31
Meclisinin 11. oturumunda «Özbekistan Cumhuriyeti Devlet Marşı
Üzerine» adlı özel bir yasa çıkarılmıştır. Bu yasaya göre söz konusu marşın
eski müziği aynen muhafaza olunmuş, metni ise kelimeleri değiştirilerek
yeniden düzenlenmiştir. Bu dönemde Özbekistan Millî Meclisine diğer millî
marş örnekleri de sunulmuş, ama yeni düzenlenmiş varyantıyla eskisi kabul
görmüştür. Bağımsız Özbekistan Cumhuriyeti millî marşının güftesi Abdulla
Aripov’a, bestesi ise Mutal Burhanov’a mahsustur [12].
Türkmenistan’da bağımsızlıktan sonra 1997 yılına kadar Sovyetler
Birliği döneminde kullanılan eski marş, resmî himn yerinde sözsüz olarak ifa
olunmuştur. «Türkmenbaşı’nın kurduğu büyük binası» nakaratıyla başlayan
marş ise 1997–2008 yıllarında kullanılmıştır. 2008 yılından beri ise söz ko-
nusu marşın ifası, yeni versiyonuyla belli bir şahsa ithaf edilmeden gerçek-
leştirilmektedir. Böylece iki nakaratıyla altı bentten ibaret olan marş tekrar
olunan aynı nakaratıyla dört bent haline getirilmiştir [12].
Bağımsız Kazakistan’ın tarihinde devlet sembolü olan millî marşı, 1992
ve 2006 yıllarında iki defa yüksek devlet kurumlarınca resmî olarak onaylan-
mıştır. 1992 yılında Kazakistan millî marşının güftesi ve bestesinin hazırlan-
ması için yarışma ilan edilmiştir. Yarışmanın sonucunda Kazakistan’da Sov-
yetler Birliği döneminde kullanılan eski marşın bestesinin korunması kararı
alınmıştır. (Kazakistan’ın birinci marşının bestecileri Mukan Tulebayev, Ev-
geniy Bruslovskiy ve Latif Hamidi olmuştur). Yarışmada ülkenin ünlü şairleri
Muzafar Alimbayev, Kadır Mırzaliyev, Tumanbay Moldagaliyev ve Jadıra
Daribayeva’nın sundukları metin seçilmiştir. 2006 yılında ise devletin sesli
sembollerinin halk arasında daha da yaygınlaştırılması için yeni bir devlet mar-
şı kabul görülmüştür. Söz konusu marşın temelini, sözlerini halk arasında
vatansever şair olarak bilinen Jumeken Nejimedenov’un yazdığı, bestesini ise
Şemşi Kaldayakovtiki’nin 1956 yılında hazırladığı «Benim Kazakistan’ım»
şarkısı oluşturmuştur. Kazakistan’ın Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev,
söz konusu şarkıya yüksek devlet marşı statüsü ve daha törenli bir sesleniş
niteliği kazandırabilmek için marşın ilk metnine eklemeler yapmış ve onu
uygun olan son haline getirmiştir. Şimdi söz konusu marşın güftesi yeni düzen-
lemesiyle Jümeken Nejimedenov’a ve Nursultan Nazarbayev’e, bestesi ise
Şemşi Kaldayakovtiki’ye mahsustur [13].
Bağımsızlık döneminde Kırgızistan Cumhuriyetinin millî marşı
18.12.1992 yılında kabul olunmuştur. Güftesini Kırgızistan’ın ünlü ozanı
Jailil Sadıkov ile Şabdanalı Kuluyev yazmıştır. Bestesiyse Kalıy Moldo-
basanov’a ve Nasır Davlesov’a mahsustur. Marş’ta Kırgız ilinin gelecekte
gerçekleşebilecek arzu ve dilekleri, geçip geldiği tarihî yol, aynı zamanda
halkların dostluğuna ve işbirliğine ilişkin hususlar anlatılmaktadır [14].
Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti, 600 yıl boyunca üç kıtada mevcut
olmuş, hükümdarlık etmiş ve şimdiye kadar Türklerin tarihteki en büyük
devleti olmuş Osmanlı’nın varisidir. III Mahmut’tan itibaren Osmanlı
devletinde sultanların şerefine okunan marş metinleri ve ezgileri, daha
32
önceleri ve sonralar Osmanlı Türk ordusunda ifa edilen Mehter Marşı
ve yabancıların Türkler için bestelediği diğer çeşitli marşlar da olmuştur
[11. S. 31–52]. Bugün artık Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan,
Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan Cumhuriyetinin millî marşları
bütün dünyada ve zaman zaman bir arada da seslendirilmektedir.
İSTİKLAL MARŞI
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!
O benimdir, o benim milletimindir ancak!
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
«Medeniyet!» dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana vaadettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri «toprak» diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
33
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli!
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecdile bin secde eder – varsa – taşım.
Her cerihamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım;
Fışkırır ruhu mücerret gibi yerden naaşım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım!
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!
TURKISH NATIONAL ANTHEM
Fear not! For the crimson flag that proudly waves in these dawns, shall never fade,
Before the last fiery hearth that is ablaze within my nation burns out.
And that, is the star of my nation, and it will forever shine;
It is mine; and solely belongs to my nation.
Frown not, I beseech you, oh thou coy crescent,
But smile upon my heroic nation! Why the anger, why the rage?
The blood we shed for you will not be worthy otherwise;
For freedom is the absolute right of my God-worshipping nation.
I have been free since the beginning and forever will be so.
What madman shall put me in chains! I defy the very idea!
I'm like the roaring flood; powerful and independent,
I'll tear apart mountains, exceed the heavens and still gush out!
The lands of the of the West may be armored with walls of steel,
But I have borders guarded by the mighty chest of a believer.
Recognize your innate strength! And think: how can this fiery faith ever be killed,
By that battered, single-toothed monster you call «civilization»?
My friend! Leave not my homeland to the hands of villainous men!
Render your chest as armor! Stop this disgraceful rush!
For soon shall be come the day of promised freedom...
3 «Türkologiya», № 2
Dostları ilə paylaş: |