Füyuzatçılarm Mektebi
Şamil Veliyev (Köprülü); Füyuzat Edebî Mektebi,
İlim Yayınevi, Bakü, 1999,443 s.
Pervane BAYRAM
Kafkas Üniversitesi Öğretim Görevlisi
A srı bir bakım a T ürk dün y asın ın
rönesans dönemi olarak nitelendirebiliriz.
•
Tanzim at Ferm anı'yla önceden hep
içe dönük olan aydınlar klasik çizgilerini aşarak siyaset,
ekonomi, dil, edebiyat ve benzeri alanlarda hep batıyı
örnek almaya başlamıştır. Aynı zamanda, o dönemde
batı her alandaki gelişm eleriyle dünyanın bir çok
milletlerini-bu m illetlerin içinde Asya milletleri de
mevcuttur.- şaşırtmakta ve kendine imrendirmektedir.
XIX. asırdan itibaren Türk dünyasında millî kimliğini
bulma ve kendini anlamaya çalışma süreci başlar. Bu
süreç başlangıçta eğitim vasıtasıyla gerçekleştirilir.
Bir grup aydın, bildiklerini pek çok şeyden haberdar
olm ayan kitlelere ulaştırm aya ve onları bu yolda
eğitmeye başlar. Tanzim at nesli ve onları takip eden
diğer edebî topluluklar hep aynı amacı gütmüşlerdir.
Osmanlı'da başlatılan bu hareketler Çar Rusyası'nda
yaşayan Türk aydınlarım da derinden etkilemiş, onlar
bütün kısıtlam alara ve zorluklara rağmen özünü ve
m illî değerlerini tanım a yolundaki gayretlerini halk
arasında devam ettirmişlerdir. Tabii, bu hareketler hep
birbiriyle bağlantılıdır. Türk toplumlan arasında yaşanan
her gelişm e bu toplum ların birbirinden etkilenmesi
sonucudur. Özünü tanım a yolunda m ücadele veren
bütün Türk aydınları mücadele şekillerini genellikle
Anadolu Türklerini ve onların yöntem lerini örnek
alarak, onlardan etkilenerek belirliyorlardı. Biz, XIX.
asrın sonu, X X . asrın başlarında Türk dünyasında
hakim olan genel durum u ve bu m ücadeledeki
zorlukların detaylarını tam olarak bilemiyoruz. Bize
mâlum olan sadece Anadolu Türklerinin bu yoldaki
çabalarıdır. Anadolu aydınları, yenileşme yolunda pek
çok tazyike m aruz k aldığı gibi m illiyeti ve dini
içerisinde Türk topluluklarını asimileye uğratarak yok
etmek isteyen Rus idaresine karşı mücadele veren Türk
aydınları bu zo rlu k ların kat kat fazlasına m aruz
kalmaktaydı. Onların millî istiklâl mücadelelerini nasıl,
hangi şartlard a ve ne zo rlu k larla yaptıkları bazı
nedenlerden dolayı bizlerce meçhul kalmaktadır. Biz,
bu türden bilgilere Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra
kurulan Türk C um huriyetleri'nde yapılan siyasî ve
edebî çalışm alar, bu konuda yayım lanan kitaplar
vasıtasıyla ulaşabiliyoruz. Elim izde tarih, edebiyat,
uluslararası ilişk iler ve benzeri alanlarda çalışan
araştırm acıları yakından ilgilendiren bir kitap var.
1999 y ılın d a B akü'deki İlim Y ay ın ev i'n d e
Füyuzat Edebî Mektebi adıyla yayımlanan bu kitabın
m üellifi "K örpülü Şam il V eliy ev "d ir. K itap 443
sayfadan ibarettir. Kitabın başında AzerbaycanlI Prof.
D r. K em al T a lip z a d e ta ra fın d a n "F iiy u za t'ta n
Azerbaycan Halk Cumhuriyetine D oğru" adlı bir takriz
vardır. Bu yazıyı takiben "Giriş" bölümü yer almaktadır.
Yazar, kitabım dört bölüme ayırmıştır. Birinci bölümde
Füyuzatçılarm idealleri ve estetik düşüncelerinden,
ikinci b ö lüm de F ü y u zatçılar ve klasik ed eb iy at
meselelerinden, üçüncü bölümde Çağdaş Azerbaycan
Edebiyatının inkişafında Füyuzatçılarm önem inden,
dördüncü bölümde ise Füyuzatçılarm bedii sanatkarlık
özelliklerinden bahsedilm iştir. D aha sonra sonuç
bölümü Azerbaycan Türkçesi, Rusça ve İngilizce olarak
verilmiş, müellifin çalışmaları sırasında istifade ettiği
kaynaklar num aralandırılarak en sonda yer almıştır.
Füyuzat Edebî M ektebi adıyla tanıdığımız bu
kitap, 1906 yılının K asım ayında, B akü'de Kaspi
m atbaasında eğitim ci m isyoner H acı Zeynelabidin
Tağıyev'in maddi desteğiyle ve Ali Bey Hüseyinzade'nin
redaktörlüğünde 1907 yılının Kasım ayına kadar 32
sayısı çıkarılan Füyuzat Dergisi'nden, bu derginin
m uhtevasından, amacından ve dergide yazan şair ve
yazarlardan bahsetmektedir.
Giriş bölümünde yazar, Füyuzat Dergisi’nin yazar
kadrosundan, amaçlarından bahsederek,"Kitab-ı Dede
Korkut orta asırlarda, Fuzuli XVI. asırda umumi Türk
değerleri bakımından ne kadar ehemmiyet arz ediyorsa
XX. asrın başlarında yayımlanan Füyuzat Dergisi de
aynı derecede ehemmiyete maliktir" diye belirtir. Derginin
başında "Haftalık Edebi, Siyasi, İçtim ai, M usavvir,
Türkçe Mecmua-i İslamiyye'dir" şeklinde bir serlevha
bulunmaktadır.
Dergide bedii, İlm î, kültürel ve siyasî yazılarla
beraber dünya edebiyatından tercüm eler, eğitim , tıp,
tarih, coğrafya ve benzeri konulu yazılara da yer
verildiğini belirten yazar, Azerbaycan Cumhuriyeti'nin
bayrağındaki üç rengin-kırmızı, yeşil, mavi renklerinin-
sembolize edilerek kullanılması fikrinin de Füyuzatçılar
tarafından ortaya atıldığını ifade eder. Bu yönde
Füyuzat Dergisi, Azerbaycan'ın devletçilik tarihinde
Bilge 74
2001
/
Güz 30
önemli bir yer tutar. Sembolize edilen renklerden yeşil
İslamiyet'i, mavi Türklüğü, kırmızı ise bağımsızlık ve
gelişmişliği temsil eder .Yazar, Füyuzatçıların şahsında
o dönem de A zerbaycanlI ayd ın ların ne yapm ak
istediklerini söyle sıralar:
1-Füyuzatçılar demokratik prensipleri esas alan
bir yönetimi savunuyor, "hür ve bağımsız Azerbaycan"ın
dünya arenasında yerini almasını istiyorlardı.
2 -G ü lista n (1 8 1 3 ) ve T ü rk m e n ç a y (1 8 2 8 )
antlaşmalarından sonra ikiye bölünen ve her iki tarafı
da sömürülen Azerbaycan'ın tarihi kaderi Füyuzatçıları
çok düşündürüyordu. Onlar milli eğitimcilik idealini ve
Gaspıralı İsm ail B ey’in "Dilde, fikird e, işte birlik"
sloganını esas alarak vaziyyetten çıkış yollarını
arıyorlardı. Derginin redaktörü Hüseyinzade Ali Bey’in,
XX.asnn başlarında yeni neslin yetiştirilmesi yönünde
ortaya attığı "Bize fedai lazımdır. Türk hissiyatlı, İslam
itikatlı, Avrupa kıyafetli bir fedai" tezi kısa zamanda
gerçekleşerek sonradan "Türkleşmek, İslam laşm ak,
Muasırlaşmak" şekline dönüştü.
“Füyuzatçıların İdeali, Estetik Mevkii" adlı
birinci
bölüm de dergide m akaleleri yayım lanan Ali Bey
H ü sey in zad e, A hm et A ğ ao ğ lu , H üseyin C avid,
Muhammed Hadi, Abbas Sehhet, Abdulla Şaik, Seyyid
Hüseyin, A bdulla Sur, A hm et Kem al, Haşan Sabri
Ay vazo v gibi şahsiyetlerden bahsedilir. Füyûzat'>Füyûzat
Dergisi’nin kendinden önce Azerbaycan'da yayımlanan
Ekinçi, Ziya, Ziya-yı Kafkasiyye ve Keşkül adlı gazete
ve dergilerden de faydalandığını bildiren yazar, bu
derginin XIX.asrın sonları ve XX. asrın başlarında
K alküta'da yayım lanan Hablü'I-M etin, İstanbul'da
yayımlanan Servet-i Fünun ve benzeri dergilerden de
faydalandığını ifade eder. Bu bölümde Füyûzat Dergisi
ile aynı dönemde yayın hayatına başlayan, Füyuzat’tan
farklı olarak Azerbaycan edebiyatında tenkidi realizmin
temellerini atan Molla Nasreddin Dergisi’nden ve onun
yayın kadrosundan da bahsedilerek, iki derginin benzer
ve farklı yönlerine, birbirine olan münasebetlerine de
değinilir. Burada Türkçülük, İslamcılık ve Avrupalılık
fikirleri üzerinde durulur, Türklerin kendi soy köklerini
tanım aları yönünde araştırm alar yapılır, makaleler
yayım lanır, Türk tarihine dönüş yapılır. Ali Bey
Hüseyinzade'nin "Türkler kimdir ve kimlerden ibarettir? "
(Ali Bey H üseyinzade, H ayat G azetesi, 10, 16, 26
Haziran, 4, 24 Temmuz, 13 Ağustos, 11,13 Ekim 1905
tarihli, 4 ,9 ,1 6 ,2 8 ,3 5 ,5 2 ,8 1 ,8 2 . sayılar) adlı makalesi,
Ahmet Ağaoğlu ve diğerlerinin bu konudaki yazılan
derginin sayfalannda yer alır.İslam'a bakışlan çok müsbet
ve hassas olan Füyuzatçılar "Bir insanın dinini bilmeden
dürüst, ahlaklı bir birey o lam ayacağı" görüşünü
savunuyorlardı. XX. asnn aydınlan bu yönleriyle XIX.
asnn materyalist aydınlanndan ciddi bir şekilde farklılık
arz etmektedir.
F ü y u za tçılar, A v ru p alılaşm ak d ü şü n cesin i,
Avrupa'nın tekniğini, sanayisini, ilm ini, fennini ve
edebiyatını derinden öğrenip uygulam ak şartı ile
savunuyorlardı. Bu amaçla da dergi sayfalarında çeşitli
makalelere, Tolstoy, Goethe, Siller, Puşkin ve benzeri
şair ve yazarların eserlerin in tercü m elerin e yer
vermişlerdir. Füyuzatçılann Batıdan aldıklan yeni edebî
türler hakkında bu bölümde bilgi verilmiştir. Aynca bu
bölümde XIX. asnn sonu ve XX. asnn başlannda yetişen
çoğu
A zerbaycanlI
şair ve
yazarların bir
araya
gelerek
26 Ağustos 1919 tarihinde "Yaşıl Galeni" adlı bir edebî
cemiyet oluşturmalan ve bu cemiyete üye olan seksen
civarında şair ve yazar hakkında önemli bilgiler de
bulunmaktadır.
“Füyuzatçılar ve Klasik Edebiyat M eseleleri”
adlı ikinci bölümde Füyuzatçıların Klasik edebiyata
çok önem verdiğinden, doğu ve batı m edeniyetini,
edebiyatını derinlemesine öğrenerek tahlil etmelerinden
bahsedilir. "Füyuzatçılar klasik edebiyatı araştırırken
en kadim Türk edebiyat ve medeniyetine yönelmişler,
eski Türk yazıtları, yazılı edebiyata kadar olan devirde
ortaya konmuş eserleri, orta asırlarda yazılmış eserleri
araştırıp öğrenm işlerdir. O rhun-Yenisey yazıtları,
Kaşgarlı M ahmut, Ali Şir Nevai, Fuzuli vb. eser ve
şahsiyetlere önem vermişlerdir. Klasik Türk edebiyatı
ve m edeniyeti, kadim Ç in, H int, A ra p . Fars vb.
m illetlerin m edeniyetleri ile de m ukayese edilerek
değerlendirilmiştir." (Köprülü Şamil Veliyev, Füyûzat
Edebî M ektebi, s .165)
A li Bey H üseyinzade "Türkler K im dir ve
Kim lerden İbarettir?" adlı araştırm asında batılı ve
doğulu Türkologların eserlerinden faydalanarak Türk
m illiyetini, T ürk boylarını tanıtan seri m akaleler
yayınlamıştır. Bununla beraber Nizami Gencevi, Ömer
Hayyam, Mehseti Gencevi, Mevlana Celaleddin Rumî,
Sadî, Hafız, Fuzulî gibi Şark klasiklerini iyi öğrenerek
bunlann eserlerindeki mazmunları, felsefî ve tasavvulı
düşünceleri tahlil etm işlerdir. Eski Yunan, Alman.
Fransız, İngiliz klasiklerine de önem verm işlerdir,
bunları ö ğrenerek D oğu ile B atı arasın d a ilginç
mukayeseler yapm ışlardır. M esela Tolstoy ile Sadi
arasında ilginç bir m ukayese m evcuttur: "Sadi de
bugünkü Tolstoy gibi tul-i m üddet yaşam ış, uzun
seyahatlerde bulunmuş, askerlik yapm ış, dünyanın
her germ ve serdini görmüştür. Asarı, ticaret hayatı
ile doludur. Sadi hayatın kendisi gibi gah handan ve
mesrur, gah gamlı ve meyus, gah latife-gu, gah facia-
2001
/
Güz 30
Bilge 75