31
daha sonra, endotel hücre proliferasyonu ve sonunda endotel hücre gruplarının kapiller tüpler şek-
linde organizasyon ve maturasyonu izler. Bu yeni damarlarda endoteller arası birleşme yerlerinin
henüz kaynaşmadığı için, sızmalar olmaktadır ve hücre geçişleri artmaktadır. Bu sızıntı, granülas-
yon dokularının neden ödemli olduğunu ve akut iltihabi yanıt çözüldükten uzun zaman sonra bile,
varolan ödemi açıklar. Pek çok faktör anjiogenezisi indüke eder. En önemlileri FGF (fibroblast
büyüme faktörü) ve VEGF (vasküler endotelyal büyüme faktörü)lerdir
.
Anjiyogenes, zedelenen
alanlardaki iyileşmede (onarım), iskemik alanlarda kollateral dolaşımın gelişmesinde oluşan has-
sas bir olaydır. Damarlanma tümörlerin boyutunun artması ötesinde, orijinal kan desteği tümörler
için, yaşamsal bir öneme sahiptir.
Fibroblastların Göçü ve ESM Depolanması (Skar Dokusu Oluşumu): Skar oluşumu, yeni
oluşmuş damarlar ve gevşek yapıda ekstrasellüler matriksden meydana gelen granülasyon doku
çatısında oluşur. Bu olay iki basamakla devam eder: (1)Zedelenme bölgesinde fibroblastların
emigrasyon, proliferasyonu ve (2)bu hücreler tarafından salınan ekstrasellüler matriksin birikimi.
Fibroblastların toplanması ve stimulusu, pekçok büyüme faktörü aracılığıyla olur. Bu büyüme fak-
törleri; aktive endotelyumdan, belki de daha önemli olarak çeşitli iltihap hücrelerinden salgılanır.
Örneğin makrafojlar, granulasyon dokusunun önemli hücresel elemanlarıdır. Zedelenme bölgesin-
deki ölü doku ve bakterileri yutup-sindiren, fibrin ve diğer yabancı maddelerin temizlenmesinden
sorumlu olan büyük mobil hücrelerdir. Eğer makrofajları yok ederseniz, iyileşme durur. Yara
iyileşmesinde, “direktör” hücre olarak kabul edilen makrofajlar çok önemli rol oynar. Yeni- yeni
makrofajların birikimini sağlar, fibroblast büyüme faktörüyle (FGF) fibroblastların oluşmasını ve
bu oluşan fibroblastların multiplikasyonunu stimüle eder. Fibroblastlar kollagen sentez eden hüc-
relerdir. Kollagen vücutta bulunan en önemli yapısal bir proteindir ve yeni yara yerinde, en erken
ikinci günde ortaya çıkar. Makrofajlar istenmeyen artıkları temizlemede olduğu kadar, yeni fibro-
blastların oluşmasında da çok önemli rolleri vardır.
İyileşme olayı ilerledikçe, fibroblast proliferasyonu ile yeni damar oluşumu durur ve daha son-
ra giderek azalır. Bu azalma yanısıra ESM oluşumu artar. İyileşmekte olan yarada “yara direnci”
nin gelişmesi, kollagen sentezinin dönüm noktasını oluşturur. Yara direncinin en fazla olduğu dö-
nemde, kollagen depolanması en yoğun safhadadır. Pekçok büyüme faktörü fibroblast proliferas-
yonunu, özellikle ESM (örn; kollagen) sentezini stimüle eder. Saf kollagen birikimi yalnızca sen-
tezin artmına bağlı değildir; fakat aynı zamanda kollagen parçalanmasının azalmasına da bağlıdır.
Sonuçta granulasyon doku çatısı, bol miktarda inaktif iğ şeklinde fibroblastlar, yoğun kollagen,
elastik doku elemanları ve ESM'in diğer komponentlerini bulunduran skar dokusuna dönüşür. Skar
matürasyonu ilerledikçe, vasküler yapı geriler. Damardan zengin granulasyon dokusu, soluk görü-
nümlü avasküler skar dokusuna dönüşür.
Gördüğümüz bu paranşimal ve stromal onarımdan sonra, hem epitelyal rejenerasyon ve hem de
bağ dokusu skar formasyonunu (bağ dokusu onarımı) beraberce gösteren derideki bir yara iyileş-
mesini kısaca inceleyelim.
YARA İYİLEŞMESİ
Yara iyileşmesi karmaşık, karmaşık olduğu kadar da sistematik bir proçesdir. Büyüme faktör-
leri; bir yandan ekstrasellüler matriks proteinlerinin parçalanmasında ve sentezinde etkili olduğu
kadar, diğer yandan hücrelerin bir düzen içinde migrasyonunu, proliferasyonunu ve diferansiyas-
yonunu regüle eder. Yara iyileşmesi rezolüsyon, rejenerasyon (yenilenme) ve onarım olaylarını
kapsar. İyileşmedeki olaylar iltihabın başlamasından hemen sonra oluşmaya başlar; fakat burada
dikkati çeken ve çakışan bir dizi olay vardır. Örneğin, fagositozis bir savunma reaksiyonudur ama,
doku onarımında da ilk görülen önemli bir olaydır. Aynı şekilde fibroplazi (fibrozis), hem kronik
iltihapta hem de onarımda temel olaydır.
32
İltihabi proçesin primer fonksiyonlarından birisi, yara dokusunu iyileştirmektir. İyileşme; rezo-
lüsyon veya tamir (onarım) sonucu olarak oluşabilir. Eğer rejenerasyon mümkünse rezolüsyon
oluşabilir. Rezolüsyon bir doku veya organdaki iltihabi elemanların yok edilmesiyle gerçekleşir.
Doku tekrar eski normal strüktürüne (yapısına) ve fonksiyonuna (işlevine) kavuşur. Rezolüsyon,
destrüksiyon fazla değilse ve o bölgede rejenerasyon kapasitesine sahip paranşimal hücreler bulu-
nuyorsa gerçekleşir. Rezolüsyon esnasında makrofajlar, eksuda içinde bulunan ölü doku hücreleri,
ölü nötrofilleri ve eritrositleri parçalar ve fagosite eder, hatta fibrini eritir.
Yara; dokuların anatomik yapılarındaki sürekliliğin veya canlı dokuların fonksiyonlarının ke-
silmesine neden olan, hücrelerin hasar ve ölümüyle sonuçlanan bir zedelenme olayı olarak tanım-
lanır. Tüm cerrahi işlemler, söz konusu dokulardaki bilinçli yapılan yaralanmaları içerir ve iyileş-
medeki başarı, bu dokuların yara iyileşme yanıtına bağlıdır. Bir yara iyileşmesi; yaralanan doku
tipine, oluşan yara tipine ve yaranın enfekte olup- olmamasına bağlı olarak farklılıklar gösterir. Bu
nedenle cerrah, operasyon yapılan dokuların anatomisini ve fizyolojisini ve bu dokuların, değişik
tipteki cerrahi yaralara verdiği cevabı çok iyi bilmek zorundadır. Bu bilgiyle, yara iyileşmesini
çabuklaştıracak cerrahi teknikler kullanılabilir. Yara iyileşmesi iki örnek altında incelenir.
Primer Yara İyileşmesi
Yara iyileşmesine verilebilecek en tipik örnek, cerrahi sütürlerle kapatılan temiz, enfekte olma-
mış cerrahi insizyon (kesi) yerlerinin iyileşmesidir. Burada doku kaybı en alt sınırdadır ve yara
kenarları birbirine çok yakındır. Eksuda ve nekrotik debriler minimaldir, primer kaynaşma veya
primer yara iyileşmesi olarak adlandırılır. Bu insizyon, yalnızca epitelyal bazal membran devam-
lılığının fokal kaybına ve az sayıda epitel ile bağ dokusu hücresinin ölümüne yol açar. Sonuç ola-
rak fibrozisden daha çok, epitelyal rejenerasyon hakimdir. İnsizyon alanı dardır, bu dar defekt ala-
nı süratle fibrin, eritrosit ve lökosit içeren kan pıhtısıyla dolar. Yara yüzeyindeki dehitratasyon,
lezyonu örten bir kabuk şeklinde belirir ve bu kabuk (kurut) iyileşmekte olan bölgeyi dış ortamdan
korur. Bu nedenle bir yara yerindeki kurut, yerinde tutulmalıdır.
1. Gün: Bu safha, enfeksiyon nedeni ile ortaya çıkan akut iltihabın tüm özelliklerini gösterir.
Bu da şaşırtıcı olabilir. Gerçi primer insizyonun hiçbir safhasında enfeksiyon rol oynamadığı halde
kızarıklık, şişme, ağrı ve fokal ısı, normal iyileşmenin özelliği olarak ortaya çıkar. Bu safha insiz-
yonun ilk birkaç dakikasında başlar ve en az üç gün sürer. İnsizyon alanında iltihabi olay süratle
başlar, ilk önce nötrofiller görülür. Bu devre bölgede ödem sıvısı fazladır. Çevredeki ölü hücreler-
den açığa çıkan otolitik enzimler ve nötrofillerin proteolitik enzimleri, çevre dokuda destrüksiyon-
lara neden olur. Bunun yanısıra nötrofillerin fagositik aktiviteleri, bu bölgedeki nekrotik doku
artıklarını fagosite ederek ortadan kaldırır. Eritrositlerin parçalanmasından ortaya çıkan hemoglo-
bin, hemosiderin pigmentine dönüşür. Epidermisin kesik kenarındaki bazal hücrelerde, mitotik
aktivitenin arttığı gözlenir. 24- 48 saat içinde, her iki kenardan epitelyal hücreler dermis boyunca
migrasyon ve proliferasyona başlar, olay ilerledikçe bazal membran komponentleri depolanır.
Epitel hücreleri yalnızca sağlıklı doku üzerinde ilerler. Bu nedenle ölü dokuların (debrilerin)
bulunduğu kan pıhtısı ve kurut altında ilerler. Böylelikle, yüzeydeki kabuk altında orta hatta hüc-
reler birbirine kavuşur, ince fakat kesintisiz bir epitel tabakası oluşturur (kontak inhibisyon).
3. Gün: Bu safhada iki önemli hücre tipi insizyon bölgesine ulaşır. Önce PNL, daha sonra
makrofajlar belirir. Bunlar, bakterilere karşı savunmada ve ayrıca iyileşme olayında hasarlı
dokuların, debrilerin ve kan pıhtısının temizlenmesinde rol oynar. Bu safhada İyileşmenin belirtisi
olan granulasyon dokusu belirmeye başlar. Fibroblastlar ve kapiller tomurcuklanmaları görülür.
Bu esnada insizyon kenarlarında kollagen liflere ait deliller belirir. Bunlar vertikal pozisyondadır
ve insizyon alanında köprü yapmazlar. Epitelyal hücre proliferasyonu devam eder, örtücü epitel
tabakası gittikçe kalınlaşır.
33
5. Gün: İnsizyonel boşluğu granulasyon dokusunun doldurmasıyla, neo-vaskülarizasyon zirve-
ye tırmanır, pik yapar. Kollagen lifler daha yoğun olur ve insizyon alanında köprü oluşturmaya
başlar. Yeni kollagen sentezi, primer yara iyileşmesinde yaklaşık 5- 7’nci günlerde en yoğun şekli-
ni alır. Fibroblastların kollagen üretmek için, stimülasyona ihtiyacı vardır. En önemli stimülatör
vitamin C ve laktat iyonlarıdır. Bunun için, hafif asitli bir ortam en uygunudur. Böyle bir ortam da
düşük oksijen konsantrasyonlu alan, yaranın merkezidir. Fibroblastın kendisi, dayanıklı bir hücre-
dir ve en kötü şartlarda bile yaşamını sürdürebilir. Vitamin C eksikliğinde kollagen sentezi inhibe
olur ve böylelikle kötüye gidiş devam eder. Vücut vitamin C depolayamadığı için, yara iyileşme
safhasında yeterli beslenme çok önemlidir. Epidermis, yüzey hücrelerin farklılaşmasıyla normal
kalınlığına ulaşır, yüzeyi keratinli matür epidermal yapı oluşur.
14. Gün (2. Hafta): Fibroblast proliferasyonuna ve kollagen birikiminin devam ettiği görülür.
Lökositik infiltrasyon, ödem ve artmış vaskülarite (damarlanma) de artış giderek azalır. İnsizyonal
bölgedeki skar dokusu içinde kollagen depolanmasının artması ve vasküler kanal yapılarının azal-
masının eşlik ettiği, uzun bir “beyazlanma” proçesi (süreç) başlar.
30. Gün (4. Hafta): Skar dokusu, normal epidermisle kaplı ve genişçe bir alanda iltihabi hücre
lerden yoksun, hücresel bağ dokusundan ibarettir. Gerçi insizyon hattındaki dermal ekler (deri ad-
neksleri) tamamen kaybedilmiştir. Bu nedenle bu bölgelerde kıl follikülleri, ter ve yağ salgılıkları
(bezleri) oluşmaz. Zaman içinde yaranın gerilme direnci artar.
Sekonder Yara İyileşmesi
Burada büyük miktarlarda doku kaybı söz konusudur. İnfarktüsde, iltihabi ülserasyonda, abse
oluşumunda ve hatta geniş defektli yaralarda, aşırı miktarlarda hücre ve doku kayıplarının olduğu
durumlarda, onarım proçesi çok daha karmaşıktır ve paranşimal hücre rejenerasyonu yalnız başına
orijinal arşitektürü sağlayacak onarımı başaramaz. Sonuç olarak büyük defekt alanı, büyük granu-
lasyon dokusu ile dolar. Bu granulasyon dokusu içine doğru, çevre dokulardan yoğun büyümeler
başlar. Bunu takiben zaman içinde ESM birikimi ve skarlaşma oluşur. İyileşmenin bu türüne, se-
konder kaynaşma veya sekonder yara iyileşmesi adı verilir.
Sekonder iyileşme, primer iyileşmeden pekçok yönden farklıdır: (1)Aslında büyük doku de-
fektleri, bölgeden uzaklaştırılması gereken büyük volümlerde nekrotik doku artıkları (debriler),
eksuda ve fibrin bulundurur. Sonuçta iltihabi reaksiyon çok daha yoğundur. (2)Çok daha büyük
miktarlarda granulasyon dokusu oluşur. Büyük miktardaki granulasyon dokusu, büyük skar doku
kitlesi ile sonuçlanır. (3)Sekonder iyileşme delili, yara kontraksiyonu (büzüşme) olayıdır. Örneğin,
6 hafta içinde büyük deri defektleri, kontraksiyon ile orijinal boyutlarından %5-10 oranında kısa-
lır. Bu büzüşme olayı, miyofibroblastlar’ın varlığına bağlanabilir. Myofibroblastlar, ultrastrüktü-
rel ve fonksiyonel özellikleri yönünden kontraktil düz kas hücrelerine ve fibroblastlara benzer,
bunlar modifiye fibroblastlardır.
Yara Direnci
Özenle dikilmiş cerrahi yaralar sütürün varlığı nedeniyle, zedelenmemiş normal derinin %70’i
kadar dirence sahiptir. Bir hafta sonunda sütürler alındığında, yara direnci normal derideki diren-
cin ortalama %10’una sahip olur. Yani direnç %10’a düşmüştür. Bundan sonraki dört haftada
dirençte süratli bir artım olur. Gerilme gücü, ilk iki ayda kollagenin yapısal modifikasyonu sonucu
artar (çapraz bağların ve liflerin kalınlığının artması gibi). Yara direnci üç ay sonunda en kuvvetli
halini alır ve normal deri direncinin %70-80’ine ulaşır. Bu direnç bu seviyede yaşam boyu devam
eder ve hiçbir zaman, derinin orijinal ilk halindeki direncine ulaşamaz.
34
DOKU ONARIMINA PATOLOJİK BAKIŞ
İyileşmeye Etki Eden Faktörler:
Yara iyileşmesinde normal hücre büyümesi ve fibrozis, çeşitli etkenler tarafından değiştirilebi-
lir. Hemen her zaman reparatif proçesin kalite ve yeterliliğini bozabilir. Bu faktörler ekstrensek
(enfeksiyon) veya intrensek (diyabetes mellitus) olabilir.
_ Enfeksiyon: Yara iyileşmesindeki gecikmenin en önemli nedeni, enfeksiyondur.
_ Beslenme: Yara iyileşmesinde çok büyük bir öneme sahiptir. Protein eksiklikleri ve özellikle
vitamin C yetersizliği, kollagen sentezini inhibe eder ve yara iyileşmesini geçiktirir. Bazı enzimle-
rin çalışması için gerekli olan çinko’nun eksikliği de, olumsuz etki yapar. Vitamin D eksikliği, ke-
mik iyileşmesinde olumsuzluklara neden olur.
_ Glukokortikoidler (steroidler): Anti-enflamatuvar (iltihabı yok edici- önleyici) etkileri çok iyi
bilinir. Bunların verilmesi kötü yara iyileşmesi ve eksik fibrozisle sonuçlanır.
_ Yetersiz Kanlanma: Arteriosklerozis veya venöz drenajın obstrüksiyonu sonucu meydana
gelir. Yetersiz kanlanma, yetersiz iyileşmeye neden olur.
_ Yabancı Cisim: Gereksiz sütürler, talk pudrası ve metal cam gibi, parçalar; hatta kırık yerinde
ki ölü kemik parçaları, amalgam tatto yabancı cisimler olarak sayılır.
_ Diyabetes Mellitus: Bu yaygın arteriyel hastalık, özellikle zedelenen bölgede kan akımının
azalmasına neden olarak, iltihabi cevabı engelleyen ve yara iyileşmesini geciktiren olumsuz meta-
bolik etkilere neden olur. Yine bu damar bozukluğunun yansıması olarak diyabetikler, enfeksiyon-
lara karşı artmış bir hassasiyete sahiptir
_ Zedelenen doku tipi de önemli bir faktör olabilir. Tam onarım yalnızca labil ve stabil hücrele-
rin bulunduğu dokularda oluşur. Permanent hücrelerden oluşan dokularda zedelenme, skar ile so-
nuçlanır. Myokard enfarktüslerindeki iyileşme bu tiptir.
_ Zedelenmenin lokalizasyonu ve dokunun karakteri önemlidir. Örneğin plevral, peritoneal
gibi, doku boşluklarında oluşan iltihap, yoğun bir eksuda geliştirir. Onarım işlemi eksudanın sindi-
rilip- yok edilmesiyle başarılır. Lökositlerin proteolitik enzimleri, likefiye eksudanın rezorpsiyo-
nunu başlatılır. Bu olay rezolüsyon olarak adlandırılır ve hücresel nekrozun olmaması nedeniyle,
normal doku arşitektürü restore edilir. Eğer belirgin nekrotik (ölü) doku oluşursa, yaygın iltihabi
eksuda veya bir kan pıhtısı mevcutsa; bunların içine doğru gelişen bir granulasyon dokusu, fibröz
doku oluşumuyla sonuçlanır. Bu proçes, “organizasyon” olarak tanımlanır.
_ Hücre büyümesinde ve ESM ürünlerindeki aşırıya kaçmalar, normal yara iyileşmesinde de
oluşabilir. Örneğin, aşırı miktarlardaki kollagen birikimi “keloid” olarak adlandırılan; göze batan,
kabarık, tümöre- benzer bir skar dokusu oluşturur. Keloid oluşumunda familyal eğilimli olma
düşüncesi vardır ve bu durum, siyah ırkta çok yaygındır.
_ Romatoid artritis, pulmoner fibrozis ve siroz gibi, hastalıklardaki fibrozis mekanizması esas-
da, normal yara iyileşmesindeki fibrozis ile aynıdır. Gerçi bu hastalıklarda kronik immun / otoim-
mun reaksiyonlardan gelen kalıcı bir fibrogenezis stimülasyonu vardır ama burada; büyüme fak-
törleri, fibrojenik sitokinler ve proteazların sentezi ve sekresyonu söz konusudur.
Dostları ilə paylaş: |