Yöneticiler İçin Yeni Bir Bakış İKİNCİ abdülhamid han'in liderlik sirlari


II. Abdülhamid Han'ın Liderlik Sırları



Yüklə 3,8 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə3/50
tarix21.06.2018
ölçüsü3,8 Kb.
#50577
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   50

II. Abdülhamid Han'ın Liderlik Sırları
Mehmet AYDIN
KUVVETLİ BİR HAFIZA
11. Abdülhamid Han'ın hafıza ve zekası çok kuvvetliydi. Bir ke-
re gördüğünü, ya da sesini işittiği kimseyi unutmazdı. Kuvvetli ha-
fızası insanları hayrette bırakacak derecedeydi.
Selanik'teki muhafız askerlerden biri Sultan'ın dikkatini çek-
mişti. Bunu bir yerden tanıyor ama nereden...Evet, hatırlamıştı.
Gördüğü Hakkı efendiden başkası değildi. Yıllar ne çabuk geçmiş-
ti. Dünkü çocuk bugün yüzbaşı rütbesine yükselmiş bir asker ol-
muştu. Hemen Cevher ağayı yanına çağırarak;
-Ben bu çocuğu tanıyorum. Ben bir kere gördüğümü asla unut-
mam. Eminim ki bu çocuk odur. İmparator bana ilk defa misafir gel-
diği vakit talimhane Köşkü'nde genç askerlere meç talimi yaptır-
mış, misafirlerime göstermiştim. Bu çocuk o zaman pek gençti.
Fevkalade kılıç kullanıyordu. İmparatorun da, benim de pek hoşu-
ma gitmişti. Bundan dolayı elimle göğsüne altın madalya takmıştım. İşte Hakkı Efendi bu çocuktur. Bir yolunu bulursan kendisin-
den sor bakalım, ne diyecek.
Cevher Ağa, uygun bir yolunu bularak Yüzbaşı Hakkı efendi-
ye durumu anlatır. Hakkı efendi de hayretle,
Evet, ben'im. Fakat nasıl oluyor da beni hatırlıyor? O zaman
çok gençtim. Bugün ise kırk yaşındayım. Saçlarım ağarmış, aradan
yıllar geçmiş. Doğrusu hafıza kuvvetine hayran oldum.. Fakat rica
ederim, bundan kimseye bahsetmeyiniz. (10)
50 YIL ÖNCESİ
19. asrın son yıllarında huzuruna kabul ettiği bir sefire sorar:
-"Ekselans sizi gözüm ısırıyor! Acaba nereden görmüş olabili-
rim?.."
-Görmüş olabileceğinizi zannetmiyorum, haşmetmeab; belki
yarım asırdan beri memleketinize ayak basmış değilim!..
-Demek yarımasır kadar evvel buradaydınız!...
-Evet, haşmetmeab; muhterem pederiniz Abdülmecid Han
devrinde babam sefarethanenin birinci katibiydi. Bir gün elçilik he-
yetiyle beraber huzur-i şahaneye kabul edildiğimiz zaman ben de
babamın yanındaydım ve 9 yaşlarında bir çocuktum.
Mehmet AYDIN
II. Abdülhamid Han'ın Liderlik Sırları
-Tamam! Ben de o zaman 10 yaşlarında var yoktum ve kafes
arkasından elçilik heyetini seyrediyordum. Demek sizi o zamandan
hatırlıyorum! (11)
9 yaşlarında bir çocuğu, aradan 50 yıl geçtikten sonra hatırla-
ması sefiri hayretten hayrete düşürmüştü.
PARİS SOKAKLARI
Bir Avrupalı Yazar'dan dinliyelim; "Paris'te geniş bilgisi ve
zekası sayesinde kendisine düşen vazifeyi yaptı. Orada hislerini giz-
lemesini bilen bu genç adamın (daha o zaman 17-18 yaşlarında)
herşeyle ilgilendiği ve bunlar hakkında esaslı malumat aldığı kim-
senin gözünden kaçmamıştı. Aradan otuz sene geçmesine rağmen
II.Abdühamid, Paris'te gezdiği caddeleri ve kendisine takdim edilen
subayların isimlerini hala hatırlıyordu." (12)
CÖMERTLİK
Abdülhamid Han, İsraftan hoşlanmazdı. Cömert bir insandı.
Ama iktisatlıydı. Cesur, fakat ihtiyatlı idi. İktisatsız cömertliğin ve
ihtiyatsız cesaretin seleflerine nelere mal olduğunu biliyordu. (13)
Fakirlere yardım eder, yöneticileri ise hizmet ve başarılarına
göre ödüllendirirdi.
Emri altında olanlara ve vekillerine, ilim ve sanat erbabına, ya-
bancılara bol ve kıymetli hediyeler veriyordu. Yöneticilerin mevki-
lerine, hizmet ve başarılarına bakarak ona göre ihsan ve ikramda bu-
lunuyordu. Halkdan, fakirlik ve sıkıntı içinde olanların halini ha-
ber alınca, para veya eşya gönderiyor, hastalara bizzat doktor yollu-
yordu. (14)
Bir akşam Aksaray taraflarındaki bir postahaneden Sultan'a arz
edilmek üzere bir telgraf çekilir. Telgrafı çeken bizzat telgraf me-
murudur. Karısının hamile ve doğmak üzere olduğunu ve doğumun
da zor olabileceği belirtilerek hiçbir vasıtasının olmadığını bu ne-
denle "Merhamet-i Şahane"ye sığındığını belirtiyordu.
Telgrafı baştan sona okuyan sultan Mabeyn (saray) memuruna
gerekenin yapılması emrini veriyordu.


II. Abdulhamid Han'ın Liderlik Sırları
Mehmet AYDIN
Mehmet AYDIN
II. Abdülhamid Han'ın Liderlik Sırları
Emir yerine getiriliyor, sabaha karşı Mabeyn (saray) memuru,
Mabeyn tabiblerinden biri ve bir yaver, gönderildikleri yerden dö-
nüyorlardı.
Saray bahçesinden geçerken Patişahın oturmayı adet edindiği
sade ve basit odada ışığın yandığını görürler. Padişahın geceyi ora-
da geçirdiğini ve belki de uyumakta olduğunu düşünerek, kendisini
rahatsız etmemek için ayaklarının ucuna basa basa yürümeye baş-
larlar.
Yanılıyorlardı. Patişah uyumuyordu. Onları pencereden seyre-
den Sultan gelmelerini işaret ediyordu...
Neticenin ne olduğunu çocuğun doğup doğmadığını soran Pa-
tişah'a şu cevabı veriyorlardı.
-Evet Efendimiz! Biraz evvel dünyaya geldi. Nur topu gibi bir
erkek çocuk...İsmini "Abdülhamid" koydular..."İhsan-ı Şahane"yi
16 verdik. Baba ağladı ve "ömr-ü devlet"lerine dualar etti.

Abdülhamid Han, şafak vaktine kadar neticesini beklediği ha-
diseyi öğrendikten sonra, içindeki sıkıntılı bir havayı dışarıya atar-
casına bir nefes boşaltıyor ve tek kelime söylemeden paravananın
arkasına geçip sabah namazına duruyordu. (15)
ERKEN KALKMAK
II. Abdülhamid han, istisnalar haricinde erken yatıp erken kal-
kardı. Güneş doğmadan kalkar her zaman adeti olduğu üzere ban-
yosunu yapar ve sabah namazını kılarak dualar eder, Kur'an-ı Ke-
rim okurdu, ibadetini yaptıktan sonra kahvaltısını yapardı. Sabah
kahvaltısı çok hafif olurdu. Yarım bardak sütü madensuyu ile karış-
tırıp içerdi. Madensulu sütten hemen sonra kahve ve sigarasını içer,
bilahare doğruca masasının başına oturup tahminen saat onbire ka-
dar resmi işlerle uğraşırdı
Sultan, aynı zamanda deniz banyosunu çok severdi. Doktorun
deniz banyosu tavsiyesi üzerine Beylerbeyi Sarayı'na giderek her
sabah deniz banyosu yaptığını kızı Ayşe sultan hatıratlarında anlatır.
Abdülhamid Han da deniz banyosunun kendisinde bir alışkanlık ha-
line geldiğini, susuz yaşayamadığım söylerdi:
"Deniz banyosu bir alışkanlık haline geldi. O gün bugün susuz
yaşayamaz oldum"derdi. (16)
YEMEN KAHVESİ
Kahveyi çok severdi. Bunların içerisinde de sadece Yemen
kahvesi kullanırdı. Yemeklerden sonra ve arada da ayrıca altı yedi
defa kahve içerdi. Kahvesi ne koyu, ne de açık ve sade olarak pi-
şirilirdi. Kahveyi sigarayla birlikte ve ağır yudumlarla içerdi. Ço-
cukların hiçbir babalarının huzurunda kahve içmedi. Gençlerin kah-
ve ve sigara içmeleri sarayda çok ayıp sayılırdı. (17)
YEMEKTEN SONRA DİNLENME FASLI
II. Abdülhamid Han, sağlığına çok dikkat ettiği için çalışma
saatleri, yemek ve istirahat zamanları son derece muntazam idi. Öğ-
le yemekleri, saray usulü üzeri genelde saat onbirde, akşam yemek-
leri de beşte yenirdi. Yemekleri bu saatlerde yemek saray adetin-
dendi. Yemek hazır olunca odasına geçer, hanımıyla beraber yeme-
ğe otururdu. Yalnız sofraya oturmamaya gayret eder, yemeği aile-
siyle yemekten hoşlanırdı. Saltanatının yirmi yılı içinde istisnalar
haricinde hergün ailesiyle yemek yedi. Yemekten sonra odasındaki
şezlonga uzanıp onbeş, yirmi dakika dinlenir, yine kalkıp sabahtan
kalan işlerini görmek üzere Selamlık dairesine geçer, çalışmaya
başlardı. Öğleden sonraki bu çalışma sırasında Başkatibi, yahut
ikinci Katibi, devlet adamlarından bazılarını kabul ederdi. Bu çalış-
ma akşamlara kadar devam ederdi. Akşamları genelde yemekten
sonra bahçeye çıkar, orada paşalarla, beylerle gezer ve bazen Ha-
rem'e geçerdi. Bazen marangozhanesinde veya kütüphanesinde ça-
lışırdı. (18)
Çok yoğun işlerinde gece yanlarına kadar Saray'da kaldığı
olurdu. İşi olmadığı zaman yatsı namazından sonra derhal dinlenme
odasına çekilirdi.
Aşırı yorgun veya işlerinin hafif olduğu zamanlarda ailesi ve
çocuklarıyla görüşür hal hatır sorar ve onlarla ilgilenirdi.


Yüklə 3,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   50




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə