TBNA2014
192
10.5. Sosyal Hizmet Merkezlerinin
Değerlendirilmesi
Kanun uygulayıcı ve uzmanların, ailelere
boşanma süresince veya öncesinde sunulan destek
hizmetleriyle ilgili bilgisi bulunmamaktadır.
Bilinen tek hizmet maddi imkânı olmayanlar
için avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetidir.
Şiddet gören kadınlar için sunulan Gelincik Projesi
özellikle avukatlar arasında bilinmektedir.
“Türkiye’de böyle bir hizmet bilmiyorum. Baronun
imkânı olmayan kişilere verdiği avukatlık, hukuki
danışmanlık hizmeti var. Gelincikler var ama o da
boşanmaya özel değil, tüm hukuki durumlar için.”
(Avukat)
“Olumlu hizmetler tabii ki. Bence kadınlar
gerçekten çok eziliyorlarsa boşanma kararı
almalarını cesaretlendirici bir etkisi var Gelincikler
mevzusunun.” (Avukat) “Gelincik projesi var,
şiddete uğrayan kadınlar için: Aile Bakanlığı’nın
da sanki vardı ama onlar hep şiddet mağdurlarına
yönelik.” (Avukat)
Mahkeme uzmanları, boşanma davaları kendilerine
dava başladıktan sonra geldiği ve görevleri daha
çok çocuğun velayetinin
kime verileceğinin tespiti
olduğu için çoğunlukla boşanma niyetindeki çiftin
evliliğini kurtaracak herhangi bir danışmanlık
hizmeti veremediklerini belirtmektedir.
“Süreç başladığında gördüğüm kadarıyla çiftler
mahkemeye başvurduğunda zaten çocuk yoksa vaka
adliye dışına hiçbir şekilde çıkmıyor. Yani kimse
bunu bilmiyor. Dışarıdan yardım alma durumu
olmuyor.” (Psikolog)
Aile Danışma ve Sosyal Hizmet Merkezlerinin
özellikle avukatlar tarafından bilinmediği tespit
edilmiştir. Özellikle avukatlar nezdinde bu
kurumun güvenilir ve işlevsel kurum olarak
zihinlerde yer etmediği görülmektedir. Avukatlar
boşanma davalarında taraflarla ilk irtibatta olan
ve kişiler henüz boşanmanın yaralayıcı
sürecine
girmeden onlara tavsiye verme konumunda
olan uzmanlardır. Bu bağlamda avukatların, aile
merkezlerini benimsemesi ve danışanlarını buraya
yönlendirebilmesi önemlidir.
“Ben merkezlerin nasıl çalıştığını bilmiyorum,
hangi personelin çalıştığını falan. Yani bu noktada
da bize herhangi bir bilgilendirilme yapılmadı.”
(Avukat)
“Bununla ilgili çok bilgimin olması belki
cahilliğimden kaynaklı olabilir ama bilgilendirme
de görmedim.” (Avukat)
“Aile danışmanlık merkezleri bildiğim kadarıyla
kurulmadı ya da kurulma aşamasında. Kesin
söylemeyeyim. Devlet tarafından mutlaka sağlık
hizmeti gibi sunulmalı ve ücretsiz olmalı.”
(Avukat)
Mahkeme uzmanlarının Sosyal Hizmet
Merkezlerini / Aile Danışma Merkezlerini daha
fazla bildiği ve bu kurumların faydasına inandığı
görülmektedir. Ancak mahkeme uzmanları,
boşanma aşamasındaki çiftleri dava başladıktan
sonra görmekte ve bu aşamada çiftleri evliliğin
kurtulmasını sağlayacak danışmanlık almaya ikna
etmekte geç kalındığını düşünmektedir
.
“Yönlendirdiğimiz kişiler olmadı çünkü bize
geldiklerinde o noktayı zaten geçmiş oluyorlar.
Çünkü dava açıldığında artık taraflar birbirlerine
karşı kılıç kuşanıyor, sen bana boşanma davası
açtın, şunu yaptın falan... Aileler de devreye girince
bazı şeylerin telafisi zor oluyor. Ama adliyeye
intikal etmede dava açılmadan müdahale olursa
daha fazla yardım görebilirler diye düşünüyorum.”
(Pedagog)
“Aile danışma merkezleri önceden beri vardı.
Yeni olduğunu düşünmüyorum, yeni değil. Ama
insanların oralara özellikle de evlilik için çokça
yönlendirildiğine inanmıyorum. Keşke daha da
çok yönlendirilseler. Belki o zaman bunca boşanma
olmaz. Ama boşanma olmaması için şu da şart:
Ailelere eğitim!” (Sosyal Hizmet Uzmanı)
Mahkeme uzmanları bu hizmetin işe yarar
olduğunu
düşünmekle birlikte tamamen
gönüllülük esasıyla alınmasını önermektedir. Böyle
TBNA2014
196
Türkiye Boşanma Nedenleri Araştırması’nda bir
hikaye kurgusu içinde evliliğin oluşumu, gelişimi
ve boşanmaya yol açan hususlar incelenmiştir.
Araştırmada boşanma nedenlerinin yanı sıra
bireylerin hukuksal süreçte yaşadıkları, evliliğin
hukuken sonlanma aşamasında ilişkinin seyri ve
hukuki uygulamaların pratikteki etkileri kapsanmıştır.
Hukuksal süreç içinde bireylerin deneyimleri
uygulamanın aktörleri olan “yasa uygulayıcılar”
tarafından da değerlendirilip yasa metni ve pratikteki
sorunlar
tespit edilerek, geliştirme önerileri alınmıştır.
Ayrıca boşanma sonrasında bireylerin hayata ve
kendilerine bakışı, boşanma olgusunun oluşumundan
boşanma sonrası bugünkü duruma kadar tüm süreç
incelenmiştir.
Boşanmaya yol açan faktörler nadiren tek ve doğrudan
bir olayla ilişkili olarak açıklanabilir; boşanma daha
çok evliliğin ilk dönemlerinden itibaren ortaya
çıkan sorunların yıllar içinde birikmesiyle gelişen ve
“bardağı taşıran son nokta” olayıyla gerçekleşen bir
olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Evlilik öncesi
tarafların birbirini yeterince tanımadan evlenme kararı
alması yaşanan sorunların en önemli nedenlerinden
biri olarak gözükmektedir. Evlilik öncesi tarafların
birbirini yeterince tanıyamaması, sadece tanışma
ve evlilik arasındaki
sürenin yetersizliğiyle değil,
tarafların birbirlerinin kişilik özelliklerini, aile
yapılarını, hayata bakış açılarını anlamaya yetecek
kalitede zaman geçirmeyişiyle de ilişkilidir. Bireylerin
kendilerinin ve evlenmeyi planladıkları kişilerin
evlilikten beklentileri hakkında yeterince fikirlerinin
olmaması ve beklentiler arasındaki uyumsuzluklar
evliliğin potansiyel sorunlarla başlamasına yol
açmaktadır. Hem aile hem de çevre baskısını ortadan
kaldırmayı hedefleyen farkındalık çalışmalarının
yapılması bireylerin evlenmeden önce eşlerini daha
iyi tanımalarına ve daha sağlıklı kararlar vermelerine
fırsat verecektir. Ayrıca erken yaşta evliliklerin
önlenmesi konusunda kamu politikalarının güçlü
şekilde sürdürülmesi önemlidir.
Boşanmış bireylerin evliliklerinde yaşadıkları
sorunlar arasında ilk beş sırada yer alan durumlar
şiddet, alışkanlıklar, yakın çevre, duygusal ilişki
ve cinsel hayat odaklıdır. Bu gerekçeler farklı
demografik özelliklere göre farklılaşma göstermekle
birlikte şiddet, alışkanlıklar
ve duygusal ilişkiye dair
sorunlar hem kadın hem de erkekler tarafından en
sık dile getirilendir.
Bireylerin boşanma gerekçelerinde, yakın çevrenin
evliliğe müdahalesi ve duygusal ilişki en üst sırada
yer almaktadır. Bu gerekçeleri aldatma, ekonomik
sorunlar ve şiddet takip etmektedir. Eski eşinin veya
kendisinin alışkanlıkları, yaşam tarzı veya değerleri
nedeniyle evliliğinin sona erme durumu da yaygındır.
Bireyler arasındaki yaş farkı, inanç / mezhep farklılığı
ve akraba evliliği gerekçeleriyse boşanmaya sebep
olan durumlar arasında alt sıralarda yer almaktadır.
Cinsiyet temelinde yapılan inceleme, kadınların en
fazla şiddet sebebiyle, erkeklerin ise en sık yakın
çevre sebebiyle boşandığına işaret etmektedir.
Yakın çevre sebebiyle boşanmaların yaşandığı
evliliklerdeki kilit faktör kadın veya erkeğin ailesinin
özellikle annesinin ilişkiye olan müdahalesidir.
Erkekler özellikle eski eşinin kendi ailesine
saygısızlık yapmasını boşanma gerekçesi olarak
gösterirken, kadınlar eski eşinin ailesinin evliliklerine
müdahale ettiğinden söz etmiştir. Özellikle
geniş aile
içerisinde yaşayan kişiler bu tür sorunlarla daha çok
karşılaşılmıştır. Ayrıca kadının kendi ailesi ile ilişkisi
de tartışma konusudur. Erkek bu durumu kadının
kendi ailesiyle kopamaması olarak tanımlarken kadın
kendisini bu konuda kısıtlanmış hissetmektedir.
Bu nedenle evliliğe ilişkin eğitici çalışmaların
sadece eşlere yönelik değil, kadın ve erkeğin anne -
babası gibi birincil derece akrabalarını da içermesi
gerekmektedir.
Duygusal ilişki sebebiyle gerçekleşen boşanmalarda
temel gerekçe karşılıklı sevgi eksikliğidir. İlişkinin
başından itibaren sevgi eksikliğinin yaşanması,
sevgisizlik üzerine kurulan evlilikler ve dış faktörlerin
de (yakın çevre, çocuk sahipliği, evdeki görev
ve sorumlulukların paylaşımı) bu duruma etkisi
boşanmayı kaçınılmaz hale getirmektedir.
Boşanmış kadınların özellikle psikolojik şiddet
diğer ifadeyle sözlü
şiddete maruz kalma durumu
yaygındır. Ancak boşanmaya gerekçe oluşturan
şiddet türleri bununla sınırlı değildir; fiziksel
bütünlüklerini bozmaya yönelik davranışlar da