17
sağlık mesleki okullar için
Beyin sinir sisteminin en önemli kısmıdır. Beynin en önemli kısım-
ları: arka beyin, orta beyin ve ön beyin.
Arka beyini
omurilik soğanı (medulla oblongata) ve beyincik (cere
bellum) oluşturur. Omurilik soğanında solunum ve kalp çalışmasını dü-
zenleyen merkezler bulunmaktadır. Beyincik denge sağlama, hareketle-
rin uyumlaştırılması ve kasların kasılma derecesini sağlayan merkezidir.
Örneğin beyinciği alınan hayvanlar denge sağlayacak durumda değiller-
dir, kasları ise gevşemekte ve elastikliğini yitirmektedir.
Orta beyin
de sinir sistemi ve organizmanın bütünlükte çalışma-
sını sağlayan önemli çekirdekler bulunmaktadır. Burada oldukça önemli
olan retiküler formasyon da bulunmaktadır. Bu formasyon kasları aktive
etmekte, otomatikleşen hareketleri kontrol etmekte, beyin kabuğu aktivi-
telerini etkilemektedir. Orta beyinde retiküler formasyonun bir kısmında
hasar meydana geldiği halde, bütün beyinin aktivitesi felç olmakta, insan
duyulara tepki vermemkte ve derin bir uykuya girmektedir.
Günümüzde, insanın uyanıklığı ve aktivitesi büyük ölçüde retiküler
formasyonun aktivitesine bağlı olduğu bilinmektedir.
Beynin en önemli kısmı ön beyindir. İki bölümden oluşmuştur: Ara
beyin ve büyük beyin. Arabeyin talamus ve hipotalamustan oluşmaktadır.
Talamus aff erent sinirlerin toplandığı ve sinir dürtülerinin beyin kabuğu-
na veya efektör merkezlere doğru yöneldikleri yerdir. Hipotalamus sindi-
rim sistemde sayısı çok reaksiyonu kontrol eden merkezdir ve duygusal
tepkilerde çok önemli rol oynamaktadır. Bu beyin duygusal davranışlar
için karakteristik olan beden fonksiyonları bağlayıp uyumlaştırmaktadır
(Res.4).
Gri madde
ve Ak maddeden oluşmuştur.
Gri madde
beynin yüzeyinde bulunmaktadır. Büyük beynin de-
rinliklerinde (ak maddede) gri madde kısımları öyle denilen subtropikal
gangliyeler oluşturur. Büyük beyin kabuğu kırışıktır, öyleki büyük beyin
yüzeyinde çok sayıda girintili ve çıkıntılı kırışıklar vardır. Beyin kabuğun-
da değişik görevleri olan birkaç bölüm vardır:
- Motor korteks, istekle yapılan tüm hareketlerin devindiği beyin
kısmıdır.
-Duyu alanı
, perifer reseptörlerden gelen tüm dürtülerin yetiştiği
ve işleme alındığı, beyin kısmıdır. Beyinin bu kısmı sayesinde biz neye do-
18
Psİkolojİ
kunduğumuzu (odun ya da demir) veya elimizin ne ile ıslandığını (deniz
suyu ya da güneş yağından mı) anlayabilmekteyiz.
-Asosyatif bölge,
duyu organları: göz, kulak, burun, dil, uyarılarını
alan kısımdır. Beyin kabuğunda yerleşen buna benzer birkaç bölge mev-
cuttur: görme kısmı beyinin arka lobunda, işitme kısmı temporal kısımda
bulunur.
Beyin kabuğunda
veya ön lobta düşünme, entelektüel düşünce,
konuşma ve benzeri merkezler bulunmaktadır. Bu aktivitelerden bazıları
beyin merkezleri olarak adlandırılan beyin kabuğu belli yerlerinde mey-
dana gelmektedir, bu şekilde konuşma merkezinin beyin ön sol tarafında
bulunduğunu bilmekteyiz.
Ak madde
gri maddenin altında bulunmaktadır. Bu madde kabuk-
tan periferiye ve aksi yöne giden sayısı çok sinir hatları oluşturmaktadır.
Buraya enformasyonları taşıyan asosyatif hatlar da dahildir.
Robert Ornstein tarafından yapılan araştırmalar, beyin sol yarı-
sı (hemisfer) genelde zihinsel aktivitelerden (matematik, diller, mantık,
analiz, yazma), beyin sağ yarısı ise (hemisfer) el hünerleri ve alanda or-
yantasyondan (sanat, müzik, renklerin algılanması, alan, hayal) sorumlu
olduğunu göstermiştir. İnsan doğal ortama daha iyi adapte olabilmesi için
şartlı ve şartsız refl ekslerle tepki göstermektedir. Şartsız refl eksler omuri-
lik yardımıyla gerçekleşmektedir. İnsan beyninde şartsız refl eks üretme
yeteneği özellikle gelişmiştir. Bu yetenek sayesinde insan evrime ayak uy-
durmaya başarmıştır, ancak bu yeteneğin, sadece insan için karakteristik
olan yüksek sinir fonksiyonlarının gelişiminde yardımcı olduğu düşünül-
mektedir.
VEGETATİF SİNİR SİSTEMİ: FONKSİYONLAR
İç organların çalışması irademizin etkisi dışında gerçekleşmektedir.
Biz mideye giren gıdaların daha hızlı hazmedilmesine veya kan basıncının
artmasına etki edemeyiz. Bunu iç organların çalışmasını kontrol eden ve-
getatif (otonom) sinir sistemi kontrol etmektedir.
Vegetatif sinir sistemi ikiye ayrılır:
Sempatik sinir sistenmi
, ağırlıklı olarak iç organların çalışmasını
kontrol eder, örneğin kalbin çalışması hızlanır akciğerlere daha büyük
mikdarda oksijenin nefes etmesini sağlamak amacıyla solunum yolları ge-
19
sağlık mesleki okullar için
nişlemektedir. Bu sinirler omuriliğinin iki tarafında bulunan ve düğüm-
lerden oluşan iki düzine şeklindedir. Bu düğümlere gangliyon denilir ve
omurilik ile yakın alakadadır. Gangliyonlardan belirli organlara giden si-
nirler çıkmaktadır.
Parasempatik sinir sistemi
, sempatik sinir sistemine karşıt olarak
işler. Örneğin solunum ve kalp atışlarını yavaşlatır. Sinir sisteminin bu bö-
lümündeki sinir lifl eri kafatasında başlayan ve mideye kadar uzayan onun-
cu kafatası sinirinden çıka gelmektedirler.
Sempatik ve parasempatik lifl er organlar etrafında pleksus olarak
adlandırılan düğümler oluşturmaktadırlar. Bu pleksusların şiddetli ve
beklenmedik olarak tahriş edilmesi bu organların geçici bir süre devre dı-
şında kalmalarına neden olabilir. Futbol ya da boks maçlarında, karın ya
da göğüs bölgesine alınan şiddetli darbe sonucu bilincin nasıl kaybedildiği
ve sporcunun nasıl düştüğünü görmüşsünüzdür, elbette. Bu tür darbeler,
genelde bilincin geçici bir süre kaybolmasına neden olduğuna karşın, çok
tehlikeli olabilirler ve ölüme neden olur.
Korku, öfk e, üzüntü, sevinç gibisinden şiddetli duygulardan sonra
meydana gelen hasarların ortak adı psikolojik strestir. Duyguların orga-
nizmaya olan etkisi daha eski zamanlardan bilinmekteymiş, (sıkletten saf-
ra kesem patladı, korkudan kalbim durdu). Duyguların merkezi beyindir.
Anında belirebilecek şiddetli duygular, sinir sisteminde (sevinçten aklını
oynattı) ve diğer organlarda da hasar yaratabilir.
İÇ SALGI BEZLERİ
İç salgı bezleri Hormon olarak adlandırdığımız özel maddeler salgı-
lamaktadırlar. Hormonlar küçük miktarlarda spesifik hücrelere etki eden
ve spesifik neticelere yol açan özel maddelerdir. Diğer sözlerle her hormo-
nun etkilediği hücre grupları mevcuttur. Her hormonun etkilemekte oldu-
ğu “kendi hücresi” veya öyle denilen “hedef hücresi” vardır. Hormon etkisi
altına aldığı hücreyi nasıl tanıyor? Her hedef hücrede hormonun bağlandı-
ğı hücre zarında özel yerler vardır. Bu yer reseptör olarak adlandırılır. Her
reseptör kendi hormonu için meydana getirilmiştir. Reseptör herhangi bir
nedenle imha edildiyse, hedef hücre ve hormon biri birini tanıyamaz olur-
lar ve hormonun etkisi gerçekleşmez. Bezler kendi hormonlarını doğru-
dan kana salgılar ve bundan dolayı onlara iç salgı bezleri denir.
Dostları ilə paylaş: |