DİYANET İLMÎ DERGİ
·
CİLT: 54
·
SAYI: 2
·
NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2018
192
Kindî’ye göre Heyûlâ ve suret basit birer cevherdirler.
Basit cevherler
madde ve formdur. Birleşik olanlar ise şekle bürünmüş maddi varlıkladır.
Fizik âlemdeki her duyulur nesne heyûlâ ve suretten meydana gelmiştir.
Heyûlâ diğer bir ifade ile nitelikleri kabul eden fakat kendisi nitelik olma-
dığından kabul edilemeyen şeydir. Aynı zamanda heyûlâ suretin koruyucu-
su konumunda olmakla birlikte kendisinin korunmasına gerek duyulmayan
şeydir. Bu açıklama onun cevher olduğunun kanıtıdır.
18
Heyûlâ
bu özelliği
ile öyle bir konuma sahiptir ki, onun öncesinde herhangi bir maddi veya
maddemsi yapıdan söz etmek mümkün değildir. Dolayısıyla bir cisimdeki
heyûlânın ortadan kalkması cisme ait diğer tüm
niteliklerin de ortadan
kalkması anlamına gelmektedir.
Heyûlânın en önemli özelliklerinden birisi de bünyesinde tüm zıtlıkların
bulunmasına rağmen bozulmaya uğramayan bir yapıya sahip olmasıdır.
19
Daha önce de belirttiğimiz gibi Kindî, heyûlânın ötesinde hiçbir maddi yapı-
dan bahsedemeyeceğimiz için onu en üst cins konumunda görür. Mantık ku-
ralları gereği kendisinin üzerinde herhangi bir cins bulunmayanın tarifi yapı-
lamayacağı için heyûlânın kesin bir tarifinin yapılması mümkün değildir.
20
Heyûlâ suretle birlikte tüm varlıkları oluşturan bir ilke konumundadır.
Fizik âlemdeki unsurlar ve bunların belirli oranlarda karışımından oluşan
birleşik maddeleri de meydana getiren ilkeler heyula ve surettir. Hatta un-
surları oluşturan sıcaklık ve soğukluğunda ilkesi heyuladır. Bu açıklama
oldukça önemlidir. Çünkü Antik Yunan Filozoflarının bir kısmı unsurlar-
dan birini veya bir kaçını tüm maddî varlıkların ilkesi kabul ederken Kindî,
bunların birer ilke olmadığı görüşündedir. Dolayısıyla dört unsur Kindî’ye
göre tam manasıyla heyûlâsı ve sureti olan birer cisim konumundadır. Fa-
kat heyûlâ kesinlikle bir cisim değildir. Kindî’ye göre son olarak heyûlâ
hakkında tarifi yapılamayacağından ancak onun özellikleri hakkında bir
takım fikirlerin yürütüleceği kanısındadır.
Kindî’nin heyûlâ hakkında vermiş olduğu bu bilgiler ışığında sorulması
gereken soru ise şudur: “Heyûlânın âlemin varlığı ile ilgili konumu nedir ”
Kindî’ye göre âlem yoktan yaratılmıştır. Bu
bağlamda cisim olmayan ama
aynı zamanda tüm cisimlerin ilkesi konumunda olan heyûlâ ezelî midir
Yoksa sonradan mı yaratılmıştır Bu soruların cevabını ararken incelenme-
si gereken önemli bir alan da Kindî’nin âlemin Ezelîliği hakkındaki düşün-
celeridir.
18
Kaya,
Kindî Felsefi Risâleler, 41-42.
19
Kindî, “Kitâbü’l-Cevâhiri’l-hamse”,
Kindî Felsefi Risâleler içinde
, thk. Mahmut
Kaya (İstanbul: Klasik Yayınları, 2013), 2: 289.
20
Kindî, “Kitâbü’l-Cevâhiri’l-hamse”, 2: 289.
KİNDÎ’YE GÖRE HEYÛLÂ KAVRAMI BAĞLAMINDA ÂLEMİN EZELİLİĞİ PROBLEMİ
193
2. Âlemin Mahiyeti Sorunu
Ezelî kavramı felsefi düşünce sistemlerinde çokça kullanılan Tanrı ve
âlem hakkında farklı düşünceleri barındıran bir yapıya sahiptir. Bu bağ-
lamda âlemin ezelî olup olmadığı tartışmaları günümüzde bile canlılığını
korur niteliktedir. Özellikle İslâm düşünce tarihinde genel olarak felsefî ve
kelâmî ekollerin konu hakkındaki görüş farklılıkları oldukça fazladır. İs-
lâm düşüncesinde Tanrı’nın Ezelî olduğu tezinde herhangi bir farklı düşün-
ce yokken âlemin Ezelî olup olmaması bakımından düşünce ayrılıkları bu-
lunmaktadır. Bir diğer tartışma ise, âlemin hangi cihetten ezelî olduğu
meselesidir. Makalemizde Kindî’nin konu hakkındaki düşüncelerine geç-
meden önce Ezelîlik tartışmaları hakkında bilgi vermek yerinde olacaktır.
Tanrı âlem
ilişkisi incelendiğinde, Tanrı dışındaki her şeyin varlığını
Tanrı’ya borçlu olduğu düşüncesi teizmde oldukça temel bir yaklaşım tar-
zıdır. Âlemin varlık kazanması açısından Tanrı’nın onu yoktan mı yarattığı
yoksa onu Ezelî olan bir ilkeden mi yarattığı konusunda tartışmalar sürüp
gitmektedir. Yanı sıra yaratma fiilinin Ezelî mi yoksa zamansal mı olduğu
konusu da aynı şekilde tartışılagelmiştir.
21
İslâm düşüncesinde bu konunun tartışılmaya başlanması Yunan felsefe-
sine yönelik eserlerin tercümesi neticesinde ortaya çıkmıştır.
22
Konu hak-
kındaki tartışmaların bu denli önemli olmasının bir diğer nedeni ise, varı-
lan sonucun düşünce sistemindeki Tanrı algısını
da doğrudan etkiliyor
olmasıdır. İslâm düşüncesinde konunun açıklığa kavuşturulması için karşı-
laştırmalı bir metodun kullanılmasında fayda vardır. Bizim konumuz itiba-
riyle Kindî’yi ele almamız bu noktada çok önemlidir. Çünkü İslâm’ın ilk
filozofu sayılmakla birlikte yaşadığı dönemdeki kelâm düşüncesinden de
etkilendiği iddia edilen Kindî’nin vardığı sonucun bu iki minval üzere de-
ğerlendirilmesinde fayda vardır.
Her filozof gibi Kindî de yaşadığı dönemin
sahip olduğu entelektüel bi-
rikimine hâkim olma isteğinde olmakla birlikte, kendi dönemindeki sorun-
lara yönelik bir takım arayışlar içerisinde girmiştir. Kindî’nin yaşadığı dö-
nem Yunan felsefesine yönelik birçok eserin tercüme faaliyetleri neticesinde
İslâm dünyasına kazandırıldığı bir ortamın yanı sıra, kelâm ekollerinden
Mu’tezilenin de etkin olduğu bir döneme denk gelmektedir.
Bu bağlamda
bazı düşünürler Kindî’nin savunduğu fikirlerin bu ekolun etkisi sonucu
oluştuğu tezini ortaya atmıştır. Kindî’nin âlemin mahiyeti konusunda özel-
likle yoktan yaratmacı bir tutum izlemesinin sebebini onun kelâm ekolle-
21
Engin Erdem,
İlâhi Ezelîlik ve aratma Sorunu (Basılmamış
doktora tezi, Ankara
Üniversitesi, 2006), 60.
22
Mevlüt Uyanık, “İlk İslâm Filozofu el-Kindî’ye Göre Âlemin Mahiyeti”,
İslâm
Felsefesinin Sorunları, thk. Mehmet Vural (Ankara: Elis Yayınları, 2003), 2:100.