Bu tarz düşünce bizi uzağa, bulutlar, buharlar, esrar ve uluhiyetler
[Tanrılık sıfatları] arasına götürür. Ama, gerçek Tarihin gidişinde tam
ve yararlı bir kanaate ulaştırır mı? Hayır. O halde filozofa ne hâcet?
Yani, düşünce yoluyla gerçeği bulma iddiasına zahmet neden? Çünkü,
yeryüzünün şu veya bu köşesine yayılmış yüzlerce Din, esasen türlü
türlü "Amentü"leriyle bunu çoktan söylemişler. Eğer "İman" isteniyor-
sa, o zaman "Bilim" yöntemlerini bırakalım. Düşüncemizi rafa koya-
lım. Filozofun ağdalı, karışık iddialarındansa, herhangi bir Peygambe-
rin tecvitli Dogmaları daha kolay anlaşılır
-
.
Çok defa Sosyoloji ile, hatta Tarihsel Maddecilikle karıştırılan Ta-
rih Felsefesini ele alalım. O da "İnsan fiillerini gerçekten tayin eden
gizli sebepler" peşinde koşar. Ama, bu gizli sebepleri "Tarihin kendi
iç zincirlenişi ile açıklamaz". "Bizzat Tarihin içinde aramaz. Tersine,
dışarıdan, Felsefe ideolojilerinden Tarihe ithal eder." (Bu paragraftaki
alıntılar için, bak: Marks-Engels. Werke. C. 21, s. 298.) Yani gerçekte
var olan Tarih olaylarını, filozofun uydurduğu birtakım Tarih dışı kuv-
vetler idare eder. Tarihte olmayanı Tarihe mal eder.
Sözgelişi Hegel'in Tarih Felsefesine, "Yunan Tarihi nedir?" diye so-
rulsa, şu karşılık alınır: Yunan Tarihi, "güzel ferdiyet şeklini", "güzel
sanat eserini" gerçekleştirme sürecidir. Yani, sanki Yunanlılık, sırf Bi-
reyci bir Güzel sanat yaratmak maksadıyla önceden kurulup yeryüzü-
ne koyuverilmiş bir zemberekli oyuncaktır. Gerçi her Medeniyet gibi,
Yunan Medeniyeti de kendine özgü Güzel sanatlar yaratmıştır. Ama o
yaratış sonuçtur. Yoksa, Yunan Tarihini, Bireyci Güzel sanat namına
mintarafillâh hâlk edilmiş [Allah tarafından yaratılmış] bir tecelli say-
mak, bize Yunan Tarihine dair hiçbir duru fikir edindirmez. Hâlbuki,
hedef, basmakalıp akideler [dinsel inançlar] ezberletmek değil, Tari-
hin açıklamasını yapmaktır.
Tekrarlayalım: Toplumsal Felsefeler, 19. Yüzyılın ilk yarısına değin,
yani Toplumsal Bilimler henüz bağımsızlıklarını ilân edecek olgunluğa
varamadıkları müddetçe bir zorunluluktu. Fakat, Sosyoloji başlı başına
bir Bilim olduğu, hele Tarihsel Maddecilik doğduğu günden itibaren,
bütün Sosyal Felsefeler, ancak insan düşüncesinin ilkel araştırmaları
tarihine dair söylenmiş birer hatıra ve rivayetten ibaret kalırlar.
19. asrın ikinci yarımıyla beraber, zaten Toplumsal Felsefeler du-
rur, müzeye kalkar. Toplum bilimleri başlar.
b) Metafizik Sosyolojiler:
19. Yüzyılın son yarısında, yani 1844'ten (Tarihsel Maddeciliğin keş-
finden) sonra kuruldular. Toplumsal Felsefeler az çok ma'zûrdular [ma-
zeretli idiler]. Çünkü zamanlarıyla mukayyettiler [bağlıydılar, sınırlıy-
dılar]. 19. Yüzyılın ikinci yarımında ise, artık Sosyal olayların bilimle
incelenmemiş yeri hemen hemen kalmamıştır. Olaylar bir bilimin çatısını
kurmaya yetecek derecede birikmiştir. Olay uydurmaya gerek ve imkân
yoktur. O zaman, olaylar arasındaki ilişkiler uydurulmaya başlar.
"Metafizik Sosyolojiler" adlı incelemede belirttiğimiz gibi, bütün bu
"Sosyoloji" adıyla adeta insana saygı aşılar görünen Metafizik Sos-
yolojilerin tek hedefleri; bunalım geçiren Kapitalizme, imanı sarsılan
burjuva toplumuna destek olmaktır. Kapitalizmin zorunlu gelişimini
ve katastroflu sonuçlarını bükülmez bir bilim kuvvetiyle açığa çıkaran
Tarihsel Maddecilik, onun için, bütün Metafizik Sosyolojilerin "bete
noire"ıdır. ((fr): En çok nefret edilen şey ya da kimse.) Yüksek kürsü-
lerden, güya Polis himayesinde şan ve şerefle va'z edilen bu Metafizik
Sosyolojilerin bütün gayretleri; hiçe saydıkları, yok farz etmek için
ağza almaktan korktukları Tarihsel Maddecilik (Diyalektik Sosyoloji)ye
karşı, her fırsatta bir hücum hazırlamakla özetlenebilir. Bu uğurda,
ya Tarihsel Maddecilik diye bir şey de var mıymış ve ciddiye alınır
mıymış? gibilerden, ancak genel felçlilerde ((Paralizi General): Frengi
hastalığının üçüncü (sonuncu) aşamasında merkezi sinir sisteminin
tutulması sonucu ortaya çıkan hastalık tablosu) görülebilen o evrene
metelik vermez gurur ve "euphorie" ((fr): Keyifli böbürlenme, ken-
dini aşırı iyi duyumsama, kendine patolojik derecede aşırı güven.)
ile, Tarihsel Maddeciliğin bazı "zararsızlaştırılmış" formüllerini kendi-
leri yeniden keşfetmişçe parmaklarına dolayıp olayların açıklamasını
diledikleri gibi soysuzlaştırırlar. Tarihsel Materyalizmin her iddiasını
çürütmek üzere dolayısıyla binbir dereden su getirirler; yahut doğ-
rudan doğruya kendilerine Marksist süsü verip, Tarihsel Maddeciliğin
erkekliğini çıkarmak üzere, akla gelmedik söz ve mantık oyunlarıyla
kalpazanlığa kalkışırlar.
Nasıl olursa olsun, her halükârda, Tarihsel Maddecilikten sonra gel-
dikleri halde, onun üzerine basıp geçmeyi mevki ve şeref kazanmanın
en kısa yolu sayan Metafizik Sosyolojilerin kutsal görevleri: bir sözle
Tarihsel Maddeciliği boğmaktır. Tarihsel Maddecilik olaylara dayandığı
için ve olaylar ise şakaya ve yalana gelmedikleri için, Metafizik Sos-
yoloji Donkişotları her saldırışlarında, kendi kendilerini yere çaldıkla-
rından, daima ayakta kalan Tarihsel Maddeciliğe karşı, her gün isim
ve kalıp değiştiren bir sürü Sosyolojiler, art arda üreyip türemekten
kurtulamazlar. Onun için, her Pozitif Bilim, tek konusunda kendine
özgü denenmiş en uygun metoduyla daima daha ileri gitmeye bir bü-
tün olarak ağırbaşlılıkla çalıştığı halde, Metafizik Sosyolojiler âlemi, ne
metot, ne konu, ne mantık birliği olmayan bir sürü doktrinler, teoriler,
iddialar mahşeri halinde çalkanır durur. Bu hal, bilimde bereket değil,
kararsızlık ve anarşi alâmetidir. Ve bilim adına bilimi baltalamaktan
öteye geçemez.
Dostları ilə paylaş: |