137
önünde bir halveti dergâhı vardır. Gelene gidene bol ikramda bulunulur. Dört bir
tarafında yüzden fazla hücreler vardır. Hareminde bir su var ki ab-ı zülâldir. Bütün
şehir halkı bu suya muhtaçtır gayet leziz ve soğuktur. Bu asitane içinde bir bahçe var
ki sanki cennet bahçesidir. Burası bütün seyyahların ve misafirlerin bir dinlenme
yeridir. Hüsamcan Bağı adıyla şöhret olmuştur. Altmış çeşit üzümü ve kırk renk
meyvesi olur, sicilde kayıtlıdır. Görülmeğe değer bir yerdir.”
741
III. Milas Kazası
Evliya Çelebi Ula Kasabası’ndan ayrıldıktan sonra bağ ve bahçeler içinden
geçerek dört saat yolculuktan sonra Yerkesik Kasabası’na ulaşmış,
buradan
Bozüyük’ü ziyaret ederek Eskihisar üzerinden batıya doğru yönelerek Badırga
Boğazı’nı ve Deve Kısığı adı verilen geçitleri aşarak, Tuzla Ovacığı’nı geçip 6 saatte
Milas’a ulaşmıştır.
742
Milas günümüzde Muğla İlinin ilçesidir. İlkçağ başlarında Karlar ve Lelegler
ile iskan edilmiş ve erkenden Ege kıyıları adaları nüfusunun göçlerine ve şarklı
istilacıların tesirine maruz kalmış bir bölgede Milas şehrinin tam olarak ne zaman
kurulduğu kesin olarak bilinmemektedir.
743
Milas bölgesi M.Ö V. yüzyılda İyon
idaresi altında daha sonraları ise Perslerin Karya Satraplığının merkezi
durumuna
gelmişse de, M.Ö 40 tarihlerinde bölge Roma nüfuzu altına girmiştir. Bizans
hakimiyeti döneminde şehir eski önemini yitirmeye ve sönükleşmeye başlamıştır.
1079 senesinden itibaren Türk akınlarına sahne olan şehir, Menteşe Bey
komutasındaki ordu tarafından 1284 yılında fethedildi. Al-Umarı 1330 tarihine doğru
Milas'ı Menteşe Bey'liğinin
merkezi olarak zikreder
744
1220 senelerinden itibaren
Moğollar önünden kaçan Türkmenler Anadolu’ya girerek buralarda yerleşerek
nüfusu daha da artırmışlardır.
745
1333 yıllarında Milas’a gelen İbn Batuta burada
Şucaeddin Orhan Bey tarafından misafir edilmiştir ki buda Milas’ın beylik merkezi
741
Seyahatname, s.107
742
Seyahatname, s.107-108
743
Darkot, “Milas”,
İA, C.VII, İstanbul 1979, s.312
744
Darkot “Milas”, s.313
745
Wittek,
a.g.e, s.14-15
138
olduğunu göstermektedir.
746
Evliya Çelebi ise Milas’ın
Menteşeoğlu Ahmed Gazi
tarafından Milyas adındaki bir Rum Kralının elinden aldığı bilgisi ise doğru
değildir.
747
Ahmed Gazi’nin Milas ve Peçin’de yaptırdığı eser kitabeleri 1375-1380
dönemlerini işaret eder dolayısıyla fetih çok daha önceleri gerçekleşmiştir.
748
Milas I.
Bayezid zamanın da 1390 yılında ilk olarak Osmanlı hakimiyetine girmiş, Firuz Paşa
Menteşe iline Vali tayin edilmiştir. 1402 Ankara Savaşı’nın ardından bölge eski
sahipleri Menteşeoğullarının eline geçmişse de kesin olarak II. Murad döneminde
Osmanlı yönetimi altına girmiştir.
749
Seyyahımız Evliya Çelebi ise bölgenin kesin
olarak I. Murad Hüdâvendigâr zamanında Osmanlı topraklarına katıldığını
söylemektedir.
Evliya Şehrin isminin Milyas adındaki Cemşid
soyundan bir Rum Kraldan
geldiğini söylese de
750
Şehrin ismi esi kaynaklarda Mylasa, Melas, Milaso, Milaxo,
Melaso şeklinde ifade edilmektedir.
751
Böylece Evliya’nın isim hakkında halk
hikayelerinden hareket ederek veya benzeterek şehirlerin isminin kaynağı hakkında
bilgiler verdiği sonucuna ulaşabiliriz.
1. İdari Yapı
Şehrin idari yapısı ile bilgiler veren Evliya’nın bu konudaki ifadesi ise
şöyledir. “
Milas Menteşe Sancağı hakinde Menteşe Oğlu Ahmed Gazi Evkafıdır. Yüz
elli akçe kazadır. Nahiyesi yetmiş beş mamur kuralardır. Kethudayeri, Yeniçeri
Serdarı, Ayanı, Eşrafı, Nakib ve Müftüsü vardır. Kalesi yıkılmış olduğundan Dizdarı
ve Neferatı yoktur.”
752
746
Wittek,
a.g.e, s.68-70
747
Seyahatname, s.109
748
Wittek,
a.g.e, s.74-75
749
Darkot, “Milas”, s.313-316; Wittek,
a.g.e, s.102-105
750
Seyahatname, s.109
751
Darkot, “Milas”,
İA, s.311
752
Seyahatname, S.109
139
2. Fiziki Görünüm
Günümüz Milas’ının genel görünümü şu şekildedir. Milas Anadolu’nun
güneybatısında Karia (sonra Menteşe) bölgesine merkez olmuş bir şehirdir.
753
Şehir
Sodra Dağı’nın kuzey eteklerinden ayrılan dört tepe ile bu tepeler arasındaki
düzlükler üzerinde kurulmuştur.
754
Sodra Dağı şehrin batısındaki
mahallelere kadar
uzanmaktadır. Bu tepelerden en yükseği, Sodra Dağı’ından bir vadi ile ayrılan (180
m.) yüksekliğindeki Hıdırlık Tepesi olup, şehrin antik dönem kalesi de burada
bulunmakta idi.
755
Bu tepenin önünde ve şehrin ortasında yükselen Hisarbaşı Tepesi
(90 m.) ise Milas’ın eski çekirdeğini teşkil eder.
756
Şehrin resmi binaları
bu tepenin
etek ve yamaçlarında yer alır, şehir buradan itibaren güneye doğru ovaya, diğer
taraftan kuzedeki Değirmen, kuzey-doğudaki Topbaşı Tepelerine doğru yayılır.
757
Sodra Dağı’ndan nisbi bir alçalma ile sıralanan Hıdırlık ve Hisarbaşı tepeleri bu
dağın birer tabii uzantıları gibi durmaktadırlar.
758
Evliya’nın tarifi günümüz görünümüne büyük ölçüde uyar ona göre Milas
Şehri, Milas Ovası’nın güneybatısında, Sudre Dağı’ndan bir top menzili uzaklıkta
olduğunu, taşlıklı bir bayır üzerinde kurulmuş olarak tarif eder. Ayrıca bu bayır
üzerinde kargir, üzeri toprak örtülü bahçeli bin hane bulunduğunu,
şehirde limon,
turunç, nar, incir ağaçlarının oldukça bol bulunduğunu yazan seyyahımız, Milas’ın
havasının ise iyi olmadığını onun ifadesiyle “eşeği ve ecinneyi” sıtma tuttuğunu bize
söylemektedir.
759
a. Kale
Seyyahımız Peçin Kalesi’nin ismi hakkında şu bilgileri bize vermektedir.
“
Yüzlerce yıl bir ecinne beği burayı elinde tutmuştur. O yüzden buraya Beğ Cin
753
Darkot, “Milas”,
İA, s.311
754
Darkot, “Milas”,
İA, s.311
755
Darkot, “Milas”,
İA, s.311; Aşkıdil-Turhan Akarca,
Milas, Coğrafyası, Tarihi ve Arkeolojisi.
İstanbul 1954, s.13
756
Darkot, “Milas”,
İA, s.311; Aşkıdil-Akarca,
a.g.e, s.14
757
Darkot, “Milas”,
İA, s.312; Aşkıdil-Akarca,
a.g.e, s.114
758
Mete,
a.g.e, s.63
759
Seyahatname, s.109