Tarihi Materyalizmin Çarpıtıcılığında Zıtların
Birliği
32
Müsadenizle, Lenin ve Bolşevikler, ekonomik gelişmenin yasalarına ters hareket
ederek devrimin zafere ulaştırılamayacağını -ve sosyalizmin inşa edilemeyeceğinin-
bilecek kadar “ iyi Marksist” idiler ve onlar da tüm Marksistler gibi üretim ilişkileri
ile üretici güçlerin niteliği arasındaki zorunlu uyumluluk yasasını biliyorlar ve tüm
siyasal eylemlerini bu yasaya dayandırıyorlardı. Çünkü, ve malum olduğu üzere,
Marksistler siyasal eylemlerini şu veya bu sözde teorisyenin zırvalarını değil,
ekonomik yasaların taleplerinin sağlam zeminine dayandırırlardı.
Stalin’den okuyalım:
“Ülkemizde
üretici güçler, özellikle sanayide toplumsal bir nitelik
taşımaktaydılar; mülkiyetin şekli özel, kapitalist idi. Sovyet iktidarı, üretim ilişkileri
ile üretici güçlerin niteliği arasındaki zorunlu uygunluk ekonomik yasasından güç
alarak üretim araçlarını toplumsallaştırmıştır, onları bütün halkın mülkiyeti haline
sokmuştur, bunu yapmakla sömürü sistemini ortadan kaldırmış ve sosyalist ekonomi
şekilleri yaratılmıştır. Bu yasa olmadan ve ona dayanmadan Sovyet iktidarı bu görevi
başarıya ulaştıramazdı.” (a.g.e., s. 63-64)
“Ülkemizde sosyalist devrim için de aynı şeyi söyleyebiliriz. İşçi sınıfı, üretim
ilişkileri ile üretici güçlerin niteliği arasındaki zorunlu uygunluk yasasını kullanmış,
burjuva üretim ilişkilerini devirmiş, yeni, sosyalist üretim ilişkilerini kurmuş ve onları
üretici güçlerin niteliği ile uyuşur hale sokmuştur.” (a.g.e., s. 102)
Marksizm böyle söylüyor. R. Yürükoğlu’nunki ise tarih ve teori çarpıtmacılığıdır.
R. Yürükoğlu’nun sosyalist devrim teorisinin özelliğini anlamak için onun, “orta
gelişmiş ülkelerden” neyi anladığına da bir bakmamız lazım.
“Sovyetler
Birliği’nde devrim ve sosyalizm, tarihsel olarak sosyalizmi çağıracak
gelişmeleri kendisi sağlamak durumunda kalmıştır: Endüstrileşme, tarım emeğinin bir
çeşit endüstri emeğine dönüştürülmesi, üretimde ve tüketimde elektrikleşme -
otomasyon, okur-yazarlık sorunun çözümü, ülke çapında kentleşme, yaygın modern
haberleşme ağı, ülke çapında merkezi muhasebe. Bunları tarihsel olarak kapitalizmin
çözmesi gereken (abç. ) ve ileri kapitalist ülkelerde çözdüğü sorunlardır.” (a.g.e., s.
47)
R.
Yürükoğlu’nun “tarihsel olarak kapitalizmin çözmesi” ni talep ettiği şeylere bir
tane de biz ilave edelim: “Ölme eşşeğim ölme!”
Böylece
şunu öğrenmiş oluyoruz ki R. Yürükoğlu’na göre tüm bunların olmadığı
ülkelerde “devrim ve sosyalizm” “sosyalizmi çağıracak gelişmelere” sahip değildir.
Orta gelişmiş bir ülkedir. “Tarih olarak kapitalizmin çözmesi gereken sorunlar”
çözülmediği için işin aslında sosyalist devrime hazır değildir. Tüm bunların
hallolmadığı ülkelerde sosyalist ilişkileri kurmak demek, üretici güçlerin niteliğinin
önünde gitmek demektir.
Ama
ne
gam...
Tüm
bunların olmadığı ülkelerde sosyalist devrim yapıp sosyalist üretim
ilişkilerini kurmak her ne kadar üretici güçlerin talep ettiği üretim ilişkilerinden ileri
üretim ilişkilerin kurmaksa da yani böylesi ülkeler sosyalist devrim için hazır değilse
de... böylesi “orta gelişmiş ülkelerde” , tıpkı az gelişmiş Rusya’ da Ekim Devrimi ile
yapıldığı gibi...” beliren uygun bir siyasal ortamda” “işçi sınıfı devleti ele geçirebilir”,
yani sosyalist devrim yapabilir. Ve böylece önce “çadırı” kurup, sonra da “çadırın
içini daha hızlı doldurur”...
Tarihi Materyalizmin Çarpıtıcılığında Zıtların Birliği
33
Yani
R.
Yürükoğlu’na göre “ileri kapitalist ülkeler” haricinde hiçbir ülkede
sosyalizmin ve sosyalist devrimin şartları yoktur. Üretici güçler o kadar gelişmemiştir
çünkü.
Ama
R.
Yürükoğlu çok devrimci ve solcu bir teorisyen olduğu için (?) ekonomik
gelişmenin yasalarının taleplerini elinin tersiyle bir kenara itip “uygun siyasal
ortamdan” istifade sosyalist devrim yapmaya hazır. Ve devamla, böylesi bir sosyalist
devrim arifesinde ve yine ekonomik gelişmenin yasalarını elinin tersiyle bir kenara
itip -veya amuda kaldırıp- sosyalizmi inşa etmeye de hazır.
Hay sen çok yaşayasın R. Yürükoğlu. Gel gelelim Marksizm orada duruyorken,
senin teorilerle iş yapmanın pek akıl karı olmayacağı da biraz fazla bariz oluyor ya...
-IV-
R. YÜRÜKOĞLU’NU YANLIŞ ANLAMIŞ OLMAYALIM?
Bilhassa
şu satırları okuyunca bir yanlış anlama sorunu ortaya çıkıyor:
“Sovyet
toplumunun
gelişmesine bakarsak, özel mülkiyetin ortadan kaldırılması,
toplumsal mülkiyetin kurulması, üretim ilişkilerinin toplumda var olan üretim
güçlerinin ancak bir bölümüyle uyumlu duruma getirmiştir. O bölüm de kapitalist
makina üretimin var olduğu alandır. Kent ekonomisinin geri kalan bölümü ve kırsal
alanlar için toplumsal mülkiyetin kurulması, üretim güçleriyle üretim ilişkilerinin
uyumlu duruma gelmesi anlamına gelmemiştir. Tersine üretim ilişkilerinin, üretim
güçleri düzeyinden öne geçmesi anlamına gelmiştir. Ve Sovyetler Birliği için tarihsel
sorun üretim ilişkilerini kurmak değil, onun gerçekten var olabileceği (abç. ) üretim
güçlerini geliştirmek olmuştur...” (a.g.e., s. 99)
Görüldüğü gibi R. Yürükoğlu sosyalist üretim ilişkilerinin “kapitalist makinalı
üretimim var olduğu alanda” üretici güçlerin niteliğinden önde gitmediğini, onlara
uyumlu olduğunu kabullenmektedir.
“Öyle mi ya! (R. Y. a.g.e., s. 52)
Okumaya devam edelim:
“Ülkenin
geriliği nedeniyle Sovyetler Birliği proletarya diktatörlüğü altında
teoride öngörülmemiş bir aşama yaşadı. Biz buna ülkenin bütünü açısından “biçimsel
sosyalizm”
*
aşaması diyebiliriz.
Bu aşama, sosyalizmin koşulu olan üretim güçlerini yaratma kavgasıyla geçti. Şimdi
Sovyetler Birliği yavaş yavaş istenen üretim güçleri düzeyine çıkıyor, çadırın içi
kalabalıklaşıyor, buna da “gelişmiş sosyalizm aşaması” dediler. Sosyalizmin ta
kendisi olmaya başlayan
**
bu aşamaya SBKP tarihinde sık görülen bir keyfilikle
gelişmiş sosyalizm denmesini doğru bulmuyoruz.
*
Bizim “biçimsel sosyalizm aşaması” dediğimizle, Sovyetlerin “sosyalizme geçiş aşaması” dedikleri aşamalar aynı şey değildir. ikisi
de aynı anda, proleter devrimiyle birlikte başlamakta ama biri ötekinden çok sonra bitmektedir. “Sosyalizme geçiş aşaması” denen
aşama, devrimden tüm toplum çapında üretim araçlarının özel mülkiyetinin kaldırılmasına, dolayısıyla kapitalist sınıfın ortadan
kaldırılmasına dek süren, buna belirli bir endüstrileşmenin eşlik ettiği aşamadır. Dolayısıyla “sosyalizme geçiş aşamasının” gözettiği
temel ölçüt legal mülkiyet ilişkilerindeki değişmedir.
**
Bugün “biçimsel sosyalizm aşaması” yerini büyük ölçüde “gerçek sosyalizm” olmaya bırakmaktadır. Ancak bu sürecin sonu yine
de tam gelmemiştir...” (a.g.e., s. 100-101)