Yöneticiler İçin Yeni Bir Bakış İKİNCİ abdülhamid han'in liderlik sirlari


II. Abdülhamid Han'ın Liderlik Sırları



Yüklə 3,8 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə5/50
tarix21.06.2018
ölçüsü3,8 Kb.
#50577
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   50

II. Abdülhamid Han'ın Liderlik Sırları
Mehmet AYDIN
önemli gazetelerinden bazılarını abone bulmak, satın almak sure-
tiyle kendi lehine kullandırır ya da aleyhte kullanmamaya çalışırdı.
Özellikle Times, Temps, Könche, Zeitung, Tribüne, Neue Freie
Press, Viedemosti gibi büyük gazetelere çok önem verirdi. Avrupa
gazetelerine ve yabancı ülke ajanlarına Hazine-i Hassa'ca para ve-
rilmiştir.
Cemiyeti Zehirleyen Yayınlara Müsaade edilemez.
Sultan Abdülhamid Han, devlet ve millet için zararlı olan ya-
yınların neşrine müsaade edilmemesi gerektiğini bildiriyor ve bu tür
zararlı olabilecek yayınlar hakkında "sansür politikası"nı takip edi-
yordu.
II. Abdülhamid Han'ın yaklaşık saltanatının ilk 10 yılına kadar
basın sansürden uzak, herşey kamu önünde açıklanır, yabancı ya-
yınlara da bir kısıtlama getirilmezdi. Fakat son dönemlerde Jön
Türkler'in devlet ve saltanat karşısındaki tutumları, Ermeni, Bulgar
22 ve birliği tehdit edici faaliyetlerin hızlanması karşısında sansürün
• elzem olduğu kanaatine varıldı. Uyguladığı ince siyaseti ve sansür
politikasıyla basım kısa bir zaman içinde kontrol altına aldı, şahsi ve
maksatlı polemikleri kökünden yasak etti. "Ermenistan" diye tari-
hi ve coğrafi bir mefhuma asla yer verilmemesini emretti ve bütün
yayınları sansür usulüne bağladı.
Dış basını da aynı hassasiyetle takip etti. Dış basını takip işini
o zamanlar elçiler ve konsolosluklar yürütyordu. Osmanlı'yı ilgi-
lendiren her yazı, derhal tercüme edilip Saray'a gönderiliyor, eğer
yazının memlekete girmemesi isteniyorsa vaziyet telgrafla haber
veriliyor ve tedbir alınması sağlanıyordu.
Sadece gazete ve dergiler değil, her türlü kitap üzerinde de sı-
kı bir kontrol mekanizması kurulmuştu. İslam ahlakına uymayan,
dine saldın ve İslam dinini imha niteliğinde olan hiçbir eserin ya-
yınlanmasına müsaade edilmedi...
Bazı menfaatperestler de sadece şantaj yaparak Sııltan'dan pa-
ra koparmak gayesiyle yazarlardı. U. Abdülhamid Han bu bakımdan
nice şantaj ve hile tertibine merhametinin çokluğundan göz yumu-
Mehmet AYDIN
II. Abdülhamid Han'ın Liderlik Sırları
yor, elini uzatan her kese, değerine bakmaksızın para veriyordu.
Böylece düşmanın sinsi tuzağından uzak tutmak ve memlekete fay-
dalı hale gelmeleri için... Bu tip yayın yapanların başında "Vakit"
yazarı Said Bey gelirdi. Defalarca Sultan'ın ihsanına mazhar olma-
sına rağmen tekrar uygunsuz yazılar yazar, tekrar sultan çağırır pa-
ra verir velhasıl bu şekilde devam ederdi. (30)
Ülkenin ve devletin bütünlüğüne, halkın birlik ve huzuruna za-
rar verecek her türlü fikir ve görüşün sansürlenmesi gerektiğini bil-
dirmiştir. Zamanın basınında hastalık haline gelen müstehcenlikle
büyük mücadeleler etti. Kendisini Beylerbeyi Sarayı'nda ziyarete
gelen Enver Paşa'ya şunları söylemiştir:
"33 sene saltanat sürdüm. Padişahlığım müddetince ferdin hür-
riyetine, şahsiyetine daima taraftar idim. Fakat istediği gibi bir hür-
riyet, gelişi güzel bir serbestiyeti de hiçbir zaman hoş görmedim.
Hele basında pek revaçta olan müstehcen resim ve yazılara sinsi fi-
kirlerin hakim olmasına asla müsaade etmedim. Milli ananelerimi-
zin bozulmasına da taraftar olmadım." (31)
Anne ve Baba çocuklarını zararlı yayınlardan koruduğu
gibi devlet te milletini aynı şekilde zararlı fikir ve cereyanlardan
korumalıdır.
Kendisini dinlemeye devam edelim:
"Bizde sansür elzemdir. Mevcudiyetini tenkid edenler yanıl-
maktadırlar. Bizdeki müesseseleri, Batıdaki gibi mütalaa etmeye
imkan yoktur. Belki orada kültürün daha yaygın olması sebebiyle,
basının tenkitleri normal karşılanabilir. Fakat bizde henüz halk çok
bilgisiz, çok saftır. Tebaamıza çocuk muamelesi etmeye mecburuz.
Hakikaten de büyük çocuklardan farkları yoktur. Ebeveyn veya mü-
rebbiye nasıl gençliğin eline zararlı neşriyatın geçmemesine dikkat
ederse, bizim hükümet de halkın fikirlerini zehirleyecek herşeyi
halktan uzak tutmaya çalışmalıdır. Fransızcadan tercüme edilen bir-
çok romanın hareme girmesi, kalpleri, fikirleri ifsat etmesi çok acı
olmuştur. Bu kötü neşriyatı ithal edenlerin Türkler değil de Fransız-
lar, Rumlar ve Ermeniler olması ancak teselliden ibarettir. Şu Erme-
niler ve Rumlar ne kötü insanlardır! Piyasaya sürdükleri bu hakika-
23


II. Abdülhamid Han'ın Liderlik Sırları
Mehmet AYDIN
Mehmet AYDIN
II. Abdülhamid Han'ın Liderlik Sırları
te aykırı romanları, eğer sansürden geçmeden gazetelerde neşredil-
seydi, halkta fena tesir uyandırır, bu da yabancıların hakkımızdaki
fikirlerini büsbütün yanıltırdı. Zaten memleketimiz kafi derecede
hertürlü iftiraya maruzdur. Bütün bu söylediğimiz sebebler sansü-
rün devam etmesini icap ettiren sebeplerdir." (32)
ÇOCUK SEVGİSİ
Sultan Abdülhamid Han'ın huzurlu bir aile hayatı vardı. Hem
patişah hem de örnek bir aile reisiydi. Çocukları çok severdi. Onlar-
la ilginmeyi, baba şefkatini göstermeyi ihmal etmezdi. Bir evladının
yanarak vefatı ve başka bir çocuğunun da hastalığının teşhis edile -
meyerek ölümü kendisini çok üzdü. Bunun üzerine "benim çocu-
ğum kurtulamadı, kimbilir fakir fukaranın çocuklarına nasıl bakılı-
yor. Hiç olmazsa bir hastahane yaptıralım da benim gibi birçok ba-
baların kalbi yanmasın" diyerek "Hamidiye Etfal Hastahanesi"ni
bugünkü adıyla "Şişli Çocuk Hastahanesi" ni kurdu. En seçme dok-
torları orada görevlendirerek Almanya'dan en gelişmiş cihazlarla
hastahaneyi donattı. Böylece birçok baba yüreği yanmaktan kurtul-
muş, kendisine dua etmişlerdir.
Çocuklar okusun, ailesi fakir ise yardım edilsin.
Sultan, yeni bir köşkün yapımında çalıştırılan sekiz-dokuz yaş-
larında iki küçük çocuğu Hünkar Dairesinden seyretmekte. Bir ara
bu çocuklar gelerek pencerenin önündeki fiskiyeli havuzdan yıkan-
maya başlarlar. Çocukların bu hali çok hoşuna gider. Onları çağırır,
büyüğüne adını sorar. Çocuk "Mecid" der, küçüğüne de aynı soruyu
yöneltince aldığı cevap "Hamid" olur. Cevaplar daha da hoşuna gi-
der ve Müdür Ahmet Bey'i çağırtarak "Bu çocukları şimdi doğruca
Tüfekçibaşı Tahir Paşa'ya götürünüz. Bunları Maiyet tüfekçi Bölü-
ğü'ne kaydettim. Maaş alsınlar. Mektebe gitsinler" emrini verir. Ay-
rıca bir kese altın ihsan ederek, çocukların anne ve babalarına yar-
dım edilmesini, elbise vs. ne lazımsa alınmasını da emreder. (33)
TERBİYE
II. Abdülhamid Han, çocukların terbiye ve eğitimi hususunda
çok gayret sarfederdi. Çocuklarını okutmak için özel hocalar tutar
ve onların eğitiminde titiz davranırdı. Vakit bulduğu zamanlarda
haremlerinden ve kızlarından kimi isterse haber gönderip çağırır,
onlarla görüşürdü. Gerek hanımlarının, gerekse kızlarının resmi iş-
lere karışmasını asla istemezdi. Sultan Abdulaziz ile Sultan Mu-
radın annelerinin devlet işlerine karışmalarının devlet gibi hanedan
için de asla hayırlı neticeler vermediğine inanırdı. Tahta çıkışının
ertesi günü analığının elini öperek;
"Siz annesizliğimi bana bir gün hissettirmediniz. Nazarımda
öz annemden farkınız yoktur ve mevkiiniz Valide Sultan mevkiidir.
Sarayda da Valide Sultanlığın bütün hak ve selahiyetlerine sahip
olacaksınız. Fakat devlet işlerine müdahaleye kalkıp şunun bunun
himayesini üzerinize almaktan ve rütbe ve memuriyet heveslilerine
delâletten kat'iyyen çekinmenizi bilhassa rica ederim" demiş, Peres-
tü kadın da ölünceye kadar Sultan'ın bu arzu ve iradesine riayetkar
kalmıştır. Kadın ve çocukları da bu hususa çok riayet etmişlerdir.
(34)
Çocukların hataları direk yüzlerine söylenmemeli annesi
rafından ikazı temin edilmeli.
Terbiye hususuna çok dikkat eder, en küçük kusurları dahi hoş-
görmez, kendisiyle yüzgöz etmezdi. Çocuklarının bir kusurunu
gördüğü veya hissettiği zaman çocuklarına direk söylemez, anala-
rına haber gönderirdi. Anneleri de çocuklarına babalarının huzurun-
da ne suretle konuşacaklarını, nasıl hareket edeceklerini öğretir ve
onlar da bu edebe riayet ederlerdi.
Kız çocukları sakin ve nazik hareketli olmalı.
Kız çocuklarının giyiminin çok sade olmasını, "cici bicili"
şeyler giymemelerini isterdi. El işaretleriyle, yüksek sesle konuşma-
larından hoşlanmaz, daima sakin ve nazik hareketli olmalarına dik-
kat ederdi. Büyüklerine, annelerine, kardeşlerine daima saygılı dav-
ranmalarını, önlerine geçmeyip sıralarını muhafaza etmelerini ister,
şımarıklıktan hiç hoşlanmazdı.
Erkek çocuğu erkek gibi büyümelidir.
II. Abdülhamid Han, halk tarafından olduğu kadar, aile içeri-
sindede de sevilir ve sayılırdı. Halkına olduğu gibi çocuklarına da şef-
kati çok fazlaydı.
25


Yüklə 3,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   50




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə