54-Diyalektik Nedir indd



Yüklə 2,8 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə32/81
tarix26.11.2017
ölçüsü2,8 Kb.
#12761
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   ...   81

için dışarıdan imdat beklemeleri doğaldı. Trotski'nin, Engels'ten anla-
mını anlamayarak aşırıp soysuzlaştırdığı bir "Permanan Devrim" [Sü-
rekli Devrim] sözünü geveleyişi vardı. O, bu sözü soyut gerçek kılığına 
sokmuştu, bütün "Solcu" Oportünistler de "Anlamı şairin karnında" sa-
yılan kuruntulara çevirmişlerdi. Bütün Solcular, özellikle Brest-Litovsk 
Anlaşması gibi ağır şartlı bir barış, Lenin tarafından kabul edilince kö-
pürmüşlerdi. Onlar, barış istemiyorlar, güya devrimci savaş istiyorlar-
dı. Bir Memlekette Devrim yapmakla kalırsak, işte böyle Köylülerle 
uzlaşılır, Sendikalizme düşülür ve Sosyalizmden uzaklaşılır, diyorlardı. 
İyisi mi, Trotski'nin kuyruğuna takılıp, bütün memleketlerde devrim 
çıkarmak için dünyaya savaş açalım, hiç olmazsa Avrupa'yı fethede-
lim, diyorlardı. Lâkin, bunu söylerken bir defacık olsun gerek Sov-
yetler ülkesinde, gerek Dünyadaki durumu somutça gözönüne getirip 
kavrayamıyorlardı. Bir kere Devrim, bir memleketten ötekisine zorla 
satılan bir ithalât ve ihracat eşyası değildi. Ondan sonra, bütün dünya-
yı Sosyalist yapmak üzere açılacak savaşa kimler gidecekti? Sovyetler 
ülkesinin halkı değil mi? İyi ama, bu halkın büyük çoğunluğuna, Köylü 
kitlelerine hiç güvenemeyen, köylülükten Sosyalizm uğruna hiçbir şey 
beklemeyen Solcu efendiler, nasıl olur da, daha ne olduğunu anlamaya 
vakit bulamadığı Sosyalizmi başka milletlere de kabul ettirmek uğru-
na aynı köylülükten gönüllü bir Haçlılar Seferi bekleyebilirdi? Kaldı ki, 
Sovyet Halkları savaş aleyhinde çoktan, Lenin'in dediği gibi, "Oyunu 
ayaklarıyla vermiş"ti. Yani cepheden kaçmıştı. Barış istiyordu. Bolşevik 
Parti de, Barış parolasını bayrak ederek, kitlelerin o derin ve haklı barış 
dileğini ifadelendirdiği için iktidar mevkiine gelmişti. Somut şartlar, 
Sovyetler ülkesinde artık barışı zorunlu kılıyordu. Böyle bir durumda, 
Bolşevizmin savaş istemesi ve durup dururken savaş açması; mağ-
lûbiyet istemesi, bozgun hazırlaması olurdu. Bu somut durumu hiçe 
sayarak, Solcu isteriklerin afakanına kapılmak, Cihan Devrimi yapa-
cağım diye parçalı ve çelişkili cihan Emperyalistlerini ortak hedefli bir 
Haçlılar Seferinde birleştirmek, en hafif anlamıyla maceraya atılmak 
ve bir memlekette muzaffer olmuş Devrimi de hafifmeşrepçe gösteriş-
ler uğruna yok olmaya sürüklemekti. 
Ne yapılabilirdi? İşte Solcuların yırtınmalarına rağmen Devrim "Bir 
Memlekette" başarılı olmuştu. Geri kalan dünya, kapitalist düzeniyle 
çalkanırken bir tek memleketin Sosyalizme geçmesi elbet güç olur-
du. Lâkin, bu güçlükler imkânsızlık demek değildi. Güçlükleri Diya-
lektik kavrayışla göze almak lâzımdı. Onun için Lenin Brest-Litovsk 
Anlaşması'na ateş püskürenlere anlatıyordu: 
"Devrimimizdeki bütün güçlüklerin, ancak şimdi her tarafta olgun-
laşan ve nihayet tam anlamıyla olgunlaşmak üzere olan cihan sosyalist 
devrimi esnasında devrimimizin üstün çıkmış olmasından ileri geldiği 


nasıl tamamıyla itiraz götürmezse, tıpkı öylece bugün devrimimizde 
görülen her verili somut güçlüğü şöyle söyleyerek saklamaya mecbur 
olduğumuzu doğrulamak da tamamıyla saçmadır: 'Ben kartımı ulus-
lararası sosyalist hareketi üzerine koyuyorum ve her canımın istediği 
sersemliği yapabilirim.'" [Lenin, Brest-Litovsk Barışına Dair, 7-3-
1918, C. XV, s. 129 (Collected Works, C. 27, s. 95)] 
Sonra, aynı büyük devrimci: Evet'in nasıl Hayır ve Hayır'ın nasıl 
Evet olacağını, Zıtların birbirine geçeceğini temiz maddeci diyalekti-
ğiyle kurallaştırıyordu: 
"Bütün bu güçlüklerden kurtulmamız, diye tekrarlıyorum, tekmil 
Avrupa devrimiyle olur. Biz, tamamen soyut gerçeklerden vazgeç-
miyoruz. Ta ki, bu gerçeklerin zamanla boş laf haline dönecekleri 
noktaya sürüklenmeyelim. Zira, bütün soyut gerçekler, genel tahlil 
olmaksızın uygulandıkları zaman boş lâfa dönerler." [Lenin, Brest-
Litovsk Barışına Dair, 7-3-1918, C. XV, s. 129 (Collected Works, 
C. 27, s. 95)] 
Buraya kadar gördük: Diyalektik Aydınlatma (izah) yahut İncele-
me (tahlil), aynı zamanda hem Objektif, hem Somut olacaktır. Çün-
kü, çelişkileri ve şartları olduğu gibi kavramak (Objektif olmak) aynı 
zamanda ister istemez onların gelişimini de ve geliştikçe uğradıkları 
değişiklikleri de kavramak (Somut olmak) demektir. Aydınlatma önce 
Objektiftir; bütün çelişkileri ve şartları çok cepheli olarak gözden ge-
çirir; ondan sonra Somuttur; çelişki ve şartların gelişim esnasında 
nasıl değişiklikler geçirdiklerini görür. 
Bu sıra, toplumsal olayların aydınlatılmasında rastlanan güçlükler 
ve yanlışlar için de az çok doğrudur. Modern toplumsal hareketlerin 
başlangıçlarında yapılan aydınlatmalar, en çok objektif olamamakla dö-
vüşür. Bilimsel Sosyalizmin, Hayalci Sosyalizmler, Anarşizmler, Narod-
nikler, Ekonomistler vb. ile kavgaları, Objektif olup olmamak etrafında 
geçti. Ondan sonra, hareket bir defa objektif olarak kavrandı mı, artık 
tehlike daha çok somut olamamaktan ileri gelmeye başlar. İlk objektif 
araştırmalarla edinilmiş olan gerçekler kafalara çivilenir. Şartlar zaman-
la değişir. İlk gerçekler yeni şartlara ve gerçekliğe uymalıdırlar. Yoksa 
soyutlaşırlar. Diyalektik aydınlatmanın ikinci Somut yanını unutanlar, 
soyut gerçek peşinde saçmalamaya başlarlar. Bütün Oportünizm, Re-
formizm, Menşevizm, Trotskizm, Sağcılık, Solculuk, Merkezcilik vb. sa-
pıtmalarına karşı Bilimsel Sosyalizmin kavgaları bundandır. 
İster Objektif olamamaktan, ister Somut olamamaktan ileri gelsin, 
sapıtmalar yalnız kişisel bilgisizlik ve erksizlik (kabiliyetsizlik) ürünü 
değildir. Kişide o bilgisizliği ve erksizliği yaratan ve köklendiren top-
lumsal eğilimlerin ürünüdürler. Özellikle Bilimsel Sosyalizm, bir kitle 
hareketi bilimidir. Kitle hareketi içinde Bilimsel Sosyalizme aykırı bü-


Yüklə 2,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   ...   81




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə