Tanıl Bora Sol, Sinizm, Pragmatizm



Yüklə 355,86 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə63/71
tarix06.02.2018
ölçüsü355,86 Kb.
#26294
1   ...   59   60   61   62   63   64   65   66   ...   71

Sözün teknikleşmesi
Örselenmiş söz yığınları bırakarak 
Kırık tekerler gibi ardımızda...
Metin Altıok, Savrulan/Gezgin'den
“Sözün  Niteliksel  Değişimi”  bölümü,  W alter J .  Ong’un  söz­
lü  kültürlerle  ilgili,  minnetle  anılacak  kitabının5  izinde  ilerli­
yor.  Sözlü  kültürler,  sözün,  bilginin  kendisi  olduğu  kültürler­
dir.  Yazı,  Ong’un  tanımıyla  “bağlamsız”  ve  “özerk”  bir söylem 
kurar  (a .g .k., s.  97);  “birincil sözlü  kültür”  ise  “okuryazar kişi­
liğinden  daha  az  içe  kapalı,  dış  dünyaya ve  topluma  daha  açık 
kılar”  (a.g.k.,  s.  87).  Eser Köker’in  üstünde  durduğu  gibi,  ko­
nuşmanın  ‘cevheri’,  praksise  bağlı  oluşundadır;  en  az  iki  kişi­
nin  anlaşma  ‘çabasına’  bağlı  olduğu  için  esnektir,  hızla  biçim 
değiştirir, çağrışımlarla beslenir, yaratıcıdır  [43]. Bir başka söz- 
lü-kültürcü Jacques  Ellul’dan6  aktardığı  üzere  “muammalarla 
ve  paradokslarla  varolan...  konuşmanın  kesinliğe  izin  verme­
mesi,  onu hakikatle ilişkilendirir”  [60].7
Kitapta da nakledildiği üzere Ong, sözlü kültürün baskın ol­
duğu  çağlarda  konuşmanın nasıl düzenlendiğini,  nasıl  format- 
landığmı,  konuşma  rejimlerini,  söz  tekniklerini  etkileyici  bi­

Sözlü ve Yazılı Kültür - Sözün  Teknolojikleşm esi,
 çev.  Sema Postacıoğlu Banon, 
Metis Yayınlan, İstanbul  1999 (2. basım).
6  Sözün Düşüşü, çev. Hüsamettin Arslan,  Paradigma Yayınlan,  İstanbul,  1998.
7  Bu  yazıya  ‘esasen’  Metin Altıok’un şiiri  refakat ediyor;  fakat  tam  bu  noktada, 
Paul  Celan’m “Sen de konuş” adlı şiirinden şu mısralan aktarmanın yeridir:
Konuş -
Ama Hayır’ı Evet’ten ayırma.
Sözüne anlam
ı da ver:
Ona gölge ver.
Yeterince gölge ver ona.
Öyle çok ver ki,
Bil,  çevrende her şeyin bölündüğünü,
G eceyansı ve öğlen ve geceyarısı arasında.
B ak etrafına:
Gör,  nasıl da canlanıyor -
 
Ölümde!  Canlı!
H akikati söylüyordur, gölgeyi konuşan.


çimde  anlatmıştır.  Konuşmanın  doğallığının,  kendiliğindenli- 
ğinin göreli  olduğunu  farkederiz  bu  tarihe  baktığımızda.  An­
cak  modernlik,  yazılı  kültürün  baskınlaşmasıyla  beraber,  ko­
nuşmanın o göreli doğallığına ve kendiliğindenliğine çok daha 
radikal bir müdahalede bulunmuştur  [39].  Sözün teknikleşm esi, 
modem ve  kapitalist  toplumda,  “insanlığın ortak anlamlandır­
ma  süreçlerine  ‘tehlikeli’  bir müdahalede bulunacak”  [67]  bo­
yutlara varacaktır.
Eser Köker, 20. yüzyılda konuşmanın ‘şeklini değiştiren’ geliş­
melerin analitik bir dökümünü yapıyor; gerek ‘iletişim devrimle- 
rinin’ gerekse modem hayatın seyri içinde  olağanlaşmış ilişkile­
rin sözlü  kültürü  de nasıl köklü bir değişime  uğrattığını farket- 
mek,  gerçekten silkindirici.  Bu  kapsamlı dönüşümün bir resm-i 
geçidini aktaracak olursak...  Televizyonun “monologlardan olu­
şan suni bir görüş alış verişi yaratması”  [67]  -  ki bu yanıyla, ka­
musal tartışmaların sentetik olarak üretilir hale gelmesinin başat 
mecrasıdır  [21]...  Psikanalizin popülerleşmesinin,  itiraf tekniği­
ne dayalı konuşmanın biçimlenmesindeki etkisi;  “kendini anlat­
ma  konuşmalarının”  yaygınlaşması  [48]...  Sosyal  güvenlik/sos­
yal  hizmet  faaliyetlerinin  gelişmesiyle,  soran  çözmeye  ve  akıl 
vermeye  dönük konuşmaların  teknikleşmesi  [49]...  Ticaret/pa­
zarlama/reklam diline bağlı “şirket konuşması”,  “satış konuşma­
sı” tarzının yaygınlaşması  [49]... Söz teknisyenliğine dayalı ‘mes­
leklerin’  çoğalması  (ki  “iş  olsun  diye  konuşma”  deyiminin  me­
cazdan  fiile  dönmesi  de  değil midir bu?)...  Teknik’ten söz eder­
ken, konuşmanın ses yükselticiler vs.  fizikî-teknik müdahaleler­
le de giderek daha fazla ‘mekanikleşmesi’...
Bu manzara, modernliğin etkisinin, düzçizgisel biçimde, söz­
lü  kültürün yazılı  kültür pahasına  geriletilmesi  tesbitiyle  açık­
lanamayacağını  ortaya  koyuyor.  Sözlü  kültürün  kendisinde  de 
bir  değişim  var;  bu  değişim  salt  yazılı  kültürün  hegemonya­
sı  ile  açıklanamaz;  meselenin  esası,  sözün  teknikleşmesidir.  Bu­
radaki  temel  tahribat,  konuşmanın  esnekliğinin  azalmasıdır. 
‘Çağdaş’  konuşmaya  hakim  olan  format,  “basma  kalıp  söz  bi- 
çemlerini  (ya  da  “söz  demetlerini”  [52])  hızlı biçimde  birbiri­
ne iletme”dir  [12].


İkinci sözlü kültür ve'yabancılaşma'
Sen ey kendine bölünen, gel beni dinle 
Metin Altıok, Soneler1den
Bir bakıma,  Ong’un da  tasvir  ettiği gibi,  eski  çağların sözlü  kül­
türünün  dinamiğini  oluşturan,  ezberlenmiş-kalıp  sözlerin yeni­
den doğuşu  karşısındayız,  sanki!  Hatta belki  kadim destansı-şi- 
irsel sözün üzerindeki  kutsallık hâlesinin  de,  bugünün  “pazar­
lama  konuşması”  ezberinin  (“nasıl yardımcı olabilirim?”)  ya  da 
psikanalizle/TV draması diliyle kurgulanmış mahremiyet konuş­
masının üzerinde salındığı söylenebilecektir!  Kalıp sözler bahsi­
nin  bende  uyandırdığı bir çağrışım bu  yalnızca;  mamâfih  Ong, 
tümüyle  sözlü  kültürün yeniden doğduğunu  düşünür,  elektro­
nik  teknolojinin  tarihteki  ikinci sözlü  kültürü kurduğunu  söyler 
(a.g.e., s.16). Bu yeni sözlü kültüre bakarken, iyimserdir de o:
Birincil sözlü kültür insanı kendi içine dönme şansı pek olma­
dığından dışa dönükken bizer yeterince içe dönük olduğumuz 
için artık dışa dönüyoruz.  (
a.g.y.)
Söz  konusu  teknolojiler  olmadan  benlik,  bugünkü  mahremi­
yetine  kavuşmuş  olamaz;  keskin ve  kendine  dönüşlü  modern 
özbenlik bilinci de var olamazdı,  (a.g.e.,  s.  203)
Ong’un,  ikinci  sözlü  kültürün  benliğe,  bilince  ve  iletişime 
açtığı  kapılarla  ilgili  iyimserliği,  sanırım,  konuşmanın  dina­
mizmine,  ucu  açıklığına,  esnekliğine verdiği  önemden geliyor. 
Eser Köker’de  ise,  Eleştirel  Teori’den  tanış  olduğumuz  bir  ka­
ramsarlık var!  O  da  konuşmanın  potansiyeli  ile  ilgili  heyecan 
duymakla  birlikte,  sözün  teknikleşmesindeki  ‘ilerlemenin’  be­
raberinde getirdiği kitlenmeleri, kısıtlanmaları önemsiyor. Söz- 
konusu teknikleşmeyi meydana getiren söz teknolojilerinin ar- 
kaplanmdaki  toplumsal  süreci  hesaba  kattığımızda,  lüzumlu 
bir  karamsarlık  bu:  İnsanî  varoluşa  dair  anlam  bunalımı,  be­
şerî  etkinliklerin metalaşması-fetişleşmesi,  toplumsal  etkinlik­
ler ağının  fragmantasyonu -  yine  ‘eski  tabire’  başvurursak,  ya­
bancılaşma...


Yüklə 355,86 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   59   60   61   62   63   64   65   66   ...   71




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə