Saçmalıklar Çağı



Yüklə 1,91 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə21/91
tarix15.03.2018
ölçüsü1,91 Mb.
#31994
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   91

Lykken'in  çıkarımlarına  mümkün  birkaç  itiraz  mevcut.  Bir

kere,  psikolojik  korunma  noktası  gibi  soyut  bir  şeyi  doğru

ölçüp  saptamak  zordur.  Ayrıca  yapılan  çalışmada,

incelemesini 

geçtim, 

korunma 


noktasının 

yerinin


değiştirilmesinin 

denenmesi 

bile 

hiç 


düşünülmemiş

görünmektedir.  Çalışmayı  yapanlar  belki  de  çoğu  insan  gibi

kendi mizaçlarını kabulde kaderciydiler. Peki, varsayılan hali

değiştirmeye  yönelik  bilinçli,  bilgilendirilmiş,  kararlı  ve  uzun

vadeli  bir  girişimin  etkileri  ne  olurdu?  Aslında  psikolojik

korunma  noktasının  fiziksel  bir  eşiti  mevcut:  Bedenlerimizin

homeostaz  (hücre  dışı  gelişen  olaylara  karşı  hücrenin  kendi

metabolizmasını  koruma  eğilimi)  adıyla  bilinen  düzenleyici

sistem  dahilinde  koruduğu  biyokimyasal  denge  hali,  bir  tür

termostat  etkisi  yapmaktadır.  Ama  nörobiyolog  Steven

Rose'un açıkladığı gibi, bu varsayılan değerler kalıcı değildir:

"Bireyin  biyokimyasının,  etraflarında  andan  ana  değişen

mikro  ölçekli  dalgalanmalarla  salındığı  korunma  noktaları

ömür boyunca değişir."

[92]

E, madem fiziksel korunma noktaları değişebiliyor, zihinsel



eşeyleri  neden  değişemesin?  Kozmetik  cerrahi  ve  gürültüyle

ilgili kanıtlar bunun olabilirliğini zaten göstermektedir. Ayrıca

yakın  dönemde  yapılan  bir  araştırma  korunma  noktasının

yaşam  boyunca  yüksekte  başlayıp  orta  yaşlarda  minimuma




indikten  sonra  şaşırtıcı  bir  hamleyle  gençlikteki  seviyelerine

yükselerek bir U çizdiğini göstermiştir.

[93]

Ayrıca  yaş  dışındaki  başka  etmenler  de  farklılıkları



getirir.

[94]


  Dindarlar,  inançsızlardan  daha  mutludur.  Evliler,

bekârlardan  daha  mutludur.  Ama  peki,  etki  ile  tepkinin

birbirine karışması mıdır bu? Baştan mutlu insanlardan daha

iyi  eşler  çıkmaktadır.  Ülkelerden  farklı  mutluluk  seviyeleri

raporları  gelmektedir:  Eski  Komünist  ülkelerin  en  dipte

bulunmaları  kitlesel  mutluluk  projelerinin  kitlesel  mutsuzluğa

yol açtığını onamaktadır.

Bazı  statü  biçimleri  de  anlamlı  faydalar  sunuyor.  Fikir-

yoğun işlerde çalışanlar sırf daha fazla itibar gördükleri veya

kazandıklarından değil, aynı zamanda yaptıkları üstünde daha

fazla  kontrole  sahip  oldukları  için  de  daha  mutludurlar.  Bu

kişilerin eline paha biçilmez özerklik hediyesi verilmiştir ve bu

yüzden kişisel sorumluluğu uygulamada serbesttirler.

Ama  çoğu  statü  biçiminin  önemi  görecelidir.  Herkesin

elinde bizdekinden azıcık daha azı olursa mutlu, ayrım ortan

kalkar  veya  indirgenirse  mutsuz  oluruz.  İşçi  sendikalarının

"küçük farkları" protesto edişi böylece meşrulaşır ki sahici ve

acı verici bir derttir. Ve bu durum maaş zammının neden bir

çalışanı öfkeyle bağırttığını da açıklar: Eş seviyede birisi daha



büyük  zam  almışsa,  ufak  zam  sadece  değersiz  değil,  aynı

zamanda bir hakarettir. Burada mesele para değil, paranın

işaret  ettiği  rütbedir.  Eskiden  statü  almaya  yarayan  para,

bugün statü haline gelmiştir.

Ama  insan  psikolojisinde  çok  az  şey  basittir.

Olimpiyatlarda derece alanlar arasında yapılan bir araştırma,

bronz  madalya  kazananların  gümüş  kazananlardan  daha

mutlu olma eğilimi gösterdiklerini ortaya çıkarmıştır.

[95]

 Peki,


nasıl? Farkları düşünün: Bronz kazanan, kendisiyle podyuma

dahi  yaklaşamayan  çoğunluk  arasındaki  büyük  aralığın

farkındayken,  gümüş  kazanan  altının  sadece  bir  adımcık

önünde olduğunu görmektedir.

Sahici farklar yoksa sunileri yaratılır. Her zümre toplumsal

üstünlüğe  göre,  sadece  semtten  semte,  sokaktan  sokağa

değil,  çoğu  zaman  evden  eve  hassas  ayarlanır.  Gecekondu

mahallelerinde bile en zehirlisinden züppeliğin varlığı kesindir:

Mahalleyi  kuranlar  kendilerini  aristokrat  görürken,  yeni

gelenlere alt-tabaka gözüyle bakarlar.

Kendinde  hak  görme  çağında  herkes  diğer  herkese  üstün

görünmek istemektedir ama doğum, refah, profesyonel statü

ve özel semt gibi geleneksel üstünlük nişanları, doğaları gereği

edinilmesi çok zor veya imkânsız şeylerdir. Çözümse, örneğin




"cool  takılıp"  öyle  olmayan  çoğunluk  üzerinde  sonsuz

üstünlük  sağlamak  gibi  yeni  üstünlük  biçimleri  yaratmaktır.

"Cool olmak" ayrıcalıklı olmanın herkese açık, masrafsız bir

türüdür.  Mesela  benim  ayrımım  kültürel  züppeliktir  cahil-

cühela tayfasına üstünlük sağlamak sadece kolay değil, aynı

zamanda  kesin  sonuç  garantilidir.  Sonuçta  insanların

birbirlerini  ezerek  Proust  okumaya  akın  etmeleri  ihtimali

düşüktür  (ayrıca  çok  fazla  insanın  önerilerimi  dinleyip

Marcel'i popüler yapmaları da canımı fena sıkacaktır). Ancak

"cool"  kalmak  kolay  değildir  çünkü  "cool  olmak"  kitlesel

benimseme  yoluyla  sürekli  alaşağı  edilmektedir.  Dövmeler

tehlikeli  suçluların  simgesiyken  dövme  yaptırmak  "cool"du.

Ama bugün bir sürü ev hanımının bile poposunda dövme var.

Tüketici  kültürünün  evrensel  farklılık  açlığının  farkında

olduğunu ve ayrıcalıklı olmanın yapay bir biçimini markalarla

sunduğunu 

söylemeye 

herhalde 

gerek 

yok.


Markalandırmanın  dehası,  istenmeyen  tüketime  uyma

davranışını,  fazlasıyla  istenen  zıddı  farklılık  kılığına

sokuvermesidir.  Yani  tüketimsel  sürüye  uyma  davranışı,

herkesin aynı yoldan farklılığı kovalamasının sonucudur.

Ara  sıra  markalar,  herkesin  edinemeyeceği  şeyi  edinmek

istetmeye kalkıştıklarında bir tür çelişki ile yüzleşmek zorunda

kalırlarArazi  sahibi  beyefendi  imgesine  dayanan  giyim



Yüklə 1,91 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   91




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə