Microsoft Word tezson[2]. doc



Yüklə 4,8 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə15/44
tarix21.03.2018
ölçüsü4,8 Kb.
#32712
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   44

 
38
daha  uzun  ömürlüydü.  Ayrıca  yiyeceğini  karın  altından  toynaklarıyla  karı 
kazıyarak elde edebiliyordu.
159
 
Herodotos
160
    skit  ülkesinde  çok  sayıda  atın  bulunduğuna  ve  at 
yetiştiriciliğine  dikkat  çekmektedir.  Bozkır  halkları  savaşlara  adam  başı  üç 
yada  dört  atla  katılırdı.
161
  Böylelikle  her  gün  yeni  bir  ata  binerek  uzun 
mesafeleri  atı  yormadan  katederlerdi.  Bozkır  halkları  iğdiş  edilmiş  atlara  ve 
kısraklara  binerdi.  Strabon
162
  skitlerin  özel  at  terbiyesinden  bahsetmektedir; 
“Atları  küçük  olmasına  rağmen  oldukça  çevik  olduğundan,  idare  etmeyi 
kolaylaştırmak  için  hadım  etmek  skit  ve  Sarmat  ırkına  has  bir  özelliktir.” 
Aygırlar agresiftir ve kontrol etmek zordur bu yüzden  skitler aygırları binmek 
için  değil  damızlık  olarak  yetiştirmişlerdir.  Kuşkusuz  ç  Asya  dışında  da  at 
yetiştirmek  olanaklıydı  ancak  bunlar  bozkır  atıyla  karşılaştırıldığında  düşük 
nitelikte,  sayı  bakımından  da  yetersizdiler.  Savaşlarda  kullanılan  atlar  aynı 
zamanda  muharebede  hafif    at  arabalarını  çekmek  ve  düşmanı  kovalamak 
için  eğitilmişlerdi.
163
  Herodotos
164
  Darius’un  skitlere  karşı  seferini  tasvirinde 
“bu  savaşlarda  skit  atı  Pers  atını  her  zaman  kaçırtırdı”  demektedir.  skit 
atının  yüksek  kalitesi  Justinus
165
  tarafından  nakledilen  bir  olayla  da 
görülmektedir; M.Ö. 339’da  skit kralı Atheas ile çarpışan Makedonya kralı II. 
Philippos “ skitya’dan 20 bin safkan kısrağı toplayarak cins at yetiştirmek için 
Makedonya’ya  göndermiştir.”  Ancak  bu  olay  burada  bitmemiştir.  “Philippos 
skitya’dan  dönerken  Triballi  kabilesi  skit  atlarını  ele  geçirebilmek  için 
Philippos’un  karşısına  çıktı  ve  onun  kendi  ülkelerinden  geçmesine  izin 
vermediler. Bu yüzden önce bir kargaşa çıktı sonra da savaşa dönüştü” 
skitlerin savaştaki başarısı, büyük ölçüde onların atlı askerlerinin yaya 
olarak  savaşan  düşmanları  üzerinde  sağladığı  avantaja  bağlı idi.
166
  skitlerin 
at  üzerindeki  savaşlardaki  üstün  yetenekleri,  atlarının  sürati  ve  çevikliği  ve 
                                         
159
 Durmuş, “Eski Türklerde Askeri Kültür”,  s.17 
160
 Herodotos IV, 28,110,136 
161
 Hildinger, A.g.e., s.17 
162
 Strabon,VII.4.8 
163
 Memiş,  A.g.e.,  s.64 
164
 Herodotos,IV,128 
165
 Justinus,IX,2-3 
166
Memiş, A.g.e., s. 64 


 
39
okların hedefini vurma garantisi hasımlarınca dehşetle izlenmiştir. Herodotos 
skit atlılarını “hayalet atlılar” olarak tanımlamıştır. 
skit  ordusunun  büyük  bölümü  atlıların  meydana  getirdiği  süvari 
sınıfından  oluşmaktaydı.  At  manevra  yeteneği  savaşlarda  yıldırım  hızıyla 
delip  geçme  kabiliyeti  ile  skit  askeri  teşkilatında  önemli  bir  rol  oynamıştır. 
skit atlıları daha sonraki Sarmatlar gibi eyer kullanıyorlardı. Bu eyer, Grekler 
ve  Romalılar  eyer  kullanmadıkları  için  skitlere  batı  süvari  sınıfı  üzerinde 
kesin bir avantaj sağlamıştır.  
skit  eyerleri  deri  ve  keçeden  yapılmıştı.  Ayrıca  skitler  keçe  ve  dokuma 
eyer  örtüsü,  yular,  gem,  gem  ve  yuların  takıldığı  at  başlığı  kullanılıyordu. 
Yularlar  burun,  alın  ve  yanak  kayışlarından  ibaretti,  bunların  hepsi  hayvanın 
başının  sol  tarafına  yerleştirilmiş  bir  toka  ile  sağlamlaştırılmıştı.  Kayışlar 
deridendi. 
 
 
2. Ok ve Yay 
 
skitler  atlı  okçulardı  (hippotoksotos).  Ok  ve  yay  skit  savaşçısının 
temel  silahıydı.  Her  skit’in  yayı  ve  okları  vardı.  Yay  ve  oklar  bir  skit’le 
beşikten  mezara  kadar  eşlik  ederdi  hatta  bundan  da  öte  skitler  öldükten 
sonra  da  savaşmak  ve  avlanmak  için  bunlara  ihtiyaç  olduğuna 
inanıyorlardı.
167
  
Ok  uzaktan  savaş  taktiğini  benimsemiş  ve süvari  birliklerinden oluşan 
skit  ordusunun  vazgeçilmez  bir  unsuruydu.  Ok  çeşitli  bölümlerden 
oluşuyordu.  Okun  asıl  unsuru  uç,  ahşap  çubuk  ve  yelekti.  Okun  başlığına 
temren  veya  başak  denilmekteydi.  Okun  ucuna  geçirilen  temrenin  oyuğu 
“başak  borusu”  adını  alıyordu. Ok temreni üzerine de sırım sarılarak temren 
sağlamlaştırılıyordu. Oka yelek de takılıp yapıştırılıyordu.
168
  skit ok uçları ya 
düz,  eşkenar dörtgen,  defne  yaprağı,  düz yaprak  şeklinde, bir veya iki tarafı 
                                         
167
 Cernenko, A.g.e., s.11 
168
 Durmuş,  A.g.m., s.18 
 


 
40
uzun diken şeklindeki çıkıntıya bağlanan tek kanatlı ve üçgen kafalıdır, ya da 
yay  şeklindeki  kanat  ve  ağızları  olan  üç  ağızlı  ve  üç  kanatlı,  nadiren  ağaç 
tapası  üzerinde  kanca  ilavelidir.  Bununla  birlikte  üç  ağızlı  ve  ya  üç  kanatlı 
piramidal  ok  uçlarının  ağız  ve  kanatlarının  ucunda  bir kanca  yer almaktadır. 
Kanca  yarayı  ağırlaştırmak  için  ve  okun  battığı  yerden  çıkarılmasını 
zorlaştırmak    için  yapıştırılıyordu.
169
  Tapalı  ok  uçlarının  yanında  çok  geniş 
çapta  düz  ve  saplama  ok  uçları  vardır.
170
  Ok  uçları  taştan,  kemikten, 
demirden  veya  çok  yaygın  olarak  bronzdan  yapılırdı.
171
  Okun  gövdesi  ise 
sazdan  yada  ince  huş  ağacı  dalından  yapılırdı.
172
  Ok  sapları  birbirini  takip 
eden kırmızı ve siyah kuşak halinde boyanırdı.
173
 
Ovidius
174
 
skitlerin  zehirli  oklar  kullandıklarını  söylemektedir. 
Aristotales,Plinius  ve  Theophrastus’un  verdiği  bilgilerden  zehirli  okların  nasıl 
yapıldığı  aslına  uygun  bir  şekilde  yeniden  oluşturulabilir;  “ skitler  yılın  belirli 
dönemlerinde  belirli  bir  tür  yılan  (muhtemelen  küçük  engerek  yılanı) 
yakalarlar,  çürümeye  bırakırlardı.  Bir  takım  işlemlerden  sonra  zehir  elde 
edilmekteydi.  Okların  uçları  bu  zehire  bulanıyordu.  Eğer  ok  ani  ölümlere 
neden  olmazsa  yılan  zehiri  muhtemelen  bir  saat  içerisinde  etkisini 
gösteriyordu;  Kurbanın  kan  yuvarlarında  bozulma  ve  solunum  felci 
görülüyordu  eğer  kurban  hayatta  kalırsa  aşağı yukarı  bir  gün  sonra kangren 
başlıyordu.  Birkaç  gün  sonra    yada  en  geç  bir  haftaya  kadar  tetanoz 
başlıyordu.
175
  Kanca  uçlu  ve  zehire  bulanmış  ok  uçlarından  son  derece 
korkuluyordu.  Ovidius 
176
  bu  okların  ölüm  sebebini  iki  kat  arttırdığını 
söylemektedir.  Bu  oklar  bir  ölçüde  günümüzün  kimyasal  başlıklı  füzelerinin 
model  olarak  prototipiydiler.  Hatta  ilk  çağın  uzaktan  güdümlü  kimyasal 
silahlarıydılar.
177
  
                                         
169
 Rolle, A.g.e., s. 65 
170
 Grakov, A.g.e., s.181 
171
 Memiş,  A.g.e., s.69 
172
 Cernenko, A.g.e., s..11 
173
 Grakov, A.g.e., s.182 
174
 Ovidius, Epistulae Ex Ponto-Tristia,I,2. 
175
Rolle, A.g.e., s.65 
176
 Ovidius, Epistulae Ex Ponto- Tristia,I,2 
177
 Durmuş, A.g.m., s.19 


Yüklə 4,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   44




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə