SemiTİzm ve anti-semiTİZM



Yüklə 358,99 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə8/15
tarix14.05.2018
ölçüsü358,99 Kb.
#43555
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   15

www.altinicizdiklerim.com 

15 


Ortaçağ  Hıristiyanlığının  kralları  ve  papazları  Yahudilerin  durumunu  daha  iyi 

kavramış  ve  farklı  gerekçelerle  de  olsa  Yahudilerden  daha  güçlü  bir  biçimde,  onların 

Hıristiyan  toplumundan  ayrı  olmaları  hususunda  ısrarcı  olmuşlardı.  1215’de  Papa  III. 

İnnocent  tarafından  toplanan  Dördüncü  Lateran  Konseyi,  Yahudilerin  Hıristiyanlardan 

ayırt edilebilmesi için giysilerinin üzerine özel bir şerit ya da işaret takma zorunluluğu 

getirmişti.  Daha  önceki  İslam  uygulamasından  esinlenildiğine  şüphe  olmayan  bu  yenilik 

hızla  yayıldı  ve  genellikle  sarı  renkteki  “utanç  nişanı”  Avrupa’nın  birçok  kesiminde 

uygulandı. 

 

Getto  sözcüğü  ilk  kez  Venedik’te  ortaya  çıkmış  gözüküyor.  1516’da  Venedik’teki 

Yahudiler  şehrin  Getto-yerel  dilde  silah  dökümhanesi  anlamına  gelmekte-isimli  bir 

bölgesinde  yerleşmeye  zorlanır.  Uygulama-ve  isim-diğer  İtalyan  şehirlerine  sonra  da 

Avrupa’nın  diğer  kesimlerine  hızla  yayılır.  Ve  zamanla  Yahudilerin  yasal  olarak 



kapatıldığı,  belli  zamanlarda  ve  özel  izinle  içinden  çıkabildikleri  demir  parmaklıklı 

kapıları olan duvarlarla çevrili alanları ifade eden bir sözcük haline gelir. 

Napolyon Yahudi tebaasına hiçbir zaman baskı yapmadı hatta onlara iyi davrandığı 

bile  söylenebilir.  1798’deki  Mısır  seferi  sırasında,  Yahudileri  Fransız  kuvvetlerine 

katılmaya ve vaat edilmiş topraklarını yeniden fethetmeye davet ederek onlara resmi bir 

çağrıda bulunmuştu. 

Ortaçağda  olduğu  gibi,  ticaret  ve  finans  dünyasında  ufak  tefek  engellerle 

karşılaşıyorlardı. Fakat ortaçağda Yahudiler-birkaç istisna hariç-hep seyyar satıcılık ya 

da  tefecilik  yaparken,  on  dokuzuncu  yüzyılda  en  başarılıları  borsacı,  banker  ya  da 

girişimci oldu. 

On  dokuzuncu  yüzyılın  ortalarına  gelindiğinde  anti-Semitizm,  Yahudileri  bela  ve 

Avrupa  toplumuna  sızan  tehlikeli  istilacılar  olarak  sergileyen  yeni  bir  kuramsal  ve 

tartışmacı bir literatürle güçlendi. Bu literatüre göre, Avrupa toplumu eğer yaşayacaksa 

Yahudilerin sızması ve tahribatı durdurulmalıydı. 

Antropoloji daha önceki siyahi karşıtı ırkçılığa nasıl bahane sağladıysa, şimdi de 

filoloji  Yahudi  karşıtı  ırkçılığa  bir  teori  ve  bir  söylem  sunuyordu.  Avrupa  halkları  Ari 

kökenliydi, Yahudiler ise Sami. Bundan dolayı onlar yabancı, aşağı ve zararlıydılar. 

Çok sayıda Yahudi’nin Hıristiyanlığa geçmesi, ırksal anti-Semitizmin gelişmesinde 

önemli  bir  unsurdu.  Gettoların  açılması  yavaş  özgürleşmenin  tatmin  edemediği 

Yahudilerde  yeni  hedefler  oluşturmuştu.  Bazıları  vaftiz  kurnasını  kısa  yol  olarak 

kullanmaya  başladı.  Eğer  babası  çocukluğunda  onu  vaftiz  etmeseydi,  Benjamin  Disraeli 

asla  İngiltere  başbakanı  olamazdı;  Heinrich  Heine  o  muhteşem  şiirlerini  elbette  yine 

yazardı  ama,  “giriş  sertifikası”  olarak  adlandırdığı  vaftiz  olmaksızın  kazandığı  üne 

ulaşamazdı. 

İngilizce  konuşulan  ülkelerde  anti-Semitizm,  Fransa,  Almanya,  Avusturya  ve 

Rusya’da dönem dönem ulaştığı entelektüel kabul edilebilirlik düzeyine asla ulaşmadı. 

Yahudilere karşı önyargı bu ülkelerde de elbette daima mevcut olmuş ve ana siyasi 

etmen asla olmasa da bazen önem düzeyi artmıştır. 1924 tarihli Amerikan göç yasasında 

ve bu yasanın uygulanma biçiminde genelde ırkçı fikirler, özelde ise anti-Semitizm açıkça 




www.altinicizdiklerim.com 

16 


ayırt  edilebilir.  Öncelikle,  Yahudiler  “İbrani  ırkı”  olarak  gösterilmektedir.  Amerika’da 

Yahudilere  karşı,  sadece  ülkeye  girişlerinde  değil  sonraki  aşamalarda  da  sınırlayıcı 

kotalar ve çeşitli dışlama türleri uygulanmaya devam etti. Irkçı fikirlerin hakim olduğu 

1920’lerde  ve  1930’larda  bu  durum  özellikle  belirgindi.  1950’lerde  bile  Hitler  veya 

Stalin’in saygı gördüğü Einstein ya da Freud’un ise görmediği çok sayıda üniversite, kulüp, 

otel ve yönetim kurulu odası bulunmaktaydı. 

II.  Dünya  Savaşı’nın  bitmesinden  sonra,  İngilizce  konuşulan  ülkelerde,  bu 

engellerin  hemen  hemen  hepsi  ortadan  kalktı.  Bu  gibi  tutumların  daha  önceki 

dönemlerdeki  hakimiyetine  rağmen,  modern  zamanlarda  İngilizce  konuşulan  ülkelerde 

anti-Semitizm, entelektüel ve siyasi çevrelerde açıkça ifade edilebilecek bir düzeye asla 

ulaşmadı. 

 

Musevilik  karşıtlığının  temel  temaları,  Hıristiyanlık  Dönemi’nin  daha  başlarında 



oluşturuldu.  Birincisi  ve  en  ciddisi,  tanrı  katilliği  suçlamasıdır.  Yahudiler  İsa’yı 

reddetmişti.  Reddetmekle  de  kalmamışlar,  O’nu  öldürmüşlerdi.  İsa  Tanrı  olduğu  için, 

aslında  Tanrı’yı  öldürmüşlerdi.  Modern  bilim  ve  modern  ahlakçılık  Yahudileri  İsa’yı 

öldürmekle suçlayan eski ve revaçta teoriye şüpheyle yaklaşmıştır. 

1962 yılında, yaklaşık iki bin yıl sonra, Papa XXIII. John tarafından toplanan ve 

onun etkisindeki İkinci Vatikan Konseyi, Yahudileri, tanrı katilliği suçlamasından aklayan 

bir  karar  tasarısını  inceledi.  Tasarıya  özellikle  Yakındoğu  piskoposları  büyük  direnç 

gösterdi, fakat sonunda değiştirilerek de olsa kabul edildi. Tüm Hıristiyan dünyasındaki 

vaaz ve din dersi müfredatlarının buna uygun şekilde değiştirilmesi ve zihinlere aşılanan 

düşüncelerin dönüşmesi için belli bir zaman gerekecektir. 

 

Karanlık  Çağlar  olarak  bilinen  dönemde  Avrupa’daki  Yahudiler  göreli  bir  huzura 



sahipti. Fakat Haçlı Seferleri yeni bir Hıristiyan militanlığını da beraberinde getirmişti. 

Bu militanlık birincil olarak Müslümanlara yönelmiş olsa da Haçlılar ilk kurbanlarını kendi 

Yahudi  komşuları  arasında  buldular.  Bu  yeni  düşmanlık  Fransisken  ve  Dominiken 

tarikatlarının  Yahudilere  karşı  sürekli  saldırılarıyla  daha  da  ağırlaştı.  Haçlı  Seferleri 

döneminden bu yana Şeytan unsuru Yahudi-karşıtı tartışmalarda ağırlık kazandı. 

Yahudilerin  dünyayı  ele  geçirme  kumpası  kurduklarına  ilişkin  mit,  on  sekizinci 

yüzyılın sonunda yeniden ortaya çıktı ve bugüne kadar varlığını korudu. Bu yeni suçlama 

ilk kez, Fransa’dan göç eden, Devrim ve sonrasında kurulan Napolyon rejiminin muhalifleri 

tarafından  formüle  edildi.  Barruel  isimli  bir  Fransız  Cizvit,  Devrim’in  Hür  Masonların 

kurduğu gizli bir tezgahın parçası olduğunu kanıtlamaya çalışan kalın bir kitap yayımladı. 

Bundan  sonra-hiç  şüphesiz  kıta  Avrupası  Mason  localarındaki  Yahudilerin  sonradan 

kazandıkları  önemden  hareket  ederek-Hür  Masonların,  daha  derin  ve  tehlikeli  bir 

komplonun aracı-Yahudilerin gizli hükümeti-olduklarını da keşfedecektir. Peder Barruel’e 

göre  Özgür  Masonları,  Illuminati  ve  diğer  Hıristiyan  karşıtı  grupları  kuran  hep 

Yahudilerdi. 

Hür Masonlar, Illuminati, liberal düşünürler ve diğerleri aynı gizli davanın görünen 

yüzleriydi. Haçlı Seferleri döneminde çok fazla günah işlemiş olan Yahudiler prangalarını 



Yüklə 358,99 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   15




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə