76
ş u b a t 1 1
Yaklaşık iki haftadır devam eden Mısır’daki pro-
testo gösterileri bize iki şeyi gösterdi: Mısır’daki
istikrarlı olmayan iktidar yapısı yenilenecektir
ve bölgesel düzen arayışları Mısır’ın kaderi üze-
rinden tartışmaya açılmıştır. ABD Kongresi’nde
gerçekleşen bir toplantı sayesinde, Tunus’ta ya-
şananların ertesinde CIA’nın, Mısır’daki istik-
rarsızlık konusunda ABD Yönetimi’ni erkenden
uyardığını öğrendik. Bu da Mısır’daki istikrar
sorununun artık gizlenemez bir hale geldiğini
gösteriyor. Bu nedenle Mısır’da iktidarı şekil-
lendiren koalisyonun parçalarına bakılmaksızın
şunu söyleyebiliriz: Halihazırdaki Mısır yöneti-
mi halk üzerindeki meşruiyetini kaybetmiştir;
süreçte meşruiyet kazanmayı hedefleyen yeni bir
yönetim kendini dayatacaktır. Mısır’da yaşanan-
lar, sonucu ne olursa olsun bölgesel dengeleri ye-
niden şekillendirecektir. Bölge ülkeleri ve bölge
üzerinden küresel egemenlik iddiasındaki orta
ve büyük ölçekli ülkelerin kriz karşısındaki ta-
vırları, bu yeni düzen arayışının kaçınılmazlığını
ve derinliğini göstermektedir.
Krizin nedeni Davos süreci
Mısır yönetimi, neredeyse 60 yıl süren bir ma-
ceradan sonra tüm meşruiyetini kaybetmiştir.
2. Dünya Savaşını takiben kurulan modern Mı-
sır Devleti’nin meşruiyeti Baasçılık üzerinden
kurulmuştu. Arap milliyetçiliğinin kalesi olan
Mısır, İsrail karşısında tüm Arap dünyasının li-
derliğini üstlenerek meşruiyetini inşa etmişti.
Arap-İsrail barışının temeli olan Camp David
anlaşması ile meşruiyeti aşınan Mısır, İsrail’le
stratejik işbirliğine rağmen, iç kamuya dönük
politikalarıyla İsrail’e mesafe almayı başararak,
meşruiyetini İsrail karşıtlığı üzerinden danışıklı
dövüşle idare etmeyi başarmıştı. İçeride ulusalcı,
dışarıda Batıcı bu siyaset Başbakan Erdoğan’ın
Ocak 2009’da Davos’ta İsrail Cumhurbaşkanı
Peres’e aldığı tavra kadar da başarıyla devam etti.
Erdoğan’ın tavrı Mısır’ın İsrail yanlısı tutumunu
deşifre ederek, Mısır yönetiminin kendi halkı
nezdindeki meşruiyetini eritti. Davos süreci,
artık meşruiyet üretemeyen Mısır yönetiminin
tedricen altını oydu. Hele ki buna Mısır’ın Filis-
tin konusunda tavır almaması ve Mavi Marmara
sürecinde sessiz kalması eklenince, sözde İsrail
karşıtlığı üzerinden örgütlenen meşruiyet tama-
men çözüldü. Özetle bugün yaşanan meşruiyet
krizi, Türkiye’nin İsrail konusunda aldığı tavrın
uzantısı olarak ele alınmalı, bölgesel düzen ara-
yışlarının sonucu olarak değerlendirilmelidir.
SETA YORUM
Ortadoğu’da Davos Düzeni
Davos süreci, artık meşruiyet üretemeyen Mısır yönetiminin tedricen altını oydu.
Hele ki buna Mısır’ın Filistin konusunda tavır almaması ve Mavi Marmara sürecinde
sessiz kalması eklenince, sözde İsrail karşıtlığı üzerinden örgütlenen meşruiyet
tamamen çözüldü.
NUH YILMAZ
tahrir’de reform sesleri
77
t a h r i r ’ d e r e f o r m s e s l e r i
tahrir’de reform sesleri
11 ŞUBAT 2011 -
Tunus’ta başlayan halk ayaklanmasının Mısır’a sıçramasıyla 25 Ocak’ta Tahrir
Meydanı’nda Mübarek rejimine karşı gösteriler başladı. Ülke genelinde yayılan gösterilere yurtdı-
şındaki muhalifler ve Müslüman Kardeşler örgütü de katıldı. Cumhurbaşkanı Mübarek 28 Ocak’ta
hükümeti görevden alarak yeni kabineyi 31 Ocak’ta açıklamasına rağmen halk gösterilere de-
vam etti. Mısır Cumhurbaşkanı yardımcısı Ömer Süleyman, 18 gün süren gösterilerin ardından
11 Şubat 2011’de Hüsnü Mübarek’in istifa ettiğini ve iktidarı General Tantavi yönetimdeki Yüksek
Askeri Konsey’e devrettiğini açıkladı. Konsey Eylül 2011’de yapılması planlanan seçimlere kadar
yönetimi elinde tutacağını, bu süreçte demokratik reformların yapılacağını ve yeni Anayasa hazır-
lanacağını açıkladı. Yönetimin hâlihazırda fiilen ülkeyi yönettiği ileri sürülen orduya devredilmesi
Mısır’da olayların ne kadar halk lehine değiştiği tartışmalarını da beraberinde getirdi.
AA
78
ş u b a t 1 1
Meşruiyet krizi İhvan’la aşılacak
Bu nedenle, meşruiyet sorununun aşılması an-
cak ve ancak kaybedilen meşruiyetin yeniden
örülebileceği bir koalisyon ile mümkündür.
Yeni dönemdeki iktidar mücadelesinin galibi
kim olursa olsun, bu meşruiyet sorunu çözüle-
mezse, yeni yönetim kısa vadeli bir ferahlama
getirir, ancak sorunu çözmez. İhvan-ı Müsli-
min (Müslüman Kardeşler) hareketinin yeni
yönetimde yer alıp almaması tartışmaları, tam
da bu nedenle İhvan’a bir lütuf değil, meşruiyet
krizine yapısal çözüm arayışlarının neticesidir.
Mısır’daki iktidar dengesine bu açıdan baktı-
ğımızda meşruiyet sorununun bugün ortaya
çıkmasında, rejim içi iktidar dengelerinin deği-
şiminin de payı olduğunu görüyoruz. Eylemler
boyunca Mübarek’in polisle çok fazla eşleştiğini,
Ordu’nun ise geri planda kalarak başkan yardım-
cısı Ömer Süleyman’ı desteklediğini görüyoruz.
İster gerçek olsun, ister dışarıyı ikna için kurulan
yapay bir gerilim, meşruiyet krizinin Mısır’ın ge-
leneksel elitlerini böldüğü görülebilir. Devlet de
bu gerilimi aşabilmek için polisi harcamayı göze
alarak, Ordu’ya meşru bir vesayetçi kurum po-
zisyonu vermeye çalışıyor. Polis’in göstericilere
müdahale ederken, Ordu’nun kenarda durması
bu arayışın bir ürünü. Göstericilere saldıran po-
lise Ordu’nun müdahale etmemesi de, Ordu’nun
yıpranan göstericileri kurtarma rolüyle yeniden
devreye gireceği kritik şiddet eşiğinin oluşması-
nı beklediği fikrini pekiştiriyor. İşin ilginci başka
gerekçelerle de olsa ABD’nin de bu senaryoya
razı olmasıdır.
Ordu gözetsin, Baradey-İhvan yönetsin!
ABD’nin Mısır’a bakışında iç-dış politika denge-
si gözettiğini söyleyebiliriz. ABD’nin Mısır’daki
çıkarı üç önemli noktaya dayanıyor: Obama’nın
demokrasi promosyonuna etkisi; İsrail’in güven-
lik kaygıları ve ABD’nin stratejik çıkarları. Bu
üçünü dengeleyebilecek bir çözüm ABD’nin ilk
tercihi olacaktır. Bu dengeyi sağlayabilecek olan
çözüm, sadece ABD’nin değil İsrail’in de çıkar-
larını koruyacaktır. Bu nedenle Obama, sadece
çıkar üzerinden değil, “demokrasi promosyonu”
politikaları nedeniyle Demokrat Parti’nin sol
kanadını da razı etmek zorundadır. Obama’nın
tüm kaygılarını gözetebilecek sihirli formül ise
“Ordu gözetsin; Baradey- İhvan yönetsin” denk-
lemidir. Bu ideal iktidar denklemi ABD’nin her
üç kaygısına da cevap vermektedir. Bu çözüm
Ordu’yu Türkiye’deki 27 Mayıs ya da 28 Şubat’ta
olduğu gibi bir yandan gözetici bir vesayet gücü
olarak konumlandırırken, bir yandan da meşru-
iyet sorununu çözmesi beklenen İhvan’ı terbiye
edici bir aktör olarak konumlandırmaktadır. Or-
duya biçilen bu yeni rol İsrail’in güvenlik kaygı-
larını karşılarken, ABD’nin stratejik çıkarlarının
da korunmasına yol açmaktadır. Bu senaryoda
İhvan’ın rolü ise hem meşruiyet sorununu çöz-
mesi, hem de İslamcı siyasetin demokratik sı-
nırlara çekilmesi tecrübesi açısından önemli.
Ancak böylesi bir senaryo, Baradey ya da benze-
ri bir fonksiyona sahip bir aktör olmadan eksik
kalacaktır. Zira Baradey fonksiyonu, Batılı eği-
timi, modern görünüşü ile ABD iç siyasetinde
Obama’nın elini rahatlatacak, Batılı referanslara
dayanan siyaset de “demokrasi promosyonu”
politikasını destekleyerek Obama’ya yardım
edecektir. Bu noktada Obama Yönetimi’ni zorla-
yacak en önemli güç ise yıllardır bu düzeni ku-
ran, gücü paylaşmayan, düzenden doğrudan kar
sağlayarak milyarder generaller üreten Ordu’dur.
Ordu’nun ikna edilemediği bir senaryo Obama
için bu projeden geri adım atmayla sonuçlana-
caktır.
Kırmızı çizgi reform paketi
Mevcut durumda pozisyonları değerlendirmek
gerekirse; ABD ve Mısır muhalefeti Mübarek’in
hemen gitmesini talep ederken, Ordu Mübarek’i
istemese de harcamaya hazır görünmemektedir.
Mübarek’i taltif ederek generalleri razı edecek bir
kaçış planı hazırlanabilirse, Mübarek’in hemen
gitmesi söz konusu olabilir. Ancak bu noktadan
sonra denklem değişmekte, ABD ile Ordu’nun
çıkarları aynılaşmakta, muhalefetin talepleri ise
farklılaşmaktadır. ABD’nin bu noktadan sonra
ideal senaryosunu pazarlığa açabileceğini, Ömer
Süleyman liderliğine razı olabileceğini hatta is-
tikrar faktörü olarak kalmasını bizzat isteyebi-
leceğini söyleyebiliriz. ABD’nin bu noktadaki
kırmızı çizgisi, tek adam sorununu çözecek bir
reform paketidir. Ordu’ya geçiş dönemini gözet-
me rolü verilecek, ancak reform programından
taviz verilmeyecektir. Eylül ayına kadar sürmesi
beklenen bu süreçte, İhvan’a rol verilme ihtimali
yüksek olmakla birlikte, Baradey daha kolay har-
canabilir bir aktör olacaktır. Gösterilerin halen
devam etmesi, Ordu’nun isteksiz davranması da
bu konuda pazarlıkların halen sürdüğünü gös-
teriyor. Halen yaşanan gösterilerde Baradey’in
göstereceği liderlik performansı, pazarlıklarda
göstereceği esneklik -ki şu andan Baradey bu
konuda pek de başarılı görünmüyor- Baradey’in
kaderini belirleyecektir. Ancak sonuç ne olursa
olsun, Mısır bundan sonra demokratikleşme yo-
lunda mesafe alacak, bu ise yeni bölgesel düze-
nin yeniden tanımlanmasına yol açacaktır.
Sabah, 3 Şubat 2011