Thank you for your contribution



Yüklə 10,37 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə23/243
tarix16.08.2018
ölçüsü10,37 Mb.
#63316
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   243

40


41

ARİSTOTELES’TE TRAGEDYANIN DOĞASI VE 

İŞLEVİ ÜZERİNE

THE DEFINITON AND FUNCTION OF TRAGEDY IN 

ARISTOTLE

Aristoteles Poietika isimli yapıtının 6. Bölümünde 

(1449b24) tragedyayı mimesis prakseos olarak tanım-

lar. Mimesis prakseos olarak tragedya, bir “eylemin 

taklidi” anlamına gelir. Peki, tragedyalardaki eylem 

(praksis) ne tür bir eylemdir, bir başka açıdan bu ey-

lem etik bir değere sahip midir? Bu tür soruların yanıtı 

için Aristoteles’in tragedya tanımını açımlamak gere-

kir. Aristoteles’in tragedya tanımı ile neyi kastettiğini 

araştırmak ve incelemek aynı zamanda onun işlevi 

hakkında da bize bir bilgi verir. Öyleyse bu çalışmanın 

ana çizgisi iki temel soru etrafında şekillenir; bunlar-

dan ilki Aristoteles’te tragedyanın tanımı ve anlamının 

bir diğeri ise tragedyanın işlevinin ne olduğu sorusu-

dur. Tragedyanın doğası ve işlevi üzerine yapılan bir 

inceleme şiir sanatı ve felsefe arasındaki ilgiyi ortaya 

çıkarması bakımından oldukça önemli kabul edilebilir.

Aristotle defines tragedy as mimesis prakseos in Poeti-

cs ch. 6. (1449b24). Tragedy as mimesis prakseos, me-

ans ‘imitation of an action’. However, what kind of action 

is it, and in other words, does an action have an ethical 

value? To answer these questions, we need to explore 

the definiton of tragedy in Aristotle. Surveying for the 

definition of tragedy in Aristotle and also what he really 

means by it, will inform us about its function. Thus, the 

main line of the aim of this paper is shaped around two 

essential questions. The first one is about  the definition 

of tragedy and what it means while the second question 

asks what the function of tragedy is. Inquiry about the 

nature of tragedy and its function is highly crucial point 

point in terms of revealing the relationship between 

philosophy and poetry.



Anahtar Sözcükler:  Tragedya, Mimesis, Praksis, Katharsis, 

Ethos, Tümel // Keywords: Tragedy, Mimesis, Praxis, Catharsis, 

Ethos, Universal

Celal Bayar Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Felsefe Bölümü // 

 

Celal Bayar University, Faculty of Arts and Sciences, Philosophy Department



aylin.cankaya@yahoo.com

ÖZET ABSTRACT

Yrd. Doç. Dr. Aylin ÇANKAYA



08-11 Nisan April 2015


42

Mimesis

Mimesis kavramı, kelime olarak taklitçilik, taklit, öykün-

me ve sanat gibi anlamlara gelmekle birlikte en çok da 

taklit olarak anlaşılmaktadır (Peters, 2004, ss. 221-

223). Sözlükte geçen benzer ifadeler bir yana, var olan 

mimesis kuramları incelendiğinde, filozofların bu kavra-

ma yüklediği anlamların birbirlerinden oldukça farklı 

olduğu görülür. Sözgelimi, Platon’da idealar evreninin 

kopyasının/taklidinin basit bir kopyası/taklidi anlamında 

kullanılan mimesis, Aristoteles’te olması muhtemel ola-

nı taklit eden yaratıcı bir etkinliktir (Cömert, 2013, ss.72-

73). Platon’un mimesis’i ile birlikte sanata yüklenilen 

aldatma, kopya, sanı gibi olumsuz anlamlar (Tunalı, 

2008, s. 73) Aristoteles’te yaratma etkinliğine dönüşür. 

Görüldüğü gibi, mimesis kavramı ve buna bağlı olarak 

sanatın yorumlanma biçimi filozoflara göre değişkenlik 

göstermektedir.

Aristoteles’in Poietika isimli yapıtında mimesis kavra-

mını kullandığı ilk yer, destan, tragedya, komedya ve dit-

hyrambos sanatının yanı sıra flüt ve kithara sanatının da 

büyük bir bölümünün taklide dayandığını ifade ettiği I. 

Bölümdür (1447a10-15). Poietika’nın çeşitli bölümlerinde 

tartışıldığı üzere, adı geçen sanatlar arasında belirgin 

farklılıklar var iken, tüm sanat türlerinin benzeştikleri 

bir nokta vardır; o da taklit diğer bir deyişle mimesis’tir. 

Taklit, Aristoteles’e göre, şiir sanatının ortaya çıkmasın-

daki en önemli etkenlerden birisidir. Bu, aynı zamanda 

insanın doğasına da uygun olandır. Bu bağlamda insan, 

taklit etmeye yatkın bir varlıktır. Sonuç olarak, Aristote-

les, Poietika’da insanı taklit eden bir varlık (zoon mime-

tikon) olarak tanımlar (1448b5-10); tıpkı Nikomakhos’a 

Etik’te düşünen bir varlık, Metafizik’te bilmek isteyen 

bir varlık, Politika’da ise sosyal bir varlık (zoon politi-

kon) olarak tanımladığı gibi. Gerçekte tüm bu özellikler 

onun sahip olduğu, insanı insan kılan ve birbirleriyle 

ilişkili olan niteliklerdir. Bu tanımlara göre insan bilmek 

isteyen, taklit eden, düşünen, sosyal bir canlıdır. İnsanı 

tanımlayan niteliklerden biri olan taklit etme şüphesiz 

öğrenme süreciyle yakından ilişkilidir. Aristoteles’in de 

belirttiği şekliyle ilk bilgilerin taklit yoluyla ediniliyor 

olması taklit ile öğrenme arasındaki ilgiyi daha açık bir 

şekilde ortaya çıkarır (1448b5-15). Bu durumda doğası 

gereği bilmek ve öğrenmek isteyen insanın başvuracağı 

ilk şeyin taklit olması olasıdır. Bununla birlikte, taklit, 

-bilme ve öğrenme nedeniyle duyulan- hazzı da dolaylı 

olarak beraberinde getirmektedir ki, bu tüm insanlarda 

ortak olan bir şeydir.

Öyle anlaşılıyor ki, Aristoteles’te mimesis, birçok sanat 

türü için temel ve gerekli olan doğal bir insani etkinlik-

tir. Diğer sanat türlerinde olduğu gibi, tragedyanın da 

doğasında insani bir etkinlik olan taklit vardır. Buraya 

kadar her şey oldukça anlaşılır gibidir. Öte yandan

tragedyanın tanımına geri dönüldüğünde Aristoteles’in 

tragedyayı yalnız mimesis değil, mimesis prakseos ola-

rak tanımladığı görülmektedir ki, tam da bu nokta zihni 

kurcalar. Mimesis prakseos ifadesi en yalın biçimiyle 



Giriş

“Ama ne kadar soyut görünürlerse görünsünler, dü-

şünceler de bir dayanak noktasına gereksinim duyarlar, 

yoksa kendi çevrelerinde anlamsızca dönmeye başlar-

lar; onlar da hiçliğe katlanamaz” (Zweig, 2014, s.42).

Aristoteles’in Türkçeye “Şiir Sanatı Üzerine” şeklinde 

çevrilen Poietika (Aristoteles, 2012) isimli çalışması 

sanat felsefesi hatta sanat tarihi alanındaki ilk yapıt 

olarak kabul edilmektedir. Bunun nedeni hiç kuşkusuz 

Aristoteles’in, kendinden önce yapılmamış olan bir şeyi 

gerçekleştirmesi; diğer bir deyişle sanatın kendisini 

problem olarak ele alıp inceleyen ve bu anlamda bir ku-

ram ortaya koyan ilk kişi olmasıdır. O dönemlerde -ön-

cesinde demek de mümkün- genel olarak sanatın, daha 

özelde ise “güzel”in ne olduğu sorusunu ortaya atan ve 

bu konuda birtakım düşünceler öne süren filozoflar yok 

değildi elbette, fakat bu düşünceler felsefenin gölge-

sinde kalmaktan ne yazık ki hiçbir zaman kurtulamadı. 

Sözgelimi, Platon sanatın toplumdaki sosyal ve politik 

yerini sorgularken, sanatın bağımsızlığı tartışmasından 

oldukça uzak düştü (Tunalı, 2008, ss. 69-70). Ne var ki 

Aristoteles öncüllerinden farklı bir biçimde Poietika’da 

sanatın “sanat olmak bakımından” ne’liğini araştırmak-

la gerçekte sanat alanında ilk büyük adımı atmış oldu. 

Bu bağlamda filozofun yapıtı estetik tarihi -ki bu modern 

estetik teorileri ile ilişkili olarak da düşünülebilir- açı-

sından büyük bir önem arz etmektedir.

Bilindiği gibi, Poietika’da Aristoteles genel olarak şiir 

sanatı üzerine olan düşüncelerini dile getirirken, ağırlığı 

edebiyat sanatları içerisinde üstün bir değer ve önem 

atfettiği tragedyaya vermektedir. Bu noktada bu yazı Po-

ietika’da filozofun sanat anlayışında merkezi yere sahip 

bir konu olan tragedyayı –doğası ve işlevi bakımından 

- bir nebze olsun tartışmayı amaçlar. O halde sorulması 

gereken soru; tragedyanın ne olduğu sorusudur. Bu 

soruya verilebilecek en iyi yanıt ise Poietika’nın VI. Bölü-

münün 25 ila 30. satırları arasındadır. Aristoteles der ki:

Tragedya soylu, tamamlanmış ve belirli bir uzunluğu olan 

bir eylemin taklididir (mimesis prakseos); bölümlerinin her 

birinde farklı şekillerde zenginleştirilmiş bir dil kullana-

rak yapar bunu. Tragedya eyleyenleri taklit eder; bunu da 

bir anlatı aracılığıyla değil, uyandırdığı acıma ve korku 

aracılığıyla bu tür duygulanımların arınmasını (katharsis) 

sağlayarak yapar (1449b25-30).

Tragedyanın açıkça tanımının verildiği bu metinde, 

başlıca analiz edilmesi gereken iki anahtar kavram 

vardır: Bunlardan ilki mimesis, ikincisi bu kavramla çok 

yakından ilişkili olan katharsis kavramıdır. Her iki kav-

ram üzerine düşünme ve onların anlam içeriklerini ele 

alma kısacası açımlama, mercek altına alınan tragedya 

kuramını yorumlamak için yeterlidir. Çünkü söz konusu 

kavramlar aynı zamanda Aristoteles’in tüm bir sanat 

felsefesinin de yapı taşlarını oluşturur.



Yüklə 10,37 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   243




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə