80
Satori akıl dışıdır, yani akılla kavranılabilecek bir durum değildir. Zaten bu tecrübeyi
yaşayanların da bunu kelimelerle anlatmaları mümkün değildir. Satorinin ikinci
özelliği, sezgiye dayalı içgörüdür. Yani asıl niteliğin görülüp kavranılması, bunun da
özel bir dikkate gerek duyulmadan sadece sezgiyle gerçekleşmesidir. Üçüncü özelliği
ise satoriyle elde edilen bilginin, tartışılmaz bir şeklide kesinlik arz etmesidir. Aynı
zamanda satoride algılar ötesi bir aşkınlık durumu vardır. Bu, insanın satoriyle
beraber etrafını saran kabuktan kurtulup aşkın köklerine ulaşması anlamına
gelmektedir. Satori kişiliksizdir, nesneldir. Satorinin kişiselleştirilmiş insanca bir
görünüme bürünmüş bir yanı yoktur, gösterişsizdir ve insanın günlük hayatındaki
olaylarla da doğrudan ilgilidir. Satorinin bir başka özelliği de aydınlanmanın elde
edilmesi sonucu insanın sınırlarından kurtulduğu için bir coşkunluk duygusuna
kapılmasıdır. Satorinin son ve en önemli özelliği ise ansızın oluşmasıdır. Satori
aniden ve anlık gerçekleşen bir durumdur.
280
Budizm’in bir diğer önemli kolu da Vajrayana, yani Elmas Araç/ vasıtadır. Bu
ekol, Tibet ve çevresindeki Nepal ve Moğolistan’da görülmektedir. Bu mezhebin
Theravada ve Mahayana’nın haricinde üçüncü bir ana mezhep olduğu
281
görüşü
yanında, Mahayana’nın bir alt kolu olduğunu ifade edenler de vardır.
282
Tibet
Budizmi, Tibet’in yerli inancı olan Bon dini ile Budizm’in karışmasından oluşan bir
din görüntüsündedir. Hinduizm’in tantrik
283
şekli gibi, Lamaizm de Budizm’in
280
Zen Budizm, D.T. Suzuki’den Seçme Yazılar, Çev. İlhan Güngören, İstanbul 1979, s. 101-110.
281
Kaya, Buddhistlerin Kutsal Kitapları, s. 29.
282
Dhammananda, s. 96.
283
Tantra: Kelime olarak, Sanskritçe’de sistem, kural gibi anlamlara gelen tantra, esas itibariyle
Hinduizm içindeki ayrı bir grubu ve bu grubun kutsal metinlerini ifade etmektedir. Bu grup, daha çok
tanrıların eşleri konumundaki tanrıçaların enerjilerine, yani Shaktilere önem vermektedir.
81
tantrik şeklidir.
284
Tibet Budizm’i manastır hayatına büyük bir önem vermektedir.
Aileler çocuklarını yetiştirilmek üzere manastırlara göndermektedirler. Hatta Çin’in
Tibet’i işgalinden önce halkın dörtte birinin keşişlerden oluştuğu bildirilmektedir.
285
Bu keşişler Tibet’te sadece dini işlerle değil, aynı zamanda siyasetle de
uğraşmaktaydılar. Böylece dünyevi bir otoriteye sahip oldukları da bilinmektedir.
286
Bu din adamlarının başı olan Dalay Lama, yaşayan bir tanrı olarak kabul
edilmektedir. Bu mezhepte inanılan sayısız tanrı ve tanrıça olduğu da
belirtilmektedir.
287
Tibet Budizm’inde ilginç bazı uygulamalar dikkati çekmektedir. Bunlardan en
çok dikkat çekeni dua bayrakları ve dua çarklarına ünlü dua formülü “om mani
padme hum” (Lotusun içindeki mücevhere selam olsun) yazılmasıdır. Bu çarklar ve
bayraklar rüzgârla veya insanların müdahalesiyle döndükçe formül söylenmiş kabul
edilmektedir.
288
Bir başka dikkat çekici uygulama ise ölen kişiler için ölüm sırasında
ve sonrasında Bardo Thödol (Tibet’in Ölüler Kitabı)’ ün okunmasıdır. Bu kitap, bir
keşiş tarafından ölünün kurtuluşa ulaşmasına yardım etmek ve ona yol göstermek
Hinduizm’de ortaya çıkan Tantrizm, Budizm’e de etki ederek Tibet Budizmi’ni şekillendirmiştir.
Ancak Tibet Budizmi’nde dişi güçler, daha çok bilgelik, merhamet gibi Budizm’deki
mükemmellikleri kişileştirmek amacıyla kullanılmıştır. Bu ekolde bir rehbere (lama) tabi olmak da
yine önemli bir gerekliliktir. (Bkz. “Tantra 1-2”, The Penguin Dictionary of Religions, Ed by John R.
Hinnells, London 1997, s. 511-512; Şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, Ankara 1998, s. 359-360;
Clothey, s. 109-111.)
284
Fred W. Clothey, Religion in India A Historical Introduction, New York 2006, s. 111.
285
Yavuz, s. 354.
286
Sarıkçıoğlu, s. 173.
287
Sarıkçıoğlu, s. 174.
288
Sarıkçıoğlu, s. 175.
82
için yüksek sesle okunur. Ölen kişi yeryüzüne tekrar dönüp yeniden bedenlenmemek
için kendisine görünen aldatıcı ışıkların cazibesine kapılmamalı; Buda’nın özüyle
bütünleşmeyi sembolize eden saf ışıklarda kendini bulmalıdır. Bu anlamda ölüm,
Tibet Budizmi için bir olgunluk vesilesi olarak da görülmektedir.
289
Tibet Budizm’inde de karma ve samsara inançları bulunmaktadır. Bu süreç en
küçük canlılardan insana kadar her şey için geçerlidir. Ancak kurtuluşa ulaşmak
ancak insan formunda iken mümkündür. Bu mezhepte de samsara bir ıstırap kaynağı
olarak kabul edilmektedir ve ondan bir an önce kurtulmak gerektiği ifade
edilmektedir.
290
Kurtuluş, yani aydınlanma ise Buda’nın aydınlanmasına iştirak
olarak anlaşılmalıdır. Buna bağlı olarak, kutsal sözler (mantralar), kutsal hareketler
(mudra) ve kutsal tasavvurlar (mandala) Budist ritüellerinin gizemli bir yapıya sahip
uygulamalarını oluştururlar. Vajrayana mezhebine göre kişinin kendi sözleri,
davranışları ve düşünceleri, evrensel Buda’nın aydınlanmasının somut bir
ifadesidir.
291
Tibet Budizmine göre din adamı olmayan sıradan inananlar, keşişlere ve
fakirlere bağış yaparak, belli ritüelleri yerine getirerek, hac ibadetini yaparak ve “om
mani padme hum” sözünü sürekli tekrarlayarak sevap kazanmaya ve kurtuluşu elde
etmeye çalışırlar.
292
Din adamları ise yoga ve meditasyon uygulamalarını
gerçekleştirmelidirler. Bunun için tanrı tasvirleri gibi nesneleri de
kullanabilmektedirler. Burada gurular önemli bir role sahiptirler. Tibet Budizminde
289
Eliade, C. III, s. 312-313.
290
İbrahim Sümer, “Tibet Budizm’inde Din Anlayışı”, Dinler Tarihi Araştırmaları II, Ankara 2000, s.
339.
291
Kasulis, ER, C. X, s. 453.
292
Eliade, C. III, s. 307.
Dostları ilə paylaş: |