nu şartlandıran ve düzenlendiren şey Devlet değil, devleti şartlandı-
ran ve düzenlendiren şey Burjuva Toplumudur. Şu halde, politika ve
onun tarihini, Ekonomi şartlarıyla ve bu şartların gelişimi ile açıkla-
mak lâzımdır; yoksa, tersine, Ekonomiyi Politika ile değil. 1844 yazın-
da Paris'e Marks'ı görmeye gittiğim zaman, bütün teorik meselelerde
tamamıyla mutabık olduğumuzu gördük ve işte, emek beraberliğimiz
bu tarihten başladı." (F. Engels, Essai 1885, Komünistler Liginin
Tarihi Üzerine, (Marks-Engels, Werke, C. 21, s. 211-212)
Bu iki büyük devrimcinin birlikte çalışmaları, iki büyük keşfi ba-
şardı:
1- Bilimsel Sosyoloji demek olan Tarihsel Maddecilik;
2- Bilimsel Politika'ya temel olan Artıdeğer Teorisi...
Tarihsel Maddecilik, yukarıda işaret edildiği gibi, Toplumsal Felse-
feler zamanında mevcut olmayan yeni olaylara dayanıyordu.
"Yeni olaylar, bütün ondan önceki Tarihi yeni bir incelemeye boyun
eğmek zorunda bıraktı. O zaman fark edildi ki: baştanbaşa Tarih sınıf
dövüşleri tarihinden başka bir şey değildir; birbirleriyle dövüşen o top-
lumsal sınıflar, her an, üretim ve değişim ilişkilerinin, bir sözle, zamane
Ekonomi ilişkilerinin ürünüdür; şu halde bütün siyasi ve hukuki kurum-
ların olduğu gibi, her tarih döneminde beliren Dini, Felsefi ve başka her
türlü düşünüş tarzlarının da son incelemede açıklanmalarına elverişli
gerçek temeli teşkil eden şey, her defasında iktisat yapısıdır. Böylece
İdealizm, en son sığınağı olan Tarih kavranışı alanından dahi dışarıya
atılmış oldu. Tarihin maddeci kavranışı kendisini dayatıyordu. Vaktiyle
yapıldığı gibi, insanların yaşayış tarzlarını bilinçleriyle açıklayacak yer-
de, bilinçlerini yaşayış tarzlarıyla açıklamanın yolu bulunmuştu." (F. En-
gels, Anti-Dühring, Genel Söz (Marks-Engels, Werke, C. 20, s. 25))
Görüyoruz. Tarihsel Maddeciliğin özü bir kere keşfedildikten sonra,
Kristof Kolomb'un yumurtası kadar basittir. "Kör körüne, parmağım
gözüne" denecek derecede açıktır, aydınlıktır, anlaması da, anlatması
da kolaydır. Ona rağmen, insan yazgısının bütün sırlarını çözen Ta-
rihsel Maddeciliğe karşı, hemen bütün resmî Sosyal Bilimler şahla-
nırlar. Papazların Darwinizme hücumları, bu şahlanışın yanında çocuk
oyuncağı kalırdı. Çünkü Darwinizm, nihayet insanın doğa karşısındaki
düşünüşünü maddeleştiriyordu. Hâlbuki Marksizm doğrudan doğruya
insanın insanla ilişkisini aydınlatıyordu. Hem o zamana kadar görül-
medik kuvvette çiğ bir ışıkla aydınlatıyordu. Bu ışığın karşısında yalnız
gözü kamaşanlar değil, özellikle çıkar temelleri sarsılanlar, kafalarında
ve karınlarında ne kadar çamur ve pislik varsa kusup, güneşi balçıkla
sıvamaya çalıştılar. Çünkü 1830-1840 on yılından sonra, artık, üstün
sınıfların tekelinde tutulan resmi Toplum bilimleri için tarafsız gerçek
arayıcılığı bitmişti. Çünkü, bu bilim ışığı, üstün sınıfların örtbas etmek
ve karanlıkta bırakmak istedikleri alt sınıf davasını fena halde aydınla-
tıyordu. Bu aydınlık, burjuvazinin ve adamlarının ödünü patlatıyordu.
"Fransa'da ve İngiltere'de burjuvazi siyasi iktidarı ele geçirmişti.
Bundan böyle sınıfların dövüşü, gerek pratikçe, gerek teorice, gitgi-
de daha tok ve tehditkâr şekiller aldı. Ve bilim burjuva ekonomisi-
nin ölüm çanını çaldı. Şimdi artık, şu veya bu önermenin doğru olup
olmadığı değil, kapitale faydalı yahut zararlı, uygun veya uygunsuz
olup olmadığı, Polis tüzüğüne aykırı bulunup bulunmadığı söz konu-
suydu. Çıkar peşinde koşmayan araştırma yerine, para çekmek için
yapılan fanfaronluk (ücretli kalemşörlük) geçti; hatır gönül bilmeyen
bilimsel inceleme yerine (gidişi haklı çıkaracağım diye kanteri döken)
meddahlığın kara vicdanı ve kötü niyeti geçti."(K. Marks, Das Kapi-
tal, s. 13, İkinci Önsöz (Marks-Engels, Werke, C. 23, s. 21)
Artık, Sosyal Bilimlerde tarafsızlık bitmiştir. Tarihsel Maddecilik ke-
şifleri ve açıklamaları, düşünce ve basın dünyasında derhal iki düş-
man kamp meydana çıkarıyordu. Marks bunu şöyle anlatır:
"Alman burjuvazisinin bilgili ve bilgisiz sözcüleri, "Das Kapital"e
karşı ilkin ölüm susuşunu denediler; nitekim ondan önceki yazılarıma
karşı bunda muvaffak olmuşlardı. Bu taktik zamane şartlarına daha
fazla uymayınca, kitabı eleştiri perdesi altında, "burjuva vicdanını ya-
tıştıracak" broşürler yazdılar; fakat, işçi basınında -mesela Joseph
Dietzgen'in "Volksstaat"taki makalelerine bakıla- bugüne kadar kar-
şılık veremedikleri, cephe tutmuş savaşçıları (Überlegene Kämpen)
buldular." (K. Marks, age, (Marks-Engels, Werke, C. 23, s. 22))
Yani, Tarihsel Maddecilik karşısında, üstün sınıf sözcüleri ilkin Fran-
sızların "Susuş Konspirasyonu" dedikleri mezar sessizliğini muhafaza
ederler. Sonra bunun sökmediğini görünce, kaleme sarılırlar. Ama
yazdıkları herhangi bir konuyu eleştiri olmaktan çok, gönüllere tesel-
li aramaktan ibarettir. Bu kuru tesellilere karşı çıkan fikirler önünde
ise, efendilerin ezeli metodu, gene çalımından yanına varılmaz kof bir
susuştur.
Bu "Susuş Konspirasyonu", yerine göre başlıca iki çeşit uç ile ken-
dini gösterir:
1- Geri memleketlerde, Tarihsel Maddeciliğe karşı uzun ve siste-
matik ölüm susuşlarından sonra, bir gün ansızın, piyade taarruzun-
dan önce başlayan topçu baskını çeşidinde, kısa ve müthiş bir küfür
gerizi [pis su, lağım] patlar. Hâkim basın sözcüleri, yeni bilime karşı
o zamana kadar mukaddes bilinen bütün kavramlar adına acıklı bir
izzet-i nefis davası açıp, Vatan, Millet, Din, Ahlâk, İnsanlık ve Hayat
tehlikede, daha ne duruyorsunuz? gibilerinden, afakanlı mahalle ka-
rısı çığlıklarıyla ortalığa bir gözdağı verir. Yeni bilim adına herhangi
bir cevap verilmesine vakit kalmaz. Arkasından hemen, piyade ta-
Dostları ilə paylaş: |