B
57
ise, başlı başına bir araştırma alanı
olarak
daha ziyade kişisel, kültürel,
cinsel ve sosyolojik özelliklerimizin
belirlediği bir dinamik olarak öne
çıkıyor. Fakat tezimde gözden
kaçmasını istemediğim bir nokta
var. Tüm bu dinamikler bunları
kapsayıcı daha üst bir dinamiğe
tâbi: Tümleyici dinamik. Bu dinamik
aslında bizim en derinde yatan
her şeyi bilme isteğimizin adı.
Yani zaman ve kaynak kısıdımız
olmadığı ve çocukluktan itibaren
taşıdığımız “kutsal merak” (ayrı bir
araştırmanın konusu olan) ketleyici
unsurlarla köreltilmediği durumda
taşıyacağımız “üst-merak.”
Bugün ile geçmişi kıyas
ettiğimizde merak etme
duygusunun dinamikleri
değişiyor mu?
Modern ve modern öncesi ayrımı
böyle bir konuda hüküm vermek
için yüzeysel kalabilir. Her zaman
ve zeminde varlıkla sahici bir
ilişki kurmak için büyük bir istek
duyan insanların var olduğunu
görebiliyoruz. Bazı dönemlerde
bilme isteği müstehcen merakları da
kapsayabilir endişesiyle, en azından
söylem düzeyinde olumsuzlanabilmiş.
Fakat benim bilimsel merakı
kavramsallaştırmam gündelikten
ayrıştığı için bu alana pek girmiyor.
İnanç sistemlerinin çatışmaya girdiği
dönemlerde ise, bir tür merak diğer
bir tür bilgiye alternatif oluşturma
riskini taşıdığından eleştirinin konusu
olmuştur. Bu örneklerde genellikle
merak duygusuna yöneldiği alan ya
da yönelme biçimiyle ilgili olarak
bir sınır çizilmeye çalışıldığını
görebiliyoruz.
Dönem koşulları merak
giderme yöntemlerini ve
düşünme biçimini değiştiriyor
mu?
Kesinlikle… Belli dönemlerde inanç
sistemlerinin metafizik konuları
müthiş bir ilgi odağı olabiliyorken,
modern dönemde olduğu gibi doğa
ana ilgi odağına dönüşebiliyor. Her
birinde yöntemler farklı olabileceği
gibi bazı şeyler değişmiyor. Örneğin
her merak duygusu sistemli bir
anlamlandırma yapmaya, bütünlüklü
ve tutarlı bir resim çizmeye zorluyor.
Öte yandan tutarlı görünen
resimlerin içerisindeki tutarsızlıklar
(mükemmelleştirme dinamiğinde
öngörüldüğü gibi) farklı tip beyinleri
inanılmaz cezbedebiliyor. Burada
siyasi ve ideolojik ilgiler de devreye
giriyor. İnsanın kendi bireysel bilişsel
Ahmet Subaşı
süreçlerinde yaşadığı bu çatışmalar
toplumsal ve tarihsel dönemlere de
uygulanarak incelenebilir.
Sosyal Bilimler ve Fen
Bilimleri alanlarında
çalışan kişilerin, aynı konu
üzerindeki merakları nasıl
değişkenlik gösteriyor?
Farklı meslek gruplarının
merak etme pratikleri üzerine
nasıl bir değerlendirmede
bulunursunuz?
Merak duygusunun üzerindeki
en kuvvetli etki muhtemelen ilgi
dinamiğidir. İnsanın mühendis ve
doktor bir ebeveynden doğması
onun fen bilimlerine ilgi duymasını
etkiliyordur muhakkak. Buralarda
net ifadeler kullanmıyorum; çünkü
özellikle ilgi dinamiği kendi başına
bir araştırma alanı ve insan ne kadar
karmaşıksa bu konu da o kadar
karmaşık. Bunun dışında her meslek
grubunu çapraz kesen dinamikler
daha yalın biçimde incelenebilir.
Örneğin genişleme dinamiği
başat olan beyinler disiplinler
arası çalışmalara daha yatkınken
tamamlama ve mükemmelleştirme
eğilimi ağır basanlar uzmanlaşmaya
daha yatkın. Rönesans aydınıyla
modern akademisyen arasında
bu iki eğilim arasında farklar
olduğu söylense çok da kötü bir
genelleme olmaz. Bugün çift anadal
yapmak bize ilginç gelirken, belli
dönemlerde bir düzine disiplinde
eser bırakmış insanlar görebiliyoruz.
Dikkat ederseniz bunlar meslek
grupları bazında incelenebilecek
konular gibi görünmüyor. Bir aşçı
sadece Türk mutfağına odaklanıp
onda uzmanlaşmak yerine füzyon
mutfaklara yönelebilir. Bunun
bir mühendisin disiplinlerarası
çalışmalara yatkın olmasından pek
bir farkı yok kanaatimce.
En basit düzeydeki merak
olgusu ile karmaşık bir konuya
ilişkin merak etme biçimini
bir arada düşündüğümüzde,
ikisini tetikleyen dinamikler,
düşünce yapısı ve hareket
noktasında değişiklik görüyor
muyuz?
Karmaşık bir konuda tutarsızlıklar
ve boşlukların daha yoğun olacağını
varsayabiliriz. Basit konular
mükemmelleştirme dinamiği
ve hiyerarşik dinamiği daha az
şiddette harekete geçirecektir.
Tamamlama dinamiğini harekete
geçiren boşluklar ise daha “küçük”
ve kolay ulaşılabilir olacağından
muhtemelen şiddeti de az olacaktır.
Bu arada her bir olguyu masaya
yatırırken, mevcut kuramsal
kavramsallaştırmaları gözden
geçirme ihtiyacı hissediyorum.
Aslında şu anda doktorada bunu
yapmaya çalışıyorum, çünkü mevcut
kavramsal çerçevem yetersiz
kalabiliyor. Bu bakımdan basitlik
ve karmaşıklık temelindeki bir
analiz benzer bir şekilde kavramları
gözden geçirmeyi ve kuramı
iyileştirmeyi gerektirebilir. Merak
üzerine yaptığım ilk çalışma bu
bakımdan yalnızca bir başlangıçtır
ve şimdiden önümde ciddi bir
iyileştirme gündemi bulunuyor.
Tek ihtiyacım olan “kutsal merak”
duygusunu kaybetmemek.
B
58