T a n I t I m t a h L i L e L e ş t I r I d e r g I s I y önetim y eri Gazi m ustafa Kemal Bulvarı, 133 06570 Maltepe / ankara t elefonlar Santral: 312) 232 22 57-231 23 48 Yazı



Yüklə 1,35 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə5/53
tarix25.06.2018
ölçüsü1,35 Mb.
#51124
növüYazı
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   53

eder. Ancak sonuçta onun karşılaştığı yaşlı  adam fakir 

kılığında “H ızır"m bizzat kendisiymiş.



O mübaret yaşlı adam başka birisi değil, 

Saadetin sahibi olan kutlu H ızır idi.

Yiğide, giderken duasını  verdi.

Böylece masğut evine döndü.

“H ızır”  dan  başka  bir  tip  -   insanın  avucuna 

konarak seçilmiş  olduğuna işaret eden  saadet kuşu -  

daha  vardır.  Örneğin,  Buhar -  jırau, Abılay  -  hanın 

başarılı yolculuğunu  “saadet kuşu" yla karşılaşmasına 

bağlıyor:

Devlet (saadet) kuşu kondu başına 

Hızır geldi yanma,

Baht evinde geceledi.

Şokan  V alihanov  K ır g ız la r d a k i  Ş am an iz m  

İz le ri  adlı  büyük  çalışm asında  felaketi  önlem ek 

amacıyla belli eylemlerin yapılması  olan  “ırım " gibi 

geleneksel  dünya  görüşünün  bir başka  mefhumunu 

ele almıştır. Örneğin  ‘‘birisine gömleğini verirken bir 



düğmesinin  veya  bağının  kişinin  kendisine  alması... 

ailede iyiliğin, bu durumda sürünün eksilmemesi için 

hiçbir  zaman  sürüdeki  “k u t”  sayılan  baş  hayvanın 

satılmaması ”  gibi inançlar.4

Zenginlik de  anlamını  özel  semiotik konseptte 

b e lirler.  Z e n g in lik te  insanın  özel  nitelik leri  ve 

yetenekleri  görünürdü.  O  seçilm işliğe  işaret  ederdi. 

Zenginliğe duyulan saygı,  “bay" (zengin) kelimesinin 

etim olojisinden  gelm ektedir.  Bunun  anlam ı,  zengin 

olmakla birlikte aynı zamanda onurlu, saygılı derr  ktir.

Demek ki, göçebe kültürü değer  ve  anlamların 

bütünlüğüne  sahip  olan  o rijinal  bir  m etin  olarak 

düşünülebilir.  Ana  fikir olarak  “üreten  ilk " ,  “hayat 



potansiyeli”,  “saadet",  “bolluk”,  “refah" anlamlarını 

taşıyan  “k u t”  kavram ıyla  ilgili  karm aşık  ideolojik 

kom pleks  ele  alın ır.  G eleneksel  kültürün  dünya 

görüşüne  ilişkin  evrenselliklerine  daha  yakın  olan 

Kazak  felsefesi  existansal  karakterini  yitirm em ekle 

birlikte  kültür  alanıyla  aynen  özdeşleşm ez.  Felsefe 

açıklamanın önemli bir misyonunun  taşır, öncelikle o 

bir  herm eneutik,  geleneksel  kültürle  ilgili  karmaşık 

metinlerin deşifre etme ustalığıdır. Bu bağlamda Doğu 

felsefesi,  Spengler  tarafından  “büyük  kültürlerin 



fizio g n o m isin i  ka vra m a k”  olarak   form üle  edilen 

vazifesini gerçekleştirmektedir.

Bu vazifenin yerine getirilmesi için elimizde gittikçe 

çoğalan bol materyaller mevcuttur. Bunlar öncelikle Türk 

kültürünün  gerçek ruhunu, hür  ve  bağımsız  karakter,

güçlü  ruh, cesaret, Türk  dilinin  özgünlüğünü  ve Türk 

dünya  görüşünü  muhafaza  etmeye  çalışma  gibi  Türk 

mentalitesinin  özelliklerini  yansıtan  runik  yazıtların 

bulunduğu Orhon Abideleridir. Türk ruhunun bilinen en 

kadim belirtileri olan bu yazıtlar, Kül Tegin, Bilge Kağan, 

Tonügök, Boyun Çura ve Kül Çura şerefine yazılmıştır. 

Bunların  hepsi  çözümlenmiş  değil;  fakat  bunlar  eski 

çağlarda  Türklerde  sabit  yazı  geleneğinin  olduğunu 

ispatlamaktadır.  Halk  bilgeliğini  ifade  eden  ve  ulus 

geçmişinin  güvenilir  sayfalarını  oluşturan  efsaneler, 

kahramanlık destanları, ata sözleri gerçek bir hazinedir. 

Ölüme meydan okuyan ve onun karşısına müziği, yarattığı 

kopuzu  koyarak galip  gelen  ve  yüzyıllardır ünlü  olan 

Türk düşünürü ve müsikişinası Dede Korkut’un  “kyü ”leri 

(besteleri)  ve  onunla  ilgili  efsaneleri  son  zamanlarda 

büyük ilgi odağı durumunu aldı.

T ü rk   k ü ltü rü n ü n   ilk   te f s ir c ile r in d e n   ve 

hermeneutikçilerinden  birisinin, m eşhur filozof Ebu 

Nasr el-Farabî  olduğunu  söyleyebiliriz.  Onun  ortaya 

koyduğu  eserleri, günümüzde Batı  ve Doğudaki İlmî 

m erkezlerde,  A lm atı’da  da  araştırm a  konusu  oldu. 

Burada çok yakın geçmişte, dokuz ülkeyi temsil eden 

filozof akademisyenler “F arabî’nin Mirası  ve Dünya 



Uygarlığı” konulu bir uluslar arası kongre düzenlemiş 

bulunm aktadır.  Farabî  için  kültür  evrensellerini  ve 

T ürk  o n to lo jisin i  a çık lam an ın   a n a h ta rı,  b irço k  

araştırm acının  kanaatlerine  göre  “k u t”  gibi  Türk 

kavramıyla  benzerlik  arzeden  “saadet"  kavramıdır. 

“Biz  muhteşem   olanı  elde  ettiğim iz  zaman  saadete 

ulaştığım ız  için,  m uhteşem   olan  dcı felse fe   ustalığı 

sayesinde  bize ait olduğu  için,  dolayısıyla biz felsefe 

saayesinde saadete ulaşıyoruz-”5

Araştırm a objesi  olarak  Y usuf B alasagunî’nin 

“ K u ta d g u   B ilig ”  (T ü rk le rin   d ilin d e   y aşam ın  

ontolojisini  ifade  eden  “ K u tlu   Bilig”  veya  “ M u tlu  

O lm a S a n atı”)  eserine  ilgi  de artmış bulunmaktadır. 

Balasagunî, dünyanın  sakral  anlamını. Adaleti, Aklı, 

Saadeti  ve Fazileti  simgeleyen  figürler ve  semboller 

aracılığıyla açıklamıştır. Türk düşünürü, ahlakî normları 

ve karakterleri, hükümdarın ve onun çevresinde bulunan 

bakanın, binbaşının, haznedarın, tabibin, âlimin davranış 

tarzlarını  ortaya koymuştur. Ancak pratik felsefenin, 

insanının manevi ve ahlaki yönde mükemmelleşmesi, 

onun  İlk  V arlığı  arayışı  ile  ilgili  (“kendi  ruhunun 

bahçesini güzelleştirme” olarak adlandırılan) öğretiyi 

içeren  daha  derin  bir  tabakası  m evcuttur.  Sistem i 

oluşturan başlangıç olarak, saadeti de belirleyen Adalet 



( “Kiingoldı -   “Güneş Doğdu" ortaya çıkar.  “ Sadece 

o  adildir  ki  -  diye  Elik  cevap  verdi  -   kim  ki  sözünü 

kalbiyle ölçmeye çalışan. Kim ki mahiyeti ve şekli (içi

Bilge 6

2001 / Güz 30


Yüklə 1,35 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   53




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə