Sınır Özel Sayısı, Yaz 2016
67
Ş
iir felsefesiz de yazılır. Nasıl
yaşanıyorsa yaşam, felsefeye
değmeden. Şiirin şiir olarak
değerini
göstermez, felsefeden besle-
nişi ya da yoksun kalışı. Felsefe, Ba-
tıda, üç bin yıla yakın geçmişi olan
bir etkinlik. Kendine özgü dili, tavrı
var. Şiir daha eski. En eski. Önce şiir
vardı.
Şiir yaşamsız yazılamaz. Yaşam can
suyu. Salt sözcüklerle görünemez
şiir. Şiire yaşam üflemek gerek. Ya-
şamdan beslenen anlam. Bundan
dolayı, şiir kurnazlıkla yazılamaz.
Hesabî adam, eleştirmenleri, okurla-
rı kandırabilir ama şiiri kandıramaz.
Hesabînin hesabı, yaşama uyarsa o
başka. Hesabîlik, şiire kalkışanı bu
dünyada bırakır çünkü. Şiirse bu dün-
yada değildir.
Şiir ötede biter. Başlar. Açar. Şiir kur-
ma; planlar, haritalar, pusulalar, ki-
taplar, tarifeler, tanımlarla gerçekleş-
tirilmeye çalışılıyorsa; batar dünya-
ya. Yerçekimini güçlendirir retorik.
Şair kendisiyle gider öteye. Kendisi-
nin onda dokuzunu da bilmez. Onda
dokuzuyla gider öteye. Aralar kapısı-
nı şiirin. Kuram kurutucuların kıla-
vuzluğuyla şiir gerdeğine girilmez.
Elbette bu sözlerim de kılavuzluktur
ve hiçlenmelidir.
Üstümüze gelen, bizi sarıp sarmala-
yan, derinliklerimizde tınlayan ya-
şamla yürünür öteye. Kulak, sözcük
duyarsa, ötedeki dalga seslerine sağır
kalır. Sözcük bahanedir. Vesiledir.
Sözcük şairin çaresiz çaresidir, umut-
suz umudu, kanayan yarası. Uğradığı
lanetidir. Onsuz edemez. Ona kapılır-
sa, dünyanın pılı pırtı ormanında yok
olur. Şiir dilden doğmaz. Dille başlar.
Dilin yaşam ardı vardır. Sağı solu,
önü arkası yaşamdır şiirin, ebe olarak
sobelemesi gereken. Dil taşır yaşamı.
Elbette “yaşam” bir sözcük değildir.
Ne var sözcüklerden başka? Ne yok
diye sormalı. Aş sözcüğü. Kimi za-
man yüce bir dağ olan sözcüğü. (Şiir
tarihinde, özellikle on dokuzuncu
yüzyıl şairleri böyle sözler söylediler.
Sarkaç, yeniden aynı yere gelmiştir.
Şiirde dil olmayanı yakalama zama-
nı gelmiştir. Dille sürekli icat çıkaran
şairlere sevgiyle bildiririm!)
Şiirde ötenin yüreği atıyorsa, ora-
da
bilgeliğe bulaşmıştır
şiir. Önce manzume oluşu geçmeli.
Farsçada bir söz var: “Ez her çe kim
mireved suhan-ı dost bihter est.” Ge-
çip gitmekte olanlar arasında, dostun
sözü en iyisidir, en güzelidir. Nedir
dostun sözü? Dostun sözü, söz ötesi
olduğu için en iyidir. Söz sözde kalır-
sa, sözde bir şey olur. Dost, bu dün-
yadaki yaşantılarımızın anlamını, bu
dünyayı öteleyerek bize anlatan şiir-
dir. Felsefe, dilde, felsefe dünyada,
felsefe dil-dünya sınırındadır. Felsefe
sınırda durandır. Şiirse sınır ötesi-
dir. Kaçakçıdır, kimi zaman. Mayın
döşeli sınırları aşmaya çabalar. Şiir
bunu, söze kendine özgü bir bakışla
yapar. Şiirin insana armağan olarak
verilmiş olanağı buradadır! Platon’a
bir haddini bilmezlik olarak görünse
de. (Demek ki onun çağında şairler
sözcük simsarları imiş!)
Şairin öteye onunla vardığı onda do-
kuzu, felsefeye, bilince, bilime, ün
tutkusuna, kıskançlığa, kopya çek-
meye reklama kapalıdır. Onda doku-
zundan devşirdiğini, dilerse, Nietzsc-
he, Heidegger gibi
dost-
lar, yorumlayabilir, onda birleriyle ya
da biraz da onda dokuzlarıyla, felsefe
şiire gölge etmemelidir. (Şiir bu ara-
lar felsefeye gölge etse de!)
Şiiri onda birleriyle yazanların çoğal-
makta olduğunu görüyorum. Sıkıysa
felsefe çalışsınlar. Kendini yaşama
bırakmış, bırakma gözü pekliğine
erişmiş olanlara şiir uğrar. Şiire mâ-
ruz kalırlar. Diğerleri şiir avına çıkar-
lar. Kendilerini vursalar iyi, sözcük-
leri
vururlar, palazlanırlar.
Yaşamın kendiliğindenliğini yaşan-
tılayabilenler, felsefenin kendiliğin-
denliği ile şiirlerini biler, öte yolcu-
luklarını kendilerine özgü biçimde
sürdürürler.
Şiire yakışan felsefe, ancak felsefeye
yakışan
şiirle buluşunca, şiir titreşir.
Felsefeyle
TitreSen
Siir
• Orta Doğu Teknik
Üniversitesi Felsefe
Bölümü