Fəlsəfə və sosial-siyasi elmlər – 2015, № 1
58
yalnızca bilginin yukarıda bahsedilen üç kaynağının da kullanımının paralel
olarak gelişeceği taktirde, sadece İslam dünyasının değil, tüm insanlığın
kurtuluşa ereceğine inanmaktadır.
Gençliğin
Felsefesi
G. Bünyatzade barındırdığu idea zenginliğine ve yaratıcılık enerjisinin
bolluğuna göre, gençliği felsefe tarihinin orta çağı olarak değer-
lendirmektedir (
Gəncliyin fəlsəfəsi. Bakı: Nurlar, 2009, 83)
. Ona göre, “gençlik in-
san hayatının tayininin çıktığı, ömür sarayının temelinin atıldığı bir çağ”
(
Gəncliyin fəlsəfəsi. Bakı: Nurlar, 2009, s. 13
) olduğundan ve birçok konuyu diğer
yaşlardan farklı ve kendine has bir biçimde kavradığından “onun kendi hik-
meti, kendi armonisi, kendi kuralları olmalı ve onlar gözardı edilemez.”
(
Gəncliyin fəlsəfəsi. Bakı: Nurlar, 2009, s. 13
).
Bu nedenle, G. Bünyatzade genç
yaşlarında bilgelik zirvesine yükselebilen ve genç yaşlarında da yaşamını yi-
tiren şahsiyetlerin – şairlerin, filozofların, vb. yaratıcılık faaliyetlerini ele al-
makta, onların yaşam ve faaliyetlerinin birbirini nasıl tamamladığını incele-
mektedir.
G. Bünyatzade’nin gençliğin felsefesiyle kastettiği şey, bizzat ömrün
bu dönemine özgü olan hikmetlerin yorumudur. Aynı zamanda o, burada
genel yasaların mevcut olduğunu da vurgulamaktadır: her bir hiss, duygu il-
kel düzeyden en yüce dereceye kadar yükselebilir. Dolayısyla, her anlamın,
her hissin iki yönü olduğunu ve düşünce düzeyine bağlı olarak bu yönlerden
birinin tezahür ettiğini söylemektedir. Bu konuda o, her şeyden önce doğru
yolu gösteren ve hakikati olduğu gibi idrak etmekte yardımcı olan mürşidin,
üstadın, ikincisi de söz konusu yeteneğin ve misyonun gerçekleşmesi için
olumlu koşullar oluşturan ve insanın iç “ben”iyle günlük yaşamı arasında
çelişkilere neden olmayan toplumun varlığının zorunluluğunu vurgu-
lamaktadır.
Fəlsəfə tarixi və müasirlərimiz
59
En Yeni İslam Felsefesi
İslam düşüncesinin mevcut durağan halinden hareketle G. Bünyatzade
İslam felsefesinin en yeni tarihinin yazılmasına duyulan ihtiyacı vurgula-
maktadır. Burada o, iki önemli gerçeği temel almaktadır. Ona göre, “bugün
kendi felsefemiz biçimlenmezse, ileride felsefe tarihi kitaplarından bizim
adımız tamamen çıkarılacaktır.” (
İslam fəlsəfəsi: tarix və müasirlik. Bakı: Çaşıoğlu,
2010, s. 139
). Öbür taraftan, Bünyatzade’ye göre, İslam’ın bazı ilkeleri ol-
dukça abartılarak farklı biçimde ve üslûpta seneler boyunca yinelense de,
“İslam’ın tüm potansiyeli henüz gerçekleştirilmiş değildir” (
İslam fəlsəfəsi:
tarix və müasirlik. Bakı: Çaşıoğlu, 2010, s. 143
). İslam’ın kendi orijinaline uygun
bir biçimde tezahürü ise hem İslam dünyasının kendisi, hem de genellikle
bunalım yaşayan insanlığın maneviyatı için kurtuluş yolu olacaktır.
G. Bünyatzade İslam felsefesinin en yeni tarihini yazmak için her şey-
den önce, İslam düşüncesinin tarihini incelemekte ve S. Halilov’un kesinti-
siz tarih ilkesini genel olarak gelişim çizgisine uygulayarak şu sonuca var-
maktadır: “tarihte ortaya çıkan her
bir yeni düşünce,
felsef sistem kendinden
öncekinin devamı, önceki de kendinden sonraki için sağlam bir temel olma-
lıdır. Bu ilkenin dışına çıkan her bir düşünce ofsayt durumuyla karşılaş-
maya mahkumdur” (
İslam fəlsəfəsi: tarix və müasirlik. Bakı: Çaşıoğlu, 2010, s. 12
)
G. Bünyatzade’ye göre, son din olması hasebiyle İslam’ın üzerine bir-
çok misyonlar düşmüştür. Şöyle ki, kendinden önceki ebedi ideaları döne-
min çirkinliklerinden temizlemenin ve onlara yeni bir hayat vermenin yanı-
sıra, İslam’ın hem de yeni bir güç ve büyük yaratıcı enerji kaynağı olması
gerekmekteydi. Bu, Mutlak İdea’nın gelişim çizgisinde yeni bir aşamanın
büyük potansiyele sahip başlangıç noktası, kendinden
önceki düşüncelerdeki
ebedi hikmetin sütunları ve saglam temeli üzerinde muhteşem bir yapının in-
şasının başlangıcıydı.