T a n I t I m t a h L i L e L e ş t I r I d e r g I s I y önetim y eri Gazi m ustafa Kemal Bulvarı, 133 06570 Maltepe / ankara t elefonlar Santral: 312) 232 22 57-231 23 48 Yazı



Yüklə 1,35 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə52/53
tarix25.06.2018
ölçüsü1,35 Mb.
#51124
növüYazı
1   ...   45   46   47   48   49   50   51   52   53

nüvistir. Mesutlara nasihat eder, felaketzedelere  teselli 

verir.  T o lsto y  da  şu  an d a   b ö y led ir.  T o lsto y'u n 

mesleğinin  esası,  dindarlık  ve  ilim perestliktir."  (Ali 

B ey  H ü sey in za d e,  "T o lsto y lu k   N edir?  F ü yu zat 

D ergisi,” No  1,1906)

A yrıca  bu  bölüm de  A nadolu,  K ırım   ve  Orta 

Asya'dan gelerek Azerbaycan'da muallimlik yapan,aynı 

zamanda Füyuzat D erg isi’nde  önemli  yazılar yazan 

Türk aydınlan hakkında mühim bilgilere yer verilmiştir. 

C editçilik  dönem inde  A nadolu'dan  A zerbaycan'a, 

Azerbaycan'dan Orta Asya ve Anadolu'ya giden Türk 

şair  ve  yazarları,  m uhacir  A zerbaycan  edebiyatı, 

muhacerete gitmiş AzerbaycanlI aydınlar hakkında da 

önemli bilgiler bulunmaktadır.



“Çağdaş  Azerbaycan  Edebiyatının  İnkişafında 

Füyuzatçıların  Önem i”  başlıklı  üçüncü  bölümde, XX. 

asnn başlannda Azerbaycan edebiyatında sosyal, siyasî, 

edebî konulu makalelerin yazılmasından, bu makaleler 

vasıtasıyla halkın eğitilmesi ve Azerbaycan Demokratik 

Cumhuriyeti'nin kurulmasında bu eserlerin öneminden 

bahsedilir.  Azerbaycan  edebiyatının  yeni  bir  tarzda 

g elişm e sin d e  ve  b elli  b ir  çizg iy e  o tu rm asın d a 

Füyuzatçılann  rolü büyüktür.  Anadolu'daki Türk fikir 

adamlannın, şair ve yazarlann hayat ve eserlerini anlatan 

yazılar, bu yazılann AzerbaycanlI aydınlara etkisi üzerinde 

durulur.  İstanbul'daki  M eşrutiyetçilerin,  Abdulhamid 

yönetimine karşı çıkan aydınlann yaptığı mücadelelerini 

örnek alan AzerbaycanlI aydınlann Rus yönetimine karşı 

verdikleri  m ücadeleler  de  bu  bölümde  anlatılmıştır.



''Füyuzatçıların Bedii Sanatkarlık Hususiyetleri” 

başlıklı  dördüncü  bölüm de  daha  önceden  köklü  bir 

klasik  edebiyat  kültürüne  dayanan  Füyuzatçı  şair  ve 

yazarların  yeni  türleri  denem eye  başlam alarından 

bahsedilir. Günün gelişmeleriyle dile Rusça'dan ve diğer 

Avrupa  dillerinden  bazı  yabancı  kelim eler  girmeye 

başlar. Artık edebiyata yeni türler, yeni konular girmiştir. 

Şairler  yeni şiirin nasıl olacağı konusunda kafa yorarlar. 

Abbas  Sehhet'in  "Taze Şiir Nasıl  Olmalıdır?"  başlıklı 

bir makalesi  çıkar. Bu  makalede  şair, artık  sevgilinin 

boyunu selviye, yüzünü aya, kaşlannı yaya, kirpiklerini

oka  benzetm ekten  vazgeçm eyi,  şiirin  tabii  hislerle 

yazılmasını teklif eder. Bu açıkça klasik şiiri eleştiridir.

Füyuzatçılar  tercümeye önem  vermişler,  fakat 

güzel ve faydalı olan sanat eserlerinin çevrilmesi gerektiğini 

savunmuşlardır. Satirik ve mizahi  üslûp onların eserlerinde 

belli bir ölçüde yer alsa da asıl romantizm tesirinde eserler 

yazmışlardır.

Sonuç  olarak  Füyuzatçılar  ve  kitap  hakkında 

şunları  söyleyebiliriz:

1-T ürkleşm ek,  İslam laşm ak ,  M uasırlaşm ak 

fikirlerini ilk olarak  1906 yılında Ali Bey Hüseyinzade 

ortaya atmış, aynı fikir Türkiye'de Ziya Gökalp tarafından 

geliştirilmiştir.  Bu fikir, 1920 yılında kurulan Azerbaycan 

C um huriyeti'nin  üç  renkli-  y eşil,  m avi,  kırm ızı- 

bayrağında kendini göstermiştir.

2- 

Bakü'de yayımlanan Füyuzat Dergisi kendinden 



önce İstanbul'da yayımlanan  Servet-i Fünun dergisini 

örnek almış, ama Füyuzatçılar, Servet-i Fünuculardan 

farklı  olarak  şuurlu  b ir  şek ild e  A vruplılaşm ayı 

savunmuşlar, klasik  edebiyata  saygılı  bir yaklaşımla 

senteze varmışlardır.

3-  A zerbaycan  E d e b iy atın d a  doğu  ve  batı 

medeniyetini ilk defa Füyuzatçılar şümullü bir şekilde 

mukayese  edip,  İlmî  değerlendirm eler  yapmışlardır.

4-  T ürklerin  soy  kökü,  çeşitli  T ürk  boyları 

hakkındaki bilgiler ve Avrupadaki Türkoloji çalışmalan 

da ilk defa Füyuzatçılar tarafından halka duyurulmuştur.

5-  F üyuzat  D e rg isi’nde  sadece  Azerbaycan 

Türkleri değil, Anadolu ve Orta A syah,K ınm lı Türkler 

de yazılar yazmıştır.

6-  Aynı  dönemde  yayın  hayatına  başlayan  ve 

sonradan  birer mektep  haline  gelen  Füyuzat  Dergisi 

Azerbaycan edebiyatında romantizmin.  Molla Nasreddin 

ise realizmin kurucusu olmuştur.

7- Füyuzat ve Servet-i Fünun mensuplan arasında 

birebir etkileşim söz konusudur. Biz, bunu her alanda; 

şiir,  denem e,  m akale,  rom an  ve  benzeri  eserlerde 

görebiliriz.



Bilge  76

2001

 / 

Güz 30


“Carpet and Picture”

Tülün Değirmenci, Carpet and Picture: The Figurative 



Carpets of Bakü Museums (Halı ve Resim: Bakü Müze­

lerinde Bulunan Figürlü Halılar), Sanat Tarihi Anabilim 

Dalı,  Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniver­

sitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, Ocak 2000.



Dr. Dildar ŞİRZAD-ATMACA

A.K.M. Proje Uzmanı



B

u  tanıtma  yazısında,  son  yıllarda  Sanat  Tarihi 

alanında yapılan yüksek  lisans  tezleri  arasında, 

konusu ve araştırılması bakımından ilgimizi çeken 

bir çalışmayı  burada  sözkonusu  etmek  istiyoruz.  Söz 

konusu  tez,  Hacettepe  Ü niversitesi  Sosyal  Bilimler 

Enstitüsü bünyesinde, Doç. Dr. Serpil Bağcı danışmanlı­

ğında  Tülün  D eğirm enci  tarafından  hazırlanm ıştır.

Meslektaşımız Tülün Değirmenci,  “Halı ve Resim, 

Bakü  Müzelerinde  Bulunan  Figürlü  H alılar”  başlıklı 

araştırmada, Bakü’de bulunan Azerbaycan  Devlet Halı 

ve Üygulamalı Sanatlar Müzesi, Nizami Edebiyat Müzesi, 

Devlet İncesanat Müzesi (R. Mustafayev adına) ve Tarih 

Müzesinde  bulunan  44  figürlü  halıyı, konu,  üslup  ve 

ikonografi bakımından incelemiştir.

Birinci  bölümde  tezin  kapsamı,  ikinci  bölümde 

am aç lar,  ü çüncü  b ö lüm de  de  çalışm a  yöntem i 

(metodolojisi) ve son bölümde de konuyla ilgili yayınlar 

(literatür taraması) tanıtılmaktadır.



“Öykü  Anlatımı  ve Resim "  adlı  ikinci  bölümde, 

büyük boyutlu kumaş ya da kağıt üzerine yapılan resim 

geleneğinden ve resim gösterimi eşliğinde hikâye anlatma 

etkinliğinden  bahsediliyor.  Hikâye  anlatımı  sırasında 

kullanılan  perde resimleri  ile halılar arasında  konu  ve 

üslup birliği anlayışı açıklanıyor.



“Halı  Tarihçesi  ve  Figürlü  Halı  Geleneği"  adlı 

bölümde, günümüze ulaşabilen ilk hah ve halı gelişiminin 

tarihçesi verilmiştir. Figürlü halıların ortaya çıkma tarihi 

incelenmiştir.  Bu  halıların  bir  kısmı  Azerbaycan’da 

dokunulmuştur. Tebriz, Kaşan, Kirman bölgelerinde dokunan 

halılar da Tülün Değirmenci’nin inceleme konusu olmuştur.

D ördüncü  bölüm ü  “Resim   G eleneği  ve  Halı 

Dokumacılığı ” oluşturmaktadır. Bu bölümde Değirmenci 

halılar  üzerindeki  resim leri,  İslam   resim   sanatıyla 

karşılaştırarak, etkileştiği  taraflarını  ortaya koymuştur.

Beşinci bölüm  “Bakü Müzelerinde Bulunan Figürlü 



Halılar" başlığı altında  “Tanımlama ve Değerlendirme",

“Üslup ve Düzenleme"yi kapsamaktadır.

Meslektaşımız Tülün Değirmenci halıları konulara 

göre gruplandırmış ve metin-resim ilişkisini incelemiştir. 

Tez çalışmasının altıncı bölümünü  “Kataloglar” oluştur­

maktadır. Yedinci bölümü  “Sonuç" oluşturmaktadır. Bu 

bölümde Tülün  Değirmenci, eserleri  değerlendirerek, 

Bakü müzelerinde bulunan figürlü halıların bu gelenek 

içerisin d ek i  yerini  o rtay a  koym aya  ça lışm ıştır.



2001

 / 

Güz 3 0

-------------------------------------- S

“Kaynakça”  ve halılarda canlandırılan konuların 

edebî  eserlerden  alınan  kısa  özetlerinin  ve  levhaların 

verildiği  “E kler”  ile  bu  çalışm a  son  bulm aktadır.

Tülün Değirmenci tez çalışmasında, özellikle edebî 

eserlerden ya da halk hikâyelerinden alınan konulan, av 

ve  avcı  sahnelerini, portreleri, dört mevsim  ve  hayvan 

figürlü konulan incelemeye almıştır. Bu halılarda en fazla 

tasvir edilen edebî konular arasında  “Leyla ile Mecnun ” 

ve  “Hüsrev ve Şirin” hikâyelerinden alınan öyküler yer 

almaktadır. Değirmenci’nin çalışmasında, bunlann yanısıra 

Nizami’nin H am se’sine benzer mesnevilerden, Şahna- 

me’den alınan konular ve halk hikâyeleri de bulunmaktadır.

M eslektaşım ız  ayrıca  bu  hikâyelerin  Doğu 

edebiyatında pek çok şair ve yazar tarafından incelenmesini 

gözönüne alarak, başanyla metinlerin edebî açıklamalannı 

halılarda işlenen konularla karşılaştırmıştır. Tez çalışmasında, 

incelemeye alınan  “Dürt Mevsim" konusu, ilk olarak  19 

ve 20. yüzyılda Tebriz hahlannda görülen özgün bir konu 

olarak işlenmiştir. Bu konulu halılarda yılın dört mevsimi 

ç iftç ile rin   y ap tığ ı  tarla  işle riy le   a n la tılm ıştır.

Hayvan  figürlü  halılarda  simetrik  olarak  tekrar 

olunan at ve köpek figürleri incelenmiştir. Bu araştırmada 

kataloglara dayalı  olarak  açıklamalar yapılmıştır. Tez 

çalışmasında, halılann dokuma yerlerine göre bazı yerel 

özelliklerinin  saptanması  nedeniyle, tanıtılan  halılann 

üretim yerleri dikkate alınmıştır.

T ülün  D eğ irm en ci,  “H alı  ve  R esim :  Bakü 

Müzelerinde Bulunan Figürlü Halılar" adlı çalışmasında 

konuyu en açık şekilde ortaya koymuştur. Bu  konuyla 

ilgili  uzun yıllar boyu çok fazla çalışma yapılmamıştır. 

İkonografik  çözüm lem e  ve  yorum un  yapıldığı  bu 

çalışmada konunun dışında olduğu  için teknik  ve renk 

üzerinde durulmamıştır.

H alıların   üzerin d e  can lan d ırılan   konuların 

sınıflandınlması, hikâyelerin kaynağının edebî metinler 

olup olmadığı, tasvirle öykülerin birleşen ya da aynlan 

noktalannın,  sanatçının  konuya  getirdiği  yorumların 

saptanması çalışmanın diğer bir amacım oluşturmaktadır. 

Halıların  üretim  yerlerine  göre  ortak  özelliklerinin 

belirlenm esi,  görülen  kom pozisyon  düzenlem eleri, 

sınıflandınlması da yapılmıştır.

Tülün  Değirmenci  çalışmasında, ilk  figürlü  hah 

örneklerinin tespiti ve geleneğin günümüze kadar nasıl 

ulaştığı  sorularının  cevabını  bulm aya  çalışm ıştır.

Bence bugün meslektaşımız Değirmenci’nin  “Halı 



ve Resim: Bakü Müzelerinde Bulunan Figürlü Halılar” 

konusunu ele alışı, bir yandan İlmî açıdan büyük önem 

taşımakta diğer yandan iki kardeş ülke arasındaki kültürel 

b a ğ la rın   s ık ıla ş m a s ın a   da  n ed en   o lm a k ta d ır.

O rtak  k ü ltü rü m ü z ,  âd et  ve  a n ’an elerim iz 

k a y b o lm a m a k ,  g e le c e k   n e sille re   m iras  olarak  

bırakılmalıdır.  M eslektaşımız  T.  D eğirm enci’nin  bu 

konuya merak duyması  ve tâ Bakülere gidip araştırma 

yapması,  bizim  ilgimizi  çekti  ve  çok  hoşumuza  gitti.

İleride, inşallah  bu çalışma bir kitap haline gelip 

yayınlanarak, okuyucusuna kavuşacaktır.

)-------------------------------------------- 

Bilge  77



Yüklə 1,35 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   45   46   47   48   49   50   51   52   53




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə