659
gelişmesi için de kullanılmamıştır
24
. Bu nedenle günümüzde Müslü-
man kadınlar, Kur’an’ı yeniden okuyarak aile ve toplum alanlarına
bu eşitliği yaymak istemektedirler. Bu talepleri sebebiyle Badran,
İslamcı feminizmi Müslüman seküler feminizmden daha radikal gör-
mektedir. Zira İslamcı feministler, bir yandan hem kamusal alanda
hem de özel alanda kadın ve erkeğin tam eşitliğinde ısrar etmekte,
diğer yandan kadınların devlet başkanı, dini lider, hakim, müftü
olabileceklerini savunmaktadırlar
25
.
Yapılan çalışmaların geneline baktığımızda, entellektüel müslü-
man kadınların çoğunun Kur’an, bir kısmının da hadisler üzerinde
çalışmakta olduğunu görmekteyiz
26
. Kur’an üzerinde çalışan kadın
yazarlar arasında Amina Wadud, Rifat Hassan, Fatima Naseef, Aziza
al-Hibri, Shaheen Sardar Ali gibi isimler sayılabilir. Yine Hassan,
Hidayet Tuksal gibi yazarlar da hadisin yeniden okunuşuna
odaklanmışlardır. Bu kadın yazarların yaptıkları çalışmalarda, klasik
metotlarla çağdaş metotları bir araya getirdikleri görülmektedir
27
.
İslamcı feminist araştırma aynı zamanda, hem İslam tarihi
ve yorum-
larının kritiğini yapan hem de İslami değerler açısından alternatifler
sunan ve çözüm arayan Müslüman kadın bilimciler ve eylemciler
tarafından da üstlenilmiştir
28
. Bununla birlikte entellektüel müslü-
man kadınların, ataerkil bir karaktere sahip olduğu için özellikle
eleştirdikleri İslam Hukuku sahasında yeterince çalışılmamış olma-
larını bir eksiklik olarak görebiliriz.
İslamcı feminist söylemin dile getirilişinde kadın gruplarının ve
dergilerinin önemli bir yeri vardır. Bu hususu, tarihi tecrübeleri ile
İslamcı feminist söylemin gelişimine katkı sağlamış olan Mısır ve İran
örneklerinde görmemiz mümkündür. İran’daki Payam-e Hajar, Zanan
ve Farzaneh:Journal of Women’s Studies and Research gibi dergiler
İslami bir perspektiften kadın haklarını desteklemektedir
29
. Bu
dergilerin İslamcı feminist söyleme yaptıkları katkılar çeşitli çalışma-
larda ele alınıp çözümlenmiştir. Mesela, Najmabadi Tahran’da çıkan
24
Abou-Bakr, “Islamic Feminism? What’s in a Name?”.
25
Badran, “Islamic Feminism: What’s in a Name?”.
26
Kuran üzerindeki çalışmalar için bkz. Wadud, Amina,
Quran and
Woman:Rereading the Sacred Text from a Woman’s Perspective, New York:
Oxford University Press, 1999 and Inside the Gender Jihad: Women’s Reform
in Islam, Oxford: Oneworld, 2006; Barlas, Asma,
Believing Women in Islam:
Unreading Patriarchal Interpretations of the Qur’an, Austin: University of Texas
Press, 2003. Hadisler üzerindeki çalışmalar için bkz. Tuksal, Hidayet Şefkatli,
Kadın Karşıtı Söylemin İslam Geleneğindeki İzdüşümleri, Kitâbiyât, Ankara
2001; Barlas, a.g.e.
27
Badran, “Islamic Feminism: What’s in a Name?”.
28
Abou-Bakr, “Islamic Feminism? What’s in a Name?”.
29
Shahrzad Mojab, “Theorizing the Politcs of Islamic Feminism”, Feminist
Review, s. 69, Kış 2001., s. 133.
