Microsoft Word tez-son-07. 07. 09 son doc



Yüklə 463,38 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə3/18
tarix29.05.2018
ölçüsü463,38 Kb.
#46694
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   18

 

8

Ancak brakiyal pleksus blokajı kardiyak ve solunum rezervleri ileri derecede kısıtlı olan 



hastalar, glukoz 6 fosfat dehidrogenaz yetmezliği olanlar, kanama bozuklukları, sepsis ve 

girişim bölgesindeki enfeksiyon gibi durumlarda kontrendikedir. Bunun yanısıra brakiyal 

pleksus blokajı için uygulanacak her tekniğin de  kendine ait komplikasyonları ve 

kontrendikasyonları vardır.

[8]

  

Klinik uygulamada eğer amacımız etkin şekilde rejyonel anestezi programı uygulamaksa 



üç önemli konuya dikkat etmek gerekir: 

Birincisi bloğun zamanlaması önemlidir. Bloğun oluşması için ameliyat masasını meşgul 

etmek tavsiye edilmez. Anestezistin  tecrübeli olması önemlidir. 

İkinci olarak blok tekniğinin ve lokal anestezik seçiminin yapılmak istenen ameliyat için 

uygun olmasıdır. Hızlı anestezi başlangıç zamanı ve en az komplikasyonla başarılı bir şekilde 

gerçekleştirilmesidir.  

Üçüncüsü, ameliyat sonrası opiodler gibi sistemik analjezi ihtiyacını azaltmak için bloğun 

belli bir süre analjezik etkisi olmalıdır. Rezidüel motor bloğu olan ekstremite, blok tamamen 

kalkana kadar   uygun bir şekilde korunmalıdır.

[3]


 

 

 

 



 

 

 



 

 

 



 


 

9

2. SUPRAKLAVİKULER BLOK 



SUPRAKLAVİKULAR TEKNİĞİN TARİHÇESİ 

Supraklavikuler blok ilk olarak 1911’de Almanya’da Kulenkampff tarafından  

uygulanmıştır. Kulenkampff, pleksusun subklavyan arterin komşuluğunda daha yoğun hale 

geldiğini tarif etmiştir. Bu yüzden tek enjeksiyonun tüm üst ekstremiteye yeterli anesteziyi 

sağlayabileceğini ifade etmiştir. Bu teknik basit ve birçok yönden güvenilirdir. Ancak bu 

teknikte iğneyi ilk kaburgaya doğru T

2

 ve T


3

 spinöz çıkıntıları yönünde ilerletmesi 

pnömotoraks riskini de beraber getirmiştir. Albeit’in yaptığı çeşitli modifikasyonlarla 

supraklavikuler blok 1960’ların başına kadar popüler bir uygulama olarak kalmıştır. 

Sonrasında Accorda ve Adriani tarafından 1949’ da  bulunan, Burnham tarafından da 1958 de 

geliştirilen  aksiller yaklaşım geliştirilmiştir. 

Ancak supraklavikuler tekniğin hızlı başlangıç ve geniş bir anestezi alanında yüksek başarı 

oranı sağlaması gibi avantajları gözardı edilemeyecek gerçeklerdir. David Brown ve 

arkadaşlarına göre bu üstün karakteristikler diğer teknikler karşısında supraklavikuler bloğu 

rakipsiz kılmaktadır. Ultrason tekniği supraklavikuler blokların uygulanmasına yönelik 

eğilimi  arttırmıştır.  

Bu bloğun diğer üst ekstremite bloklarından daha zor olduğu düşünülmektedir. Tarihsel 

olarak yüksek pnömotoraks riski ile bağlantılıdır. Literatürde pnömotoraks riski % 0.5-6.1 

arasında değişmektedir.  İyi bir anatomi ve titiz bir teknikle bu risk elimine edilebilir. 

Supraklavikuler blok, kısa başlangıç süresi ve yüksek başarı oranı sağlar. Bunun sebebi, 

pleksusun bu seviyede sıkı ve yoğun dizilişte  olmasıdır. Bundan dolayı supraklavikuler blok 

tüm vücuttaki pleksus blokları arasında en başarılısı olarak sınıflandırılır ve üst ekstreminin 

spinali olarak adlandırılır.

[6] 

TEKNİKLER 

Supraklavikuler yaklaşım için birçok teknik tanımlanmıştır. Bunlar; 

•  Klasik teknik (Kulenkampff tekniği): Parestezi tekniği  

•  Subklavyen perivasküler yaklaşım tekniği, 

•  Plumb bob tekniği: Plumb bob tekniği supraklavikuler blokla ilişkili 

pnömotoraks riskini azaltmak için geliştirilmiş vertikal bir tekniktir. 

[5]

  



 

10

•  Sinir stimülatörü tekniği 



•  Ultrason tekniği 

Endikasyonları: 

Bu blok omuzu içermeyen her türlü üst ekstremite cerrahisi için uygundur.

[6] 

1-  Aksiller, muskulokutanöz, mediyan, radiyal, ulnar sinirler ile kol, ön kol ve 



elin kutanöz sinirlerinin blokajında, 

2-  Santral ağrının periferik ağrıdan ayırt edilmesinde. 

3-  Stellat ganglion blokajı ile kaldırılamayan bursit, akut herpes zoster gibi 

durumlardaki ağrıların tedavisinde, 

4-  Stellat ganglionun bloke edilemediği durumlarda, sempatik sinir blokajını 

sağlamak için supraklavikuler brakiyal pleksus blokajı uygulanabilir. 



Kontrendikasyonları: 

1-  Hastanın istememesi, 

2-  Hastanın belirgin olmayan anatomik yapıya sahip olması, 

3-  Kooperasyon kurulamaması, 

4-  İşlemin ters tarafında pnömotoraks ve/veya frenik sinir paralizisi olan 

hastalarda kontrendikedir. 

[9]

  

SİNİR STİMÜLATÖRÜ YARDIMIYLA SUPRAKLAVİKULER BLOK TEKNİĞİ 



Sinir stimülatorü tekniği: Rejyonal anestezide ilk sinir stimülatörü kullanımı 1962 yılında 

Greenbalatt ve Denson tarafından gerçekleştirilmiştir. 

[10]

 Sinir stimülatörü ile oluşturulan 



potansiyel akım sinirde duyusal veya motor bir yanıt oluşturur. Böylece aranılan sinir lokalize 

edilir. Sinir stimülatörünün negatif elektrodu kanüle, pozitif eklektrodu ise hastaya bağlanır. 

Bu bağlantıların düzgün olmasına, aralarında gevşeklik olmamasına ve cilde yapıştırılan 

elektrodun iyi yapışmasına dikkat edilmelidir. Eğer gevşek bağlantı olursa sinir 

stimülatörünün ürettiği akım iğneye ulaşamayacak, sonuçta sinir uyarılamayacaktır. 

Lokalizasyonu sağlayabilmek için uyarının, 0.3 - 0.5 mA aralığındaki akımda kullanılması 

uygundur. Bu şekilde uyarı verilerek bulunan sinirlerde oluşturulan  bloktaki başarı %100‘e 

yakındır. Uyarı alınmasını takiben verilen lokal anestezikten birkaç dakika sonra bu bölgedeki 

stimulusa verilen yanıt kaybolacaktır; bu da blokajın başladığının erken bir belirtisidir. 



Yüklə 463,38 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   18




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə