73
erişmeyi hak ettiği halde, sırf diğer insanların da kurtuluşa ulaşması için nirvanaya
girmeyip kendini feda eden, bu yolda çalışan kişidir. Mahayana, herkesin Budalık
mertebesine erişebileceğini iddia etmektedir. Kurtuluşa ulaşmak için gerekli olan da
budur. Bir bodhisattva kendi kurtuluşundan önce bütün canlı varlıkların kurtuluşunu
düşünür. Bodhisattvanın samsara döngüsündeki varlığı, bütün canlılar, hatta
çimenler, toz zerrecikleri bile Budalık mertebesine ulaşıncaya kadar devam
edecektir.
251
Bodhisattva, dünyadan el etek çekmiş bir yaşam biçimini tercih etmez.
O, insanlar arasında yaşar ve evlenip çocuk sahibi olabilir. Ancak bir arhat,
manastırda çileci ve dünyadan kopuk bir hayat sürer ve sadece meditasyonla meşgul
olur. Bu, iki mezhep arasındaki en büyük farklardan biridir.
252
Mahayana ile Theravada arasındaki bir diğer fark da nirvana anlayışlarıdır.
Theravada’ya göre nirvana, samsara döngüsünün tam tersi olan, sonsuz ve erişilebilir
bir durumdur. Mahayana’ya, özellikle bu ekolün Madhyamika grubuna göre, nirvana
ile samsara aynı şeydir.
253
Bu anlayış, kurtuluşun herhangi bir sebebe
bağlanamayacağını savunmaktadır. Bunlara göre “kurtuluş gerçektir” denilmesi,
önce gerçek diye bir şeyin kabul edilmesini gerektirir; “kurtuluş ebedidir”
denildiğinde ise, ebedilik diye bir kavramın önceden kabul edilmesi gereklidir. İnsan
etrafında gördüğü şeyleri kavramlarla tam olarak açıklayamaz. Ancak “şöyledir”,
“böyledir”
diye nitelendirebilir. Bu durum da eşyaya bir soyutluk, yani boşluk
sağlamış olur. İşte kurtuluş da aynen bu şekilde soyut bir boşluk halidir.
254
251
Alan W. Watts, Zen Yolu, Çev. Sena Uğur, İstanbul 1998, s. 87.
252
Güngören, s. 177.
253
Yitik, Hint Dinleri, s. 87.
254
Walter Ruben, Budizm Tarihi, Çev. Abidin İtil, Ankara 1947, s. 109.
74
Budizm’in bu iki mezhebi arasındaki en büyük farklardan biri de Tanrı
kavramına bakışlarıdır. Theravada ekolü, Buda’nın daha çok insani yönüne vurgu
yapar ve onu tanrısal bir yüce varlık olarak değil, bir öğretmen olarak görür.
Mahayana ise Buda’yı nihai gerçeklik ve ibadet edilmesi gereken bir Tanrı olarak
vasıflandırır.
255
Theravada ile Mahayana mezhepleri arasındaki farklılıklara kısaca değindikten
sonra bu ekollerin kurtuluş anlayışlarını daha ayrıntılı incelemeye geçebiliriz. Ancak
daha önce bu mezheplerin yayıldıkları yerlerden ve alt kollarından bahsetmek
istiyoruz. Theravada ekolünün daha çok güney Asya ülkelerinde yayıldığını yukarıda
belirtmiştik. Bu çerçevede Hindistan, Burma, Kamboçya, Laos ve Tayland’da
Theravada Budizm’i yaygındır. Bu ülkelerde yayılan Theravada Budizmi, halkın eski
yerel inançları ile karışmış olsa da, Mahayana kadar eklektik bir yapı
sergilememektedir. Bunda Theravada mezhebinin soyut ve kalıplaşmış yapısı dışına
çıkmamasının etkili olduğu belirtilmektedir.
256
Çin, Tibet, Kore, Moğolistan gibi
kuzey Asya ülkelerinde yayılmış olan Mahayana Budizminde ise yayıldığı yerlerdeki
halkın dinleriyle karıştığı için birçok alt grup ortaya çıkmıştır. Mahayana’nın Çin’de
ortaya çıkan Shingon, Tien Tai, Hua yen, Ching T’u, Chan gibi alt kolları vasıtasıyla
Budizm, Japonya ve Kore gibi diğer uzak doğu ülkelerine yayılmış ve yerel halk
inanışlarıyla karışıp kaynaşmıştır.
257
Budizm’in çok daha farklı bir versiyonu olan
255
Yitik, Hint Dinleri, s. 89.
256
Ruben, Eski Metinlere Göre Budizm, s. 152.
257
Tümer, TDVİA, C. VI, s. 354.
75
Tibet Budizmi, yani Vajrayana, diğer adıyla Lamaizm de Mahayana’nın bir kolu
olarak kabul edilmektedir.
258
Theravada ile Mahayana mezhepleri arasında kurtuluş anlayışı açısından en
temel fark, birincisinin bireysel kurtuluşu, ikincisinin ise toplumsal kurtuluşu
savunmasıdır.
259
Her iki mezhep de kurtuluşa ulaşmanın mümkün olduğunu
savunmakta, ancak kurtuluşun nasıl elde edileceği konusunda farklı yollar
göstermektedir. Theravada’ya göre kurtuluşa ulaşmak isteyen kişi, Buda’nın
gösterdiği yolu takip etmelidir. Kurtuluşa ulaşmak için Budalık mertebesine
erişmeye gerek yoktur. Herkes bunun için çabalamak zorunda değildir.
260
İnsan
ancak arhatlık mertebesine ulaşabilir. Buda’nın öğretilerinde başkalarının kurtuluşu
için çalışmak gibi bir durumun söz konusu olmadığı bildirilmektedir. Buna bağlı
olarak, kişi başkalarını kurtarmak için değil, kendi kurtuluşu için çalışmalıdır. Bu
durum bütün insanların başkalarına şifa dağıtmak için doktor olmak istemesine
benzetilmiştir. Oysa herkesin doktor olmasına gerek yoktur. Hasta olan kişi, tedavisi
için nitelikli bir doktora başvurabilir. Kaldı ki doktor olabilmek için farklı bir eğitim,
yetenek, zekâ ve çaba gereklidir. Bunu herkesin gerçekleştirmesi mümkün olamaz.
Aynen bunun gibi, herkes Buda olamaz. Budalığa erişemeyen kişi, mükemmelliği,
yani arhatlığı amaçlamalı ve bunun için çalışmalıdır. Buna ulaşmak için ise bütün
hırslardan ve bencilliklerden sıyrılmak gereklidir. Bir arhat başkalarıyla ilişkilerinde
merhametli olmalıdır ve kurtuluşa giden yolda insanlara ilham vermelidir. Bencil bir
kişinin nirvanaya ulaşması düşünülemez. Bu nedenle arhat olmaya çalışmak bencillik
258
Şevket Yavuz, “Günümüzdeki Budist Mezhepleri”, Yaşayan Dünya Dinleri, Ankara 2007, s. 342.
259
Yitik, Hint Dinleri, s. 84.
260
Dhammananda, s. 45.
Dostları ilə paylaş: |