660
Zanan ve
Farzaneh adlı dergileri, Mir-Hosseini de
Zanan’daki yazıları
inceleyerek İran’daki İslamcı feminist söylemi değerlendirmişlerdir
30
.
Aynı şekilde, Mısır’daki İslamcı feminist söylemi ele alan Ghada
Osman ise
Al-Ahram’daki yazıları çözümlemiştir
31
. Bu noktada,
Türkiye’de İran, Mısır ve Malezya örneklerinde olduğu gibi din ve
gelenek içinde kadın konusunu, felsefi-teolojik bir düzlemde tartışan
bir kadın grubunun ve kültürel çözümlemelere yer veren bir kadın
dergisinin olmaması dikkat çekicidir. Bu durum, Türkiye’deki kadın
düşünürlerin, bu sahadaki entellektüel ilgilerinin henüz olgunlaş-
madığını ve dolayısıyla henüz bu söyleme ciddi bir katkı yapmadık-
larını göstermesi bakımından önemlidir.
Daha önce de değindiğimiz gibi, 19. yüzyılda Mısır’da başlayan
tartışmalar İslamcı feminizm üzerinde yapılan daha sonraki tartış-
maların da zeminini oluşturmuştur. Özellikle Kasım Emin’in
Tahrir’ül-Mer’e (1990) adlı çalışması, Arap İslam ülkelerinde yapılan
daha sonraki çalışmalar için örnek teşkil etmiştir. Bu nedenle,
Mısırlı’da gelişen Müslüman feminizmin (kadın bilinçliliğinin) üç ana
özelliğine işaret etmeliyiz. İlk olarak, bu feminizmin (ya da kadın
bilinçliliğinin) kökleri Kur’an’a dayanmaktadır. Aynı zamanda bu
feminist söylemde, Ortadoğu ve İslami gelenekler ile batı ve geleneği
arasında kesin ayrım yapılmaktadır. Üçüncü özelliği ise, aileyi
bireysel bir birim değil toplumsal bir kurum olarak görmesidir. G.
Osman, bu üç unsurla şekillenen Mısır’daki feminist yaklaşımın,
batılılaşma ve sekülerleşme gibi nedenlerle geri planda kalmış olsa
da tekrar köklerine döndüğünü düşünmektedir. Ona göre, Müslü-
man kadınlar bizzat kendileri yeni bir feminizmi inşa etmişlerdir.
Mısırlı Müslüman kadınlar batılı feminist ideolojiden etkilenmiş
olsalar da, batılı kadınlardan farklı bir başlangıç noktasından
hareket etmişlerdir. Üstelik de Batı/doğu, dini/seküler dikotomileri,
Müslüman kadınların kendi gündemlerini oluşturmasında yardımcı
olmuştur
32
. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi Mısır’daki ilk feminist
hareketin kökleri, Kasım Emin’in yaptığı çalışmalara dayandırıl-
maktadır
33
. Bu çalışmalarda Emin, çeşitli kadın düşmanı uygula-
30
Moghadam, “Islamic Feminism and Its Discontents”, s. 1143, 1145.
31
Ghada Osman, “Back to Basics: The Discourse of Muslim Feminism in
Contemporary Egypt”, Questia: The Online Library of Books and Journals;
(17.09.2006’da girildi).
32
Osman, “Back to Basics”.
33
Bkz. Emin, Tahrir’ül Mer’e. Tahriru’l-Mer’e’nin bazı bölümleri –örtünme,
evlenme, birden fazla kadınla evlenme ve boşanma- Muhammed Abduh tara-
fından kaleme alınmıştır. Bu konu ile ilgili olarak bkz. Hayrettin Karaman,
Gerçek İslam’da Birlik, Nesil Yayınları, İstanbul ts. Emin’in bu kitabı, daha
sonra ele aldığı el-Mer’etu’l-Cedîde isimli eserinden daha muhafazakar bir
çizgiye sahiptir. Bkz. Kasım Emin, el-Mer’etu’l-Cedîde, Mektebetü'l-Esra,
1993.