Dinler tariHİ BİLİm dali



Yüklə 1,11 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə18/45
tarix22.10.2018
ölçüsü1,11 Mb.
#75425
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   45

 
44
yaratıcısı, Purusha, Vedalar, Himalayalar, Brahma’nın kendisi olduğunun söylendiğinin 
altını çizmektedir
180

Korhan Kaya ise, Ramayana’nın 1. ve 7. bölümlerinin düzmece olduklarına 
dikkat çekerek Rama’nın sadece bu iki bölümde Vişnu olarak görüldüğünü ifade 
etmektedir
181
. Dolayısıyla Ramayana’da Rama’yı Vişnu’nun bir avatarası olarak değil, 
sadece bir kahraman olarak kabul etmektedir. 
 
5. Avatara Doktrinine Dair Felsefi Yorumlar 
a. Avatara ve Monizm ( tekçilik) 
Vedanta öğretisi çerçevesinde tanımlanan monizm, evrendeki her şeyi tek bir 
unsura indirerek mevcut çokluğa dair bir açıklama çabasıdır. Vedantacı iki ekol 
tarafından savunulmakta olduğu ifade edilen monizmin başlıca iki şeklinden 
bahsedilmektedir: Biri  Shankara’nın mutlak monizmi, diğeri ise Ramunuja’nın nitelikli 
monizmidir
182
.  
Nikhilanandanın yetkin dual olmayan görüş  şeklinde tanımladığı mutlak 
monizm, yaratılışın her yerinde mevcut olan ve bireysel bedenlerin, zihin merkezlerinin 
ve ruhların toplamlarını teşkil eden; ancak aynı zamanda kişisel tanrı gibi kendi özel 
göğünde oturan bir tanrısallık  şeklinde açıklamaktadır. Çünkü tanrısal varlık gerek 
fiziki, gerekse canlı ruhları kaplamakta, fiziki bedenler toplamı onun bedenini 
oluşturmakta ve bütün ruhlar onun yaşayan hücreleriyken, onun kendi ruhu ise kişisel 
tanrı kabul edilmektedir
183

 “ İsim, isim, sadece isim bende. 
Adam değilim, erkek ve kadınım ben.  
Kök salmış olarak dururum özgür hareket ederek.  
Kurban ederim, kurban ettim ve kurban edeceğim.  
Benim sayemde varlıklar kurban verdiler.  
Kurban hayvanlarım varlıklardır.  
                                                 
180
 Parrinder, a.g.e., s. 66 
181
 Kaya, Hintliler’de Tanrı, s. 56 
182
 Aydın, Fuat, Hint Dini Düşüncesinde İnsânîn Özgürlük Anlayışı, Ataç Yayınları, İstanbul 2005, s. 42 
183
 Nikhilananda, a.g.e., s. 145 


 
45
İpekteki kurban hayvanıyım ben  hepsini doldurarak (Taitriya Aranyaka, I. II. 5) 
Zimmer, Taitriya Aranyaka’dan iktibas ettiği bu dizelerde, evrene nüfuz eden 
her varlığın içinde tanrısal bir hayat gücünün yer aldığını belirtmektedir. Bütün canlılar 
aslında iç realitenin maskeleridir. Tanrısal hayat gücü, hayat monadları şeklinde bütün 
insanların içinde oturur ve hepsini birden aynı anda canlandırır. Kurban eden de odur, 
edilen de
184
.  
Parrinder, vedantik görüşün kötülük kavramını reddetmesinden yola çıkarak 
her  şey tanrıysa ve tanrı her şeyse, insan suçsuzdur inancının hakimiyetini dile 
getirmektedir. Dolayısıyla maddi dünyayı kabul etmeyen Vedantacılar, cüz’i iradenin 
varlığını da reddetmektedirler. Hindu monizminin tanrıyı tek gerçek kabul ettiğini 
vurgulayan Parrinder, insânîn, tanrının küçük bir ruhu olarak tanımlandığını ifade 
etmektedir. Akıllara insânîn da tanrısal özelliklere sahip olduğu düşüncesinin gelmesine 
karşı da, yoga vb. yollarla Brahma ile aynı olan Atman’ın keşfine nail olan bazı 
mistiklerle gerçek öz arasında yine de bir fark olduğunu dile getirmektedir. Çünkü bir 
mistik ne her şeyi bildiğini, ne de her yerde bulunduğunu iddia edebilmektedir. Hindu 
düşüncesinde Maya olarak da bilinen bu inanç, bir çeşit tanrısal illüzyon (yanılsama) 
şeklinde tanımlanmaktadır
185

Bu düşüncelerden hareketle Parrinder, bazı Hint yazar ve düşünürlerin avatara 
kavramının gereksiz bir karışıklık olduğunu düşündüklerini nakletmektedir. Onlara göre 
monizmin en önemli iddiası doğru ise, bütün insanlar tanrısaldır. Avatara ile diğer 
insanlar arasında tanrısallık açısından tek fark,  avatara Brahma ile aynı kimliğe sahip 
olduğunun farkındayken, insanların da aynı kimliğe sahip olmalarına rağmen bunun 
farkında olmamalarıdır
186

 Cennetsel bir varoluş olan avataranın, dünyaya lütfunu göstermek ve düzeni 
yeniden kurmak ve kötüyü yok etmek için geldiğini yineleyen Parrinder, böyle bir 
aşkınlığın Vedik popüler dinde bulunmakla birlikte, Vedantik tekçilikle uyumlu 
olmadığını iddia etmektedir
187
.  
                                                 
184
 Zimmer, a.g.e., s. 387-388 
185
 Parrinder, a.g.e., s. 48 
186
 Parrinder, a.g.e., s. 48 
187
 Parrinder, a.g.e., s. 49 


 
46
Monizmin ilgi çekiciliğini; onun yalınlığı, aşikar birliği, kaba ve teolojik 
sembollerden uzak oluşu, aşkın tanrısallık yerine evrensel düşünceyi öğretmesi ve 
evrenin akıl yoluyla görülebileceğini kabul etmesine bağlamaktadır. Çünkü monistlere 
göre din ve ibadet, batıl inançlar arasında kaybolmaktadır ve bu durum da inkarnasyon 
için bir neden olmadığı sonucunu doğurmaktadır. Hatta onlara göre ne vahiy, ne dua 
için ve ne de aşkın bir tanrısallığa işaret eden herhangi bir şey için bir neden vardır. 
Monistler, tanrıların varoluşlarını ikar etmeseler de, onları tanrısal oyunun bir parçası 
olarak görmektedirler
188
.  
 
b. Shankara 
Hindu metafizikçi, din adamı ve Advaita Vedanta (tekçilik, mutlak monizm) 
öğretisinin yandaşı olan Shankara, genel olarak Hindu dini düşünürler içinde en etkilisi 
olarak kabul edilmektedir.  Madhva onun brahman bir ailede doğduğunu, hatta ailesinin 
uzun süre çocukları olmadığını, sonunda tanrı  Şiva’nın onların oğlu Shankara olarak 
bedenlendiğini iddi etmektedir. Bu yüzden Shankara’nın erken gelişmiş ve mucizevi bir 
öğrenci, yedi ya da sekiz yaşlarında dini bir asketik olduğunu ifade etmektedir
189
.  
M.S. 686 yılında Güney Hindistan’daki Malabar kasabasının Kaladi köyünde 
doğduğu belirtilen Shankara’nın, babasının ölümünden fazlasıyla etkilendiği ve dul 
kalan annesinin evi terk etmesiyle isteksizce Narmada nehrinin yanında Gaudapada ile 
tanıştığı, ancak kabul edilmeyerek Govindapada’ya gönderildiği anlatılmaktadır
190

 Bir süre sonra Himalayalar’a taşınan Shankara orada ünlü Brahmasutra-
bhasya’yı yazmıştır. Aynı zamanda Upanişadlar ve Bhagavad-gita ile ilgili tefsirler de 
oluşturmuştur. Hayatının kalan kısmını Advaita Vedanta’yı yaymak için seyahat ederek 
geçirmiştir. Son günlerini Himalayalar’daki Kedarnath kasabasında yaşayan 
Shankara’nın 32 yaşında vefat ettiği rivayet edilmektedir. Ayrıca pek çok manastır 
kurmuş olması ve Hindistan’da ilk olmakla birlikte günümüze de intikal etmiş olan on 
tane manastır düzeni keşfettiği ifade edilmektedir
191
.  
                                                 
188
 Parrinder, a.g.e., s. 49 
189
 Parrinder, a.g.e., s. 51 
190
 Lorenzen, David N., “Sankara”, ER, c. XIII, s. 64-65; Meydan Larousse, “Sankara”, c. X, İstanbul 
     1998, s. 935 
191
 Lorenzen, a.g.md., s. 64-65 


Yüklə 1,11 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   45




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə