Ölmeyi Reddeden Kral
çevrilerek, görünür hale getirildi. Annemin annesinin, Büyük
Şifacı yüce Hanımefendi Ninharsag'ın zanaatkarlarından biri
yapb bunu.
Tableti geri aldığı sırada eli kasıldı ve onların bakışlarını
çekti.
"Göksel tableti Anu'nun gökyüzünden inen eserinin için
den aldığımda, başıma bir hastalık bela oldu. Kemiklerimin
içinde ve iç organlarımı tüketiyor ... Ölüm beni yenmeden
Ölümsüzlüğü elde etmek zorunda olmam, bu yüzden."
Ziusudra ve karısı, birbirlerine baktılar.
"Eğer aradığın buysa ... " diye başladı Ziusudra.
"Bize halkına, şehrine, ülkeye dair daha çok şey anlat,"
diye araya girdi Amzara. "Ülkeyi son görüşümüzde bir su
heyelanı tarafından süpürülmüştü."
Gılgamış yorgunluğa karşı koymakta zorlansa da onlara
Erek'ten, Nehirlerin Arası'ndaki diğer kentlerden, halktan,
tapınaklardan ve orada yaşayan tanrılardan söz etti. O anlat
tıkça daha fazlasını bilmek istediler. "Ne kadar uzun zaman
oldu," diyip duruyorlardı. "Bizlere bütün bunları anlatacak
kimse olmadı," diye sürekli yinelediler.
"Hiç kimse mi?" diye merakla sordu Gılgamış.
"Hiçbir ölümlü, buralara asla gelemez," dedi Ziusudra.
"Kartallar bize her yeni ay erzak getirirler; ancak bizimle çok
az konuşurlar; o da konuşurlarsa."
"Ne kadar korkunç!" diye yanıtladı Gılgamış. "Bura
dan ayrılıp başkalarının yaşadığı yerlere gidebiliyor musu
nuz?"
"Hayır; bu yerle sınırlanmış durumdayız; çünkü çekişen
Enlil ve Enki arasında, ortadaydık. .. "
"Bunu duymam gerek!" diye bağırdı Gılgamış.
Ziusudra, kansına baktı; kadın, başını salladı. Adam, bir
yudum su içti; bir yastığa yaslanıp rahatça yerleşti.
270
Zecharia Sitchin
"Sana gizli bir konuyu açıklayacağım, Gılgamış; tanrıların
bir sırrını," diye söze girdi. "Ben Şuruppak'ta kral olduğum
zamanlarda Gök'te, tanrıların babası Anu hüküm sürüyordu.
Yeryüzü'ndeyse Enlil ve Enki, kardeş bile olsalar birbirlerini
kıskanıyorlardı. Şuruppak onların kız kardeşine, senin Nin
harsag diye adlandırdığın Sud' a adanmıştı. Fakat halk, bö
lünmüştü; bazıları Enlil'e, bazıları Enki'ye tapıyordu. Ben de
Sud ile birlikte, İnsan'ı yaratan Efendi Enki'ye tapıyordum."
Anılarla sarılmış halde, durakladı. Gözlerini kapayan Gıl
gamış, sessizdi.
"Ölümsüzlüğü arayan kahramana bak," dedi Amzara.
"Uyku, onu bir sis gibi içine çekti! Onu uyandır da geldiği
kapıdan geri dönsün!"
Ziusudra "Hayır; bırak da uyusun," dedi. Karısının elini
tuttu. "Onu bize tanrılar gönderdi; geçmişin havadisleriyle.
Geleceğimiz için bir işaret olmalı!"
Adamın gözlerinin içine baktı ve onayladı. Gılgamış'ı min
derin üzerine yatırdılar ve yastığı başının altına koydular.
Amzara "Görünüşü ve yapısı sana benzemiyor değil,"
dedi kocasına.
"Sayısız yıl geçti ama görünüşümüz, konuşmamız benzeş;
aynı tohumun soyundan geliyoruz!" dedi Ziusudra. "İnsa
noğlu yeniden gelişiyor; eski kentler yeniden inşa edilmiş ve
yenileri kurulmuş. Üç oğlumuzun şansı yaver gitmiş ... Zama
nı gelmedi mi, sevgili eşim?"
Amzara tek kelime etmedi; yalnızca başını salladı.
***
Gılgamış şaşkınlık içinde uyandı. Çevresine bakınca nerede
olduğunu anımsadı. "Uyuyakalmışım; amma da yorulmu
şum. Neden gözlerimi kapar kapamaz uyandırdınız beni?"
"Kendiliğinden uyandın ve yedi
gün,
yedi gece boyunca
uyudun!" diye yanıt verdi Ziusudra. "Karım, senin için her gün
bir tane taze buğdaylı kek pişirdi: Say onları! Yedi taneler!"
271
Ölmeyi Reddeden Kral
"Aceleci sözlerim için affet beni," dedi Gılgamış, utanç
la. "Sen öyküne başladığından bu yana ancak bir an geçmiş
gibi ... Bana tanrıların bir sırrını söylemek üzereydin?"
"Kekini ye ve biraz su iç ki, öyküm için sabırlı olasın," diye
yanıtladı Ziusudra. O sırada yanlarında oturan karısına bir
bakış fırlattı; ardından Gılgamış yemeğini yedikten sonra, ya
vaş yavaş anlatmaya koyuldu.
"O zamanlar ülke büyüktü ve insanoğlu çoğalıyordu.
Göklerden Yeryüzü'ne gelen Anunnaki genellikle erkektiler
ve bir süre sonra İnsanoğlunun kız evlatlarından hoşlanma
ya başladılar. Utu gibi yüce olanlarının bile Yeryüzü kadın
larından çocukları oldu. İnsanoğlunun yaratıcısı Enki, tanrı
ların ve kendi yaratıklarının birbirlerine karışıp çocuk sahibi
olabilmesinden memnuniyet duyuyordu. Sud da memnun
du ve kenti Şuruppak'ta yarı tanrı biri, kral olarak kutsan
mıştı. Ancak yüce Enlil öfkeliydi. Eğlencenin Anunnaki'yi
görevlerinden uzaklaştırmasından şikayetçiydi. Nibiru' dan
olanların, Yeryüzü sakinleriyle ilgili meselelere karışmama
sı gerektiği konusunda ısrarcıydı. Bu, hiç de hoşuna gitmi
yordu!"
Ziusudra suyundan bir yudum almak için durakladı. "Nibi
ru'nun geçiş zamanı yaklaşbğında Enlil, bir tanrı konseyi çağrı
sında bulundu. 'Nibiru'nun Yeryüzü'nün yakınından geçmesi,
Yeryüzü'nü süpürecek bir met dalgasına neden olabilir. Efen
di Anu, tüm Anunnaki'nin uzay gemileriyle Yeryüzü'nden
ayrılmalarını emretti' diye bildirdi. Enki, 'Ya İnsanoğlu ne
olacak?' diye sordu. Enlil 'Bırak da İnsanlık yok olsun!' dedi
ve yaklaşan felaketi insanlardan saklamaları için hepsine ye
min ettirdi."
"Dünya' daki tüm yaşamın sonu!" diye haykırdı Gılgamış.
"Bu, Enlil'in arzusuydu. Ancak bir yeminle eli kolu bağ
lanmış olduğu halde Efendi Enki, beni tapınağına çağırdı. Bir
272
Dostları ilə paylaş: |