Tanıl Bora Sol, Sinizm, Pragmatizm



Yüklə 355,86 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə70/71
tarix06.02.2018
ölçüsü355,86 Kb.
#26294
1   ...   63   64   65   66   67   68   69   70   71

bı için,  “bu da bir eğlencelik değil midir?” sorusu bakîdir.)  Her 
halükârda,  faydaları  ve  manâları  başka başka  olan  her  iki  aca­
yiplikten istifade etmeye davet ediyorum.
Politainment
Entelektüel  etkinliğin,  entelektüel  kaygının  eğlence-merkez- 
li  medya yapısı  içinde  araçsallaştırılmasmı  tartışmaya getirme­
ye çalışırken önermiştim bu Enteltainment kavramını. Aklın yo­
lu  bir;  Almanya’da  bir siyasetbilimci  de  Politainment  (politik 
eğlence/eğlenceli  politika)  kavramını  öneriyor,  medyada  po­
litikayla  eğlencenin  kesişimini  incelediği  kitabında.  Andreas 
Dömer’in birkaç ay önce yayımlanan kitabı Politainment - Poli­
tik  in  der medialen  Erlebnisgesellschaft
  [Mediyal  yaşantı  toplu- 
munda politika]  (Suhrkamp,  Frankfurt a.M.  2001,  256  sayfa), 
medya  incelemeleri ve  tartışmaları  açısından  fevkalâde  verim- 
kâr bir yapıt.  Politainment'in  argümantasyonunu  özetlemekle 
hayırlı bir iş yapacağıma kaniyim.
Andreas  Dömer’in  kitabın  altbaşlığında  andığı  “yaşantı  top­
lumu”  kavramı,  Politainm ent  olgusunun  zeminini  oluşturan 
toplumsal gerçekliği işaretliyor. Dörner’in Gerhard Schulze’den 
devraldığı bu kavram, toplumsal ilişkilerin atomize olduğu, be­
şerî  faaliyetlerin  fragmanlaştığı,  hayat  temposunun  olağanüs­
tü  hızlandığı,  tüketim  ve  boş  zaman  faaliyetlerinin  kimlik ve 
anlam  sağlamada  öne  çıktığı  şu  post-m odern  dünyada,  tadI 
zevk  almayı  ve  “kaliteli”  yaşantılar  deneyimlemeyi  odağa  alan 
bir hayat  tarzının,  hayat görüşünün  egemenliğini ifade  etmek­
te.  Televizyon,  ABD’nin  paradigmasını  oluşturduğu  bu  tarzda 
merkezî  bir yerde  duruyor.  Zaten  bu  hayat  tarzının  globalleş­
mesinde  de  televizyon ve  ABD-kaynaklı  TV  formadan  belirle­
yici rol oynuyor.
Televizyon,  “yaşantı  toplum u”nun  arzularına  uygun  bir 
“âlet”:  Dinamizm,  heyecan...  ve  eğlence sunuyor;  her şeyi  eğ­
lence  formatında sunuyor.  Televizyonun sunduğu  eğlence,  di­
namizmiyle,  rutiniyle,  (rutin bir dinamizmin verdiği güvenle), 
“gerçeğe”  referansları  ve  “gerçekle”  sürekli  alışverişiyle,  güçlü


duygular  aktarıyor  izleyicilerine:  İzlediklerini  “öyleymiş-gibi” 
kabul etme izlenimi ve buna dayalı bir ferahlatıcı ütopik his ak­
tarıyor;  temel  olarak, bir  “feel-good" (kendini iyi  hissediş)  etki­
si yaratıyor. Medya kişilikleri, irtibatlı olduklan gerçek kişileri, 
birtakım söylemsel konumların veya dünyayı-hayatı anlamlan­
dırın   çerçevelerin  işaretlerine/simgelerine  dönüştüren  hiper- 
reel varlıklar oluyor; böylece “hayata karışıyor”, kâh gerçek ki­
şileri hayalî/tasavvurî  konumlara  kâh kurgusal kişileri gerçeğe 
‘çıkartabiliyorlar’.
Politika da, son yirmi yılda iyice belirgin bir biçimde televiz­
yonun  ve  televizyonun  sunduğu  bu  gerçeklik  “şeklinin”  nü­
fuzu  altına  girdi.  Televizyon,  son  yirmi  yıldan  da  önce,  kendi 
eğlence-merkezli  formatı  icabı  politik  faaliyeti  “sürekli  seçim 
kampanyası”  atmosferine  (etraflı  tartışmadan,  düşünce  beyâ­
nından  ziyade politik  pazarlam aya;  önerilerin  ve  fikirlerin  pa­
zarlama  diline  uyarlanmasına)  koşulladı.  Zira  seçim  kampan­
yası,  politikanın  basitleştirilmesi,  imgeselleştirilmesi,  kişisel­
leştirilmesi demek -v e böylesi daha prezentabl, daha eğlenceli! 
Süratlenen,  karmaşıklaşan,  eğlence- ve  “yaşantı”-merkezli ha­
le  gelen hayatta  toplumun giderek kıtlaşan  “dikkat”  kaynakla­
rından  (uzun  süre  bir  şeye  yoğunlaşma  yeteneğinden)  olabil­
diğince  fazla  pay  alma  derdine  düşen politika/cılar  da,  televiz­
yonun gözünün içine bakar hale geldi, çalışmalarını onun ihti­
yaçlarına uyarladı.
Andreas Dörner’in Politainment kavramı, bu izahat temelinde 
anlaşılır olacaktır.  Politainment nedir?  Politik izleklerin,  aktör­
lerin,  süreçlerin,  açıklama  şablonlarının,  kimliklerin,  anlam­
landırma  tekliflerinin  eğlence  tarzı  içinde  politikanın  yeni  bir 
gerçekliği  olarak monte  edildiği,  medya  dolayımlı bir kamusal 
iletişimdir.  Dörner,  bugünkü  dünyada  yurttaşların  politikay­
la  ilişkisinin,  bu  algı  kapılarından  geçerek  gerçekleştiğini vur­
guluyor.  Yani,  Politainment'ten  öte  bir  politikayı  artık zor bu­
lursunuz, demeye getiriyor. Alman kamu televizyonculuğunun 
yüksek kültürcü, asketik (zâhidâne)-ciddi ve didaktik söylemi­
nin  dahi,  Politainment’in yüksek basıncı  karşısında  gevşemek 
zorunda kaldığına dikkat çekiyor.


Politainment’
in  iki veçhesini  ayırdediyor yazar.  Biri,  politik 
aktörlerin  eğlence  kültürünün  enstrümanlarına  el  atmasıyla 
yürütülen  eğlendirici politika...  Politikanın,  medya  ve  pazarla­
ma  tekniklerine  kapılması...  Diğeri,  eğlence  endüstrisinin,  im­
gesel kurgularım cazip ve ilgi çekici kılmak üzere politik izlek- 
leri,  hadiseleri,  aktörleri  malzeme  olarak  kullandığı politik  eğ­
lence.
 Bu ikinci düzlemde Politainment, TV programlarının (ar­
tan ölçüde sinema filmlerinin de)  kurgusal dünyasına bir sahi­
cilik  hissi,  bir  otantiklik  referansı  temin  etme  ihtiyacını  karşı­
lıyor.
Kitapta, Politainment’in somut örnekleri üzerine bir dizi  tah­
lil  yapılıyor.  Örneğin  tartışm a  şovların a  bakılıyor;  Amerika 
TV’lerindeki  çatışmacı  tartışma  geleneğine  mukabil  Almanya 
TV’lerindeki uzlaşımcı ve  yayıncının  misafirperver  kibarlığına 
dayalı  tartışma stili  kıyaslanıyor.  Politikacıların yârenlik simü- 
lasyonu  yaratan  kişilik şovlarını  nasıl  ‘değerlendirdikleri’,  kişi­
lik ve  özel  hayat imgeleri üzerinden nasıl politik mesajlar ver­
dikleri  gösteriliyor.  Süreklilik,  öngörülebilirlik,  aşinâlık  etkisi 
sağlayarak  televizyonun insanları bağlayıcı,  onlara anlam dün­
yası  sağlayıcı  gücünün  taşıyıcı  unsurlarından  olan  TV  dizile­
rinde  politik  motiflerin  arttığına  dikkat  çekiliyor -   ki  bu  çok 
önemli bir nokta.  Politik savlann,  tercihlerin ‘prezentasyonun- 
da’,  doğrudan politik muhtevalı  olmayan  ama  kişileri,  konula­
rı, sunduklan hal ve tavır modelleri, geçerken bir şeylere değin­
me tarzları ile TV dizileri, icabında parlamentolar kadar önem­
li politik zeminler, yazara göre.  Örneğin olağanüstü sevilen bir 
kült dizi olan Lindenstrafie, çoğulcu, demokratik, sol-liberal bir 
politik  kültürün  telkin  edilmesinde  büyük  bir  ağırlığa  sahip. 
Bir başka  örnek:  Yeni  zamanların  en başarılı  cinâî  dizileri,  Al­
man  devlet-birey ilişkileri  kültürünün  otoriteye  itaat geleneği­
ni sekteye  uğratan,  “politik doğru-düzgünlük”  (political  corre- 
ctness
) ve  “sivil  itaatsizlik”  değerlerini öne çıkartan bir anlayışı 
yayıyor. Bütün popüler TV dizileri, Nazi ve Neonaziliği meşru­
luk sınırlan dışında  tutan bir çit oluşturuyorlar.
Politainment
  kitabının  kuramsal  ard  zemininde,  kitle  kültü­
rünü  bir  kültürel  yıkım  ve  aptallaştırma  sayan  Eleştirel  Okul/


Yüklə 355,86 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   63   64   65   66   67   68   69   70   71




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə