Tanımlayıcı
Çerçeve
21
konularının gündeme gelip gelmediği ve Sosyal
Hizmet Merkezleri’ne, daha önceki adıyla Aile
Danışma Merkezleri’ne, yönelik farkındalık
kodlanarak sayısal veri haline getirilmiştir. Kanun
uygulayıcı görüşmelerindeyse en çok karşılaşılan
boşanma nedenleri, nafaka, velayet, mal paylaşımı
ve tazminat konularının boşanma kararı üzerindeki
zorlaştırıcı - kolaylaştırıcı etkileri, uygulamaya ilişkin
değerlendirmeler, görüşülen kanun uygulayıcının
çiftleri barışmaya veya anlaşmalı boşanmaya
yönlendirmesi, mahkeme uzmanlarının raporlarına
yönelik değerlendirmeler kodlanarak sayısal hale
getirilmiştir.
Çalışmanın güvenilirlik ve geçerlilik testleri için
girişi yapılan künye, kod anahtarı ve kapalı uçlu
sorukağıtları %15 oranında
ikinci kez girilerek
veri giriş kontrolü yapılmış, ses kayıtlarınınsa
%14’ü dinlenerek deşifre kalite kontrolü
gerçekleştirilmiştir. Ayrıca verilerdeki mantık
kontrolleriyle sayısal verinin geçerliliği test edilmiştir.
Bu kapsamda görüşülen bireyin şimdiki yaşıyla evli
olunan süre ve evlilik yaşı arasındaki ilişki, çocuk
sahipliği ve çocuk sayısıyla birey yaşının örtüşmesi,
eşler arası yaş farkı, evlilik öncesi eski eşi tanıma
ile evlilik kararı verilmesi arasındaki süre, boşanma
kararı sonrası mahkemeye başvuru ve mahkeme
süresi sorularına verilen yanıtlar kendi içlerinde ve
birbirleriyle olan ilişkileri açısından kontrol edilmiştir.
1.3. Tanım ve Kavramlar
Raporlamada boşanmış bireylerin verdiği cevaplar
demografik profillerine göre de incelenmiş ve
Türkiye'de aile ve boşanma üzerine yapılmış
ulusal
çaptaki çalışmalar dikkate alınarak gruplandırmalar
yapılmıştır.
Boşanmış birey:
2002 yılı itibarı ile resmi olarak
evliliğini sonlandırmış boşanmış kişiler.
Cinsiyet:
Görüşülen kişinin cinsiyeti.
Yaş grupları:
25 yaş ve altı, 25 - 34 yaş, 35 - 49 yaş;
50 yaş ve üzeri olmak üzere dört gruba ayrılmıştır.
Öğrenim durumu:
İlk grup eğitimsiz, ilkokul ve
ilköğretim mezunlarından oluşmaktadır. İkinci
grup lise ve dengi okul mezunlarıdır. Üçüncü grup
ön lisans, lisans veya lisans üstü eğitim almış yüksek
öğrenim mezunlarından oluşmaktadır.
Evlilik süresi:
Görüşülen kişiler, evlilik sürelerine
göre 1 yıldan az, 1 - 5 yıl, 6 - 10 yıl ve 10 yıldan uzun
olmak üzere dört gruba ayrılmıştır.
Çocuk sahipliği:
Çocuğu olmayanlar, 1 - 2 çocuk
sahibi olanlar, 2’den fazla çocuk sahibi olanlar olarak
üç gruptan oluşmaktadır.
TBNA2014
24
Bu bölümde boşanmayla ilgili literatür ele alınmıştır.
Öncelikle kısaca aile, evlilik ve boşanma kavramları
üzerinde durulmuş ardından
boşanma konusunda
yaşanan hukuki dönüşümü ortaya koyabilmek
için Türk hukukunda boşanmanın kısa tarihçesi
sunulmuştur. Bu kapsamda İslam hukukuna göre
boşanma ve bunun Osmanlı’daki uygulama alanı,
ardından Osmanlı hukukunda boşanma kurumunun
gelişimine yer verilmiştir. Cumhuriyet sonrası Türk
Medeni Kanunu’nun kabulü ve bu kanunun boşanma
konusunda getirdiği devrimci yenilik aktarılmış
ve Kanun'un 1926 yılından bugüne gelişimi
incelenmiştir. Ayrıca Türk Medeni Kanunu’nun
boşanmaya ilişkin hükümlerinin uygulamada yol
açtığı problemlere de işaret
edilerek bunlara ilişkin
çözüm önerilerinde bulunulmuştur.
