Tanıl Bora Sol, Sinizm, Pragmatizm



Yüklə 355,86 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə66/71
tarix06.02.2018
ölçüsü355,86 Kb.
#26294
1   ...   63   64   65   66   67   68   69   70   71

za  hem  eylemlilikle  hem yazılı  ( “yüksek”)  kültürle  ilgili  açık­
ları  tesbit  eden  “sadece  konuşuyoruz”  yerinmesi  de  problem­
li.  Eser Köker’in kitabını,  “konuşma kültüründeki zavallılığın” 
soldaki  tezahürlerini  teşrih masasına yatırmak için  de bir uya­
rıcı olarak kabul etmeliyiz.  Solun hem toplumdaki sözlü kültür 
rezervlerine  dikkat etmesi,  onlara politik bir ilgiyle  dahası m e­
raki a
 yaklaşması gerekiyor; hem de kendi ‘konuşmasına dikkat 
etmesi’ gerekiyor!
Sözlü  kültür  rezervlerine  ilişkin  temel  meselenin,  ‘aşağıda- 
kilerin’,  yoksulların  dilsizliği  olduğunu  düşünüyorum.  Necmi 
Erdoğan’ın  editörlüğünde  yürütülen  Yoksulluk  H alleri  araştır­
ması,11  ‘aydın’  zümrenin  mâdunlarla  gitgide  azalan  ve  ‘kapa­
nan’ gündelik temaslarında farkında olmayabildikleri bu dilsiz - 
leşmeye  dikkat çeken  çarpıcı bir  kaynaktır.  Necmi  Erdoğan’ın 
Giriş’te söylediği gibi:
Yoksulluk, başka şeylerin yamsıra,  (...)  kendine ait ve  toplum­
sal  olarak  saygın  ve  meşru  addedilen  bir  dille  konuşamamayı 
da  içeriyor.  (...)  bir yandan  aşağılanmaya  itiraz  ederken,  öbür 
yandan  kendi  dilini,  anlatım ını  beğenm eyebilen  veya  ken­
di  düşüncelerini  değersiz  bulabilen  yoksulların,  ‘kendini  an­
latma’  ile  ‘başkasının  dilinde’  konuşma  arasındaki  konumla- 
nnn anlaşılabilmesi...  (...)  Zaten yoksulluk, ‘kendini ifade ede­
cek araçlara’  sahip  olamamak,  ‘düzgün  cümleler  kuramamak’, 
sorulan  anlamamak  veya  konuşurken  insanın  aklının  sürekli 
kucağındaki hasta çocuğuna gitmesidir de. 
(a.g.k.)
Solun yoksullarla konuşmak gibi bir sorunu olmalı; dinleme­
yi
 içeren bir pratik olduğu şuuruyla yapılmalı bu konuşma; ya­
ni  öğrenen bir konuşma olmalı -  ki bu  aynı zamanda yoksulla­
rın da konuşmayı öğreneceği bir deneyim olabilsin.
Özellikle  şehirli gençlik nüfusunu  kapsayan  ‘kültürel solcu­
luk’  ortamında  revaç  bulan  argo(lar),  Eser  Köker’in  üzerinde 
durduğu  direniş,  mücadele veya  red  edâsını  yansıtan bir sözlü
11  Ed. Necmi Erdoğan, Yoksulluk Halleri, ed. Necmi Erdoğan, yazarlar Aksu Bora
Kemal Can, Ahmet Çiğdem, Necmi Erdoğan, Ûmer Laçiner, Ersan Ocak, Mus­
tafa Şen, İletişim Yayınlan,  İstanbul 2007.


kültür  potansiyelini  taşıyor.  Hatta  bu  potansiyelin,  mâdunla- 
rın bir dil kazanmasına elverişliliğinden  (ve buna dair tarihsel- 
toplumsal tecrübelerden)  de söz edilebilecektir. Buna mukabil, 
cinsiyetçi veya  hedonist veya  idare-i  maslahatçı  tutumlara yat­
kınlığından  da...  Neticede,  kinizmin  muhalif/direnişçi/devrim­
ci  mi yoksa  ‘geçiştirici’-konformist  mi  olduğuna  dair  tartışma, 
esasen sözlü  kültürle alâkadar bir tartışmadır!
Feminizmin dili, sol açısından bir başka mühim bahistir. Fe­
minist  eleştiri,  kadınların  konuşma  tarzlarının  cinsiyetçi  top­
lumsal  pratik  içinde  nasıl  bastırıldığını,  değersizleştirildiğini 
ortaya  koydu.  Eser  Köker,  ‘kadın  dili’nin,  kişisel  deneyimlerin 
somutluğunu  ve  ‘empati’yi  soyut/nesnel  nitelemelere  feda  et­
meyen  potansiyelini  vurguluyor  [55].  ‘Kadın  dili’ne  böyle  bir 
potansiyel atfedilsin veya atfedilmesin, her halükârda,  feminist 
eleştirinin  sol  politikanın  sözlü  kültürü  üzerindeki  ‘terbiyevî’ 
etkisi, yazılı kültürde olduğundan çok daha fazla sınırlıdır.
Yukarıda anılan,  “kendi kendine  konuşmanın”  teşvik edilen 
hazzı ve  “gizli, heretik, ‘bize özgü’ bir konuşma biçimi ve onun 
kapalı retoriği”, sol açısından özel bir sorun başlığıdır.  Herhal­
de  çok fazla  izaha muhtaç değil...  Lâkin yine  takıntılı bir şekil­
de, dinlemenin konuşma için kurucu değerini hatırlatalım. ‘Sol 
konuşma’nın  temel  meselelerinden  biri,  hayli  ağırlaşmış  bir 
işitme  özrüdür!  Sol  konuşma,  gûya-kuramsal  (kısmen  akade­
mik esinli) jargon ile  ‘aşın’-siyasallaşmış ajitatif dil  arasında sı­
kışmıştır; bu ikisi dışına çıkmak zorunda kaldığında dilsiz kal­
makta, o zaman da ödünç ve ‘yabancı’ dillerle idare etmektedir.
Solun,  basmakalıp  söz  biçemlerine  iki  kat  dikkat  etmesi ge­
rek:  salt  üslûpçuluk  icabı  değil,  tarihsel-evrensel  iddiası ye­
ni  bir söz  kurm ak  olduğu  için.  Ve  solun  sözlü  kültüre  özel bir 
önem  vermesi gerek:  salt bir medya/mecra  olarak değil,  bizzat 
sözlü  kültürün  dialojik  tabiatının  devrimci/yaratıcı  potansiye­
li uğruna...
Birikim 197, Eylül 2005



"ENTELTAINMENT"
“Entelektüellik”  ile  gazetecilik/medya  arasındaki  münasebetler 
netameli bir konudur.  Zaten -tevekkeli değil tırnak içinde- biz­
zat  “entelektüellik”  netâmeli bir konudur.  “Hakiki  entelektüel 
kime  derler?”  sorusunun ummanmda  kaybolmadan  o  kısmını 
çabuk geçelim; malûmat/data sahipliğinin de, görüş/duruş sahip­
liğinin de ötesine geçen bir aklî faaliyeti, bilgiyle ve ‘akıl’la derin­
likli, tutkun ve eleştirel bir ilişkiyi kastediyoruz entelektüellikle.
Netamelilik  şuradan bellidir  ki,  halk  içinde  bu  iki  sm ıf bir­
birlerine  epey yakın  sayılır ise  de  entelektüel işlerin  erbabı  ile 
medyacılar  birbirlerinden  nem  kaparlar.  Entelektüelliğin  gö­
zünde  medyacılık  bir  içeriksizleştirme,  bayağılık  derecesinde 
basitleştirme,  çarpıtma,  sulandırma  işidir.  Akademik-entelek- 
tüel dilde  kahredici bir küçümseme sözüdür:  “Jum alizm ”  (ga­
zetecilik).  Medyacılığın  gözündeyse  entelektüellik,  lüzumsuz 
ayrıntıcılık,  malûmatfuruşluk,  bilgiçlik  taslamadır,  “faydasız 
bilgi”dir.  Medya işte bu sinirle, bir “fuzulî insan”  karikatürünü 
dillendiren  “entel”  lâfının yayılmasına garezkâr bir neşeyle  or­
tak  olmuştur.  Entelektüeller medyaya,  medyacılar  entelektüel 
üretime  şüpheyle  yaklaşırlar,  oralardaki  “bilgi”yi  ancak bir iş­
lemden geçirilerek işe yarar hale gelebilecek, bol posalı bir ham 
malzeme sayarlar.


Yüklə 355,86 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   63   64   65   66   67   68   69   70   71




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə