161
Evliya Çelebi Bodrum’dan bir saatte Vitiz Karye’sine ulaşmıştır. Burası irem
bağları gibidir. Elli haneli bir camili Müslüman köyüdür.
903
Vitiz Köyü’nden
hanedan sahibi İbrahim Çelebi ben hakire bir firkateyi elli şehbazı ile donatıp altı
atımız ve beş adamımızla poyraz rüzgârı ile orsa orsa sekiz mil yine Menteşe
kenarınca giderek Isbat Kalesi’ne ulaştık.
904
Isbat Kalesi daha önceleri Malta küffarı Venedik elinden alıp harap etmiş.
Daha sonra Menteşe Oğulları fethedip imar etmişler. Hala Menteşe hakinde
Karabağlar Kazası adında bir burunda gök yüzüne baş vermiş, bir sarı kaya üzerinde
henüz sanki yeni üstad elinden çıkmış gibi sağlam bir kaledir.
905
Limanda rüzgârın
sakinleşmesini beklerken kaleyi seyrettik. Yalçın kaya üzerinde yuvarlak küçük bir
kaledir. Etrafı yedi yüz adımdır.
906
Kuzeye bakan bir kapısı var. Gayet büyük
olmasına rağmen kullanılmaz. Ama küffar korkusundan halk mallarını, yiyeceklerini,
elbiselerini buraya koyar. Dizdarı, askeri, top yada tüfek yoktur.
907
Aşağı limanda
yalçın kayalar dibinde deniz kenarında abı hayat bir su kaynar. Bunun üzerinde on
değirmen yürütür. Lezzetli bir sudur, bütün gelip geçen gemiler buradan su alır.
Gayet tatlı soğuk sudur.
908
İsbat Kalesi’nden yine fırkateye binip İsbat Kalesi
dibinden kıyıyı takip ederek, iki mil gidip yalçın kayalar üzerine vardacılar koyup
kafir gemisi olmadığını haber aldıktan sonra , altı mil daha sıyırma rüzgâr ile
İstanköy Kalesi’ne ulaştık.
909
Evliya Çelebi İstanköy Adası’nda bir ay kaldıktan
sonra 1082 Cemaziye’l-Evvel’in 25 inde buradan ayrılmıştır.
910
İstanköy Adası’ndan
Rodos’a gitmek için ayrılan Evliya Çelebi kafir kalyonlarının saldırısına uğrayınca
gemi kaptanı Anadolu tarafına dönmek zorunda kalmıştır. Böylece Evliya Çelebi
Kiliseli Kalesi’ne gelmiştir.
911
903
Seyahatname, s.111
904
Seyahatname, s.111
905
Seyahatname, s.112
906
Seyahatname, s.112
907
Seyahatname, s.112
908
Seyahatname, s.112
909
Seyahatname, s.112
910
Seyahatname, s.118
911
Seyahatname, s.118
162
Bir alçak kaya üzerinde bir burunda terk edilmiş bir kaledir, fakat güzel bir
yatak limanı var. Daha önceden canlı bir iskele imiş.
912
Menteşe kenarlarında Dacca,
Poça, Darahiye kazası derler seksen akçelik kazadır. Kasabası yoktur, bütün nahiyesi
kırk yedi parça asi Türk kuralarıdır. Menteşe Paşası’nın hassıdır. Voyvodası
hakimdir.
913
Bu bölge gayet sarp, ormanlık, taşlık ve çalılık Frengistan bir yerdir.
Bizi kafi kovduğunda “el aman” deyip yanaştığımız Türk, dur deyip bir yudum su
dahi vermediler. Bu mahal doğudan batıya seksen mil bir burundur. Bir tarafı
Sönbeki Adası kıyılarıdır. Bir tarafı Gökova Körfezi’dir. Bu burun üzerinde ki kaza
ve kuralar silahlı kavimdir.
914
Evliya Çelebi bölgeyle ilgili şu olayı anlatmaktadır. Bizden üç gün önce
Malta gemileri bir kenara asker çıkarıp kuraları basıp esir almak isterken asi Türkler
yedi sekiz bini bir araya gelip deniz kıyısına koşup, kafir gemilerini kayalardan döve
döve alarka etmişler. Kıyıda kalan kafirlerin hiç biri kurtulamamış. Dağlarda keçi
güderler, melun bir kavimdir ama bahadır, pehlivan güçlü kavimdir.
915
Bu kaimden
bir parça dahi ekmek alamayıp firkatimize binip yüz mil doğu tarafına Gökova
Körfezi içinde iki tarafımızda yalçın kaya, liman, dağları ve bağları izleyerek
geçtik.
916
Bu yüz mil körfezin bitiminde Söğütçük adlı bir yer vardır. Eğer istense
Söğütçük’ten Sönbeki Boğazı’na dek kesseler Dacca, Poça, Darahiyye Kazası bir ada
olur ama büyük gayret ister.Gökova Körfezi içinde giderken gündüz tehlikeli olur
diye korkumuzdan Bodrum Kalesi kıyılarından kırk mil uzağa gidip Gereme
Kalesi’ne ulaştık.
917
Gereme Kalesi deniz kenarında bir top menzili içerde sarp bir kaya başında
şeddadi taş bir binadır., harap olmuştur. Ama kale dibinde bir Müslüman köyü
vardır. Sırf bağ bahçedir. Kale Menteşe hakinde Gereme Kazası’dır. Kırk yedi pare
kuradır. Kadı ve serdarı Gereme’de skindir ama kethüdayeri yoktur.
918
Bu kazanın
912
Seyahatname, s.118
913
Seyahatname, s.118
914
Seyahatname, s.118
915
Seyahatname, s.118
916
Seyahatname, s.118
917
Seyahatname, s.118
918
Seyahatname, s.118
163
kıyısından çamlı ve ardıçlı kıyıları izleyerek elli mil daha doğuya körfez içinde
geçerek Gökova Kalesi’ne ulaştık. Gökova Menteşe hakinde yüz elli akçe kazadır.
Nahiyesi yetmiş parça mamur ve mahsulü bol kuralardır. Kethühayeri ve serdarı
Ula’da sakindir, kadısı kura kura gezer.
919
Kale Gökova Körfezi’nin bitiminde yalçın
bir kaya üzerinde küçük bir kaledir. İçinde dizdaı, askeri, adamı yoktur. Saki üstad
elinden yeni çıkmış gibi dört köşe bir kaledir. Ama taşra kalesi eskiden büyük sur
imiş, hala kalıntıları görülmektedir.
920
Kale gayet önemlidir, zira bu iskele Muğla,
Ula, Yerksiği’nin, Bozüğük’ün, Menteşe ve Milas’ın Mısır iskelesidir. Yılda nice
yüz parça gemi yüklenip bu vilayete gider.
921
Evliya Çelebi Gökova Kalesi’nin önemi ile ilgili şu olayı anlatır. (…) sene
tarihinde Venedik Donanması gelip limanda yatan on sekiz şayka gemiyi yükleriyle
beraber alıp gitti. Halk dağlara kaçtı. Eğer kale sağlam olsa idi limana kimse girip
gemi dahi alamazdı.
922
Liman sekiz rüzgârdan emindir. Bin parça gemi alır. Kayalar
dibinden akan suyu acıdır ama tatlı sulara da yakındır. Limanda küçük bir handan
başka bir şey yoktur. Bütün gelen geçen ağaçlar altında dinlenirler. Bende bu
iskelede bir gece geçirerek kafirden kurtulduğumuza hamd ettim.
923
Atlarımızı
firkateden çıkartıp adamlarımız ile Marmaris’e doğru tekrar yola çıktık. Yol üstünde
Süleyman Han “Sakar Beli” diye söylediği yolu solumuza alıp Süleyman Han’ın taş
döşeme kaldırımı üzerinden geçip dört yerden taş köprüleri geçip Müşkül Beli
denilen çamlık ağaçalrın kokusundan insanın dimağının tutulduğu yere vardık.
924
Bu
mahalde bir ırmak akar. Süleyman Han burada çetrini kurup kahve içtikten sonra o
eğlencede “Amber Suyu” diye konuşup. Tiz bu amber suyu üzerine müşklü köprü
yapsınlar diye emr edince buraya iki göz bir köprü yapıp temeline müşk dökerler
onun için müşklü köprü derler.
925
919
Seyahatname, s.118
920
Seyahatname, s.118
921
Seyahatname, s.118
922
Seyahatname, s.119
923
Seyahatname, s.119
924
Seyahatname, s.119
925
Seyahatname, s.119
Dostları ilə paylaş: |