10
1.
ARICILIK ÜZERİNE
Ülkemizin zengin bitki örtüsü, farklı iklim ve coğrafik özellikleri arıcılığa son derece elverişli bir
ortam yaratmaktadır. Arıcılık, yatırımın çok kısa sürede gelire dönüşmesi, diğer sektörlere göre
daha az iş gücüne ihtiyaç duyulması, arı ürünlerine iç ve dış pazarlarda talebin fazla olmasından
dolayı kârlı bir tarımsal faaliyet haline gelmiştir. Ancak arıcılıkta çalışılan materyal canlı
olduğundan bu alanda başarılı olmanın yolu öncelikle materyalin iyi tanınması, bakımının ve
yönetiminin iyi bilinmesi ve en önemlisi de iyi bir gözlemci olmak gerekmektedir. Küçük bir
ihmal ya da dikkatsizlik o yılın tamamına yansıyacağından bedeli ağır olabilecektir.
Arıları ilkbaharda satın almalı ve alırken de arıların hastalıksız olmasına çok dikkat edilmelidir.
Birinci yılda az sayıdaki kolonilerle belli bir bilgi ve tecrübe kazanıldıktan sonra ileri ki yıllarda
kovan sayısı artırılmalıdır. Arıcılıktan belli bir kazanç elde edilebilmesi için en az 50 – 60
koloniye sahip olunması gerekmektedir.
Arıcılıkta bir yıl boyunca süren işlemler tamamen birbirlerine bağımlı dönemlerden oluşur. Bir
yıllık üretim, yetiştirme ve bakım çalışmalarında elde edilen başarı bir önceki dönemde yapılan
doğru tanım ve çalışmalarla elde edilir.
Gerek arıcılardan elde edilen bal, arı sütü, bal mumu, arı zehri ve benzeri ürünler açısından,
gerekse arı yetiştiriciliği için üretilen petek, kovan gibi malzemeler açısından arıcılık önemli bir
sektör haline gelmiştir. Her geçen yıl arıcılık faaliyetleri yapan kişi sayısı, kovan sayısı ve kovan
başına elde edilen bal miktarında artışlar gözlemlenmektedir.
11
1.1.
ARI YETİŞTİRİCİLİĞİ
Bal arıları, koloni adı verilen topluluk halinde yaşayan sosyal böceklerdir.
Bir arı kolonisinde ana
arı, işçi arı ve erkek arı olmak üzere anatomik ve fizyolojik açıdan birbirinden farklı özelliklere
sahip üç birey tipi görülmektedir. Ana arı ve işçi arılar dişi bireyler olup döllü yumurtalardan
gelişirken erkek arılar dölsüz yumurtalardan gelişirler.
1.1.1.
ANA ARI
Ana arı, kovan içindeki konumu bakımından, koloninin en önemli bireyi durumundadır. Koloni
devamlılığı, yaşam düzeni ve performansı ana arılar tarafından sağlanmaktadır.
Ana arının özellikle ilkbahar ve yaz aylarında (nektar akımının bol olduğu dönemlerde) bırakmış
olduğu yumurta miktarı vücut ağırlığının üzerinde bulunmaktadır. Kontrollü olarak yetiştirilmiş
genç ve çalışkan ana arılar günde 1500-2000 yumurta yumurtlayarak güçlü koloniler oluştururlar.
Fakat niteliği belirleyen tüm parametreler bakımından iyi durumda olan bu ana arılar bile bu üstün
özelliklerini ancak 1-2 yıl sürdürebilmektedirler. Bu nedenle koloninin ana arıları mümkünse her
yıl, mümkün değilse 2 yılda bir yenilenmelidir.
Teknik arıcılıkta amaç; arı kolonilerini nektar akımı döneminde, doğada mevcut nektar
kaynaklarından en yüksek düzeyde nektar ve polen toplayarak bunların değişik arı ürünlerine
dönüşümünün sağlamaktır. Bu amaca ulaşmanın yolu da sürekli güçlü kolonilere sahip olmaktır.
