alıştırm alara yer verilm iş ve konuyla ilgili önem li
hususlar da çerçeve içinde verilerek vurgulanmıştır.
B ö y le c e , k o n u la rın p e k iş tirilm e s i ve k o la y c a
öğrenilmesi amaçlanmaktadır.
Gramer ve imlâ ile ilgili bilgilerden sonra, "Takrir
Hem Başka Yaratma Çalışmaları için Tekstlar" başlığı
altında, yazı çalışmaları için örnek olmak üzere 22 tane
kısa metin verilmiştir. Bu da Gagavuz Türkçesinin metin
bütünlüğü içerisinde verilmesine imkân vermektedir.
Bu bölümde sırasıyla şu metinler bulunmaktadır: "Veli
hem K oli", "Kodak”, "Patlangaç", “Kızak Kaymakta",
“O k a ”, " T a r la d a ”, " G ö ç e n ”, “D e r m e n d a ”,
“Karımcalık”, “Dut İm ekta” ve “Bir Kiyat Okuduk” ,
“Ana Yatak hem E vlât”, “Papııçlar”, “Eni Şkolacı”,
" T e r lik la r ”, “B izim K o m ra t" , “E şillik G ü n ü ”,
“Cancaaz”, “Kış Sonatası (P . Yalıncı)”, Dünneya Bakış
(P. Y a lın cı)”, “N a sıl Tilki, Yavrularını Avlanm a
Üretmiş”, “Büümnar, Hayvannar, Kuşlar Hem B iz” ■
Kitabın sonunda yer alan “Birkaç Gagavuzça-
T ürkçâ G ram atika T e r m in n e r i” b aşlığ ı altın d a ,
G agavuzca-T ürkçe olm ak üzere, kitaptaki gram er
terimlerinden bazıları alfabetik sıra ile verilmektedir.
Kısaca söylemek gerekirse, N. İ. Baboğlu ve î.
İ. B aboğlu’nun birlikte hazırladığı G agauzçanın
Gramatikası adlı eser, Gagavuz Türkçesini öğrenmek
isteyenler için bir el kitabı niteliği taşıyan önemli bir
çalışmadır. Gram er konularının bir metin bütünlüğü
için d e v e rilm iş olm ası d a e sere ayrı b ir d eğ er
katmaktadır.
KAYNAKÇA
1- Zajackowski, W., "Gagauz", Ensiklopedie del'Islâm
(Nouvelle edition), Leiden, II, 993.
2- Balkanlı, Oğuzhan, "Gagauz Yeri", Yeni Türkiye,
Türk Dünyası Özel Sayısı II, Yıl. 3, Sayı: 16 (Ankara,
1997), 1616.
3- Ciachir (Çakır), M ihail, "Basarabyalı Gagauzların
Tarihi", A ktaran: Harun G üngör, Türk Dünyası
A raştırm aları D ergisi, Sayı: 20 (Ekim 1982), 211
(Bu yazının aslı ilk olarak Besarabiealâ Gagauzlarân
İstorieasâ adıyla
1934'te, C hınışınau'da çıkm ıştır).
4- G üngör, H aru n ,
"G agavuz (G ö ko ğ u z)", Yeni
Türkiye, Türk Dünyası Özel Sayısı II, Yıl: 3, Sayı:
16 (Temmuz - Ağustos 1997), 1595 .
5- Özkan, Nevzat, Gagavuz Türkçesi Grameri, Giriş-
Ses B ilgisi- C üm le B ilgisi-C ü m le-S özlü k M etin
Örnekleri, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınlan, 1996,
349.
6- Özkan, Nevzat,
Türk Dünyası Nüfus, Sosyal Yapı,
Dil, Edebiyat, Kayseri: Geçit Yayınları, 1997,416 s.
m « i m ı i M i i M m w a m M H i a ü i i H H i ı n t i H B i ı w i M i B B i ı « ı w i B H i ı ı a ı ı m ı ı a H i i ı
Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı
66
ve
Giresun Valiliği işbirliği ile
'A ta tü r k ’ün G iresu n ’a G elişin in
7 7
•
Y ıldön ü m ü ”
paneli
19 Eylül 2001’de
Giresun’da yapılmıştır
.
2001 / Güz 30
Bilge 69
Ömer Seyfettin Külliyatı
Hülya Argunşah, Ömer Seyfettin-Bütün Eserleri,
7 cilt, Dergah Yayınları, 1999-2001.
Ar. Gör. Yunus AY ATA
Cumhuriyet Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
C
çj enç denilebilecek bir yaşta vefat etmiş olan
» - Ömer Seyfettin (1884-1920), fikrî ve edebî
™ anlamda oldukça verimli bir yazarlık hayatı
geçirmiştir. Bunun en önemli sebebi içinde yaşadığı
toplumun şartları olmalıdır.
Ömer Seyfettin, toplumun meselelerine duyarsız
kalamayan her insan / yazar gibi düşüncelerini anlatmaya,
toplum u kendi doğru b ild iğ i d eğ erler etrafın d a
b ir le ş tirm e y e ve y ö n le n d irm e y e ç a lış m ış tır .
II.
M eşrutiyet sonrasındaki hareketli ideolojik
ortamda Türkçülük fikri süratli bir gelişme gösterirken
Ömer Seyfettin bu ideolojinin önemli bir kalemi olarak
tanınmıştır. Bu, Ömer Seyfettin’i çok yazmaya teşvik
eden en önemli etkendir. Diğeri ise Genç Kalemler’de
bizzat kendi yazısıyla başlam ış olan m illî edebiyat
çizgisidir. Türkçü ideolojinin dil ve edebiyat plânındaki
yansıması olan bu hareketin savunması ve örneklerinin
verilmesi de büyük ölçüde Ömer Seyfettin tarafından
yürütülür.
Ö m er S eyfettin d ilim ize ve ed eb iy atım ıza
'konuşulan, sade Türkçe ile yazm a’ fikrini getirmiştir.
Bu hareket, Servet-i Fünuncuların ve Fecr-i Aticilerin
dil ve edebiyat anlayışı düşünüldüğünde daha da anlamlı
görünmektedir.
Ömer Seyfettin Türk edebiyatında küçük hikâye
türünde önemli bir dönüm noktasıdır. Ahmet Midhat
ile başlayan modem Türk hikâyesi Sami Paşazade Sezai
ve Halit Ziya ile önemli bir noktaya ulaşmış ama gerçek
değerini Ö m er S e y fettin ’de bulm uştur. Bir türlü
günümüzde bile hak ettiği değeri bulamayan çocuk
edebiyatımızda da uzun yıllar boyunca bu boşluk Ömer
Seyfettin’in hikâyeleriyle doldurulmuştur. Hatta bugüne
kadar yapılan seçmelerden dolayı, yanlış olmasa bile
eksik bir tanımlamayla, toplum tarafından o, bir çocuk
hikâyecisi gibi algılanmış ve sevilmiştir.
Ömer Seyfettin, makalelerinde ileri sürdüğü fikirleri
hikâyeleriyle örneklendirmiştir. Bununla birlikte onun
Fon Sadriştayn’ın Karısı ve Primo Türk Çocuğu gibi
bir kaç hikâyesi dışında özellikle bir edebî metin için
kayıp addedilebilecek tezin edebî dokunun önüne
geçmesi söz konusu değildir. En azından bu, sanatkârın
hikâyeciliğini örtmez.
Edebiyatımızda daha çok hikâyeleri ile tanınan
Ömer Seyfettin’in bu tür dışında kalan şiir, mensur şiir,
fıkra, makale gibi çalışmaları da vardır. Ancak bunlar
pek tanınmıyor. Yeterince tanınmayışın sebebi ise hem
metinlerin kendi zaafları hem de şimdiye kadar derli
toplu bir yayın yapılamamış olmasıdır.
Türk fikir ve edebiyat tarihi açısından inkar
edilemez bir öneme sahip olan Ömer Seyfettin ve eserleri
hakkında günüm üze kadar bir çok yayın yapılm ış
olmasına rağmen bir türlü tam bir bibliyografyası ortaya
konularak bir külliyatı oluşturulamamıştır. Yapılan iyi
niyetli çalışmalar, bu boşluğu ne yazık ki dolduramadığı
gibi zaman zaman sadeleştirme adı altında metinlerde
gereksiz tasarruflara gidilmiş; kimi zaman da metinlerin
Latin harflerine çevriminde okuma hataları yapılmıştır.
Örneğin Muzaffer Uyguner tarafından hazırlanan Ömer
Seyfettin Külliyatı’nda bu tür okuma hataları vardır.
Bunlardan bir kaçını şöyle zikredebiliriz: “Halbuki
zavallı Türkler okuyacak bir şey bulam ıyorlardı.”1
cümlesinden sonra asıl metne göre “Bir kere kendisinin
konuştuğu dil ile yazılmıyordu."2 cümlesinin yer alması
gerekiyordu. “Muvafık bulmadılar"1, cümlesi “muvafık
b uld u la r”*, “ibadetlerinin”5 kelim esi “
ibadetgah-
larının”6 şeklinde okunmalıydı. Bu örneklerin sayısını
daha da artırmak mümkündür.7
Yukarıda bahsettiğim sebeplerden dolayı Ömer
Seyfettin külliyatının İlmî bir şekilde tam olarak ortaya
konması gerekmekteydi. Bu amaçla Dergâh yayınlan
tarafından Hülya Argunşah’a hazırlatılan Ömer Seyfettin
külliyatı O cak 1999’dan itibaren yayım lanm aya
başlanarak 7 cilt halinde okuyucuya ulaştırıldı (C .l,
Ocak 1999: C.2, Kasım 1999; C.3, Kasım 1999; C.4,
Kasım 1999: C.5, Mart 2000; C.6, Ocak 2001 ve C.7,
Ocak 2001).
1999 O cak ayından itibaren yayım lanm aya
başlanan külliyatın ilk dört cildi hikâyelere ayrılmıştır.
Külliyatın birinci cildi olan Hikâyeler 1 ’de (Tenezzüh,
İlk Namaz, Sahir’e Karşı, Sebat, Erkek Mektubu, Çirkin
Bir Hakikat, Ay Sonunda, İki Mebus, Elma, Busenin
Şekl-i İptidâisi, At, Beşeriyet ve Köpek, Apandisit, Aşk
ve Ayak Parmaklan, Tavuklar, Tuğra, Acıklı Bir Hikâye.
Tarih E zelî B ir Tekerrürdür, Bahar ve Kelebekler,
Pamuk İpliği, İrtica Haberi, Bomba, Primo Türk Çocuğu,
Ant, Aşk Dalgası, Gurultu, Koleksiyon, Piç, Hürriyet
Bayrakları, Mehdi, Gayet Büyük Bir Adam, Şîmeler,
Primo Türk Çocuğu, Boykotaj Düşmanı, Beyaz Lâle,
Bilge 70
2001 / Güz 30