T. C. Ankara üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ felsefe ve din biLİmleri (Dİnler tariHİ) anabiLİm dali



Yüklə 0,68 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə23/31
tarix22.10.2018
ölçüsü0,68 Mb.
#75424
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   31

 
67
arzu etme gibi sıkıntılarla karşı karşıya kalacaktır. Dolayısıyla bütün bunlar da 
insanın acılarını artırmaktan başka bir işe yaramayacaktır.
228
 Buda, meditasyon ve 
yoga ile elde edilen bazı mutluluk durumlarını bile, geçici oldukları için ıstırap 
nedeni olarak görmüştür.
229
 
 Buda’nın açıkladığı ikinci yüce gerçek, acının sebebidir (samudaya). Buda’ya 
göre bütün acıların sebebi, insanın arzu ve istekleridir. Bu arzular susuzluk (tanha) 
kelimesi ile ifade edilmiştir. Burada sözü edilen susuzluk, sürekli zevkler elde etme 
ve arzulara ulaşma peşinde koşmak anlamına gelmektedir.
230
 Bu noktada Buda’nın 
ortaya koyduğu nedensellik yasası devreye girmektedir. Çünkü bu yasa, insanın 
sürekli yeniden bedenlenmesinin, dolayısıyla acı çekmesinin sebeplerini ortaya 
koymaktadır. Buda’nın nedensellik çemberinin başında yanılgı (avidya) vardır. Bu 
yanılgı, her türlü yanlış düşüncenin, yani acı ve ıstırabın sebebidir. Avidyanın 
sonucunda eylem isteği, güdülenmeler (sankhara) ortaya çıkar. Cehalet sonucu 
yanılgı ile yapılan fiiller, kişinin karmasının kötü olmasına yol açmaktadır. Bu 
eğilimler ise bilincin (vicnana) oluşmasına sebep olurlar. Bilincin ayırt etme 
kabiliyeti vasıtasıyla ad ve biçim (beden) (nama-rupa) ortaya çıkmaktadır. Bu, 
bilincin özne ve nesneyi birbirinden ayırabilmesi anlamına gelmektedir. Özne- nesne 
ikiliğini anlayabilmek için bilgi olması  şarttır. Bu ikilik dış dünya ile her türlü 
ilişkinin farkında olunması durumudur. Bu durum ise beş duyu organına zihin 
kabiliyetinin eklenmesiyle oluşan altı duyuyu (shadayatana) oluşturmaktadır. 
Duyularla elde edilen şeyler nesnelerle karşılaştığında duygular (vedana) ortaya 
                                                 
228
 Güngören, s. 89.  
229
 Eliade, C. II, s. 108. 
230
 Eliade, C. II, s. 108; Yılmaz, s. 118. 


 
68
çıkar. Bu duygular coşku ve arzulara sebep olmakta ve sahip olma isteğini ortaya 
çıkarmaktadır. Bunun sonucunda ise tutkular (tanha) oluşmaktadır. Bu tutkular, 
insanları kendilerine bağımlı hale getirirler ve sürekli yaşama isteğine (upadana) 
sebep olurlar. Yaşama isteği, var olmaya (bhava), var olma ise yeniden doğuma (cati) 
sebep olmaktadır. Yeniden doğmak ise yaşlılık ve ölüme (cara-marana), dolayısıyla 
da hayattaki bütün acıların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu on iki nedenin 
sonuncusu olan yaşlılık ve ölümün meydana getirdiği umutsuzluk dolayısıyla yine 
avidya ortaya çıkmakta ve bu döngü böyle sürüp gitmektedir.
231
 Buda, nedensellik 
çemberini  şöyle anlatmaktadır: “Cehalet karmadan doğar, karma bilinçten doğar, 
bilinç, ad ve biçimden doğar, ad ve biçim altı duyu organından doğar, altı duyu 
organı temastan doğar, temas histen doğar, his istekten doğar, istek bağlılıktan doğar, 
bağlılık varlıktan doğar, varlık doğuştan doğar, doğuş yaşlılık, ölüm, keder, ağlama, 
acı ve üzüntüden doğar. Böylece bütün acılar ortaya çıkmış olur.”
232
  
