AZƏRBAYCAN DÜNYA ƏDƏBIYYATİNDA Beynəlxalq Simpoziumun materialları
153
Şevket Süreyya’nın Kurultay Günleri ve Komünizme Yönelmesi
Kurultay günlerinde Bakû, s
okaklarını dolduran Arap, Hintli, İranlı,
Afganlı, Moğol, Özbek, Kırgız, İran Kürdü ve daha pek çok milletten temsilcisiyle
Ortaçağ Asyası’ndaki büyük şehirlerin alacalı görünüşünü yansıtmaktadır. Her
köşede, her yerde esir, mazlum milletlerin kurtuluşu ilan edilmektedir. Artık millet
zalimleri ve istilacıları başından atma kararlılığındadır. Bu düşüncenin kendisine o
güne kadar dinlediği sınıf kavgası, parti politikası, proleterya diktatörlüğü gibi
kavramlardan daha aydınlık göründüğünü belirten Şevket Süreyya, işte benim
bağlanacağım davadiyerek kurultaydaki yerini alır. Kurultay bir tiyatro salonunda
toplanmıştır. Kurultayda her milletten seçilen divan üyeleri arasında Yahudi asıllı
ve Komintern’in,
yani Dünya İhtilâl Teşkilatı’nın başkanı Zinovyef, Yahudi asıllı
ihtilâlci yazar Radek, Macar ihtilâlcisi Belakun, Yahudi Rus alimi Pavloviç,
Azerbaycanlı Abilof, Türkistanlı Feyzullah Hoca, Ikramof ve Dr. Neriman
Nerimanof yer almaktadır. Pavloviç’in kurultayda yaptığı konuşmadan çok
etkilenen Şevket Süreyya, biz Akdeniz’den, Sarıdeniz’e kadar uzanan, sayısı yetmiş
milyonu aşan insanları hep Türk biliyorduk. Hatta bir dil, bir dilek, bir kültür
altında birleşecek bu insanların vatanının adı da Turan olacaktı. OysaPavloviç
böyle bir topluluğun varlığını kabul etmiyordu. O'na göre Turan, arkasında Alman
Genelkurmayı’nın bulunduğu emperyalist bir düşünceydi ve Rus şovenizminden
farklı değildi diyerek, kurultayda edindiği bu yeni bilgilerin ışığında Turancılık
fikrini yeniden sorgulamaya başlar.
Şevket Süreyya’nın Turan ile ilgili düşüncelerini sorgulamasına vesile olan
bir başka gelişme de, Turan fikrinin mimarı, Şark milletlerinin gözünde bir efsane
olarak simgeleşen Enver Paşa’nın kurultaya davetli olarak katılmış olmasına
rağmen, kurultayda bir köşeye itilmiş oluşudur. Üstelik kongreye İstanbul’dan
gelen ve kendilerini komünist sayanbir Türk grup damgasını vurmuştur. Bu grubun
kongre başkanlığınaverdiği, Enver Paşa’nın kongreye delege olarak değil de, halk
mahkemesi karşısına suçlu olarak çıkartılması yönündeki önergesi, morali bozulan
Enver Paşa’yı kurultayda daha da silik hale getirmiştir. Şevket Süreyya’nın
izlenimine göre Enver Paşa artık imparatorluğun mutlak efendisi değildir, yalnızdır
ve Turan’ı gerçekleştirecek gücü de yoktur.
Nuha’ya döndükten sonr
a Bakû’de gördüklerini soğukkanlılıkla değerlen-
dir
meye başlayan Şevket Süreyya, Şark Milletleri Kurultayı’nın şekilsiz ve
maksatsız bir kalabalıktan ibaret olduğunu, ancak asıl olayların bu gürültülerin
dışında yürütüldüğünü düşünmeye başlar. Nitekim o günlerde Çar ve ailesinin
öldürülmesinden sonra gerileyen ve Sibirya’yı Amiral Kolçak kumandasındaki
Beyazordu’ya teslim eden Kızılordu tekrar ilerlemiş, Beyazordu’yu tasfiye ederek
Amiral Kolçak’ı öldürmüş, aynı günlerde Ermenistan’da Sovyet idaresi kurulmuş-
tur.
Şevket Süreyya bu gelişmelerin yaşandığı günlerde tedirgindir. Çünkü
Nuha’daki bir kısım Ermeni, kendisinin milliyetçi ve Turancı fikirlerbesleyenbir
Osmanlı Subayı olduğunu ve gönüllü bir kıtanın başında Karabağ’ı Ermeni işgalin-
den kurtardığını unutmamış ve bunu Nuha’yı işgal eden yeni dostlarına hatır-
latmıştır. Şevket Süreyya’ya göre bu yeni dostların sağı solu belli değildir. Her şey
gece yarısından sonra kaledeki kışlaların arkasında halledilmektedir.
1
Üstelik
kurultay günlerinde Bakû’de gör
üştüğü hemşerisi Türkiye Sefiri Memduh Şevket
1
Aydemir, a. g. e. , s. 199.
AZƏRBAYCAN DÜNYA ƏDƏBIYYATİNDA Beynəlxalq Simpoziumun materialları
154
Bey (Esendal) de,
Anadolu’ya döndüğü taktirde kendisine bir iş verilebileceği,
ancak Azerbaycan’da kaldığı taktirde güvenliğinden kendisinin sorumlu olacağı
uyarısında bulunmuştur. Şevket Süreyya ölüm korkusuiçinde Nuha’da günle-
rinimektep işlerinin yanı sıra, mektep yaşı dışındakilerin eğitimiyle, kurslarla, top-
lantılarla geçirir. Rejim değişikliği eğitim alanında kendisini hissettirmiş, kadınlar
ve köylüler gibi o zamana kadar eğitim faaliyetlerinde hiç yer almamış olan sosyal
tabakalardan bir takım insanlar, artık kurslara gelmeye başlamışlardır. Şarkın ceha-
letinin bu insanlar da görüldüğünü kaydeden Şevket Süreyya, öğrencilerinin siz
bildiğinizi okuyun, biz bildiğimize inanalım yaklaşımıyla, alaycı bir tavırla dersleri
dinlediğini kaydetmektedir. Öğrencilerinin tutumundan da rahatsızlık duyan Şevket
Süreyya o günlerde Nuha’daki Sıhhat Komitesi’nin başkanı olan bir doktordan
tevkif edileceği bilgisini öğrenmiş, derhal şehri terk etmeye ve bir dağ köyüne
gizlenmeye karar vermiştir. Şehirden gizlice ayrılan Şevket Süreyya, daha sonra
ani bir kararla firarındanhaberdar olan kimse de olmadığı için gelişmeleri şehirde
bekleme kararı vererek Nuha’ya dönmüş, o korktuğu olay da başına gelmemiştir.
Şevket Süreyya'nın bu gizli firarından hemen sonra Nuha’ya Azerbay-
can’ın az sayıdaki aydınından biri olan Dr. Neriman Nerimanof gelmiştir. Neri-
manof,
Çarlık Rusyası’nın zulmünden bahsederek başlattığı konuşmalarında,
Azerbay
can’ın, Türkistan’ın ve eski Rusya’yı teşkil eden
bütün milletlerin kaderini
Rusya’nın kaderi ile birleştirmekte olduğunu ve kızıl bayrağın yakında batının
bütün başkentlerinde dalgalanacağını söylemektedir. Şevket Süreyya bu konuş-
maların da etkisiyle, Azerbaycan’daki rejim değişikliğinin yıl dönümünde Bakû’de
toplatılması kararlaştırılan Azerbaycan Kongresi’neNuha temsilcisi olarak seçil-
miştir. Şevket Süreyya toplantıda Azerbaycan toprak komiserinin bizim Azerbay-
can’ın alınyazısını toprağın üstü değil, toprağın altı tayin eder. Bu neft (petrol)
burada kaynadıkça, biz ona değil, o bize kumanda edecektir. Bu çıkan neftten bizim
kullandığımız bir idare lambasını dolduracak kadardır. Ama bütün Rusya’da hayat
bu nefte göre ayarlanmıştır. Ne çare ki, bu iki memleketin kaderini, bu kara çamur
birbirin
e yapıştırmıştır. Bunun için bizde toprak meselesi değil, neft meselesi
vardır
1
dediğini kaydetmektedir. Azerbaycan’da toprağın daha ziyade küçük
çiftçinin elinde olduğunu, şehirlilerin kendi bağlarının, bahçelerinin bulunduğunu,
Bakû’nün bağlardan, bahçelerden yoksun olduğunu söyleyen Şevket Süreyya,
Allah bu toprakların altına petrol hazinesi koymamış olsaydı, Bakû'deki caddelerin
konakların yerinde yeller eserdi demektedir. Şevket Süreyya, kongrede Dr. Neri-
manof’un,
Azerbaycan’ın istiklâlinden bahsettiğini, Lenin ile olan şahsi dostluğuna
sıklıkla vurgu yaptığını, Moskova’dan gelen bir yoldaş eğer bizi anlamazsa, onu
omuzlarından asarız
2
dediğini kaydetmektedir. Şevket Süreyya’nın bu iki konuş-
madan çıkardığı sonuca göre, Azerbaycan’ın kaderi petrole, Dr. Nerimanof’un ki
ise Lenin ile şahsi dostluğuna dayanmaktadır. Ancak bu kaderi Moskova’dan
gelecek yoldaşların omuzlarından sarsılıp, akıllarının başlarına getirilmesi
belirleyecektir.
Şevket Süreyya Bakû’den, Nuha’ya dönerken artık bir karararefesindedir.
Trende bir yıl boyunca Azerbaycan’da yaşadığı olaylar bir film şeridi gibi gözünün
önünden geçer.
Bir yıl önce Derbent Geçidi’nden geçerken acaba bu kapılar
1
Aydemir, a. g. e. , s. 208.
2
Aydemir, a. g. e. , s. 209.