Koloni gücünün kaynağı ise doğrudan ana arının kendisi ve damızlık değeridir. Bu nedenledir ki
koloninin en önemli bireyi ana arı olmaktadır. Yetiştirilsin veya satın alınsın, kolonide genç ve
kaliteli ana arı bulundurulması ve bunun sonucunda güçlü kolonilerle çalışılması ekonomik
arıcılık açısından bir zorunluluktur.
Ülkemizde mevcut damızlık ana arı üretimi maalesef olması gereken miktarın çok altındadır.
Arıcılığı ileri ülkelerde ana arı üretimi 1940‟lı yıllarda başlamasına rağmen ülkemizde ana arı
üretim çalışmaları 1985‟li yıllarda Türkiye Kalkınma Vakfının önderliğinde başlamış ve 2000‟li
yıllara kadarda kontrolsüz şekillerde küçük çaplı ticari işletmelerle yürütülmüştür. Ülkemizin
yıllık ana arı üretimi 300.000 civarında olup bu rakam yaklaşık olarak ihtiyacın % 12‟sini
karşılamaktadır. Buna göre arıcılık sektörünün yıllık 2,2 milyon damızlık ana arı açığı
bulunmaktadır.
12
Yapılabileceklerin başında bölgesel (Ekotip) koşullara uygun damızlık materyallerin belirlenmesi
ve bunlardan kontrollü üretim yapılarak üreticiye dağıtılması sağlanmalıdır. Özellikle ekotipler
üzerinde çalışmalar yoğunlaştırılmalı çünkü her hangi bir yöreye uygun ekotipin farklı bir
bölgedeki ekotipe adapte edilmesi yerine, mevcut yörede ki ekotipin üzerinde ıslah çalışmalarının
yapılması ve geliştirilmesi yönünde çalışmalar daha sağlıklı sonuçlar vermektedir.
Bu ekotiplerin üretiminin ülke genelinde yaygınlaştırılması için ana arı üretim politikalarının
belirlenmesi, bu amaçla üniversiteler ve bakanlık araştırma kuruluşlarının çalışmaları için maddi
desteğin sağlanması ve özel sektöre de bu işin daha fazla rol verilmesi gerekmektedir.
1.1.2.
BAL ARILARI
Bal arısı (Apis mellifera) 1,2 cm uzunluğundadır. Baş ve göğüs bölümü az çok kıllıdır ve
genellikle sarı tonlardaki rengi soydan soya değişir. İki büyük bileşik göz ve üç basit göz, başın
tepesinde yer alır. Koku alıcı iki duyarlı anten de keskin görme duyusuna yardımcı olur. Bal arıları
toplu halde yaşayan canlılardır ve kovanda yaşamın devamlılığını sağlamak için hep birlikte
çalışırlar.
1.1.3.
ERKEK ARILAR
Erkek arılar oğul döneminde yeni oluşan oğullardaki dölsüz ana arılarla çiftleşerek onları
döllemektedir. Dişilerden iridirler ama ne iğneleri vardır, ne de kendileri için besin toplayabilecek
organları vardır. Bir kolonide mevsime göre 0-500 adet erkek arı bulunur. Erkek arılar işçilerden
günlerce sonra erişkin durumuna gelebilir.
1.1.4.
İŞÇİ ARILAR
İşçi arılar kovana dışarıdan nektar, polen, propolis ve suyun taşınması ve bu ürünlerin kovan
içinde işlenerek tüketime hazır hale getirilmesinde ve diğer kovan içi (yavru bakımı, beslenmesi,
kovan temizliği, korunması vs.) işlerden sorumludur. Ana arının beslenmesi temizliği gibi bakım
işleri genç işçi arılar tarafından yapılmaktadır. Genel olarak bir kolonide 20-80 bin işçi arı
bulunur.