Boşanmanın, özellikle de çatışmalı boşanmanın eşler
ve çocuklar üzerindeki etkileri üzerinde durulmuş,
bu kapsamda tarafları anlaşmalı (çatışmasız)
boşanmaya yönlendiren, yüksek dava masraflarından,
uzun yıllar alan yargılama süreçlerinden kurtaran
bir kurum olarak “boşanma arabuluculuğu” sistemi
incelenmiştir. Bu çerçevede aile arabuluculuğuna
ilişkin olarak Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı
tarafından sağlanan geniş çaplı hizmetlere de yer
verilmiştir.
2.1. Aile, Evlilik, Boşanma
2.1.1. Aile Kavramı
Sosyal bir fenomen olarak aile in san hayatının
başlamasıyla ortaya çıkan ilk topluluk biçi midir.
Tarihsel gelişimi incelendiğinde aile olgusunun
farklı kültürlerde değişik tiplerde ortaya çıktığı
gözlemlenmektedir. Küçük ve büyük aile tipleri,
monogami, poliandri ve poligami tipi aileler,
pederşahi, anaerkil ve modern
demokratik aile tipleri
buna örnek verilebilir (Kılıç, 2014: 21).
Bir toplumdaki sosyal, ekonomik ve kültürel
gelişmeler, o toplumu oluşturan aile yapılarına da
önemli ölçüde etki eder. Tüm bu gelişmelere rağmen
aile son derece dayanıklı bir topluluk olarak varlığını
sürdürmektedir. Devletin, sosyal sigorta, sosyal yardım
veya milli eğitim gibi hizmetler aracılığıyla ailenin
görevlerini büyük ölçüde üstlenmesi ailenin önemini
azaltmamıştır. Türk toplumunda ailenin taşıdığı
değer göz önüne alınarak varlığı devlet tarafından
korunmuş ve gelişimi özellikle desteklenmiştir. 1982
tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda ailenin
korunma sına ilişkin bazı temel prensipler öngö-
rülmüştür. Bu
temel prensipler, anayasa 41’inci,
10’uncu, 20’nci ve 174’üncü maddelerinde yer
almaktadır (Öztan, 2004: 4).
2.1.2. Evlilik Kavramı
Evlenme cinsiyetleri ayrı iki insanın tam ve sürekli
bir hayat ortaklığı yaratmak üzere, hukuken geçerli
şekilde birleşmesidir (Akıntürk ve Karaman Ateş,
2013: 3). Evlenmeyle eşler arasında tam anlamıyla
hayat ortaklığı oluşur. Evlilik ile amaçlanan sadece
cinsel ortaklık değildir. Tarafların iradeleri aynı
zamanda hayatın acı ve tatlı bütün yönlerini kapsayan
bir hayat ortaklığı kurmaya yönelmektedir (Akıntürk
ve Karaman Ateş, 2013: 59).
Evlenmenin hukuki niteliği tartışmalıdır. Hâkim
görüş, evlenmenin kendine
özgü bir medeni hukuk
sözleşmesi olduğu yönündedir (Akıntürk ve Karaman
Ateş, 2013: 59; Feyzioğlu, 1979: 102). Taraflar evlilik
birliğinin devamı boyunca kanunda gösterilen
yükümlülüklere uymak zorundadır; yine bu evlilik
birliğini diledikleri anda sona erdirmek yetkisine
sahip değildir. Evlilik birliği yalnızca kanunda yazılı
sınırlı sayıdaki sona erdirme sebeplerine dayanılarak
ve ancak dava yoluyla sonlandırılabilir (Akıntürk ve
Karaman Ateş, 2013: 59; Feyzioğlu, 1979: 102).
2.1.3. Evliliğin Sona Erme Nedenleri ve Boşanma
Evliliği sona erdiren nedenler; ölüm, gaiplik kararı
halinde
evliliğin feshi talebi, evliliğin iptali, eşlerden
birinin sonradan cinsiyet değiştirmesi ve araştırma
konumuz olan boşanmadır.
Evliliğin iptaliyle sözü edilen, evliliğin kanunda
gösterilen “mutlak butlan” ya da “nisbi butlan”
sebeplerine dayanılarak mahkeme kararıyla sona
erdirilmesidir. İptal kararıyla evlilik ileriye etkili
olarak sona erer (Dural, Öğüz ve Gümüş, 2013: 91).
Eşlerden birinin sonradan cinsiyet değiştirmesi
durumunda evliliğin kendiliğinden geçersiz hale
geleceği belirtilmektedir.