50
MBC için oy kullanmış bir kimse dile getiriyordu, ‘Ben düzenli olarak dua bile
etmem …Ancak oyumu elimden alırsanız, Hindistan demokrasisine bütün inancımı
kaybederim’ (Bose, 2003, s. 94).
Jammu ve Kaşmir’de seçimlere ilk defa hile karıştırılmıyordu. 1987
seçimlerinin Kaşmirlilerin zihninde neden böylesine bir etkisi olduğunun sebebi bu
seçimlerde yeni kurulmuş olan Müslümanların Birleşik Cephesi’nin (MBC) halktan
alacağı oylarla iktidarı ele geçirdiği yönündeki ciddi sözüydü. Kaşmirliler adil ve
serbest seçim haklarının ellerinden alınmasını kendilerine yapılmış en büyük
aşağılama olarak gördüler (Tikku, 1991). MBC seçimleri kaybetmesine rağmen
davası için geniş bir sempati toplamıştı. Halk sonrasında Başbakan olacak olan Rajiv
Gandhi’nin ve Farooq Abdullah’ın böylesine kapsamlı hilelere başvurarak verdikleri
söze ihanet ettikleri düşünüyordu. Dolayısıyla seçim hilelerine karşı duydukları öfke
insanları kötü yönetimi, sistemdeki yozlaşmayı ve nihayetinde seçim hilelerini Yeni
Delhi’nin küstah iktidarın eyaletin işlerine karışmasının doğrudan bir sonucu olarak
ifşa etmesine yol açtı. Seçimlerdeki kapsamlı hilelerden hayal kırıklığına uğramış
olan halk, Hindistan’a katılımın Kaşmir toplumu üzerindeki etkisini sorgulamaya
başladı (Wakhlu, 1992, s. 323).
Seçimleri kazandıktan hemen sonra koalisyon hükümeti siyasi muhaliflerini,
özellikle MBC ile bağlantısı olanları bastırmak üzere farklı zor yöntemleri kullandı.
‘Yenilgiye’ uğratılmış olan neredeyse bütün MBC adayları sonuçlar açıklandıktan
kısa bir süre önde gelen destekçileri ile birlikte tutuklandılar. Bazıları hemen
sayımların yapıldığı mekanda tutuklandılar ve halkın gözleri önünde polis ve Ulusal
Konferans adayları tarafından birlikte dövüldüler (Devdas, 2007, s. 154). Hatta
bazıları işkenceden geçirildiler. Dolayısıyla seçimlerin manipüle edilmesi
51
Kaşmirlileri hayal kırıklığına uğratmıştı, diye yazar Mir Abdul Aziz, ‘siyasi gidişatı
demokratik ve barışçı yollarla değiştirmeye uğraşıyorduk ancak bunda başarılı
olamadık, dolayısıyla silah kuşanmalıyız dediler’ (Schofield, 2004, s. 138). Bu,
militanlığın nedenlerin birisiydi. Kaşmir halkı olan bitenden iğrenmişti, hayal
kırıklığıana uğramışlardı ve gözleri açılmıştı.
Militanlığın Patlaması
1987 seçimleri sonrasında siyasi görünümü kökten değişti. Bandh (Grevler),
yürüyüşler, protestolar, boykotlar ve iş tatilleri ve Hindistan karşıtı sloganlar
revaçtaydı. Bu anlamda silahlı bir kalkışma için sahne hazırdı. Demokratik sistemin
hayal kırıklığına uğrattığı bir gençlik kuşağı silahlara yöneldi. Genç kuşağı şöyle
diyordu, “sandıkların akamete uğrayacağı yere kurşunlar sağlanacak, kölelerin
Hindistan demokratik düzeninde oy kullanma hakları yoktur ve bize de silaha
sarılmaktan başka bir seçenek bırakılmadı.’ Kaşmir tarihinde en söz edilen olay
1990’ların başlarında silahlı isyanın patlak vermesidir. Silahlı direnişin ortaya
çıkışında Afganistan ve Pencap’taki olaylar katalizör olmuştu ve buradaki olaylardan
ilham alınmıştı. Sovyetler Birliğine karşı Afgan Mücahitlerin başarısı Kaşmirlileri,
gerilla savaşı için cesaretlendirmişti. Literatürde ve hatta Kaşmirli siyasetçiler ve
siyaset yorumculara arasında, ayaklanmanın tohumlarının Mart 1987 Eyalet Meclisi
Seçimleri’nden sonra Müslümanların Birleşik Cephesi’nin (MBC) yüzlerce liderinin
ve siyasi aktivistinin çürütüldüğü Kaşmir Vadisi-Srinagar Merkezi Cezaevi’nde
atıldığına dair yaygın bir kabul vardır. Bir yazara göre, Kaşmirli militanların ilk
kuşağı polis merkezlerinde, sorgulama odalarında ve hapishanelerde ortaya çıktı
52
(Behera, 2007, s. 47). 1987 seçimlerinde yarışmış veya kampanya düzenlemiş olan
bir çok MBC lideri sonrasında çeşitli militan ekiplerin başına geçtiler veya düşük
rütbeli komutanları oldular. Örneğin Mohammad Yousuf Shah (Amira Kadal
bölgesinden yenilgiye uğramış bir MLA) Syed Salah-u-Din adını aldı. Günümüzde
kendisi Kaşmir’in en büyük ve en uzun sürette hayatta kalmış olan militan örgütünü,
Hizb-ul-Mujahideen (HM), yönetmektedir. Dahası kendisi Kaşmir’in bu bölgesinde
aktif olan çeşitli militan ekiplerin ortaklığına dayanan Birleşik Cihat Konseyi’nin
Yüksek Komutanı’dır. 1987’de MBC adayları için kampanya düzenlemiş olan
Mohammad Yasin Malik de Jammu ve Kaşmir Özgürlük Cephesi’nin (JKLF) başına
geçti.
İlk başta ayaklanma JKLF’ün yönettiği yerel bir yeraltı hareketiydi. Kısa
sürede Azadi (Bağımsızlık) uğrunda bir kitle hareketine dönüştü. Daha sonra
Kaşmirli olmayan militanlar, çoğunlukla Rusların geri çekilmesinden sonra
Afganistan’dan ayrılmış Mujahideen de (Militan Ekipler) Kaşmir’e gelmeye başladı.
bunların harekette yer alması Kaşmir sorununa yeni bir boyut ekledi, bu sorunu
küresel bir Cihad’a (Müslümanların kutsal savaşı) dönüştürdü. Bununla birlikte,
1990’ların başında gerçekleşen önemli bir gelişme hareketin iki ideolojik hatta
ayrılmasıydı: bir tanesini JKLF gibi bağımsızlık için mücadele ederken, Hizbul
Mujahideen (HM) gibi bir diğeri Pakistan’a katılım talebi uğruna savaşıyordu
(Behera, 2007, s. 145).
1987 seçimlerinin ertesinde, militan gruplar ayrılıkçı hareketin merkezine
yerleştiler. Kaşmir’de silahlı mücadelenin kazandığı popülaritenin ortasında, halen
çağdaş siyasi partilerin neredeyse hemen hepsi sözlerini geçerli kılabilmek uğruna ve
hedeflerine ulaşmak için şiddeti meşrulaştırmaya çalıştılar. Aileler ve akran grupları
Dostları ilə paylaş: |