, “Islamic Feminism: What’s in a Name?”.
47
Mojab, “Theorizing the Politcs of Islamic Feminism”, s. 139.
48
Mehrdad Darvishpour, “Islamic Feminism: Compromise or Challenge to
Feminism?”, Iran Bulletin/Women; (17.02.2006’da girildi).
49
Darvishpour, “Islamic Feminism”.