Dört yüce hakikatin üçüncüsü, nirodha yani acıların sona erdirilmesi, bu acıları 
meydana getiren yanılgının ortadan kaldırılmasıdır. Bu, kurtuluş, yani nirvanadır.
233
 
Buda’nın ortaya koyduğu dört yüce hakikatin sonuncusu ise bütün acı ve 
ıstırapların sona erdirilmesinin yoludur. Buda’ya göre, acıları dindirip nirvanaya 
ulaşmak sekiz dilimli orta yolu takip etmekle mümkündür. 
 
 
 
                                                 
231
 Budda, s.  263-278; Ruben, s. 117-118; Güngören, s. 105-106; Yılmaz, s. 90-91. 
232
 Suttapitaka, Samyuttanikaya, XXII 90, 16, Kaya, Buddhistlerin Kutsal Kitapları, s. 65. 
233
 Yılmaz, s. 120; Kaya, Buddhistlerin Kutsal Kitapları, s. 25.  


 
69
  3- Budizm’de Kurtuluşa Götüren Yollar 
 
Buda, hayat hikâyesinden öğrendiğimiz kadarıyla,  uzun süre hakikati aramış, 
bunun için daha önce yaşadığı zevk ve sefa içindeki hayatı bırakarak aşırı çileci bir 
hayat yaşamıştır. Ancak sonunda bunun da kurtuluşa ulaşmada yetersiz olduğunu 
görünce, doğru olanın bu iki uçtan da kaçınmak olduğunu anlamıştır. Böylece dört 
yüce gerçek ve sekiz dilimli orta yol doktrinini ortaya koymuştur. Buda’ya göre bu 
yol, aşırılıklardan uzak, insanı mutluluğa ve kurtuluşa ulaştıracak yegâne yoldur.
234
 
Sekiz dilimli yolun sırayla uygulanması gibi bir şey söz konusu değildir. Bunların 
hepsi mümkün olduğu kadar aynı anda yapılmalıdır. Çünkü bunlar, birbirlerine bağlı, 
birbirlerini tamamlayan şeylerdir.
235
 
Sekiz dilimli yolun birincisi, doğru görüş, doğru anlamadır. Bu, dünya 
hayatının  ıstırap ve acı dolu olduğunu, hayatta değişmeden kalan hiçbir şey 
olmadığını anlamak ve bunları idrak edecek yetiye sahip olmak anlamına 
gelmektedir.  İkinci dilim, doğru niyet, doğru düşüncedir.  İnsanın, hırs, nefret, 
bencillik gibi kötü duygularla ortaya çıkan davranışlardan kaçınması ve güzel 
davranışlara yönelmesidir. Üçüncü dilim, doğru konuşmadır. Yani kişinin, yalan, 
dedikodu, iftira ve insanları incitebilecek sözlerden, boş ve saçma konuşmalardan 
kaçınmasıdır. Dördüncü dilim, doğru davranıştır. Bu çerçevede kişinin hiçbir canlı 
varlığa zarar vermemesi, hırsızlık yapmaması, zinadan uzak durması ve sarhoşluk 
veren içeceklerden kaçınması gerekmektedir. Bu dilim içerisinde yer alan bu dört 
davranış kuralı ile üçüncü dilimde yer alan yalan ve kötü sözlerden kaçınma, 
Budizm’in beş yasağını oluşturmaktadır. Bu yasaklara her Budist uymak zorundadır. 
                                                 
234
 Yılmaz, s. 121; Kaya, Buddhistlerin Kutsal Kitapları, s. 26. 
235
 Kaya, Buddhistlerin Kutsal Kitapları, s. 26; Yitik, “Budizm”, s. 323. 


Yüklə 0,68 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   31




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə