ULUS DEVLET ANLAYIŞI VE ARAS TÜRK HÜKÜMETİ
83
Bu gelişim ve değişim 1820-1920 yılları arasında Osmanlı coğrafyasın-
daki siyasi haritanın yeniden çizilmesi sonucunu beraberinde getirmiştir. Ne-
ticede Birinci Dünya Savaşı’na kadar Kuzey Afrika’daki topraklar doğrudan
işgal edilirken Balkanlarda Batı projesi sonucu yeni devletler şekillenmiştir.
Birinci Dünya Savaşı arta kalan Osmanlı topraklarının yeniden şekillendiril-
mesi hareketidir. Bu politikaya tepki sonucunda Balkanlarda 1878’de Rodop
Hükümet-i Muvakkatesi ve 1913’te Garbi Trakya Cumhuriyeti kurulurken;
Kafkaslarda Birinci Dünya Savaşı sonrası Kuzey Kafkasya (Dağıstan), Azer-
baycan, Ahıska, Aras, Cenubi Garbi Kafkas Cumhuriyetleri ortaya çıkacaktır.
Anadolu’nun güneyinde ve Akdeniz’de ise 2 Eylül 1938’de Hatay Cumhuri-
yeti ve nihayet 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulacaktır.
Balkanlarda Kurulan Türk Devletleri
1828-1914 sürecinde Balkanlarda gerçekleşen savaşlar sonucunda yarı-
madanın siyasi haritası değişmiş ve Hristiyan unsurlara dayanan yapay ulus
devletler kurulmuştur. Rus ordusunun ve söz konusu devletlerin izlediği nüfus
politikalarına karşı bölgedeki Müslüman toplulukları değerlerini korumak
adına iki farklı yöntem geliştirmiştir: Göç etmek veya işgallere karşı direnerek
kendi ismiyle anılan bir devlet kurmak. 93 Harbi esnasında Osmanlı idaresi
Rus ordularına karşı başarılı olabilmek düşüncesiyle Dobruca ve Tuna havzası
nüfusunu tahliye ederken savaş alanı dahilindeki Türk nüfusun bir kısmı da
çareyi hicrette bulmuştu. Bununla beraber değerlerini muhafaza etmeyi göçte
değil de direnişte görenler de olmuştu. Rodoplar sahasında yaşayanlar gibi.
Bölgedeki Türk nüfusu diğer yerlerden farklı olarak belki de fiziki coğrafya
yapısından istifade ile Rus işgal kuvvetlerine karşı başarılı bir şekilde diren-
miştir. Bu direniş 1878’den 1886 yılına kadar yaklaşık sekiz yıl sürer.
1
Ruslar
askeri kuvvetleri ile Rodoplara giremediler. Buradaki Osmanlı askeri kuvvet-
leri ise geri çekilmişti. Dolayısıyla Rodoplarda idari bir boşluk doğacaktır. İşte
bölge halkı bu boşluğu doldurmak, Rus işgal kuvvetlerine karşı daha iyi di-
renmek amacıyla Osmanlı sistemine tekrar bağlanana kadar herhangi bir oto-
rite boşluğuna meydan vermemek için Rodoplar Hükümet-i Muvakkatası is-
miyle bir idari yapılanmaya gitmiştir. Bu yapılanma Osmanlı’ya karşı bir si-
yasi yapılanma değildir.
1
Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri, Ankara, 1999, s. 49-54.
84
NEDİM İPEK
Bölge halkının ikinci kez geçici hükümet kurma teşebbüsü Balkan Savaş-
ları esnasında gelişir. II. Balkan Savaşı sonrasında gerek Boğazların ve İstan-
bul’un güvenliğini temin etmek ve gerekse bölgedeki Müslüman Türk nüfusu
muhafaza etmek adına Batı Trakya’daki işgalin sona erdirilmesi arzu edilir.
Bu amaçla Kuşçubaşı Eşref Bey kumandasında gönüllü birlikler Batı
Trakya’ya gönderildi.
2
Gönüllü birlikler Batı Trakya’yı Bulgar çetelerinin el-
lerinden kurtarmaya çalıştı. Ele geçen yerlerde ilk etapta halkın ihtiyaçlarını
karşılamak, özellikle asayişi temin etmek amacıyla geçici hükümet adıyla ye-
rel idarelerin kurulması yoluna gidildi. Yerel idarelerin görevi halkın temel
ihtiyaçlarını; özellikle can, mal ve namus güvenliğini temin etmekti. Ayrıca
buralarda silahlı milli kuvvetler oluşturuldu.
Milli kuvvetler ele geçirdikleri kaza merkezlerinde geçici hükümet kuru-
yor, sivil idareyi nezaretleri altında bunlara bırakıyorlardı. Batı Trakya Bulgar
askerinden ve komitacılarından temizlendikten sonra ayrı ayrı şehirlerde ku-
rulmuş geçici idarelerin bir merkezden yönetilmesi düşünüldü ve 1 Eylül
1913’te Garb-i Trakya Hükümet-i Muvakkatası kuruldu. Hükümet başkanlı-
ğına halkın ileri gelenlerinin münasip gördüğü Müderri Salih Efendi getirildi.
Hükümet merkezi Gümülcine olup Eşref Kuşçubaşı milli kuvvetler kuman-
danlığını, kardeşi Sami Umum Milli Kuvvetler Müfettişliğini, Süleyman As-
keri İcra Kuvvetleri Başkanlığını üstlenmişti.
3
Kaza merkezlerinde biri sivil,
diğeri askeri olmak üzere iki ayrı idari yapılanmaya gidildi. Sivil idare Gü-
mülcine’deki muvakkat hükümet reisine, icra kuvvet kumandanları da Süley-
man Askeri Bey’e bağlanacaktı. Geçici hükümet askeri idareden emir ve di-
rektif alacaktı.
4
29 Eylül 1913’te Osmanlı Devleti ile Bulgaristan arasında Balkan Savaş-
larını neticelendiren İstanbul Antlaşması imza edildi. Bu antlaşmaya göre 25
Ekim 1913’e kadar Batı Trakya’nın Bulgaristan’a teslim edilmesi gereki-
yordu. Bu anlaşmaya uygun olarak başkumandanlık Batı Trakya’nın tahliye
edilmesini ister. Buradaki subaylar bu isteğe yanaşmazlar. Söz konusu subay-
lar yerli halkla anlaşıp Batı Trakya idaresinin bağımsızlığını ilan ederek cevap
2
H. Bülent Demirbaş, Batı Trakya Sorunu, Ankara, 1996.
3
Demirbaş, s. 37.
4
Celal Bayar, Ben de Yazdım Milli Mücadeleye Gidiş, 4, İstanbul, 1997, s. 151-155;
Umur Tuncer, Balkan Savaşları Sonunda Kurulan Batı Trakya Türk Cumhuriyeti, İstan-
bul, 1985, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi.
ULUS DEVLET ANLAYIŞI VE ARAS TÜRK HÜKÜMETİ
85
verirler.
5
Bulgaristan’la bir çatışmaya girmek istemeyen Babıali bağımsızlık
kararından hoşlanmaz. Cemal Bey’in temasları neticesinde bölge hiçbir dire-
niş gösterilmeksizin Bulgaristan’a terk edilir. 30 Ekim 1913’e kadar Bulgar
kuvvetleri Batı Trakya’yı tamamen işgal eder. 6 Eylül 1915’te Osmanlı-Bul-
garistan İttifak Antlaşması imza edilir. Bu anlaşma ile Bulgaristan Batı
Trakya’ya tamamen yerleşir.
Mondros sonrası bölge halkının hak ve hukukunu korumak amacıyla 10
Kasım 1918’de Batı Trakya Komitesi kurulur. Mayıs 1920’de Yunan kuvvet-
leri Batı Trakya’yı işgal eder. Bu durumu kabul etmeyen Türkler ve Bulgarlar
Batı Trakya’nın nahiye merkezlerinden Hemitli’de 22 Mayıs 1920’de Batı
Trakya Hükümeti adı ile bir teşkilat oluşturdular. Amaç Trakya’nın tamamını
kapsayan bir idari yapı kurmaktı. Bölge 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması
ile Yunanistan’a terk edildi.
Kafkaslarda Kurulan Türk Devletleri
Türklerin bağımsız yapılanmaya gittikleri coğrafyalardan birisi de Kaf-
kasya idi. Birinci Dünya Savaşı sonrası 1918-1920 yılları arasında Kaf-
kasya’nın siyasi haritası tekrar çizilmeye çalışıldı. Siyasi haritanın çizimini
üstlenenler Mondros öncesi ve sonrası farklı tutum ve davranışta bulundular.
Brest-Litovsk Antlaşması ile Mondros Ateşkes Antlaşması arasındaki süreçte
Babıali Kafkasya’nın kuzeyinde ve güneyinde Türk ve Müslüman toplumun
bağımsız siyasi yapılanmaya gitmesini desteklemiş, hatta siyasi ve askeri yar-
dımda bulunmuştur. Bu yapılanmada uluslararası kamuoyu oluşturmak için
gerek ABD’nin ve gerekse Sovyetlerin dillendirdiği “her toplumun kendi mu-
kadderatını tayin etme hakkının olduğu” söylemi kullanılmıştır.
Çarlık Rusyası 1555-1917 yılları arasında Kafkasya’yı sistematik bir şe-
kilde işgal etmiş ve buralarda askeri ve mülki idari yapılanmaya gitmiştir. İş-
gal sahasında mülki amirler Rus subaylarından atanıyordu. Nahiye müdürle-
rini ise halk seçiyordu. Nahiye müdürlüklerindeki katipliklere ise Ermeni ve
Rum kökenli olanlar atanıyordu. Nahiyelere tabi köyler muhtarlar vasıtasıyla
idare ediliyordu. Sekiz köye bir baş muhtar atanıyordu. İşgal sahasındaki ka-
saba ve köylerde Rus okulları açılıyordu. Ancak eğitim zorunlu kılınmamıştı.
5
Demirbaş, s. 39.
Dostları ilə paylaş: |