T. C. Sakarya üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ



Yüklə 1,36 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə21/82
tarix08.09.2018
ölçüsü1,36 Mb.
#67106
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   82

olan Prusya’nın işine gelmemişti. II. Frederik Avusturya’yı Osmanlı Devletinden 
ayırmak için 1772 yılında Lehistanı paylaşmayı teklif etmiş ve üç devlet bu konuda 
anlaşarak Lehistan’ın ilk paylaşmasını yapmışlardı (TSK Tarihi 3/4,1982:25;Haksun, 
2004:159). 
II. Frederik bundan sonra Rusya’yla Osmanlı Devleti arasındaki savaşa son vermek için 
araya girmişti. Ruslar, Kırım’a bağımsızlık verilmesi, Yenikale ve Korç Kalelerinin 
Rusya’ya bırakılmasını istedikleri için yapılan müzakelerden bir sonuç alınamamış ve 
savaş yeniden şiddetlenmişti. Ruslar, bu sefer Ruscuk ve Silistre’yi kuşatmışlar; 
Akdeniz’de bulunan donanmalarıyla da Mısır’da devlete karşı ayaklanan asilere yardım 
etmişlerdi. Bu sırada III. Mustafa ölmüş ve yerine I.Abdülhamit geçmişti (1774) Yeni 
padişahın ilk günlerinde Rusya’ya karşı bazı başarılar kazanılmıştı. Fakat bir müddet 
sonra Ruslar, yeniden taarruza geçerek, Şumnu’da bulunan Osmanlı Ordusu üzerine 
yürümüşlerdi. Ruslar’a karşı dayanamayacağını anlayan Serdar-ı Ekrem, barış istemek 
zorunda kalmıştı.1774 yılında Osmanlı-Rus devlet adamları Küçük Kaynarca denilen 
yerde, Osmanlı tarihinin en ağır  şartlarını taşıyan antlaşmalarından biri olan Küçük 
Kaynarca Antlaşmasını imzalamışlardı (TSK Tarihi 3/4,1982:25; Haksun, 2004:159). 
Bu antlaşmaya göre; Kırım’a bağımsızlık verilecek, Korç, Yenikale, Dinyaper Nehri 
ağzındaki Kılburun Kalesi ile Azak Kalesi etrafındaki arazi ve Buğ Nehri ile Dinyester 
Nehri arasında kalan bölge Rusya’ya bırakılacaktır. Rusya ise bu savaşta işgal etmiş 
olduğu Eflak, Buğdan, Basarabya ile Akdeniz’de işgal ettiği adaları Osmanlı Devletine 
geri verecekti. Ruslar, Karadeniz, Akdeniz ve diğer Türk sularında serbestçe ticaret 
yapacaklar, Fransa ve İngiltere’ye verilmiş olan kapitülasyonlardan faydalanacaklardı. 
Bunların yanı  sıra Ruslar, Osmanlı uyruğundaki Ortadoksların Eflak ve Buğdan 
beylerbeylerinin haklarını koruyacaklardı (Uzunçarşılı, 1982; TSK Tarihi 3/4, 1982:25; 
Haksun, 2004:160). 
Küçük Kaynarca Antlaşmasıyla Osmanlı Devleti, fazla toprak kaybına uğramamıştı. 
Fakat uzun yıllardır Osmanlıya bağlı olan Kırım Hanlığı elden çıkmış ve Rusya’ya 
Osmanlı Devleti uyruğunda olan Ortadoksları himaye etme hakkı verilmişti. Stratejik 
öneme sahip bu maddenin sayesinde Rusya, Osmanlı Devletinin içişlerine karışma 
fırsatı elde etmiş ve kritik bölgelerde konsolosluklar açarak ileriki yıllarda çıkacak 
milliyetçi isyanlara zemin hazırlamıştır. Küçük Kaynarca Antlaşmasından sonra Rusya, 
 
53


Kırım’ın iç işlerine karışmaya başladı. Kırım’ı Rusya’ya bağlamak için kendi yandaşları 
olan Şahin Giray’ı Rus ordusuyla birlikte Kırım’a sokarak zorla han seçtirmeleri üzerine 
Rusya ile savaş kaçınılmaz olmuştu. Kırım’ın ileri gelenleri Şahin Giray’ın 
hükümdarlığını kabul etmeyerek Osmanlı Devletinden yardım istediler. Osmanlı 
Devleti ile Rusya’nın savaş olasılığı Fransa’yı telaşlandırdı. Rusya’nın Akdeniz’e inme 
ihtimali nedeniyle telaşlanan Fransa Osmanlı Devleti ile Rusya’yı antlaşmaya ikna etti. 
Aynalıkavak Antlaşması (1779) olarak tarihe geçen bu antlaşmaya göre; Ruslar 
Kırım’daki askerlerini çekecek, Osmanlı Devleti de buna karşılık  Şahin Giray’ın 
hanlığını kabul edecektir (Haksun, 2004:161). 
Alnıkavak Antlaşmasına rağmen Ruslar, Kırım’ın iç işlerine karışmaya devam etmiş ve 
II. Katerina, Kırım’ı Rusya’ya bağlamak için 1783 yılında bir ordusunu göndererek 
Kırım’ın Rusya’ya bağlandığını ilan etmişti. Bu olay karşısında Osmanlı Devleti önemli 
bir tepki veremedi. Aslında devletin ileri gelenleri yeniden savaşa girmeleri durumunda 
işlerin daha da kötüye gideceğini belki de kellelerinin uçacağını düşünüyorlardı.  
Bu sırada Rusya ile Avusturya, Osmanlı Devletini paylaşmak için yeni bir takım planlar 
hazırlamaya başlamıştı. II. Katerina, Bizans İmparatorluğunu yeniden kurmak istiyordu. 
Bu iki devlet arasında yapılan bir antlaşmaya göre, Avusturya Hotin, Küçük Eflak, 
Sırbistan, Bosna, Hersek, Adriyatik kıyılarını alacak, Ruslar da Eflâk’ın geri kalan 
kısmıyla Buğdan’ı  işgal ederek burada bir Daçya Devleti kuracaktı. Ayrıca  İstanbul 
merkez olmak kaydıyla eski Bizans İmparatorluğu yeniden kurularak bu devletin başına 
da Katerina’nın torunu, XIII. Konstantin adıyla kral olarak geçirilecekti. Rusya ile 
Avusturya arasındaki tarihte “Grek Projesi” olarak anılan bu antlaşma,  İngiltere’yi 
telaşa düşürmüştü.  İngiltere, iki devlet arasında yapılan bu antlaşmayı Osmanlı 
Devletine bildirerek savaşa kışkırtmıştı. Diğer taraftan Rusya ile Avusturya’nın 
kuvvetlenmelerini çıkarlarına uygun bulmayan Prusya da Osmanlı Devletini tutuyordu 
(Haksun, 2004:163; Uzunçarşılı, 1982). 
Avrupa’da Osmanlı Devleti aleyhine ittifaklar yapılıp, planlar hazırlanırken II. Katerina 
harekete geçerek 1786 yılında Güney Rusya’da yapacağı bir geziye Avusturya 
İmparatoru II. Jozef’i de davet etmiş; iki imparator Korsan’da görüşmüşlerdi. Bu 
görüşmede, Osmanlı Devleti aleyhindeki ittifaklarını yenilemişler; üzerinde (Bizans 
yolu) yazılı zafer takları altından geçerek, Osmanlı Devletine karşı büyük gösteriler 
 
54


yaptırmışlardı. Rusya ve Avusturya’nın bu hareketleri, Osmanlı Devleti tarafından iyi 
karşılanmadığından, Prusya ve İngiltere’nin de kışkırtmasıyla Rusya’ya karşı savaş ilan 
edildi. Savaş, Osmanlı Ordularının taarruzuyla başlamış ancak ertesi yıl Avusturya’nın 
da savaşa katılmasıyla Osmanlı Ordusu yine ikiye ayrılmak zorunda kalmıştı. Rusların 
Ozi Kalesini alarak halkı  kılıçtan geçirdiği haberinin İstanbul’a gelmesiyle hastalanan 
Padişah I.Abdülhamit kısa sürede ölünce yerine III. Selim Osmanlı tahtına çıktı (1789) 
(Haksun, 2004:163-164). 
Osmanlı Devletinin durumunun kötüleştiği bir sırada,  İsveç Rusya’ya karşı savaşa 
başlamış, diğer taraftan Fransa’da büyük ihtilal çıkmıştı. Bunun üzerine Avusturya, 
Fransa işleriyle yakından ilgilenmeye başlamıştı. III. Selim bu durumdan faydalanarak 
zafer için çok çalışmışsa da bir sonuç elde edememişti. Ruslar, Boze nehrinin kenarında 
bir ordumuzu yenerek Bender, Kili ve Akkerman Kalelerini işgal etmişler
Avusturyalılar da Belgrad ve Semendire’ye girmişlerdi. Rusya ile Avusturya’nın 
ilerlemesinden çekinen Prusya, Osmanlı Devletiyle bir ittifak yapmıştı. Bu antlaşmaya 
göre Avusturya’lılar Tuna’yı  aştıkları takdirde Prusya’da savaşa girecekti. Prusya, 
Avusturya’yı barışa zorlamak için ordularını seferber etmişti. Bu sırada Yerköyü 
Kalesi’ni almak isteyen bir Avusturya Ordusu bozguna uğratılmıştı. Bunun üzerine 
Avusturya, Rusya’dan ayrılarak Osmanlı Devletiyle Ziştovi Antlaşmasını imzalamıştı. 
(1791). Bu antlaşmaya göre, Avusturya, bu savaşta Osmanlı Devletinden aldığı yerleri 
geri vermiş, buna karşılık Orsova ile Bansa vilayetindeki Onna Suyu bölgelerinde bir 
miktar arazi Avusturya’ya bırakılmıştı. Ziştovi Antlaşmasından sonra III. Selim Rusya 
ile savaşa devam etmek istemişse de, ordunun durumu buna elverişli değildi. 
Rusya’da savaşta yalnız kaldığı için barış yapmak istiyordu. Sonunda 1792 yılında 
Rusya ile Osmanlı Devleti arasında da Yaş Antlaşması imzalandı. Buna göre, Kırım’ın, 
Rusya’ya ait olduğu kabul edilmiş, Ozi Kalesi ve Buğ Nehriyle, Dinyester Nehri 
arasındaki bölge, Rusya’ya bırakılmış, Dinyester Nehri iki devlet arasında sınır kabul 
edilmişti. Böylece Doğudaki Osmanlı-Rus sınırı harpten önceki durumunda kalmış 
oluyordu (TSK Tahihi 3/4,1982:27; Haksun, 2004:165-166). 
Aslında III. Selim Osmanlı tahtına çıktığında halkta büyük bir ümit vardı. Kırım’ın geri 
alınacağını III. Selim’in cihangir bir padişah olacağını düşünüyorlardı. Ancak 
beklenenlerin hiçbirisi olmadı. III. Selim ne kadar iyi yetişmiş olursa olsun, başta ordu 
 
55


Yüklə 1,36 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   82




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə