Almanak 2017 entropol kitap



Yüklə 5,21 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə25/79
tarix06.05.2018
ölçüsü5,21 Kb.
#42952
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   79

 
67 
 
gülümseyerek  bakıyor ve  alkışlıyorlardı.  Gözyaşları  içinde  asansöre bindi  Senkart.  İnsanlar 
birbirlerinin göz bebeklerine bakmakla kalmamış aynı zamanda birbirleriyle konuşuyorlardı 
da... 
Dünya aynı dünyaydı, insanlar da aynı insanlar... Değişen şey insanların bakışlarının, tüm 
iyilikleri, güzellikleri ve sevgiyi ileten çok doğal bir araç olduğunu yeniden hatırlamalarıydı. 
Yasaklarla  negatif  düşüncelerin,  bakışların  engellenmesinin  mümkün  olamayacağı,  her 
bireyin  zihninin  ve  kalbinin  temizliğini  ancak  kendi  içsel  çabasıyla  sağlayabileceği  gerçeği 
yeniden insanların içinde filizlenmişti. Çünkü insanların korkusuzca birbirlerine bakmaları, 
birbirlerini anlamaları için olmazsa olmazlardan biriydi. 
İnsanları kontrol altında tutmayı amacı haline getirmiş olan Sistem çöktü mü? 
Hayır  elbet  çökmedi,  farklı  yararlar  üzerine  teoriler  yaratarak  akıllı  telefonlar  hızla 
insanların yaşamlarına sokuldu. Kısa zaman sonra sistemin artık Kör Nokta Bulucuları’na ve 
yasaklara ihtiyacı kalmayacaktı. Bir süre sonra her insan kendi kör noktasını elinde, cebinde 
taşır hale gelecekti. Üstelik elindeki minik ekranın dışında başka hiçbir yere bakmayı, kendisi 
istemeyecekti. 
 


 
68 
 
BİLİMKURGU SANAT MIDIR? 
LEVENT ŞENYÜREK 
 
On  dokuzuncu  yüzyıl  sonu  ile  yirminci  yüzyılı  kapsayan  Modern  dönem  öncesinde  ve 
başlangıcında  “sanat”sal  pratikler  genel  olarak  nesneyi  ya  da  “sanat”çının  iç  dünyasını 
gerçekçi  yansıtmayı  amaçlamıştır.  Barok  dönemde  ve  Modern  dönemin  ilk  aşamalarında 
tasvir edilen nesnelerin belirsizleşmesi ya da çarpıtılması söz konusu olmasına rağmen eserin 
dışındaki  gerçeklikten  kopartılması  bilinçli  olarak  hedeflenmez.  Kübistler  bile  Rönesans’ın 
keşfi olan perspektif tekniğinden uzaklaşıp iki boyutlu resme geri dönerek eserin kendisini ön 
plana  almış  olsalar  da  nesneden  vazgeçmiş  değillerdir;  aksine  onu  her  açıdan  birden 
yakalamak gibi tasvire yönelik hedefler gözetirler.  
İzlenimcilik  ve  Kübizmden  başlayarak  Soyut  Sanata  uzanan  süreç  boyunca  temelde 
beğeni yaratmayı hedefleyen güzel sanatların tanımı konusundan, dış hatta iç gerçekliklerin 
yansıtılmasından öteye taşınarak kendinde bir sanat idealine varılır. Resmin “bir nesnenin ya 
da herhangi bir konunun ifadesi olmaktan önce belli bir düzene göre yerleştirilmiş renklerden 
oluşan düz bir yüzey olduğu” kabul edilir. Sanat sadece dış dünyanın temsilinden kurtarılmaya 
çalışılmaz, aynı zamanda dış dünyaya etki etme hedefi de reddedilerek müziğin kendindeliği 
ve bu anlamdaki saflığı hedeflenir.   
Dadaist sanatçılar rastlantısal  olarak  ard  arda  dizilmiş  kelimelerden  oluşan  şiirler  gibi 
işleriyle bir yandan bu yüksek sanat anlayışının eleştirisini yaparken bir yandan da onu bir 
ileri aşamaya taşımışlardır. Mantığı aşmaya çalışan, doğaçlama gibi özünde alaycı önerileri 
Dadaizmi takip eden Gerçeküstücü akımda sanat üretimi için bir çıkış yolu olarak ciddiyetle 
ele alınır; rüyalar ve serbest çağrışıma başvurulur. Aynı dönemde Amerika merkezli olarak 
gelişen  Soyut  Dışavurumculuk  akımı  da  otomatik  yaratma  ve  metafizik  sanrılardan 
faydalanma gibi tekniklerden medet umar.  
Kendini  özünde  sanat  karşıtı  olarak  tanımlayan  Dadaizmin  gösterdiği  diğer  yolu  takip 
eden  Fluxus  ve  Rusya  merkezli  NOVI  gibi  akımlarsa  yüksek  sanat  idealini  aslında  kabul 
etmekle  birlikte  gerçeklikten  tümüyle  kopuk  eserler  üretmeye  çalışmanın  anlamsızlığını 
savunur.  Yine  Dadaist  pratiklere  benzer  olarak  kendi  kendini  hicveden  performanslar 
sergilenirken bunların “güzel sanatlar yok olup sanatçılar başka işler bulana kadar gelip geçici 
gösteriler” olduğu vurgulanır.  
Modernizmin sanat anlayışına getirdiği reformun ardından yüksek sanatın dar sınırları 
içinde  kalmak  ya  da  sanat  yapmayı  tümden  reddetmek  dışında  izlenebilecek  ve  izlenmekte 
olan diğer bir yol da Konstrüktivistler veya Kavramsal Sanatçılar gibi üretilenin sanat olma 
iddiasını  sürdürerek  ya  da  sürdürmeden  nesne,  konu  veya  işlevsellikte  ısrarcı olmak, hatta 
geleneksel, “sanat” öncüsü pratiklere geri dönmektir. 
Bilimkurgu ve Sanat 


 
69 
 
Bilimkurgu  türünün  farklı  tanımlarını  bir  arada  değerlendirdiğimizde  türün  sadece 
gerçekleşmesi veya gerçekleşmiş olması olası tahminler içeren kurgusal ürünleri kapsadığını 
görüyoruz. Bu olanaklılığın sınırlarıysa hızla ilerleyen bilim ve teknolojinin devrede olması 
nedeniyle geniştir. Bilimkurgu –aynı kapsama sadık kalacak şekilde–  bugünden geleceğe veya 
geçmişe doğru bir ekstrapolasyon ya da bir düşünce deneyi olarak da tanımlanabilir. Özellikle 
gelecek  tasvirlerinde  bugün  var  olmayanı  anlattığı  için  kimi  zaman  bir  gerçeklikten  kaçış 
olarak görülebilse de bu “hayal”lerin bilimsel kurallar çerçevesinde gerçekleştirilebilir olması 
şarttır.  
Görüldüğü  gibi,  gerçeklikle  tanım  gereği  kurulması  gereken  bu  sıkı  bağlantı  bile 
bilimkurguyu  yüksek  sanat  sınırlarının  dışına  iterken  bilimkurgu  edebiyatı  söz  konusu 
olduğunda bu dışlama bir boyut daha kazanır. Çünkü edebiyat “kendinden başka bir olguya 
göndermesi olmayan” işler üretmek konusunda çaresiz görünüyor. Bunun sebebi daha başta 
yapı taşı olan kelimelerin gerçek nesnelerin ya da kavramların işaretçisi olmasıdır.  
Aslında Modern sanatın saf sanat idealine odaklanan kimi formları, özellikle sürrealist 
sanat ile bilim kurgu arasındaki benzerlikler gözden kaçmamıştır. Bilim kurgu eserleri veren 
sanatçılar sürrealizmden etkilendikleri gibi tersi de geçerlidir. Ancak spekülatif dünyalar için 
sürrealist tasvirlerden esinlenilen bilimkurgu bilimsel gerçeklikle çatıştığı noktada, yani rüya, 
kâbus ya da hayal tasvirlerini “eşyanın tabiatı”na uyduramazsa bilim kurgu olmaktan çıkacağı 
gibi bilim kurgudan esinlenen sürrealist ya da genel olarak çağdaş sanat bilimkurgu olmakla 
değil sadece bilimkurgunun yarattığı imgeleri rüya ya da kâbus tasvirlerine katmakla ilgilenir 
ve bilimkurgu üret(e)mez.  
Özetle,  katı/saf  sanat  anlayışı  ile  katı/saf  bilimkurgu  anlayışının  birbirini  kesinlikle 
dışladığı  söylenebilir.  Dolayısıyla  bilimkurgu  yazarının  da  sanatçı  olmak  iddiasından  uzak 
durarak  geleneksel  bir  pratik  olan  öykücülüğe  odaklanması  daha  uygun  bir  seçenek  gibi 
görünüyor.  
KAYNAKLAR 
1.
 
20. Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar, Ahu Antmen, Sel Yayınları, 2008 
2.
 
Science Fiction: A Very Short Introduction, David Seed, Oxford University Press, 2011 
3.
 
Modern Sanat’ın Öyküsü, Norbert Lynton, Phaidon, 1980 
4.
 
Locating Science Fiction, Andrew Milner, Liverpool University Press, 2012
 
5.
 
Rastlantının Büyüsü ve Dada, Efe Elmastaş, Art Fanzin, 2016
 
6.
 
Art and Technology: The Panacea That Failed, Jack Burnham, from: The Myths of Information ed. Kathleen 
Woodward, Coda Press, 1980 
 
7.
 
Surrealism and Science Fiction, Arthur B. Evans, Science Fiction Studies Vol. 43, no. 2, #129, pp. 351-58, 
2016 
8.
 
The Cybernetic Imagination in Science Fiction, Patricia S. Warrick, University Of Wisconsin-Milwaukee, 
1977  
9.
 
Cyberpunk and the Dilemmas of Postmodern Narrative: The Example of William Gibson, Claire Sponsler, 
Contemporary Literature, Vol. 33, No. 4, pp. 625-644, 1992
 
10.
 
20th Biennale of Sydney, Andrew Frost, The Guardian, 2016 


Yüklə 5,21 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   79




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə