111
sözleşmenin içeriğini oluşturması mümkündür
320
. Böyle bir durumda çerçeve
sözleşmenin fonksiyonu, genel işlem şartlarının, ileride kurulacak münferit
sözleşmeler için ayrıca kararlaştırılmalarına gerek kalmaksızın geçerli olmalarını
sağlamak şeklinde ortaya çıkacaktır
321
. Ancak her halde genel işlem şartlarının, tek
taraflı olarak belirlenmiş bir özel normlar bütünü olmalarına karşılık, çerçeve
sözleşmelerin, tarafların ortak iradelerinin sonucunda meydana gelmiş bir sözleşme
niteliği taşıdıkları gözden kaçırılmamalı ve genel işlem şartları ile çerçeve
sözleşmeler iki ayrı kurum olarak değerlendirilmelidir
322
.
çeriğinde ileride kurulması düşünülen münferit sözleşmelere ilişkin bazı
temel hükümlerin belirlenmesine rağmen, çerçeve sözleşmelerin bizzat münferit
sözleşmenin tarafları arasında kurulmuş olması zorunluluğu bulunmamaktadır
323
.
Münferit sözleşmenin çerçeve sözleşmenin tarafları arasında kurulması durumunda,
çerçeve sözleşmede yer alan kayıtların münferit sözleşmenin içeriğini oluşturarak
tarafları bağlayacağı hususunda bir tereddüt yoktur. Münferit sözleşmenin, çerçeve
sözleşmenin taraflarından biri ile bir üçüncü şahıs veya tümüyle üçüncü şahıslar
arasında kurulması halinde ise çerçeve sözleşmede yer alan ve münferit sözleşmenin
tarafı sıfatını taşıyan üçüncü kişinin lehine olan hükümler, “üçüncü kişi yararına
sözleşme kaydı” şeklinde değerlendirilebilecektir. Bundan dolayı söz konusu
320
BARLAS, 811; MAURENBRECHER, 181. Standart sözleşmeler açısından da aynı durum
geçerlidir. Banka standart sözleşmelerinin metinlerinde çoğu zaman genel işlem şartlarının da yer
aldığı veya bunlara doğrudan atıfta bulunulduğu yolunda bkz. KAPLAN, Banka Sözleşmelerinin
Yorumu, 6.
321
Türk ve sviçre hukuk sistemlerinde, genel işlem şartlarını ihtiva eden sözleşmelerde bunların
bağlayıcılığı, taraflardan birinin önceden tespit ederek sözleşmenin içeriğine koyduğu genel işlem
ş
artlarının, diğer tarafça sarih veya zımni bir irade beyanıyla kabul edilmiş olmalarına bağlıdır
(EREN, 198; FIKENTSCHER, 100; KAPLAN, 54; KAPLAN, Banka Sözleşmelerinin Yorumu, 7).
322
FIKENTSCHER, 88; VON DER CRONE, 251; BARLAS, 811.
323
BARLAS, 814.
112
hükümler, ayrıca bir kabul beyanına gerek kalmaksızın uygulanabilirler
324
. Çerçeve
sözleşmede yer alan hükümlerin üçüncü kişi aleyhine uygulanabilmesi ise, ancak söz
konusu üçüncü kişinin, münferit sözleşmede, çerçeve sözleşmenin şartlarını kabul
ettiğini açık veya örtülü olarak beyan etmesi kaydıyla mümkün olabilir
325
.
b.
Standart Swap Çerçeve Sözleşme Metinleri
ki taraf arasında kurulan tüm münferit işlemlerin bir çerçeve sözleşmede
toplanması ihtiyacı, biri pratik diğeri ise hukuki olmak üzere iki temel sebepten
kaynaklanır. Pratik sebep, sözleşmelerin kuruluşunda rasyonalizasyon ve
standardizasyon sağlanması isteğidir. Esasen iktisadi açıdan eşit durumda olmayan
taraflar arasında bu fonksiyonu, genel işlem şartları yerine getirmektedir
326
. Taraflar
arasında yapılacak bir çerçeve sözleşmede, ileride kurulması düşünülen münferit
sözleşmelere ilişkin esaslı noktalar belirlenerek münferit sözleşmenin içeriği asgari
düzeye indirgenebilir. Böylece bir yandan sözleşmenin geçerliliğini tehlikeye
düşürebilecek belirsizlikler ortadan kaldırılmış, diğer yandan da münferit
sözleşmenin kuruluşu kolaylaştırılmış ve hızlandırılmış olur
327
. Çerçeve
sözleşmelerin kullanılmasının hukuki sebebi ise bu şekilde tüm münferit işlemlerin
tek bir sözleşmede toplanabilmesidir
328
. Bu yolla taraflardan birinin iflası halinde,
324
BARLAS, 814. Borçlar Kanunu m. 111 hükmü ile düzenlenmiş olan üçüncü kişi yararına
sözleşme, taraflarca ifanın üçüncü kişiye yapılmasının kararlaştırıldığı sözleşme türünü ifade eder.
Üçüncü kişinin böyle bir sözleşme dolayısıyla alacak hakkını kazanması için sözleşmeye katılması ve
hatta bu sözleşme ve alacaktan haberdar olması gerekli değildir (EREN, 1096;
TEK NAY/AKMAN/BURCUOĞLU/ALTOP, 289; FIKENTSCHER, 149). Üçüncü kişi yararına
sözleşme, taraflar arasındaki sözleşmenin bir unsuru olabilir ya da ondan ayrı yan bir sözleşme
ş
eklinde ortaya çıkabilir (EREN, 1097).
325
Borçlar hukukunda geçerli olan nisbilik ilkesinin de bir yansıması olan üçüncü kişi aleyhine borç
kurulamaması ilkesi gereğince hiç kimse iradesi dışında, külli halefiyet hali hariç, sözleşme veya
başka bir sebeple borç altına sokulamaz. Dolayısıyla tarafların üçüncü kişi aleyhine borç doğurucu bir
sözleşme yapmaları mümkün değildir (EREN, 22; FIKENTSCHER, 152).
326
EREN, 198; TEK NALP, 125.
327
FRANZEN, 18; RAYROUX, 12; FULBIER, 681; ALLEN&OVERY, Ten Themes, 1;
KRAEMER, 359; EBENROTH/MESSER, 15; DAS, 624; FLANAGAN, 230.
328
RAYROUX, 14; EBENROTH/MESSER, 16; JAHN, 101; FRANZEN, 18; DECKER, 1009.
Dostları ilə paylaş: |