SOVYET TARİH
YAZIMI VE
72
ve merkezdeki lidere methiyeler düzmek bazen zarurî idi.
Sovyet dönemindeki Kazak tarih yazımında Kenesarı Kasımulı, gerici
feodal-monarşik hareketin lideri olarak nitelendirilmek durumunda ka-
lırken, Sovyet sonrası dönemde millî bağımsızlık hareketinin kahramanı
olarak değerlendirilmiştir. Elbette, görüş ve değerlendirmelerdeki bu
radikal değişimin sebebi bellidir. Tarih kitaplarının Sovyet döneminde
ideolojik çerçeve ile Marksist-Leninist ilkelere göre yazılmak zorunda
olduğu ve yazıldığı bir gerçektir. Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından
sonra bağımsızlıklarına
kavuşan ülkeler, tarihlerini tekrar araştırıp,
Sovyet dönemindeki ideolojik basmakalıplardan arındırarak tarihi tekrar
yorumlama ve yazma girişimini başlatmışlardır.
Kenesarı Kasımulı isyanı, kâğıda dökülmeye hemen Kenesarı’nın
ölümünden itibaren, Çarlık döneminde başlamıştır. İlk olarak Pyotr
Uslar
104
isimli bir Rus subayının, 1848 yılında yayımladığı
“Çetıre mes-
yatsa v Kirgizskoy Stepi (Kazak Bozkırlarında Dört Ay)”
adlı yazısında
Kenesarı’dan bol bol bahsettiği görülmektedir. Rus bakış açısını yansıtan
Uslar, Kenesarı’dan “haydut” ve “asi” diye bahsederken, etrafındaki-
leri de “çete” diye zikretmektedir. Uslar, görüşmesinin tasvirine “
Uzun
zamandır bozkırı sallayan meşhur haydutla yüz yüze bulunmaktaydım
”
diye başlar. Kazakların
mantalitesine aşina olduğunu, onlarda bahadır-
ların vücut yapılarına da önem verildiğini bildiğinden, yurttaşlarına bu
kadar büyük bir tesiri bulunan bu insanın da bahadırlara has bir bedene
sahip olduğunu bekleyebileceğini belirtir. Beklentilerinin tam tersine
ve şaşırtıcı bir şekilde, Kenesarı’yı pek uzun boylu olmayan ve zayıf
yapılı olarak bulur. Ancak çekikçe gözlerinin zekâ ile karışık kurnazlıkla
parıldadığını; birçok durumda sergilediği acımasızlığın
yüz çizgilerinin
genel durumundan hiç görünmediğini tasvir eder
105
.
Ayrıca Baron Uslar, Kenesarı’nın, kendisini (Uslar’ı) bir esir olarak
değil, misafir olarak kabul ettiğini ve bu vesileyle tanıştığına memnun
olduğunu belirtir. Buna ek olarak, Kenesarı, kendisinin (Kenesarı’nın),
Rus Çarı’nın en azimli hizmetkârı olduğunu ve şahsî
gayretleri sayesin-
de bozkırda huzur ve barışın muhafaza edildiğini söyler. Kenesarı’nın
anlattıklarına göre, bazı kötü niyetli Kazaklar, çeşitli uydurulmuş
hikâyelerle ve olaylarla kendisini suçlayarak Rus hükümeti ile arasını
bozuyordu. Uslar, “
Her ne kadar inatçı asinin bütün bu hileleri ilginç
104 Baron Pyotr Karloviç Uslar (Peter von Uslar), Alman asıllı bir Rus subayı, askerî mühen-
dis, dilbilimci ve etnograftır. 19. yüzyılın önde gelen Kafkasya uzmanlarındandır. Uslar, 1843-
44 yıllarında Kenesarı Kasımov mücadelesini bastırmaya yönelik düzenlenen seferlere katıl-
mıştır. (http://myaktobe.kz/archives/38393).
105 Pyotr Uslar,
“Çetıre mesyatsa v Kirgizskoy Stepi” (Kazak Bozkırlarında Dört Ay),
Ote-
çestvennıye zapiski, 1848, No: 10. http://rus-turk.livejournal.com/400427.html (Erişim Tari-
hi: Ekim 2015).
KAZAKİSTAN TARİHİNİN MESELELERİ
73
de olsa, benim açımdan yenilik gibi bir nitelik taşımıyordu. Her acı bir
yenilgiden sonra Kenesarı’nın buna benzer oyunlara başvurduğunu zaten
önceden de biliyordum. Genelde Kenesarı, bozkır yönetimiyle (Çarlık
Rusya’nın Kazak bozkırlarından sorumlu bölge valiliğiyle – GKE) yazış-
ma başlatır, bütün olanlarda kendini temize çıkartmaya çalışır ve suçu
başkalarına atarak itaat etmeye hazır olduğunu ifade ederdi. Bu sırada
ise kendisi aktif bir şekilde yeni yırtıcı işlemler için hazırlanırdı
” diye
yazar. Uslar, bütün bu misafirperver kabul ve prosedürlerin, kendisine
bozkır diplomasisini anlaması konusunda yardımcı olduğunu belirtir.
Kenesarı ile dostane bir şekilde ayrılan ve görüşmesini böyle tasvir
eden baron Uslar
106
, her ne kadar önyargılı
bir biçimde görüşmüş ise
de önemli detaylar kaydetmiştir.
Uslar’ın tasviri, aynı zamanda Kenesarı’nın diplomasisine de dikkat
çekmektedir. Bu anlatımdan mütevellit konunun araştırılması esnasında,
dikkat edilmesi gereken bir husus açıklıkla ortaya çıkar. Örneğin, arşivden
Kenesarı’nın Rus Çarına veya valilerine hitaben yazdığı, kendisinin itaat
etmeye hazır olduğu veya zaten en azimli hizmetkârı olduğu gibi belgeler
çıktığı takdirde bunların Uslar’ın sözleriyle bir arada değerlendirilmesi
gerekir. Dolayısıyla tek başına bu hatırat bile arşiv belgeleri de dâhil
olmak üzere yazılı kaynakların ne kadar dikkatli bir şekilde kullanılması
gerektiğini göstermektedir. Uslar’ın
kaydettiği bu yöntem, Kenesarı’nın,
Rus yönetimini oyalamak ve o esnada kendisi yeni çarpışmalara hazır-
lanmak için kullandığı metotlardan biriydi. Diplomasiyi iyi bilen ve iyi
kullanan Kenesarı’nın, sadece iyi bir komutan değil, aynı zamanda iyi
bir siyaset adamı olduğu bu tasvirden anlaşılmaktadır.
Rusların Orta Asya bölge uzmanlarından E.T. Smirnov, Kenesarı’nın
oğlu Ahmet Sultan’ın anlatımı ile
Sultanı Kenesarı i Sızdık (
Kenesarı
Sultan ve Sızdık Sultan)
adlı çalışmayı hazırlayıp 1889 yılında yayımlat-
mıştır. Smirnov, yazmış olduğu Önsöz’de, bu eseri hazırlamasına Ahmet
Kenesarıulı’nın vesile olduğunu belirterek, “
burada aktarılan olaylar,
Orta Asya’daki savaşı bize (Rusya’ya – GKE) karşı taraftan anlatması
bakımından çok değerli
” diye yazmıştır
107
.
N. İ. Veselovskii’nin yayına hazırladığı ve 1904 yılında St. Petersburg’da
neşredilen
Soçineniya Çokana Çingisoviça Valihanova (Çokan Valiha-
nov’un Eserleri) kitabına Önsöz yazanlardan biri ve Çokan’ın arkadaşı
Grigorii Potanin, merhum Çokan’ın hayatından ayrıntılar aktarmıştır. Bu
yazısında G. Potanin, Şokan’ın, amcaları Sarcan [Kenesarı’nın ağabeyi]
ve Kenesarı’nın önderliğindeki Kazak isyanlarının tarihi hakkında
harika
106 Uslar, a.g.e.
107 E. T. Smirnov, “Önsöz”,
Sultanı Kenesarı i Sızdık (
Kenesarı Sultan ve Sızdık Sultan), haz.
E.T. Smirnov. Taşkent, 1889, s. 6.