B
54
Seden Eyüboğlu: Projeyi tasarlarken
gerek Zekeriyaköy’de yaşayanlarla
gerek çevreye duyarlı kesimlerle
“Komşuluk Hakkı” adını verdiğimiz
toplantılar yaparak projemizi anlattık.
Yaptığımız toplantılarda aldığımız
eleştiri ve önerilerle projemizi
şekillendirdik. Yaptığımız projenin
referans projesi olması bizim için çok
önemli. "Bu iş ancak böyle düzgün
yapılırdı," dedirtmek istiyoruz.
Projenin seslendiği kitle ile
ilgili sizden bilgi alabilir
miyiz?
Seden Eyüboğlu: Proje, şehirle iç içe
ama doğal yaşam sürmek ve çevre
dostu bir evde oturmak isteyen,
spora, sağlıklı yaşama, mimariye ve
yaşam kalitesine önem veren herkese
sesleniyor.
Çalışmalarınızı
gerçekleştirirken çevreye
yaklaşımınız nasıldı, bu
konuda bilgi verebilir misiniz
lütfen?
İbrahim Kahraman: Biz, yıllardır
inşaat sektöründe biriktirdiğimiz
deneyimi çevre, doğa ve insanla
barışık projelere imza atmak için
kullanıyoruz. Bütün projelerimizde
bireyin sosyal, kültürel ve yaşamsal
ihtiyaçlarını merkeze alarak, çağımızın
kent ve kentleşme sorunlarını doğru
tespit ederek bunları aşmak ve
gelecek kuşaklara gurur duyacakları
yaşam alanları bırakmak en önemli
hedefimiz. Bu hedefimiz ile KÖY
projesi olarak Türkiye’de bir ilke
imza atıp LEED’in mahalle tasarımı
için verdiği LEED for Neighborhood
Development/ Kentsel Dönüşüm
Gelişim Alanları Sertifikasyonu
almak için başvurduk. 1167
üniteden oluşan mahalle ölçeğinde
ve projenin doğayla iç içe yaşam
hissiyatını vermek üzere büyük
bir ev konseptinde planladığımız
satış ofisimiz, Türkiye’nin ilk LEED
ND (Neighborhood Development-
Mahalle Gelişimi) adayı olan LEED
Gold sertifikası aldı.
KÖY projesinin genelinde LEED for
Neighborhood alabilmenin koşulları
arasında yer alan, “ailelerin temel
ihtiyaçlarının yerleşim içerisinde
yürüme mesafesinde giderilebilmesi”,
“ekolojik düzenin bozulmaması
için ışık kirliliğini azaltıcı gece
aydınlatması”, “ekolojik özelliklerin
ve biyodiversitenin korunmasına
yönelik peyzaj tasarımı”, “insan
sağlığına zararlı etkisi olan inşaat
malzemelerinin kullanılmaması”,
“alerjik veya kanserojen malzemelerin
yasaklanması”, “inşaat sürecinde
çevreci kalite kontrol önlemlerinin
uygulanarak çevresel bozulmanın ve
kullanım sürecinde ortaya çıkacak
insan sağlığına zararlı problemlerin
minimumda tutulması” gibi kriterleri
yerine getireceğiz.
KÖY projesinin gerçekleştirileceğimiz
arazinin ağaç varlığı ve doğal
bitki örtüsü İ.Ü. Orman Fakültesi
desteğiyle incelendi. Ağaç Röleve
ve Transplantasyon raporlarına 1.
etabın inşa edileceği arazi içinde
yer alan 1074 ağaçtan 524’ünün
inşaat faaliyetlerinden zarar
görmeyecek şekilde tedbirler alınarak
yerinde korunması, 239 ağacın ise
taşınmasına karar verildi.
Seden Eyüboğlu: Ağaç taşıma işlemi
için Alman OPITZ International
firması ile anlaştık. Firma, dünyada
sadece iki adet olan Optimal 3000
makinelerinden birini Türkiye'ye
getirerek bizim arazimizde taşıdı.
Geçtiğimiz günlerde de taşınan
ağaçların ilk bakımını yapmak üzere
geldiler. Baharın ilk günlerinde
taşıdığımız ağaçların tomurcuk
açtıklarını görmek bize ayrı bir keyif
veriyor.
Boğaziçi Üniversitesi Bilişsel
Bilim Master Programı mezunu
olan ve doktora çalışmalarına
devam eden Sayın Ahmet
Subaşı ’09 ile bilimsel merakın
niteliği, tezinde de bahsetmiş
olduğu merakın bileşenleri
ve bu duygunun dinamikleri
üzerine bilgilendirici bir
röportaj gerçekleştirdik.
Bilimsel merak ile gündelik
yaşamdaki merak algısını
nasıl tanımlarsınız?
Merak en genel tanımıyla “bilme
isteğidir.” Bilimsel ve gündelik merakı
ayrıştırmadan önce içkin merak
(intrinsic curiosity) ve araçsal merak
(instrumental curiosity) kavramlarını
tanıtmak faydalı olabilir. İçkin merak
söz konusu olduğunda, bir şeyi
yalnızca ve yalnızca bilmek için merak
ederiz. Eğer bilginin bizim için bir
kullanım değeri varsa, yani bizatihi
bilme isteğinin dışında kalan bir isteği
doyurmaya yarayan bir meta/araç
hükmündeyse, buna araçsal merak
diyoruz. Somutlaştırmak gerekirse,
konunun kendisine sahici hiçbir
ilgi duymamamıza rağmen kariyer
gelişimimiz için proje yönetimi
yöntemleri üzerine bol bol okuma
yapabiliriz. Bilmeyi istiyoruzdur; fakat
amaç sertifikayı almaktır.
Gündelik yaşamda hissettiğimiz
merak duygusunun hatrı sayılır bir
bölümü araçsal merak hükmündedir.
Başka bir örnek vermek gerekirse, bir
dersi başarıyla geçmek güdüsüyle
fizik çalışıyorsak, o bilgi araçsal
merakın bir ürünüdür. Yani burada
amaç dersi geçmektir, bizatihi fiziksel
dünyayı bilmek değil. Bu örnekte
görüleceği gibi, araçsal merak
bilimsel bir konuda da olabilir; fakat
araçsallık yönüyle “içkin bilimsel
merak” duygusundan ayrışır.
Bilimsel merakla bilimsel olmayan
merak arasındaki ayrımı mümkün
kılan diğer bir nokta ise, merakın
konusudur. Eğer bizi çıldırasıya
bilme isteğine sevk eden konu
arkadaşımızın dün akşamki yemekte
kırdığı pot ise, her ne kadar içkin
bir merak olsa da konusu itibariyle
buna bilimsel merak diyemeyiz.
Ayrıca bilimsel merakın doğurduğu
anlamlandırma biçiminde sistemli
bir yön var. Bu sistemliliğin bilimsel
yöntem ve dakiklik gibi kavramlarla
ilişkisi var; fakat bu bilginin
temsilindeki yapısal özelliklerle
de ilişkili. Bu kısmı tezimde daha
ayrıntılı inceledim.
Söyleşinin buraya kadarki kısmının
satır aralarında içkin bilimsel meraka
bir tür değer ya da erdem yüklenmiş
olduğu hissedilebilir. Araçsal olanı ve
gündelik sıradanlıkları dışlayan bir
duyguda böyle bir erdem görmek
en azından benim için anlamlı.
Tanımı daha etkileyici ifadelerle
yaptığımızda erdem algısı daha da
öne çıkmaktadır: Varlığı ve olayları
sistemli olarak anlamlandırmaya
yönelik içkin ve sonsuz bir istek.
Çocuklarda (sistemlilik özelliği kısıtlı
olsa da) bolca bulunan, Einstein gibi
dâhilerin “kutsal merak” dediği şey…
Bilimsel merakın bileşenleri
olarak ayırdığınız
kategorilerden bahseder
misiniz?
Bilimsel merakın özellikleri özetle
içkin olması, sistemli olması, varlık
ve olayları anlamlandırma çabasını
içermesidir. Ayrıca kuramsal bir
ön kabul olarak bilimsel merak
sonsuzdur. Benim tezimde bilimsel
merakın bilişsel dinamikleri olarak
analiz ettiğim her bir dinamik bu
sonsuzluk ön kabulüyle ilişkilidir.
Soru şu: Potansiyel olarak sonsuz
ve sınırsız olan merak duygusunun
-zaman ve kaynak kısıtlılığını dikkate
aldığımızda- seçiciliğini belirleyen
temel dinamikler nelerdir? Diğer
bir deyişle bilinebilecek bu kadar
çok ve farklı şey varken neden bazı
şeylere yöneliriz? Burada yönelme
kelimesi önemli. Her güdü insanda
bir yönelme davranışını tetikler.
Açlığın bizi yemeğe yönlendirmesi
gibi… Pekiyi, iş bilme isteğine
geldiğinde A bilgisi yerine B bilgisine
yönelmemizi belirleyen şey nedir?
Sonuçta ömrümüz her şeyi bilmek için
yeterince uzun değil, ayrıca her şeyi
bilmek için gereken sınırsız kaynaklara
da sahip değiliz. Benim anlamaya
çalıştığım temel konu buydu.
Bu olguyu analiz ettiğimde beş
dinamiğe ulaştım: (1) İlgi dinamiği
(2) Genişleme dinamiği (3)
Tamamlama dinamiği (4) Hiyerarşik
dinamik (5) Mükemmelleştirme
dinamiği. Her bir dinamiğin
dayandığı deneysel ve kuramsal
altyapılar var; fakat basitçe
belirtmek gerekirse, genişleme
dinamiği A konusundan A ile
ilgili diğer konulara genişlemeyi
ifade ediyor. Mesela elektronikle
ilgilenen bir insanın bilime merak
duyması fakat jeolojiye merak
duymaması, yani konusuna yakın
alanlara doğru açılması olgusunu
ifade ediyor. Tamamlama dinamiği
belli bir konuya dair bilgilerimiz
içerisinde “boşluk”ların bulunması
durumunda yaşadığımız merak
durumunu anlatıyor. Bir anlamda
resmi tamamlama güdüsü
diyebiliriz. Hiyerarşik dinamik
olgulardan ilkelere doğru yürüyüşü
ifade ediyor. Mükemmelleşme,
zihinsel önermelerimiz arasındaki
tutarsızlıkları gidermemize
yarayacak bilgilere duyduğumuz
isteği ifade ediyor. İlgi dinamiği
B
56
BİLİMSEL MERAKIN BİLİŞSEL DİNAMİKLERİ
Yasemin Dut ‘10