EJDER OKUMUŞ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 10 SAYI 2
162
| db
cinin sonucudur. Şimdi, geçmişe bağlı, ama asla geçmişle özdeş
değildir. Gerçekte Mead ileri sürmektedir ki şimdinin hem geçmiş-
ten hem de devam etmekte, sürekli meydana gelmekte olan olay-
lardan orijinal bir yaratılışı söz konusu olduğu için sosyal gerçeklik
var olmaktadır.
129
Mead, zamanla ilgili düşüncelerinin bilinç ve
toplumun evrimi hakkındaki teorisi bağlamında geliştirmektedir.
The Philosophy of the Present’ta Mead, toplumsallığın önceliğinin,
sırasıyla zamanı, geçmiş ve geleceğin şimdiyle ortaya çıkan zıtlığı
olarak anlayan akıl ve kendinin kurucusu olduğunu ileri sürüyor.
Mead için sosyal ve psikolojik, tabiatın bir örneğidir ve dolayısıyla
zaman psikolojisi ve sosyolojisinin bu açıklaması zamanın bizzat
kendisinin bir izahıdır.
130
Mead’ın yazıları, genel olarak Amerikan sosyoloji geleneğini et-
kilediği gibi özelde de zaman sosyolojisi, bilhassa zamanla ilişkile-
rin mikrososyolojik görünümleri ve bilgi sosyolojisi üzerinde önemli
etkilerde bulunmuştur. Örneğin bu etkilere Berger ve Luckmann’da
rastlanabilir.
131
Onlar, the Social Construction of Reality adlı kitapla-
rının “Gündelik Hayatta Bilginin Temelleri” başlıklı bölümünün
“Gündelik Hayatın gerçekliği” kısmında zaman konusunu, gündelik
hayatın gerçekliği çerçevesinde ele almakta ve gündelik hayatın
gerçekliğini, bilinçle ve öznelerarası ilişkilerle ilişkili olarak, bura ve
şimdi etrafında izah etmektedirler.
132
Berger ve Luckmann’ın yakla-
şımında gündelik hayatın dünyası, hem mekansal hem de zamansal
olarak inşa edilir. Mekansal inşa bizim mevcut düşüncelerimize
göre tamamen çevreseldir. Zamansallık bilincin temel bir özelliği-
dir. Bilinç akışı daima zamansal olarak düzenlenir. İç-sübjektif ola-
rak mevcut bulunduğuna göre bu zamansallığın farklı yüzeyleri
arasında farklılaşmanın olması muhtemeldir. Her fert, zamanın, her
ne kadar bunlarla aynı olmasa da sırayla organizmanın fizyolojik
ritimleri üzerine kurulan bir iç akışının olduğunun bilincindedir. İç-
sübjektif zamansallığın bu yüzeylerinin derin bir analizine girebil-
mek için bu girişlerin sınırlarını çok aşmak gerekmektedir. Bununla
birlikte, gündelik hayatta öznelerarasılık da zamansal bir boyuta
129
A.e., s. 8
130
Dan Ryan, “Time and Social Theory”, http://djjr.net/papers/published/Ryan-Time-
and-Social-Theory.pdf, 10.10.2009
131
G. Pronovost, a.g.e., s. 10
132
Peter L. Berger-Thomas Luckmann, The Social Construction of Reality, Allen Lane The
Penguin Press, Great Britain 1967, ss. 33-61; Peter L. Berger-Thomas Luckmann,
“Gündelik Hayatın Gerçekliği”, Çev. Ejder Okumuş, Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi,
1/1, Mart 2003, ss. 43-51
ZAMAN SOSYOLOJİSİ: BİR GİRİŞ DENEMESİ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 10 SAYI 2
db |
163
sahiptir. Gündelik hayat evreninin öznelerarası olarak mevcut ol-
duğu, kendine özel standart zamanı bulunmaktadır. Bu standart
zaman, daha önce zikredilen farklılaşımları dahilinde iç zamanla
tabiatın zamansal etkileri üzerine bina edilen, kozmik zamanla
onun sosyal olarak kurulu takvimi arasındaki kesişim noktası olarak
anlaşılabilir. Bekleme tecrübesinin en açık bir şekilde gösterdiği
gibi, zamansallığın çeşitli yüzeyleri arasında tam bir eşzamanlılık
asla olamaz. Hem organizmam hem de toplumum, benim üzerimde
ve iç zamanım üzerinde, beklemeyi gerektiren olayların kaçınılmaz
sonuçları üzerinde baskı yapar. Berger ve Luckmann’a göre bir spor
faaliyetine katılmayı arzu edebilirim, fakat incinmiş dizimin iyileş-
mesi için beklemek zorundayım veya yine olaya vukufiyetimin res-
men tanınabilmesi için belirli kağıtlar işlemden geçinceye kadar
beklemek zorundayım. Gündelik hayatın zamansal inşası, benim
hesaba katmam gereken, yani kendi projelerimin kendisiyle aynı
zamanda hareket etmesi için çalışmam gereken bir olgusallık olarak
karşıma çıkar. Ben gündelik hayatta zamanla, devamlı, sınırlı ve
sonlu olarak karşı karşıya gelmekteyim. Benim bu dünyadaki bütün
varlığım, mütemadiyen bu dünyanın zamanıyla düzenlenmekte,
gerçekten bu dünya tarafından kuşatılmaktadır. Benim kendi haya-
tım dışardan yapma zaman akışı içerisinde bir perdedir. O ben
doğmadan önce mevcuttu ve öldükten sonra da mevcut olacaktır.
Benim kaçınılmaz ölümümün bilgisi, bu zamanı benim için sınırlı ve
sonlu kılar. Benim, sadece, projelerimin gerçekleşmesi için mevcut
kararlaşmış belirli bir miktar zamanım bulunmaktadır ve söz konu-
su bu bilgi bu projelere karşı tavrımı etkiler. Keza ölmek istemez-
sem, bu, bilgi projelerime köklü bir endişe ve kuruntu enjekte eder.
Bunun için spor faaliyetlerine iştirakimi durmadan tekrarlayamam.
Gittikçe yaşlandığımı biliyorum. Hatta şu da olabilir: Bu, iştirak
etme şansına sahip olduğum son fırsattır. Bekleyişim, zamanın son-
luluğu projeye çarptığı ölçüde endişeli ve istekli olacaktır.
133
Berger ile Luckmann, zamansal yapının, cebrî olduğu görüşün-
dedirler. Onlara göre zaman tarafından yapılan etkileri canımızın
istediği gibi tersyüz edemeyiz. Şeyleri önceliklilik sırasına koyarak
en önemlisini öne almak, yani şeyleri düzenlemek ve sıralamak,
gündelik hayat bilgimizin temel bir öğesidir. Nitekim örneğin belirli
bir takım eğitim programlarından geçmeden muayyen bir imtihana
giremeyiz ve kazanamayız, bu imtihana girip kazanmadan da
133
P. L. Berger-T. Luckmann,
The Social Construction of Reality, ss. 40-41